Köpekler

Yayın tarihi: 16 Şubat 2023 Perşembe 10:02 am - Güncelleme: 16 Şubat 2023 Perşembe 10:02 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

Bu ülkenin yaklaşık %80’i deprem bölgesi ama benim bildiğim kadarıyla bu ülkede arama kurtarma çalışmalarında yabancı ülke ekiplerinin kullandığı köpeklerden bir tane bile yok.

Oysa sürekli sallanan ülkemizde yüzlerce köpek olsaydı ve devlet kurumları önceden hazırlıklı olarak müdahale yeteneğine sahip olsaydı belki de bu kadar insan yaşamını yitirmeyecekti.

1999 depreminden bu yana olası depremlere karşı önlem almayan iktidar onlarca imar affı ile övünmüş ve hiç bir denetim yapmadan insanlara ‘ paranızla ölebilirsiniz’ demişti. Bilinçlendirilmeyin vatandaşlar da alıştırıldıkları bir yaşam biçiminin tercihleriyle bu aflardan yararlanmayı seçmişlerdi.

İktidar ise her İmar Affı yasasında vatandaşlara ‘ Aftan yararlanma sonucu olası zararlardan biz sorumlu değiliz’ türünden not düşmüş çünkü ‘zararların’ oluşabileceğini kestirmemek imkansızdı.

Son depremde olduğu gibi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem illerinde ‘ şu kadar vatandaşımız aftan yararlanmıştır’ diyerek bununla övünmüş ama hiç kimse ona ‘ Efendim biz bu afları seçim yatırımı olarak yapıyoruz ama böyle giderse sonumuz kötü olur” diyememiştir.

Nitekim de öyle oldu!

Peki ders alan var mı?

Ben sanmıyorum.

1999 depreminden bu yana 23 yılda hiç bir önlem almayan iktidar bundan sonra da almayacaktır.

Yapılması gereken bilimsel çalışmalardan uzak ‘ evleri hemen yapıyoruz’ tütünden açıklamalar ciddiyetten çok uzak ve aynı zamanda toplumu kandırmayı ve dolaysıyla yozlaştırmayı amaçlamaktadır.

İktidarın bir çok davranışında olduğu gibi.

Yapılan araştırmalara göre bu ülke son 20 yılda 750 milyar dolar betona yatırmış.

Hem de en kolayından.

Toplum bu alıştırılıyor.

Bir düşünün bir ülkede onlarca imar affı, vergi affı, sicil affı, öğrenci affı, mahpus affı, bedelli askerlik ve benzeri yöntemlerle insanların bireysel çıkar dürtüleri sürekli kışkırtılıyor.

Avantacı devlet toplumu avantacılığa alıştırıyor.

‘Alan razı satan razı’ misali!

Durum böyle olunca dünyayı sarsması gereken yolsuzluk hikayeleri ‘sanki hiç bir şey olmamış gibi’ kısa bir süre konuşuluyor sonra da unutuluyor.

Deprem vergilerinin nereye harcandığını bilen yok.

Kılıçdaroğlu’nun sözünü ettiği 128 ve 428 milyar doların nasıl buharlaştığını bilen yok.

‘Devletin malı deniz yemeyen keriz’ dedikleri bu olsa gerek!

Bunun farkında olan yabancılar da ucuzundan mal kapma yarışında.

Tank Palet Fabrikasında olduğu gibi.

Sırada Varlık Fonu’nun kurumları var.

Arap medyasına bakılırsa Londra’da kurulan hayali şirketlerle yapılan pazarlıklarda Katar, Suudi Arabistan ve BAE ‘batan geminin mallarına’ çökme peşindeymiş.

Bu normal çünkü içerde onlarla işbirliği yapacak benzer kafalı insanların olduğunu biliyorlar.

İşte bu nedenle iktidar deprem sınavında sınıfta kalmıştır.

Detayına girmeksizin bir devletin ilgili kurumlarında en az beş bin seyyar tuvalet ve duş, yeteri kadar donanımlı çadır ve en önemlisi depremin ilk saatlerinde güvenliği sağlayacak asker ve güvenlik birimi yoksa bu devlette sorun var demektir.

Terör örgütü Nusra yani Kaide’nin kontrolü altında bulunan İdlib bölgesinde 500 bin ‘briket ev’ yapmakla övünen AKP iktidarı böyle bir işe kalkışmadan önce devletin depolarında 50 bin prefabrik ev stoklamış olmalıydı.

Ama yok !

Yok olunca 40 bine yakın insanımız yaşamını yitirdi.

Sonra da ‘Türkiye Tek Yürek’ bağış kampanyasına katılan kamu bankaları, Varlık Fonu tarafından yönetilen kurumlar ve devletten ihale alan bildik şirketler milyarlarca lira bağışladıklarını açıkladılar.

Bu paralar deprem öncesinde verilmiş ve devlet bunları depreme hazırlık çalışmalarında kullanmış olsaydı belki 40 bin değil çok az insanımız yaşamını yitirmiş olacaktı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da İslam İşbirliği Örgütü Enformasyon Bakanlarına mektup yazıp ‘Türkiye’deki deprem haberlerindeki dezenformasyon ve manipülasyona inanmayın’ demek zorunda kalmazdı.

Türk halkını inandıramayan iktidar hiç bir şeyin umurunda olmayan dışardakilerin peşine düşmüş.

2005’de ABD’yi vuran Katarina Kasırgası’da 500 milyon dolar bağışta bulunan BAE ve Suudi Arabistan ile 100 milyon veren Katar Türkiye ve Suriye depremzedelere üç beş milyonluk yardım göndermekle yetindi.