Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un öldürülmesine ilişkin davada ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, tutuksuz sanık Abdulsamet Kekeç hakkında tutuklanmaya yönelik yakalama emri çıkarılmasını kararlaştırdı.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un Ankara'da 19 Aralık 2016'da katıldığı bir sergide saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş tarafından uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin davada ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, dava sürecinde mahkeme huzurunda hazır bulunmayan tutuksuz sanık Abdulsamet Kekeç hakkında tutuklanmaya yönelik yakalama emri çıkarılmasını kararlaştırdı. DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİ BUGÜN GÖRÜLDÜ Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugün görülen üçüncü celsesinde, tutuklu sanıklardan bazıları duruşmada hazır edilirken, bazı sanıklar da SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı. Suikastın gerçekleştiği serginin organizatörü tutuklu sanık Mustafa Timur Özkan, mahkeme huzurunda savunmasını yaptı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Özkan, ne suikast ile ne de FETÖ ile doğrudan ya da dolaylı bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Serginin organizasyonu için hiç kimseden talimat almadığını söyleyen Özkan, "Sergi ve suikast birbirinden bağımsız iki süreçten geçerek vaki olmuştur. Sergi projesi benimdir, yapılması talebi Ruslardan gelmiştir. Suikastı kimin yaptırdığını bilemem. Benim bildiğim sergiyi FETÖ’nün yaptırmadığıdır. Sergiyi ben yaptım, bunu yaparken de hiçbir yerden talimat almadım'' dedi. 'SOSYAL DEMOKRATIM' Emekli mimar olduğunu söyleyen Özkan, ''Hobilerimin başında seyahat gelmektedir. Rusya üzerine yayınlanmış iki kitabım var. Vatanını, milletini seven, aydın, ilerici, sosyal demokrat bir insanım. Muhafazakar ve din odaklı yapılanmalara odak olmuşumdur. Buna rağmen dini ve illegal bir örgütle işbirliği içinde olmakla suçlanıyorum. Bu, benim açımdan sadece kabul edilemez değil, aynı zamanda utançtır. Adım adeta dolgu malzemesi olarak iddianameye dahil edilmiştir" ifadelerini kullandı. 'SERGİNİN ERTELENMESİ RUSYA'NIN TERCİHİ' Özkan, serginin hikayesinin 2011 yılına uzandığını belirterek, serginin amacının Türkiye-Rusya ilişkilerine katkı sağlamak olduğunu söyledi. Serginin sergiye sponsor olan Rusya Büyükelçiliğinin talebi üzerine gerçekleştiğini ifade eden Özkan, menfur suikastın barışçıl bir sergide vuku bulmasının kendisi açısından da talihsiz bir tesadüf olduğunu kaydetti. Özkan, suikastın Moskova'da 20 Aralık 2016'da yapılacak olan Türkiye-Rusya-İran arasındaki ortak Suriye toplantısından önceki güne denk getirildiği iddiasına ilişkin, "16 Aralık'tan 19 Aralık'a ertelenmesi tamamen Rusya tarafının tercihiyle oldu. Ruslar, kendi protokollerini davet edebilmek için farklı bir açılış tarihi istediler" ifadelerini kullandı. 'UZAYA GİDEN İLK TÜRK OLMAK İÇİN PARAYI GÖNDERDİM' Özkan, hesap hareketlerinde 2 milyon 400 bin lira tespit edildiği ve ABD’li bir şirkete 100 bin dolar gönderdiğinin hatırlatılması üzerine, “İfademde de bahsettiğim gibi gayrimenkul yatırımları yaptım. Bu paraları mesleğim dışında bu işlerden kazandım. ABD'ye gönderdiğim 100 bin dolar, bu şirket uzaya adam götüren bir şirketti. Ben de uzaya giden ilk Türk olmak için bu parayı gönderdim. O dönem Türkiye’den 3 kişi başvuru yapmış ve para göndermişti. Benim çocuğum yok. Dünya malı dünyada kalır mantığı ile hareket edip gözümü karartıp gönderdim” diye konuştu. ESKİ EV ARKADAŞI SUİKASTÇI ALTINTAŞ'I ANLATTI Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, davanın kritik isimlerinden, suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'ı FETÖ'ye kazandırdığı, radikalleşmesini sağladığı iddia edilen onun ev arkadaşı eski polis tutuklu sanık Sercan Başar savunma yaptı. İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksek Okul'unda iken öğrencileri FETÖ evlerine götürdüğü iddialarını kabul etmeyen sanık Başar, kendisinin de bir arkadaşının davetiyle bu eve iki kez gittiğini ileri sürdü. 'TELEFONKOLİK BİR KİŞİYDİ' Mevlüt Mert Altıntaş'ı terör örgütüne kazandırdığı iddialarını kabul etmeyen sanık Başar, "2014 yılında Ankara'ya geldim ve çevik kuvvette göreve başladım. Bu süreçte ailem Polatlı'da yaşadığı için gidiş geliş yapmayı düşünüyordum. Ancak çalışma sistemini öğrendikten sonra bundan vazgeçip ev tutmaya karar verdim. Mevlüt Mert Altıntaş'la Demetevler'de ev tuttuk. 2 yıl ev arkadaşlığı yaptım. Bu süre zarfından 3 kez seçim, birkaç defa da Ankara'da terör saldırıları oldu. Bu olayların hepsinde görev yaptık. Neredeyse eve uğramıyorduk. Mevlüt Mert Altıntaş tabir yerindeyse 'telefonkolik' bir kişiydi. Halı sahadan dönerken dahi telefonla uğraşırdı. Beraber oturduğumuz zaman bile sürekli telefonla uğraşırdı. Hiç sohbet etmez sürekli telefon ve laptopla uğraşırdı. Bön biriydi. Evde namaz kılan, sigara dahi içmeyen biriydi. Ben onun sigara içtiğini ilk kez olaydan iki ay önce şubede çardakta gördüm. İddianamede Rus uyruklu bir kadınla para karşılığı cinsel ilişkiye girdiği yer almış. Benimle ev arkadaşlığı yaptığı dönemde böyle bir konudan bahsetmedi bile" dedi. 'EV ARKADAŞI SÖYLEMİ YANLIŞ' Haberlerde ve iddianamede kendisinden bahsederken 'saldırganın ev arkadaşı' ifadesinin yanlış olduğunu söyleyen sanık Başar, "Ben onunla 2016 Mayıs ayında ev arkadaşlığımı bitirdim. Bu süreçte eşimle tanışıp evlendim. Yani olaydan aylar önce bu kişiyle ben ayrıldım. Radikalleşmesinde benim hiçbir etkimin olmadığı açıktır. Bu süreçte kendisiyle neredeyse hiç görüşmedim. Altıntaş'ın örgütsel anlamda maneviyatını yükselttiğim yönündeki suçlamalarda bu nedenle yersiz" diye savunma yaptı. 'OLAY GÜNÜ HASTAYIM DİYEREK İŞE GELMEDİ' Olay günü Mevlüt Mert Altıntaş'la çalıştıkları şubede görüştüklerini anlatan Başar, bunun nedenini de şöyle anlattı: "Benim o gün trafik kontrol görevlisi olarak şubede nöbetim vardı. Saat 09.00'da görev yerime geldim. Mevlüt Mert Altıntaş'ın da aynı yerde kimlik kontrol görevi vardı, ancak gelmedi. Altıntaş, yine aynı yerde görevli olan Muhammet Sait Kara'yı arayarak, hasta olduğunu, hastaneden rapor aldığını, yerine nöbetçi ayarlamasını söylemiş. Saat 10.00 sıralarında Altıntaş elinde raporla şubeye geldi. Biz de onu görünce, 'neden rapor alıyorsun, hallederdik' şeklinde şeyler söyledik. Bize 'çok hastayım' dedi. Bu şekilde bir görüşmemiz oldu" dedi. 'ÖĞRENİNCE AĞLAMAYA BAŞLADIM' Mesai bittikten sonra, eşinin Polatlı'da alisinin yanında olduğu için Mevlüt Mert Altıntaş'ı aradığını, istiyorsa eve gelebileceğini söylediğini aktaran sanık Başar, "Ancak gelemeyeceğini söyledi. Ben de mahalledeki camiye gidip sohbet dinlemeye karar verdim. Metroya bindim ve bu sırada cep telefonumda haber sitelerinde Rus Büyükelçiliğine yönelik saldırı haberini gördüm. Metronun büyük bir bölümünde telefon çekmediği için haberin detayını okuyamadım. Metrodan inip cami bahçesine girdiğimde, haberle ilgili detayları ve Mevlüt Mert Altıntaş'ın fotoğraflarını gördüm. Şok oldum. Birileri şaka yapıyor diye düşündüm. Bu sırada telefonun şarjı bittince hemen eve gittim. İbrahim isimli bir arkadaşımı aradım, olayın doğru olduğunu söyledi. Şok halindeydim hala. Ne yapacağımı şaşırdım ve ağlamaya başladım. İş yerine gitmeye karar verdim. Burada beklerken terör şubeden olduklarını söyleyen iki polis geldi ve bana, 'emniyete konuyla ilgili toplantı var, senin bilgine başvuracaklar' dediler. Ancak daha sonra yapılan sorgulamadan gözaltına alındığımı öğrendim ve iki yıldır cezaevindeyim" diye konuştu. FETÖ üyesi olmadığını ve suikastla ilgili suçlamaları kabul etmediğini belirten Başar, bu aşamada tahliyesini, yargılama sonunda da beraatını istedi.
Muhabir: Alp Yanardağ