Nerden başlasak? Dilan Polat’ın servet teşhirciliğinde kaçtığı aşırılığın sonucunda patlayan, patlarken de tüm memleketin üzerine sıçrayan bir lağım var. Üstelik tek lağım da orası değil.
Haftalardır takip ediyorum ve Dilan Polat’ın etrafa tüküre tüküre, böbürlene böbürlene, adeta zevk alarak kavga ede ede yaşadığı o aşırı görkemli hayatı, günde 750.000 lira harcadığını açıklaması ve kahvesine 46.000 liralık altın tozu katması havaya uçurdu. Son damla ise hediye edilen (sonra kiralık vs. dendi) uçak oldu. Ne diyeyim? Görgüsüzlüğünüzü insanların gözüne soka soka yaşıyordunuz ama işte o son uçağı almayacaktınız!
Bu konuyu ve bununla birlikte ortaya saçılan diğer konuları haftalardır takip ediyorum ama yazabilecek kudreti kendimde göremedim. Çünkü bu konunun adli boyutu var. Mali boyutu, sosyal boyutu, sosyal medya boyutu, ahlaki boyutu, kriminal boyutu, rüşvet boyutu… Var da var.
Her şeyden önce şu anda yaşadığımız ülkede neler olduğuna bakalım. Ve her şeyi hatırlatamayacağımızı aklımızda tutalım.
Yeni Türkiye’ye hoş geldiniz!
***
Ülkede neredeyse her gün bir Susurluk skandalı patlıyor. Neredeyse her gün bir İSKİ yolsuzluk skandalı, Kayıp Trilyon skandalı kopuyor. Bırakın düz bir vatandaşı, bir gazetecinin bile ülkede cereyan eden skandalları takip edebilmesi mümkün değil.
Öyle bir ülke düşünün ki neredeyse her gün İçişleri Bakanı yapılan operasyonları yakışıklı videolar eşliğinde duyursun.
Öyle bir ülke düşünün ki Timur Soykan, Murat Ağırel, Erk Acarer gibi pek çok gazeteci skandal dosyaları üstüne dosyalar açsın.
Metin Cihan, Canikligil dosyalarında nefessiz kalıp, “Bir el atın” diye yardım çağrısında bulunsun.
Vatandaş gazetecilikten sonra vatandaş dedektifçilik, avukatçılık, savcılık başlasın. Emniyetin, yargının ve medyanın yetişemediği suç dünyasını vatandaşlar ortaya döksün.
Avukat Feyza Altun, gazeteci-televizyoncu Cüneyt Özdemir’in yakıştırdığı unvanla ‘Araştırmacı manken’ Deniz Akkaya vergi kaçırma ve kara para aklama şüphesi olanları tespit etsin.
Öyle bir ülke düşünün ki hem de pandemi döneminde güzellik merkezi açanlar servetlerine servet katsın.
Bir yıl içinde şalvardan saraylara uzanan başarı(!) öyküleri yazılsın.
Adnan Oktar’ın kadınları esir tuttuğu; rüşvetin, tehdidin, şantajın bini bin para organize suç örgütüne yıllarca göz yumulsun.
Gazze’yi bahane ederek iç savaş çağrısı yapanlar serbestçe dolaşsın.
Uluslararası uyuşturucu ve silah kaçakçıları, suç çetesi liderleri, insan kaçakçıları cirit atsın, vatandaş yapılsın. Çoluk çocuğun gözü önünde AVM’lerde çeteler arası kanlı hesaplaşmalar gerçekleşsin.
Bahçelerde cesetler aransın, konsolosluklarda -asitle mi eritildi kıyma mı yapıldı bilinmez- gazeteciler yok edilsin, devlet korumasındayken kız çocukları istismar edilsin.
Elini attığın her yerden rüşvet, kara para aklama, vergi kaçırma fışkırsın. Futbolcular, teknik adamlar, iş insanları dolandırılsın. Yok kola serum bağlama (ne demekse), hürriyetinden yoksun bırakma, darp, kolay kazanç şehveti, aç gözlülük, kendi batırdığını kurtarmak için başkalarını çamura sokma gibi iddiaların bini bir para olsun.
Öğrenci yurdunda düşen asansörde gençler ölsün. Onlara böcekli yemekler layık görülsün.
Cinayetler örtbas edilsin. Kadınlar, erkekler, gençler ve çocuklar kaybedilsin.
Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılsın.
Yandaşların vergi borçları tek kalemde silinsin.
Kafeler basılsın, kahvesini içen sıradan vatandaşlar Gazze bahane edilerek dövülsün.
Sahte doktorlar ameliyat yapsın, temizlik görevlileri hekim kılığında diş çeksin.
Kız çocukları 6 yaşında evlilik adı altında sistematik cinsel saldırıya uğrasın.
Yurtlarda erkek çocukların ırzına geçilsin. Öğrenci intiharları artsın.
Gülistan Dokular kayıp olsun.
Rabia Nazların katilleri bunamasın.
Katledilmesi yetmiyormuş gibi bir de Ceren Damarlara iftiralar atılsın.
Arda Sellerin çocukluğuna kıyılsın.
Anayasa mahkemesi kararına rağmen Can Atalaylar esir tutulsun.
TikTok’ta açılmış göğüs çatalına binler ödensin.
Bir faninin aklı, fikri, vakti bu insan sirkinin çılgınlıklarına nasıl yetişsin?
Ey Türkiye, vatandaşlarına iyi insan olmak için hiç yer bırakmıyorsun.
***
“Türk polisi yakalar!” İdi. Daha evvel öyle idi… Artık halk yakalıyor; kaçak müteahhitleri AVM’de, kara para aklayanları ve vergi kaçakçılarını sosyal medyada.
Peki vatandaş neden bu kadar çok tepkili? Birileri haksız yere elde ettiği -halktan çaldığı- paralarla sefa sürerken, vatandaş bebeğine süt alamayan anne canına kıyıyorsa, adalet yerini bulmuyorsa, çalınan mal çalanın yanına kâr kalıyorsa, 40 yerden maaş alanlar utanmadan insan içine çıkıyorsa, depremzede kış-kıyamet hâlâ konteynerde kalıyorsa…
Neden böyle? Neden böyle olduğunu/olduğumuzu düşünmeyecek miyiz? Portagey Gassetin “Hiçbir şey kitle kültüründeki bozulma kadar çabuk bulaşmaz” der.
Alt alta yazsak kim bilir kaç cilt kitap olur ülkedeki suçlar, yolsuzluklar, ahlaksızlıklar… Toplumsal çürüme bu! Farkında değil misiniz? Kokusunu almıyor musunuz? Toplum çürüdü. Tuz koktu. Ortalık leş gibi kokuyor.