Kış geliyor hem de zamlar eşliğinde.
Marketten aldığımız hiçbir şeyi bir hafta sonra aynı fiyatta bulamıyoruz. Market çalışanları etiket yenilemekten bitkin düşmüş durumda; kasalarda şikayetlerini duyuyoruz. Vatandaş? Vatandaş
‘fiyat’ kavramını tamamen kaybetti. Artık ucuz ne pahalı ne dimağımız almıyor. Son gelen doğalgaz ve elektrik zamları -ki etkilerini ileriki günlerde iyice hissedeceğiz- şaşırtmadı ama şimdiden perişan etti.
Dünyada da ekonomik durum çok parlak değil bilindiği gibi.
Henüz geçmiş gitmiş olmasa da Covid-19 salgınının sarsıntıları geride kalırken 2022’nin en azından Avrupa için ‘
yıldız’ yıl olacağı öngörülüyordu. Altı ayı geride bırakan Rusya’nın, Ukrayna’yı işgali sonrası çekilen ambargo ve doğalgaz silahları, zaten salgın döneminde hasar görmüş tedarik ağını hepten tahrip etti. Savaş ortasında bile
‘tahıl koridoru’ kurulması gereği duyuldu. Neydi? Anarşiden 9 öğün uzaktaydık ve hiçbir ülke açların çıkaracağı isyanı bastıramazdı.
Avrupa ülkelerinde ve ABD’de yüzde 9’ları aşan, yüzde 10’lara varan enflasyon asık suratlara neden olurken -ki bizim bakanın söylediğine göre oralarda bu oranlarda bile politikacılar sokakta insanların yüzüne bakamıyor ama bizde gözlerinden ışık saçarak ve tebessümle dolaşabiliyorlar- bizde üç haneli rakamlara çıkması an meselesi olan enflasyon ile mücadelede kayda değer bir öneri dahi yapılmıyor.
***
Avrupa Birliği (AB), enerji bakanları artan enerji fiyatlarını görüşmek üzere 9 Eylül’de Prag’da bir araya gelecek. Avrupa Komisyonu, tüm üye ülkelerde yüzde 15 oranında gaz tasarrufu yapılmasını öneren iki ayrı planı o toplantıda açıklayacak. Hatta Avrupa Komisyonu, yaşanabilecek bir sosyal patlamadan öylesine korkuyor ki enerji piyasasında yapısal reformlar üzerinde çalışıyor.
Bazı ülkeler Rusya’ya boyun eğmek zorunda kaldıkları doğalgaz yerine kömürü ve nükleeri gündemlerine aldı. Covid-19 sonrası kurtarma planından sağlanan 200 milyar Euro’luk kredinin bu alanda kullanılmasını İtalya ve Yunanistan önerdi ki benzer bir ‘Avrupa fonu’ kurulması da Prag’da dile getirilecek.
Orta not: Bu yazıyı bitirdikten birkaç dakika sonra Gazprom, Kuzey Akım Boru Hattı’ndan Avrupa’ya gaz sevkiyatını tamamen durdurdu. Kış beklenenden de soğuk geçecek.
Öte yandan bazı ülkeler kendi tasarruf planlarını da hazırladı. Örneğin Fransa’da; iş yerlerinde klimalar 26 dereceye, kaloriferler ise 19 dereceye sabitlenecek; uymayanlara ceza kesilecek. Mağaza vitrinleri 01.00-06.00 arası ışıklarını kapatacak. Vatandaşları enerji tasarrufuna özendiren kamu spotları çekilecek, kampanyalar düzenlenecek. Örneğin Almanya’da; kamu binalarında ve özel şirketlerde oda sıcaklığı 19 dereceye çekildi ve koridorlar ve salonlar ısıtılmayacak.
Binaların dışları ve anıtlar güvenlik zorunluluğu olmadıkça aydınlatılmayacak. Mağazalar klima çalışırken kapılarını kapalı tutacak. Reklam panoları saat 22.00-06.00 arası aydınlatılmayacak. Örneğin İtalya’da; restoranların 23.00’de, mağazaların 19.00’da kapanması, enerji tasarruflu ampullerin kullanılması, anıt ve binaların gece aydınlatılmaması, klimalar çalışırken kapıların kapalı tutulması gibi önlemler değerlendiriliyor. Örneğin 2024’de kadar kömür santrallerini devreye sokmaya hazırlanan Hollanda’da; ilkbahardan bu yana
‘Düğmeye Basın’ kampanyası uygulanıyor. Örneğin İspanya’da; ağustos ayından itibaren işletmelerde, kamu binalarında, ulaşım mekanlarında klimalar 27 derecede sabitlendi, kış için öngörülen oda sıcaklığı ise 19 derece olarak ayarlandı. Kamu binalarında ve mağazalarda aydınlatma 22.00’den sonra kapatıldı ve şimdiden elektrik tüketiminde yüzde 4’e yakın tasarruf sağlandı. Gazprom’un dün geceki kararının ardından İngiltere’nin planladığı bir dizi önlem de dikkat çekti. Saat 14.00-20.00 arası ocak, fırın, ütü, çamaşır makinesi gibi elektronik aletler kullanılmayacak; barlar ve eğlence mekanları 21.00’de kapanacak; kamu binaları gece ısıtılmayacak; tüm kamu binalarında elektrik tasarrufu yapılacak; gerekirse sokaklar aydınlatılmayacak. Bakalım Avrupa’da Noel ne kadar aydınlık ve parlak geçecek?
Bizde ise kamuda
‘tasarruf’ kelimesi dahi telaffuz edilmiyor. Hem bakanın gözleri hem tüm kamu binaları hem de bin odalı saraylar ışıl ışıl… Zaten itibardan tasarruf edilemeyeceği için onlarca uçak, yüzbinlerce makam aracı, binlerce koruma olmadan Türkiye’yi yönetmek mümkün değil. Ne tasarruf var ne de soğuk geçecek kış için bir planlama.
Kamu, kendi tasarruf etmediği gibi ülkece yapılacak bir tasarruf planı üzerinde de çalışmıyor. Pandemide Avrupa ülkelerini ve ABD’yi ‘kurtarma paketleri’ açıklarken görüp burkulmuştuk ya şimdi de önümüzdeki kara kışta yine herkes kendi başının çaresine bakacak gibi görünüyor. Yorgan yorgan üstüne… Haksızlık etmeyelim; bir
“Porsiyonları küçültün” tavsiyesi gelmişti gerçi.
Vatandaşını düşünmeyen ülkede, bir de her gün bir yenisi patlayan yolsuzluk, usulsüzlük, belgeli rüşvet, rantsal dönüşüm, adam kayırma, soru çalma, kocaya yat, rüşvet tarifesinde yarışan danışman haberleri…
***
Maaşa zam haberlerini hiçbir zaman sevinçle karşılayamam çünkü maaşa zam, enflasyonun en büyük işaretlerinden biridir. Sözleşmenizde anlaştığınız ücret, artık eski değerinde olmadığı için maaşınıza zam yapılarak fiyatları yakalamanız sağlanır. Fiyatlar arttığı için maaşınız da artar. Maaşa zamlarla, fiyat artış oranı yakalanamadığında da yoksulluk yükselir. Dört kişilik bir aile için Türkiye’de yoksulluk sınırı 22.279 liraya ulaştı.
Enflasyon, vatandaşların yoksullaşması demektir. Eski Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’in deyişiyle hükümet devirebilecek kadar da başa beladır. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar almayı umanlar… Acaba gerçekten farklı bir sonuç almayı mı bekliyorlar? Bu kadar çok hatalı karar yanlışlıkla alınamaz. Safça
‘yanlış politika’ dediklerimiz ‘
planlı yoksullaştırmanın’ bir parçası olabilir mi? Peki, bu planlı yoksullaştırmanın amacı ne olabilir?