HDP'nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani davası, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Dava öncesi yapılan basın açıklamasında gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellendi 60 avukatın izleyici salonuna alınmak istenmesi üzerine duruşma salonunda arbede çıktı. Mahkeme başkanı, tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın sesini kapattı. Mahkemeye SEGBİS üzerinden katılan Demirtaş kameraya "128 milyar dolar nerede" yazılı kağıt tuttu. CHP Duruşmayı takip etmek amacıyla 4 kişilik ekip gönderdi. Duruşmanın 3 Mayıs’a ertelenmesine karar verildi.
IŞİD’in Kobani’ye saldırdığı Ekim 2014’te “sınırın insani yardımlar için açılması ve IŞİD’e verilen desteğin sona erdirilmesi” amacıyla Türkiye’de başlayan protestolardan HDP sorumlu tutularak 6 yıl sonra açılan davanın ilk duruşması saat 09:30’da Sincan Cezaevi Adliyesi’nde görüldü. HDP yetkililerinin verdiği bilgiye göre 1200 avukat savunmayı üstlenmek amacıyla dava kapsamında yetki belgesi sundu. Dava 3 Mayıs'a ertelendi. HDP’nin Meclis Grubu’yla katıldığı duruşmayı, yurt dışından heyetler, baro başkanı ve temsilcilerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri ile sivil toplum örgütlerinden de çok sayıda kişi izledi. https://tele1.com.tr/kobane-gerilimi-polis-kamerayi-kirdi-muhabirleri-gozaltina-aldi-378102/ ‘HUKUKİ DEĞİL SİYASİ DAVA’ Duruşma öncesinde engellemelere rağmen açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile milletvekilleri “Bu hukuki değil siyasi bir davadır” dedi. Duruşma başlamadan önce burada bir araya gelip bir açıklama yapmak istiyorduk ama gördüğünüz gibi aramıza duvar ördüler. Bu, hakikatten korktuklarının bir başka göstergesidir. Sesimizi bastırabileceklerini sanıyorlar ancak yanılıyorlar. Bu davada da bizi sindirebileceklerini düşündüler ama yanıldıklarını bundan sonra da göstereceğiz. Bu bir siyasi kumpas davasıdır. Türkiye’deki barış arayışını, özgürlük özlemini ve demokrasi umudunu bitirme arayışıdır. Biz de özgürlük için, demokrasi için, hakikat için direnmeye devam edeceğiz. Bu bir siyasi intikam davasıdır aynı zamanda. 2014 yılında IŞİD’in Kobani’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü olan bir davadır. HDP’nin bu iktidara yaşattığı yenilgilerin yarattığı öfkenin ürünü olan bir intikam davasıdır. Bunu hep birlikte boşa çıkaracağız. Bugün burada bulunan, yurt dışından gelen ve Türkiye’den buraya duruşmaya gelen bütün dostlara hoş geldiniz diyoruz. Bu kumpas davasını boşa çıkaracağız, demokrasi mücadelesini büyüteceğiz, iktidarın hesaplarını bozacağız ve bu ülkeyi bu otoriter tasalluttan hep birlikte mutlaka kurtaracağız. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Burada hakikat yalanı, inanç korkuyu yargılayacak. Cesaret bu salonlardan bütün Türkiye’ye yayılacak, bütün dünyaya ses verecek. https://tele1.com.tr/altun-ve-soylu-hdpyi-hedef-aldi-378322/ GAZETECİLERİN GÖRÜNTÜ ALMASI ENGELLENDİ Bu arada duruşma öncesi basının çekim yapmasını da engelleyen polisler, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri polis zoruyla cezaevi önünden uzaklaştırıldı. Polisin MA muhabirleri Diren Yurtsever ve Selman Güzelyüz’e fiziki şiddet uyguladığı da belirtildi. MA’da yer alan habere göre polis, uygulamaya karşı çıkan muhabirlere, “Müdürümüzden emir aldık, Mezopotamya Ajansı’nı burada bulundurmayacağız” dedi. MA avukatları, muhabirlere şiddet uygulayan polisler hakkında suç duyurusunda bulunacak.Fotoğraf: Nergis Yerlikaya
DURUŞMA SALONUNDA ARBEDE Duvar'dan Nergis Yerlikaya'nın aktardığı habere göre, izleyicilerin ve avukatların bir kısmının salona yerleşmesinin ardından 60’dan fazla avukattan, duruşmayı izleyici salonundan takip etmeleri istendi. Avukatların itirazı üzerine arbede yaşandı. ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDK Eş Sözcüleri İdil Uğurlu ve Sedat Şenoğlu, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Milletvekili Ahmet Şık da duruşmayı izleyen siyasetçiler arasındaydı. AVUKATLAR DAVAYI TERK EDİYOR Savunma yapacak avukatlar duruşma salonunda oturacak yer bulamazken çevik kuvvetin salonda olmasına tepki gösterildi. Et ve Süt kurumunun avukatı salona alınırken savunma yapacak avukatlar izleyici salonuna alınmak istendi. Avukatlar salonu alkışlayarak terk etmeye başlayınca davaya tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevinde SEGBİS ile katılan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'da avukatlara alkışla destek verdi. SALONDA AVUKAT KALMADI Avukatların salonu terk etmesine rağmen kimlik tespiti yapan mahkeme heyetine tepki gösteren Alp Altınörs, Avukatım olmadan kimlik tespiti yapılması hukuki değildir. Her aşamada müdafi desteğinden yararlanma hakkım vardır. Müşteki avukatlarının hepsi burada ama bizim avukatlarımız yok!" ifadelerini kullandı. Avukatlar olmadan mahkeme heyetinin sorularına yanıt vermeyeceğini belirten Ayla Akat Ata, "Bu koşullarda sorduğunuz sorulara cevap verebilmem mümkün değil. Savunma makamı olmadığı için bu dava eksik başlamıştır" dedi. Mahkeme başkanı, kimlik tespiti ile ilgili soruları Akat'ı dinlemeden sormaya devam etti. Salonu terk eden avukatlar adliye önünde yaptıkları açıklamada, "Biz mahkeme başkanından arkadaşlarımızın içeri alınmasını istedik keyfi olarak almayacağını söyledi. Bizde savunma bütünlüğünün bozulduğundan dolayı duruşmaya devam edemeyeceğimizi söyledik. Beyanımızın zapta geçirilmesini istedik mahkeme bunu da reddetti. Yoklama yapmaksızın kimlik tespitine başladı. Biz buna ortak olmamak adına dışarı çıktık. Avukatların tümü savunmalarını yapacakları koşullar yaratılmadıkça salona dönmeyeceğiz" ifadeleri kullanıldı. Salonu terk eden avukatlar, duruşmaya girmesine izin verilmeyen meslektaşlarının salona alınmasının ardından duruşmaya geri döndü.ÇİZİM: ERCAN ALTUNTAŞ
MAHKEME BAŞKANI FİGEN YÜKSEKDAĞ VE SELAHATTİN DEMİRTAŞ'IN SESİNİ KAPATTI Mahkeme heyetinin kimlik tespiti sorularına yanıt vermeyen HDP'liler alkılşarla protesto ediyor. Tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Mahkeme salonunda bulunan bütün arkadaşlarımı selamlıyorum. Savunma hakkımızın yerine getirilmesi gerekir. Savunma hakkıma riayet edilmemesi heyetin davayı nasıl yürüteceğinin işaretidir. Bu siyasi bir tutumdur" dedi. Mahkeme başkanı duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Figen Yüksekdağ'ın sesini kapattı. SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılan Demirtaş, Buraya savunmaya gelmedik. Her ne kadar sanık sandalyesinde oturuyor olsak da parlamentodan geldik. Hukuka uymaya davet ediyoruz sizi'dedi. Demirtaş, kimlik tespiti yapılmasına tepki göstererek “Yıllardır darbecileri yargılıyorsunuz, bizi onlarla karşılaştırmayın, Size değil cevap günahımızı bile vermeyiz. Biz halkın temsilcileriyiz. Buraya susmaya değil konuşmaya geldik. Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik. Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için 3 avukat olsa da 100’den fazla avukat olacaktı. Mahkeme salonunun kalabalık olacağı önceden belliydi. Bu sorunu çözebilirdiniz. Gerçekten yargılamanın devam etmesini istiyorsunuz ara verip bu sorunu çözebilirsiniz. Bilgilerimizi tabi ki mahkemeye vereceğiz. Sormak istediğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz, biz de savunmamızı yapacağız. Yıllardır yargılama yapıyorsunuz. Bizi onlarla karıştırmayın. Sesinizi yükseltmeyin. Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubu eş başkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyorsunuz. Bizler medeni insanlarız. Daha önce darbecileri yargıladınız, bilemem nasıl yargıladınız. Ama bize o muameleyi uygulayamazsınız. Bir duruşma salonunda avukatların bulunması gerekir. Yargılama usulen uygun gibi gözüksün istiyorsanız avukatlar girsinler. Ben orada değilim. Yanımda avukat yok, duruşma salonunda avukat yok. Şu anda duruşma salonunda aleyhime bir şey tespit etme şansım yok. Baskı ortamında yargılamayı yapsanız da avukatların buraya girmesi gerekiyor'' dedi. Başkan, Demirtaş'ın mikrofonunu kapattırdı. Figen Yüksekdağ'ın sesinini kapatılmasına tepki gösteren Sebahat Tuncel ise "Eş Genel Başkanımız konuşurken sesini kapattınız. Dinlemek zorundasınız. Biz haklarımızı savunmayı da savunacağız. Hukuk hepimizi bağlar, siz kendi hukukunuzu uygulamıyorsunuz. Mikrofonumu kapatırsanız bağırarak konuşurum. İyi niyet diyorsunuz. Bizi sizin iyi niyetiniz bağlamaz, bizi hukuk bağlar. Bizim avukatlarımızın burada olması gerekiyor. Arkadaşlarımız buraya gelebilir. Koşulları oluşturmak sizin göreviniz“ diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi. "BU MAHKEME TALİMATLA KURULMUŞTUR" Kanunların uygulanmasını isteyen Gülten Kışanak, "Böyle duruşma yapamasınız, Saray’ın talimatları ile karar veriyorsunuz. Siz hukuka, hukukun temel ilkelerine riayet etmediğiniz müddetçe sorularınıza yanıt vermeyeceğiz. Kanunlarınızın gereğini yerine getirin. Öncelikle savunma hakkına riayet edeceksiniz. Savunma hakkı engellenirse bu davada baştan sarayın talimatı ile karar verilmiş demektir" ifadelerini kullandı” dedi. Mahkeme başkanı ise sorularını sürdürdü ve ardından “Cevap vermediği görüldü” dedi. Mahkeme başkanının ısrarla kimlik tespiti yapmak istemesine, Ayşe Yağcı, “Avukatım olmadan kesinlikle sorulara cevap vermeyeceğim”, Berfin Özgü Köse, “Avukatlarım olmadan mahkemenin hiçbir aşamasında herhangi bir beyanda bulunmak istemiyorum” ve Gülfer Akkaya, da “Avukatlar alınmadan konuşmak istemiyorum” diye cevap verdi. Tutuklu Gülser Yıldırım da sıra kendisine geldiğinde “Hukuk namına bir şey görmüyorum oratada. Bu mahkeme talimatla kurulmuştur. Bu nedenle sorulara yanıt vermeyeceğim” dedi. Kürtçe açıklama yapan Yıldırım, "Bu mahkemede hukuk işlemiyor. Bu mahkeme talimatla kuruldu. Bu yüzden ben bu mahkemedeki soruları yanıtlamayacağım" diye konuştu. Tutuklu Nazmi Gür kimlik tespiti sırası kendine geldiğinde mahkemeyi hukuka uymaya davet etti. Mahkeme başkanı da alaycı bir ifadeyle "Davetinize can-ı gönülden icabet edeceğiz" dedi. "ADİL YARGILAMA KONUSUNDAKİ ENDİŞELERİMİZ ARTTI" Verilen aranın ardından dava yeniden başladı Avukat Mesut Beştaş söz alarak Kobani eylemleri nedeniyle daha önce yargılanan kişilerinin dosyasının ayrılmasını ve Demirtaş'a söz hakkı verilmesini talep etti. Beştaş iddianamenin siyasi saiklerle yazıldığını söyleyerek, "Bu dosyaya konu olayların tamamının açıklığa kavuşturulmasını istiyoruz. Mahkemenin şu ana kadarki yaklaşımı, adil yargılama gerçekleşeceği konusundaki endişelerimizi artırmıştır. Bize tebliğ edilen iddianame içinde pek çok yok hükmünde. Siyasi saiklerle önümüze getirilmiştir. İddianamenin neden okutulmaması gerektiğine ilişkin Selahattin Demirtaş'ın söz hakkı almasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. YÜKSEKDAĞ, DEMİRTAŞ VE TUNCEL'E SÖZ HAKKI TALEBİ REDDEDİLDİ Kobani eylemleri nedeniyle daha önce yargılanan kişilerin dosyasının ayrılması talebi mahkeme tarafından reddedildi. Avukatlar tarafından Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve Sebahat Tuncel'e istenen söz hakkı verilmesi talebi de mahkeme tarafından reddedilmesinin ardından Yüksekdağ ve Demirtaş “söz istiyorum” yazılı kağıtları gösteriyor SEGBİS kamerasına gösterdiler. Demirtaş "söz istiyorum" yazılı kağıdın ardından "128 milyar dolar nerede?" yazılı kağıdı da SEGBİS kameralarına tuttu. "6 MİLYONUN İRADESİNİ BÖYLE YARGILAYAMAZSINIZ" Mahkemenin iddianameyi okumaya başlamasının ardından salonda alkışlı protesto gerçekleşti. 10 dakika süren alkışlı protestonun ardından avukatlar salonu terk etti. Avukatların salonu terk etmesinin ardından mahkeme heyetine tepki gösteren Sabahat Tuncel, "Bu davayı böyle yürütemezsiniz. İşkence yapıyorsunuz bu biçimde. Avukatlarımız olmaksızın iddianameyi okumanız suçtur. 6 milyonun iradesini böyle yargılayamazsınız. Bu mahkemeyi durdurun, saygılı olun Bu duruma bir son verin. Ciddi olun. Avukatlar yok. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Madem böyle olacak karar verin" ifadelerini kullandı. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve Sebahat Tuncel, usule ilişkin iddianamenin okunmasına “Bu davayı böyle yürütemezsiniz” diye itiraz ediyor. Demirtaş üzerinde "Söz talebim tutanağa geçsin, ara karar verilsin" yazılı kağıdı SEGBİS ekranına tutuyor. Demirtaş, mahkeme heyetine “Siz hangi aşamadasınız, ne yapılıyor orada” diye sordu. Mahkeme başkanı da “Duruşma yapılıyor” diye yanıt verdi. İzleyici sıralarından ise “Hadi ya” sesleri yükseldi. Bunun üzerine mahkeme başkanı “O söyleyeni dışarı atın” dedi. Tüm talepleri reddedilen avukatlar, reddi hakim taleplerini bir kez de UYAP üzerinden de iletti. Selahattin Demirtaş iddianamenin okunmasına devam edilmesi üzerine ise "Söz talebim tutanağa geçsin, ara karar verilsin" yazılı kağıt tuttu. Mahkeme başkanı, iddianamenin bitmesine 28 sayfa kaldığını, bitmesinden sonra duruşmayı da bitireceğini söyledi. "HİÇBİR ŞEYİ DUYMADIM KAMERAYA VURARAK ANLATMAYA ÇALIŞTIM" Saat 14.30’da başlayan iddianamenin okunması saat 18.15’te tamamlandı. Mahkeme başkanı, yargılanan siyasetçilerin reddi hakim talebinde bulunduğuna ilişkin dilekçelerin kendilerine ulaştığını söyledi. Mahkeme başkanından sonra söz alan Demirtaş, "Reddi hakim talebim 14 madde şeklinde gerekçelidir. Yarın geniş zamanda değinmek istiyorum. Öğleden sonra salonda konuşulan hiçbir şeyi duymadım. Kameraya vurarak anlatmaya çalıştım. Hiçbir şey yapmadınız. Ne yaptığınızı bilmiyorum bu yüzden, tahmin yürütüyorum sadece." dedi. Demirtaş’tan sonra Yüksekdağ’a söz hakkı verildi. Yüksekdağ, "Öğleden sonra konuşulan hiçbir şeyi duymadım. Duruşma boyunca ekrana yazılar tuttum. Bütün uyarılarımıza rağmen derdimizi anlatamadık. Teknik sorunlar bizim sorunumuz değildir. Duruşmanın ciddiyeti ile ilgili sorunlar vardır. Bu duruşmada açıklık ve aleniyet yoktur. Bu SEGBİS ile en kritik toplantılar yapılıyor bizim yargılamamız yapılamıyorsa bu bizim sorunumuz değildir. Duruşmanın ciddiyeti ile ilgili ciddi soru işaretleri oluşmuştur. Reddi hakim talebimi yarın aktarmak istiyorum" ifadelerini kullandı. Söz hakkı verilen Sebahat Tuncel de şunları söyledi: Uzun zamandır tutukluyuz ve elbette söyleyecek çok şeyimiz var. Zorla, baskı ile olmaz! Bizi bile dinlemediniz. Biz konuşurken iddianameyi okutmaya çalıştınız. Bize rağmen kimlik tespiti yaptınız, iddianame okudunuz, şimdi buna adil yargılama mı diyeceksiniz? Hukuk maddelerini çok iyi biliyor olabilirsiniz. Ama hukukun bir de ruhu vardır. Hangi ruhla, hangi zihniyetle burada yargılama yapıyorsunuz? "HUKUKSUZLUĞU DÜNYANIN GÖRMESİ ÖNEMLİ" Dava sonrası konuşan uluslararası heyet yaptığı açıklamada, "Davada adalet yok. Polise askere yer var ama savunmaya gelen avukatlara yer yok. Tarafsız davranıyormuş gibi davranan bir hakim bile yoktu. Adil bir yargılama yoktu HDP'yi yargılamak üzerine kurulmuş mahkemeydi. Bizim salonda gördüğümüz hukuksuzluğu dünyanın da görmesi önemli. Tam da bu sebeple buradayız. HDP ve Türkiye yurttaşlarıyla dayanışmak için buradayız" açıklamasını yaptı. MAHKEME 3 MAYIS'A ERTELENDİ Mahkeme, reddi hakim talebinin iletilmesi için Demirtaş, Yüksekdağ ve Tuncel'e süre verilmesine, diğer sanıkların ve avukatların reddi hakim talebinin ise bu aşamada reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma ise 3 Mayıs’ta yapılacak. HDP EŞ BAŞKANLARI VE MİLLETVEKİLLERİ İZLİYOR HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın yanı sıra HDP’nin tüm Meclis Grubu duruşmada hazır bulundu. CHP’DEN 4 KİŞİLİK HEYET CHP de davayı Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Haydar Hakverdi, Servet Ünsal ve Parti Meclisi’nden Semra Dinçer’in olduğu 4 kişilik heyetle takip ediyor. 15 BARODAN KOBANİ DAVASI AÇIKLAMASI Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van Baro başkanları eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile dönemin HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 sanık hakkında bugün başlayan yargılama öncesinde ortak bir açıklama yayınladı. 15 baro başkanlarının imzasını taşıyan açıklamada, bir hukuk devletinin, yurttaşlarını; ceza hukuku aracılığıyla korumanın dışında, ceza hukukuna karşı da koruması gerektiği belirtildi. 15 baro başkanının ortak açıklaması şöyle “Selahattin Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 tarihli ilk tutukluluğunun sona ermesi sonrası bu davaya konu soruşturma kapsamında benzer isnatlarla 20 Eylül 2019 tarihinde yeniden tutuklanması, yargının siyaset kurumu üzerinde bir müdahale aracı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi 22 Aralık 2020 tarihli Selahattin Demirtaş/Türkiye (2) kararında; 4 Kasım 2016 tarihli ilk tutuklama kararı ile 20 Eylül 2019 tarihli ikinci tutuklama kararının birbirinin devamı olduğunu, aynı deliller ve aynı olgusal temellere dayandığını, bu delillerin makul şüphe için yeterli olmadığını, başvurucunun siyasi saiklerle tutuklandığını ve aynı saiklerle tutukluluğunun sürdürüldüğünü, son tutuklama kararının da bu saike hizmet ettiğini tespit ederek Sözleşme'nin özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5/1-c ve 5/3 maddelerinin, Ek 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinde düzenlenen serbest seçim hakkının, Sözleşme'nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine; bununla birlikte tutukluluğunun siyasi saiklere dayanması gerekçesiyle Sözleşme'nin 5. maddesi ile bağlantılı olarak Sözleşmenin 18. maddesinin ihlâl edildiğine ve Sözleşme'nin 46. maddesi uyarınca derhal serbest bırakılmasına karar vermiştir. Karar sonrası AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekle yükümlü olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de yaptığı açıklamada, Selahattin Demirtaş'ın hak ihlaline uğradığı ve derhal serbest bırakılması gerektiğine yönelik AİHM kararının Haziran'a kadar uygulanmasını talep etmiştir. AİHM kararına göre Selahattin Demirtaş yargılaması yargının siyaset kurumu üzerinde bir müdahale aracı olduğunun güçlü işaretlerini taşıdığından henüz yargılama başlamadan büyük bir meşruiyet kriziyle karşı karşıyadır. Bu krizin çözümü için öncelikle Selahattin Demirtaş dahil dosyadaki tutukluların serbest bırakılması ve Türkiye’nin uymayı taahhüt ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleriyle AİHM kararlarına uyulacak yeni bir sürecin başlatılması gerekmektedir. Aksi taktirde hukuk devleti ilkesinin onarılamayacak bir biçimde ağır yara alacağı bir dönemin yaşanacağı ve bu durumun da demokratik toplum düzenine zarar vereceği kuşkusuzdur. Biz aşağıda imzası bulunan Barolar; yargılamada hukuk devleti ilkesi ve AİHM kararının gözetilmesini ve yargılananların serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
Muhabir: Barış Önal