Mustafa Kemal’e gıcık olanlar pek haksız sayılmaz... Hadi diyelim yurdu düşmandan kurtardın... Pek güzel... Kılıcını padişaha verip bir köşeye çekileceğine, tutturdu “Ben cumhuriyet ilan edeceğim”
-Paşam bırak bu cumhuriyeti... Sen kim, cumhuriyet kim...
Halk cumhuriyeti kuracağım diye inlettin... Cumhuriyet için vuruştun... Kazandın... Bu kez de...
-Laik cumhuriyet ilan edeceğim daha.
Paşam o da ne... Cumhuriyet dedin, tamam bu laiklik de nerden çıktı?
Mustafa Kemal burda durmadı.
-Yeni devlet, yeni sosyete, yeni vatan dedi...
Sonra devrimini başlattı...
Biz aslında her şeye razıydık...
-Cumhuriyet... Tamam, Halk cumhuriyeti.
-Giysilerimiz tamam.
-Soyadı yasası tamam.
-Yeni vatan yeni sosyete...
Bizler bu alışkanlıkla yaşarken Mustafa Kemal, tuttu ''Bize yeni bir dil gerekli demez mi...
O da ne... Çok yalvardık... Paşam etme eyleme dilimize karışma yaşayıp gidiyoruz işte.
''Olmaz'' dedi...
Yeni yazıyla eski yazıyı öldürdü...
Şiirler de öldü... Nerede Fuzuli nerede Baki...
Okuma kursları açıldı herkese okuma yazma öğretildi.
Öğretildi de ne oldu... Başımız göğe mi erdi?
Ah paşam ah... Bu halk yine de seni baştacı ederdi... Şu son çıkışın olmasaydı ama sen halka acımadın.
Yıllardır derin bir uykuda yaşayan halk “Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir” dedin.
İşte burda ipler koptu paşam. Halk senden “gıcık” olmaya başladı.