Kobani Davası’nda ikinci duruşma… Demirtaş: Mahkeme heyeti, çeviride sahtecilik yapmış

Yayın tarihi: 18 Mayıs 2021 Salı 11:48 am - Güncelleme: 18 Mayıs 2021 Salı 6:24 pm

108 kişinin yargılandığı Kobani Davası’nın ikinci duruşması 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Selahattin Demirtaş, “İddianamenin esasının hiçbir kıymeti yoktur. Bu davada usul esastan daha önemlidir” dedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani Davası’nın ikinci duruşması Sincan Cezaevi kampüsünde, 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sabahat Tuncel’in savunmalarının dinlendiği duruşma 20 Mayıs Perşembe’ye ertelendi.

Davayı HDP’li milletvekilleri ve parti yöneticilerinin yanı sıra çeşitli sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri takip etti. Duruşmaya Edirne F Tipi Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanan Selahattin Demirtaş, geçen duruşma yaptıkları reddi hakim talebinin gerekçelerini anlattı, şunları söyledi:

“Türkiye’nin barışı demokrasisi ve özgürlüğü için fedakarlık yapmış siyasetçilerin sanık sandalyesinde oturmasından üzüntü duyuyorum. Bu dava Kobanê Davası değil, HDP’ye dönük kumpas ve siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobani Davası da açılacak ve gerçek sorumlular, katliam yapan ve yaptıranlar ortaya çıkacaktır ama herkes emin olsun o zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Bize bu kumpasın kurulmasının nedenlerini tüm çıplaklığı ile ortaya çıkaracağız.

TIKLAYIN – Kobani davasında savunmaya izin yok

Türkiye’nin barışı demokrasisi ve özgürlüğü için fedakarlık yapmış siyasetçilerin sanık sandalyesinde oturmasından üzüntü duyuyorum. Bu dava Kobanê Davası değil, HDP’ye dönük kumpas ve siyasi intikam davasıdır. Günün birinde Kobanê Davası da açılacak ve gerçek sorumlular, katliam yapan ve yaptıranlar ortaya çıkacaktır ama herkes emin olsun o zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Bize bu kumpasın kurulmasının nedenlerini tüm çıplaklığı ile ortaya çıkaracağız.

“İLK DEFA BİR PARTİ BAŞKA BİR PARTİYİ YARGILIYOR”

Davanın kendisi hedefleri ve amaçları tamamen siyasidir. İddianamenin esasının hiçbir kıymeti yoktur. Bu davada usul esastan daha önemlidir. Tarihte ilk defa bir parti, AKP-MHP başka bir partiyi, HDP’yi yargılamaya çalışıyor. En faşist dönemlerde bile bir parti hakim cübbesi ile salona girmemiştir. Biz halkın iradesini bu kumpas davasında ezdirmeyeceğiz. Merak etmeyin diyorum Türkiye toplumuna, bu devran dönecek. Yanımda avukat olmadan savunma yapmaya zorlanıyorum. Şu an SEGBİS salonunda avukatsız savunma yapıyorum. Kronik rahatsızlıklarım nedeniyle de mahkeme salonuna gelemiyorum. İddianame ise bana tebliğ edilmedi.

“REDDİ HAKİM TALEPLERİ NEDENLERİM…”

İddianame size 30 Aralık 2020’de gönderilmiş. Sonraki resmî tatil günlerinin ardından 3 iş günü boyunca mahkemeniz başka bir yargılama yapmışken, 3530 sayfa iddianameyi incelediğini söylüyor. 24 saat kesintisiz okunsa 9 gün sürüyor. Mahkemeniz göz göre göre çarpıtıyor. Bu iddianamenin bu sürede incelenmesi ve tutanak hazırlanması imkansız. Mahkemeniz hakkında soruşturma açılmasını isteyeceğiz. Burada bir şaibe var.

“ERDOĞAN’IN TALİMATINI UYGULUYORSUNUZ”

Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce “Bizim yargımız gereğini yapacak” dedi. Siz iddianame elinize ulaştığından beri bu talimatı uyguluyorsunuz. Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 saat sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız.

Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir. AİHM kararı 12 Kasım’da imzaya çıktı 22 Aralık’ta açıklandı. AİHM kararı 40 gün sonra açıkladı ama kararı birileri duymuş olacak. AİHM’deki Türk yargıcın abisi AKP MKYK üyesidir. Kararın açıklanmasına 20 gün varken Erdoğan ve Bahçeli bana dair sert açıklamalar yaptı.

“SİZ DOSYAYA BAKMAMIŞSINIZ, ŞAKA GİBİSİNİZ…”

AİHM kararının resmî çevirisi hala dosyada yoktur. Nereden okudunuz A Haber’den mi ATV’den mi dinlediniz de AİHM kararına atıf yaptınız? AİHM derhal tahliye kararı verdi. Türkiye tarihinin en ağır ihlal kararı verildi bu da mı sizi bağlamaz? Siyasi amaçla tutuklamışsınız deniyor, çoğulcu demokrasiye kast edilmiştir deniyor. Siz dosyaya bakmamışsınız.

Anayasa’yı Erdoğan da Soylu da heyetiniz de tartışamaz. MYK toplantımızın ardından atılan tweeti suç sayamazsınız. Anayasaya, hukukun üstünlüğüne bağlı olmayan bir mahkeme bizi yargılayamaz. Bizi suçlamadan önce sizin aklanmanız gerekir. Benimle ilgili verilen AİHM kararını tanımayan mahkemeniz, tensip tutanağında başka AİHM kararlarına atıf yapmış. Dosyada Demirtaş kararı yok! Şaka gibisiniz.

“BU İDDİANAME ‘HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞSA BİLE MUTLAKA BİR ŞEY OLMUŞTUR’ İDDİANAMESİ”

Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 dk sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız. Siyasi saikle tutuklamak yanlış yorumla olmaz, kasten işlenebilir ve suçtur. Kasten siyasi yaşama, seçimlere müdahale ediyorsunuz. Hâlâ bu suçu devam ettiriyorsunuz. Bakın 5 dakika daha geçti hala devam ettiriyorsunuz. Bu iddianame ‘Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur’ iddianamesi. Torba iddianame… İsnat edilen suçların hiçbiri şahıslar ile ilişkilendirilmemiş. Hangi suçu kim işlemiş yok.

“BİR MÜSLÜMAN BUNU YAPAR MI?”

Dosyada olmayan bir delili mahkeme kullanamaz. 6 yıl öncenin konuşması, ben unutmuşum, soran gazeteci unutmuş siz nereden buldunuz? Neden aleyhime delil toplama işine girdiniz? Neden dosyama nasıl girdiği belli olmayan bir delili benim tutukluluğuma gerekçe ettiniz? İçinde zerre Allah korkusu olan birinin bu kadar bariz yalan söylemiyor olması lazım. Bir Müslüman bunu yapar mı? Bunu yapan her şeyi yapar. Cumhurbaşkanının seçim kampanyası boyunca benimle ilgili yaptığı açıklamaların tamamı yalan. Emniyet ve savcılık o yalanlarım altını doldurmaya çalışıyor. “Erdoğan’ı yalancı çıkaracak halimiz yok ya uydururuz bir şeyler” yargılaması.

Cumhurbaşkanı kendi yönettiği ülkede ölenler olmuşsa olayın gerçekliğini araştırmakla mükellef değil midir? Neden araştırmaz? İşte bu yüzden; seçim kazanmak için HDP’yi tasfiye et, iktidarın sürmesini sağla. Açılan davanın hakikatı bu. Cumhurbaşkanının algı yaratma operasyonuna bakın; “7 Haziran’dan sonra yaşananlara bakın” diyor. 6-8 Ekim olayları 7 Haziran seçimlerinden 9 ay öncedir. Sizin hukukunuza güvenmiyorum ama bir Müslüman evladı olarak onları Allah’a havale ediyorum.

“ÇEKİLMENİZİ İSTİYORUM, ONURUNUZU KORUYUN”

Karşınızda sanık sıfatı ile bulunan insanlar bir karıncayı incitmemiştir. Ülkenin iktidarı rant elde ederken biz bir annenin ağlamaması için her şeyimizi ortaya koyduk. Halk bunu biliyor, inanıyor. Siz bizi yargılayamazsınız. Suç işlediği kesinleşmiş yargıçlar heyeti bizi suç iddiası ile yargılayamaz. Çekilmenizi istiyorum. Onurunuzu koruyun.”

FİGEN YÜKSEKDAĞ: GERÇEKLERİ İFŞA EDİYORUZ

Duruşmada, Selahattin Demirtaş’ın ardından eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ söz aldı, şunları söyledi:

“Bir adil yargılama davası ile karşı karşıya değiliz. Reddi hakim talebimizin temel gerekçesi budur. Burada gerçekler çarpıtılıyor. Çarpıtılan gerçekler üzerinden bu süreç yürütülemez. 4,5 yıldan beri binlerce savunma yaptım. Kurgular yaparak içerikler yeniden önüme konuluyor. Bütün dava süreçlerinde savunmalarımızı bir hesap verme süreci olarak görmedik. Biz burada gerçekleri ifşa ediyoruz.

Bu iddianame ile HDP’ye yönelik tasfiye operasyonu sonuca ulaştırılmak isteniyor. Bu zamana kadar tasfiye hareketini çok farklı yollarla yaptılar ama bugün sonuca ulaştırmak istiyorlar. Siyasi iktidar bu dava ile bir seçim kampanyası yürütüyor. Bütün meşruiyetlerini yitirdiler. Meşruiyetlerini sağlayabilecek tek yapı yargıdır. Bu nedenle siyasi anlamda iktidarda kalma stratejilerini yargı üzerinden hayata geçiriyorlar. Bizler yitirdiğiniz canlarımızın, yoldaşlarımızın katili olmakla yargılanırken diğer taraftan bu siyasi iktidarın bakanı teşhir olmuş mafya ilişkilerine dair en ufak bir soruşturmaya uğramıyor.

“SAVCI ‘YÜKSEK’LERİ KARIŞTIRMIŞ”

Savcı Kamuran Yüksek’in konuşmasını almış Figen Yüksekdağ diye iddianameye koymuş. 5 konuşma var böyle iddianamede benim olmayan. Savcı ‘Yüksek’leri karıştırmış. Yükseklerle muhatap olunca demek ki böyle oluyor. Buradan gerçek bir yargılamanın çıkmayacağını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Bize ceza vermek üzerine kurgulanmış bir mekanizma ile karşı karşıyayız. Bizim dışımızda herkes konuşurken biz tek söz söyleme hakkına sahip olamadık. (Konuşurken ses sistemi kapatıldı.) Siyasi iktidarın acelesi var. HDP’nin kapatılmasına gerekçe olması için bu davadan karar çıkması gerekiyor.

“ANAYASA’NIN ÇİĞNENDİĞİ İKİNCİ ÖRNEKTİR BU DAVA”

Yitirilen canların ölümünü kullanmanın dışında hiçbir şey yapmadınız. Biz bugün dediğimizi 6 yıl önce de söyledik. Bağımsız mekanizmaların bu suçları araştırması gerekiyor. Türkiye tarihinde Anayasa’nın çiğnendiği ikinci örnektir bu dava. Birinci örnek Yassıada davasıdır. Yassıada davası, sözde kendisini Yassıada mağduru olarak gören Saray iktidarı tarafından şu an kopyalanıyor.”

TUNCEL: ÇIPLAK ARAMAYI KABUL ETMEDİM, SORUŞTURMA AÇILDI

Figen Yüksekdağ’ın ardından söz alan eski DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise, Sincan 3 Nolu Kadın Kapalı Cezaevi girişinde kendisine ‘çıplak arama’ dayatıldığını ve kabul etmediği için hakkında soruşturma başlatıldığını anlattı. Tuncel, “Sürekli bir devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Bu devlet şiddeti ile karşı karşıya olduğumuzun hep altını çizmek isterim. Başlangıç sonucu belirler. Siz öyle bir başlangıç yaptınız ki buradan bir adalet beklemek mümkün değildir” dedi.

Tuncel, “Hiçbir arkadaşımız lehine bir tane delil bile toplama gereği duymamışsınız. Cumhurbaşkanı size çok önemli bir görev verdi. Ya taktir edileceksiniz ya da aforoz edileceksiniz. Demokratik, hukuk devletinden yanaysanız demokratik hukuk normlarını uygulamak zorundasınız… Gerçeğin de ortaya çıkmak gibi bir kötü huyu var. Ne olursa olsun ortaya çıkar. Biz işte gerçeğin sesiyiz o yüzden siz sesimizi duyulmasını isteriz. Karanlıkla beslenenler ışıktan korkarlar o yüzden bizden korkuyorlar. Bizleri konuşturmak istemiyorsunuz baskı uygulamıyorsunuz bu açıdan görevinizi iyi yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Tuncel, şöyle devam etti: “Dosyanın Kürt sorunuyla bir bağlantısı var. İddianameyi hiç okudunuz mu? Bu iddianame, bu mahkeme IŞİD’i savunan konuma gelmiş. Bu ülkede onlarca insanın ölümüne neden oldu. Bu savunmayla bize IŞİD’ i savunuyorsunuz. Siz bize ‘niye Kobani halkı ile dayanıştınız, niye oradaki halkı, Kürt halkı oradaki Aleviler, Ermeniler, mücadele edenler IŞİD çetelerine karşı direniyor, insanlığı savunuyor?’ bize. Bu mahkemelerde biz insanlıktan, demokrasiden, özgürlüklerden yana her şeyi savunacağız. İnsanlar katledildi, kadınlara tecavüz edildi, kadınlar köle pazarlarında satıldı, insanların kafası kesildi. IŞİD’i eleştirecek tek bir cümleniz yok. az.

“TAHLİYE TALEBİNDE BULUNMUYORUM”

HDP’nin kapatılma davasına bakın, siyaset yasağı istenenlerden 260 tanesi kadın. Yerel yönetimlerde, kurumlarda kadınlar hiç yokken siz HDP’den bu kadar kadını siyaset dışı bırakmak istiyorsunuz. Burada da bizim kadınlara dair yaptığımız tüm çalışmalarımızı suç olarak göstermişsiniz. Demek ki gerçekten görevimizi doğru yapmışız ve sizi rahatsız etmişiz ki bizi yargılıyorsunuz. Sizin derdiniz adil yargılama değil sizin derdinizi AKP, MHP’yi 2023’e hazırlamak. HDP’yi tasfiye etmek. Arkadaşlarım hakkımda tahliye talebinde bulunuyorum kendi hakkımda bulunmuyorum. Sizin yerinize gelecek olan ne kadar iktidardan bağımsız harekete edecek bu ayrı. 70’li yıllarda söylenen bir şarkının sözü var; ‘egemen sınıfın temsilcisiniz bırakın bizi halk yargılasın.”

BASIN KARTI OLMAYLANLAR İÇERİ ALINMADI

Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen dava öncesinde ‘turkuaz basın kartı’ olmayan gazeteciler içeri alınmadı. Ayrıca duruşma salonuna bilgisayar ve telefonların alınmasına da izin verilmedi.

108 SİYASİYE YÖNELİK SUÇLAMALAR NELER?

Aralarında siyasetçilerin de olduğu 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle:

“İnsan öldürme (37), insan öldürmeye teşebbüs (31), yağma (24), alıkoyma (38), alıkoymaya teşebbüs (2), mala zarar verme (1750), yakarak mala zarar verme (397), kamu malına zarar verme (1060), yakarak kamu malına zarar verme (503), işyeri dokunulmazlığını ihlal (53), geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal (294), geceleyin açıktan hırsızlık (26), açıktan hırsızlık (20), hırsızlık (114), geceleyin hırsızlık (272), basit yaralama (5), silahla basit yaralama (43), kamu görevlisini silahla basit yaralama (264), kamu görevlisini kasten basit yaralama (7), kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), silahla kasten yaralama (78), kamu görevlisini silahla yaralama (51), iş ve çalışma hürriyetinin ihlali (3), ibadethanelere zarar verme (4), düşük yapmaya neden olma (1),bayrak yakma (24), 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet (25), suç işlemeye tahrik etme, devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma.”

Aralarında siyasetçilerin de olduğu 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle: “İnsan öldürme (37), insan öldürmeye teşebbüs (31), yağma (24), alıkoyma (38), alıkoymaya teşebbüs (2), mala zarar verme (1750), yakarak mala zarar verme (397), kamu malına zarar verme (1060), yakarak kamu malına zarar verme (503), işyeri dokunulmazlığını ihlal (53), geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal (294), geceleyin açıktan hırsızlık (26), açıktan hırsızlık (20), hırsızlık (114), geceleyin hırsızlık (272), basit yaralama (5), silahla basit yaralama (43), kamu görevlisini silahla basit yaralama (264), kamu görevlisini kasten basit yaralama (7), kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama (1), silahla kasten yaralama (78), kamu görevlisini silahla yaralama (51), iş ve çalışma hürriyetinin ihlali (3), ibadethanelere zarar verme (4), düşük yapmaya neden olma (1),bayrak yakma (24), 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet (25), suç işlemeye tahrik etme, devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma.”

ÇİZİM: @HDPonline hesabından alınmıştır