Dostum biz bu duyarsızlığa alışamadık bir, alışamayız iki. Her şeyden önce bu böyle biline!
Bodrum Yalıkavak’tan fotoğraflar geldi mailime, arıtma tesisinden denize boşalanlar çekilmiş. Fotoğrafı çeken dalgıçlar kanalizasyon hattına mı düştüler? Yoksa denize mi daldılar? Bilememişler. Şoke olmuşlar denizden çıktıklarında. Cumhuriyet Başsavcılığına da bana gelen bilgiler gitmiş olacak ki, Muğla Valiliği’nden soruşturma izni istemiş savcılık. Dosya idare kurulunda bakalım izin çıkacak mı?
Bodrum Belediyesi, Yalıkavak'ta kapasite üstü bir atık su girdisi olduğunun farkında. 300 metre ileride de halk denize giriyor hala! Gündoğan'da desen isale hattı boru patlağından kanalizasyon denize kadar aktı. Vatandaş telefonundan çekti görüntüleri biz sosyal medyada izledik...
Bodrum’da olur da Marmaris’te olmaz mı? Oraya da yetişir insanoğlu!
“Marmaris denince akla ilk gelecek sessiz,sakin, bakir plajlardandır” cümlesiyle tanıtılan Yalancı Boğaz’a geçtiğimiz günlerde Marmaris Çevrecileri Derneği dalış gerçekleştirdi. Arıtma tesisinin çalışmadığı kamera kayıtlarında görülüyor. Neden çalışmıyor? diye birazcık araştırma yapıp bakınca gördüğüm manzara Yalıkavak'taki ile birbirine çok benziyor aslında.
MUSKİ tarafından 2021'de Yalancı Boğaz için bir şirkete hazırlattırılan raporda şu ifadeler geçiyor: “2002 yılında yapılan tesisteki ekipmanlar faydalı kullanım ömrünü tamamlamıştır. Özellikle yüzey havalandırmalar, pompalar, beltpresler sık sık arıza vermektedir. Tesis Kapasitesi 50.625 m3/gün. Yaz aylarında ortalama 50.000 m3/gün, kış aylarında 80.000 m3/gün atık su girişi olmaktadır.”
Matematikten anlayanlar durumun vahamiyetini net kavradılar sanırım. Ardından Marmaris Çevrecileri Derneği devreye giriyor MUSKİ ile toplantı yapıyor. Toplantıda MUSKİ yetkilileri, Dünya Bankasından 147 Milyon TL kredi talebinden bahsediyor. Bu kredinin gelmesiyle, alt yapısı yeterli olmayan tesise giden hatları yenilemeden mevcut havuzların genişletilmesi ve rehabilitasyonu için kullanılacağını dile getiriyorlar. Marmaris Çevrecileri Derneği yetkilileri de bunu duyunca özetle, zemini düzeltmeden alt yapısını güçlendirmeden niye kat çıkmaya yani havuz genişletmeye ihtiyaç duydunuz ? diye soruyorlar , yanıt hala yok! Sorunun tarihi 25 Eylül 2021! Dalış tarihi 2024,kamera kayıtlarına yansıyan ne ? Kapasitesinin üstünde daha fazla çalışamayan tesis 3 yıldır dinleniyor biraz…! O dinlenirken deniz mavisi kahverengiye, kokusu da lağıma dönmüş ama bunu dert sayacak insan yok!
Orhaniye, Selimiye tarafları vidanjörlerle foseptiklerin boşaltıldığı, zaman zaman da vidanjör parasının halkın sırtına yüklendiği yerler. Örneğin, Aktaş Ada Ağzı mevkiinde kanalizasyon şebekesi olmadığından oluşan sular, foseptik çukurunda toplanır, vidanjörler ile arıtma tesisine taşınır.Vidanjörün yetişemediği yerler de var. Mesela, Siteler Mevkinde halk plajının dibinde kanalizasyon denize akıyor. Marina yanındaki Azmak Deresi kokuyor. Neden acaba? Turizm beldelerinde bu görüntüler turizmi yaşatmıyor, öldürüyor da denizin yardım çığlığını duyan yok!
Hele hele Fethiye Körfezi, gelin 2009’dan bu yana başımıza gelmiş olan bakanlar anlatsın ve bakalım devleti yönetenlerin deniz kirliliğine ilgisi ne şekilde gelmiş dile?
Yıl 2009. Hatırlar mısınız bilmem, Çevre ve Orman Bakanlığı vardı. Bakan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Fethiye'de körfezin temizlenmesi için çalışma başlatacağını belirterek, "Biz Haliç'i temizledik. Fethiye körfezini temizlemek çocuk oyuncağı" demiş ve AKP iktidarında körfez sorununun çözüleceğini belirtmişti.
Yıl 2019. Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanı Murat Kurum, o zaman da bakandı. Fethiye Körfezi konusuna oldukça vakıftır. Çıktığı kürsüden Fethiyelilere seslendi ve dedi ki: "Sayın Cumhurbaşkanımız geldiğinde gördü. Maalesef Fethiye Körfezi'miz çok kötü durumda ama biz buraya ilişkin tespitlerimizi yaptık. Tam 250 Milyon TL bedelli projesi var. İnşallah 1 Nisan sabahı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak Fethiye'nin temizliğine başlayacağız."
Yıl 2023. 15 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan Fethiye’de gençlerle buluştu. Buluşmada kendisine Fethiye Körfezi’ndeki kirlilik soruldu. Erdoğan, “Bunlar hiçbir körfezi temizleyemezler” dedi ve gülümsedi.
Yıl 2024. AKP’nin Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Aydın Ayaydın seçim meydanlarında kesin konuştu ve algı yaratmak isteyenlerin 'Gemiler geldi ama seçimden sonra gidecek' dediklerini belirterek,kürsüden Fethiyelilerin yüzüne baka baka dedi ki: "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız burada. Bu gemiler Fethiye ve Marmaris Körfezi'ni temizleyinceye kadar burada kalacak. Emin olun 10 yıldır Muğla'ya ne de Fethiye'ye hiçbir belediye hizmeti getirmediler"dedi. Sayın Ayaydın siz getirebildiniz mi? diye soranı olmadı ama ne oldu? Gemi, 30 Nisan sabahı daha önce birçok asılsız vaadin ulaştığı yere yelken açtı.
Şimdi bana diyorlarki: “Canan Hanım, denizi temizlemek için para yok!” ben de diyorum ki: “Kirletmek için para var. Denizin sırtından kazanmak için para var. Denizi temizlemek ve temiz tutmak için para yok! Bu sizce mantıklı mı?”
Bodrum'un su sorununu denizden arıtma ile çözmeye niyet edenler, nereden bulacak parayı? Uzman açıklamaları ortada alt yazıyı da az çok okuyorsak rant varsa para da şuracıkta duruyor hemen elimizin altında! Sadece tuzu değil kanalizasyonu da arıtmaya var mı niyetleri para sahiplerinin onu bilen yok.
Bunlar yetmiyor gibi bir de koylarda inşaatlar yapılmaya başladı. Marmaris Kızılbük’te yapılan dalışlarda, denizin dibinde ne amaçlı olduğu anlaşılamamış uzun borular ve molozlar yapılan kamera kaydında açık net görülüyor. Sinpaş’tan bu konuda açıklama bekleniyor. Benzer durumun Keçi Adası Fener çevresinde de olduğu belirtiliyor. Yine Bodrum'da Akdeniz Foklarının barınağı olan Gündoğan Mahallesi Küçükbük Koyu’nda inşaat yapan özel şirketin tonlarca hafriyatı denize dökmesi de yerelde ve ulusalda gündeme geldi.
Şimdi sormak lazım:
1-Denizde onarılmaz yaralar açmanın, bilindiği, görüldüğü hatta temizleneceğine dair sözler verildiği halde hareketsiz kalmanın amacı ve bedeli nedir?
2-Molozların, mermer tozlarının, kanalizasyon atıklarının denize boşaltılması üstelik halkın sağlığını da bu yolla tehlikeye atmanın önüne geçecek projesi olan var mı?
Tüm bunlar bir tarafa çok tepki toplayan bir gerçek daha var: Muğla’da Valilik ile Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde olan halk plajlarının işletmeleri ihaleyle şirketlere verilmiş durumda. Geçenlerde bir vatandaş sosyal medyada isyan bayrağını açtı ve haklı tepkisini şöyle dile getirdi: “Halk plajı şezlong ücreti Muğla’da en insaflısı 160 TL. Ancak 300 TL ‘ye de var örneği Bodrum’da. Biz iki çocuklu bir aileyiz. Hafta sonları halk plajına gitsek ve tesisten su bile içmeyip her şeyi evden götürmüş dahi olsak 160 TL'ye göre hesap yapsam aylık şezlong ücretimiz 5.120 TL. Bunun neresi halk plajı, biz bu parayı aldığımız 12 Bin TL maaş ile nasıl ödeyelim?”
Velhasılı; dört koldan kirlenen denizi halka ücretli, kanalizasyona, moloza bedelsiz açmak nedir? Laf aramızda deniz kenarında lağım havası var, iyot kokusunu özledik! “Çamur V” giden gemilerden birinin adıydı aklımızda hala ve diyoruz ki; çamura yatmasa iyiydi!
Haydi esenlikle güzel günlere…