Nagehan Alçı ‘dünyanın en zor noktasında 5 saat’ini yazdı

Yayın tarihi: 15 Eylül 2021 Çarşamba 11:57 am - Güncelleme: 15 Eylül 2021 Çarşamba 12:01 pm

Taliban yönetimindeki Afganistan’a giden Nagehan Alçı izlenimlerini ‘Dünyanın en zor noktasında 5 saat’ başlıklı bir yazıyla kaleme aldı.

Taliban yönetimindeki Afganistan’a giden Habertürk yazarı Nagehan Alçı ilk izlenimlerini kaleme aldı. Pakistan sınırından geçişte zorlandıklarını belirten Alçı, Taliban komutanın yardımcısının kendisiyle konuşmadığını yazdı.

“Türkiye’den geldiğimiz için çok memnun olduğunu söyledi. Yanındaki arkadaşı İstanbul’da kalmış, dürümcüde çalışmış… O günleri uzun uzun anlattılar. Ama bana değil. Özgür’e. Kadınlarla konuşmak pek adetten değil” diyen Alçı’nın yazısı şöyle:

“Dün sabah 8 sularında Torham’a ulaştığımızda işte böyle bir ortamla karşılaştık. Sınırın biraz öncesinde durup önce kıyafetleri Afganistan’a uyumlu hale getirdik. Bu konuda epey uyarılmıştım. Taliban’ın en çok dikkat ettiği şey bu demişlerdi. Baştan aşağı siyah, saçlara önce boyunluklu bir bone ve üzerine siyah örtü, yüze de mümkünse maske… Mümkünse diyorum çünkü Afganistan’a Covid sanki hiç uğramamış. Maskeyi pandemi nedeniyle değil, tesettürün bir parçası olarak tavsiye ettiler.

Pakistan sınırından geçerken zorlandığımı itiraf edeyim. Yaklaşık 5 saattir yoldaydık, kapının kapalı olma ihtimali vardı, bu nedenle gergindik. Hiçbir şey yememiştik ve kıyafetler sıcakta çok yoruyordu. Kapıda defalarca durdurulduk. Buna alışmaya başlamıştık ki bir de ‘aşı’ adı altında zorla ağzımıza berbat bir sıvı damlattılar. Ne olduğu hakkında hala fikrim yok…

Ancak Pakistan’da ne kadar zorlandıysak Afganistan’da da bir o kadar sorun yaşamadık. Kapıda bizi bekleyen çok iyi bir mihmandar vardı. O biz gelmeden konuşmuş, geçişimizi ayarlamış. Biz saatlerce bekleyerek geçmeye razı iken yarım saatte dışarıdaydık bile. Üstelik pasaportumuzu dahi çıkarmadan. Kimse kimliğimize bakmadı, damga vurmadı. Halbuki artık denetimlerin sıklaştığı söyleniyordu. Bu kolay geçisin ardından mihmandarımız bir teşekkür için bizi sınır komutanının odasına götürdü. Taliban idareyi devraldıktan sonra işbaşı yapan komutana gelen tebrik çiçeklerini görmenizi isterdim. Sınırda fotoğraf çekilmiyor o nedenle maalesef paylaşamıyorum ama onlarca plastik çiçek demeti naylon torbalara sarılmış dört bir yanda duruyordu.

Komutan hastaneye gitmiş onun yerine yardımcısına teşekkürlerimizi ilettik. Türkiye’den geldiğimiz için çok memnun olduğunu söyledi. Yanındaki arkadaşı İstanbul’da kalmış, dürümcüde çalışmış… O günleri uzun uzun anlattılar. Ama bana değil. Özgür’e. Kadınlarla konuşmak pek adetten değil.

Afganistan’a kolaylıkla girdik ama Torham’dan Kabil’e gidiş hiç de öyle kolay olmadı. Yollar çok dar ve çok bakımsız. Yükseklik 1500 metrelere çıkıyor, uçsuz bucaksız uçurumun kenarında yol alıyorsunuz üstelik trafik çok yoğun ve araçlar daracık yollarda çılgınca sollama yapmaya çalışıyor.

Dura kalka, çukurlara gire çıka, toz toprak içinde 5 saat gittik. Ve nihayet Kabil’e girdik. Şehir girişte düzensiz ve dağınık pazar yerleri ve barakaları ile tam bir üçüncü dünya görüntüsünde ancak ilerledikçe ‘Bugünüme aldanma ben bir zamanlar hiç de fena değildim’ diyor adeta. Kabil’e bir güvenlik noktasından giriliyor fakat orada da bizi durduran olmadı. Öte yandan dört bir yanda kum yığınlarından siperler, eli silahlı Taliban güçleri ve zırhlı araçları görünce insan ürperiyor…

Ama her şeye rağmen, dünyanın en zor coğrafyasında da olsanız hayat bir şekilde akıyor. Caddelerde çoğunlukla erkeklerden oluşan kalabalık var. Mağazalar, lokantalar kepenklerini açmış… ‘Yeniden hayata dönüyor buralar’ dedi mihmandarımız. Ama tabii buruk bir hayata dönüş bu. Binlerce kişi kaçtı, başka binlercesi kaçmak için uçuşların açılmasına odaklanmış. Para yok ve insanlar belirsizlik içinde bekliyor. Biz de bu hafta bu bekleyişi ve hayatın Afganistan’daki akışını anlamak, siyasiler ve halkla konuşmak, sizlere anlatmak için Kabil sokaklarında olacağız…”

YAZININ TAMAMI

Nagehan Alçı Afganistan’a gitti: Taliban’la temas kuracağım