İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Uğur Dündar’ın sunduğu ‘Demokrasi Arenası’ programına gündeme dair açıklamalar yaptı. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığı dilin, halk ile arasını açtığını ve bu nedenle 2023 yılında yeniden Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini söyledi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, ‘Demokrasi Arenası’nda usta Gazeteci Uğur Dündar'ın konuğu oldu. Türkiye gündemine ve korona virüs salgınına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Akşener, İYİ Parti olarak memleket masası kurulmasının faydalı olacağını ancak bu taleplerinin, iktidar cephesinde kabul görmediğini söyledi.
Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığı dilin, halk ile arasını açtığını ve bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023 yılında yeniden Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini söyledi.
https://tele1.com.tr/sayin-erdoganin-sirtina-yapisan-katliam-cagrisi-yapan-kenelerden-kurtarin-164827/
Akşener’in açıklamalarının satır başları şöyle:
MEMLEKET MASASI’NDA NE DİYECEKTİK?
İki şey oldu birincisi Sayın Bahçeli çok sert bir cevap verdi. İkincisi de AK Parti Genel Başkanı adına AK Parti sözcüsü Ömer Çelik bir cevap verdi. Şimdi bugün itibariyle Sayın Bahçeli o masanın altında Fethullah Gülen'in Fetü'nün olacağına dair bir görüş hisar etmiş. Aslında meselenin ekmek yemek, birlik beraberlik beraberliği sağlamak yurt dışına karşıda biz biriz bu ülke bir bütündür deme meramını taşımadığını anladık. Şimdi o masada biz ne konuşacaktık? En azından ben ne diyecektim?
Diyecektik ki: Esnafın durumu ne olacak? Şunları yaparsanız iyi olur.
Ne diyecektik? “Kendi kendimize yeten bir ülke olabilmemiz için düne kadar ihmal edilen tarım konusu ile ilgili önerilerimizi tarımda çalışan ailelerle işçilerle ilgili önerilerimizi söyleyecektik.”
Ne diyecektik? “Bir emeklilerin o bin lirasının bir hak olduğunu söyleyecektik. Çünkü 2017 2018’den sonra verilen bu paraların aslında enflasyon ile birlikte zaten 3.000 liraya çıkması lazımdı.”
Ne diyecektik? “Bir şey soracaktım “Bu Londra'daki mesele nedir? Anlatın bize biz de üzerimize düşeni yapalım.” Diyecektik. Şimdi ne zararı vardır bunun yani neye zararı vardır kime zararı vardır? Türkiye faydasının dışında dolayısı ile ben bu dili bu öfkeyi bu hakaret etme konusundaki tutumu anlamakta çok zorlanıyoruz.”
Ne diyecektik? “Türkiye'de birlik beraberlik istenirken birliğin beraberliğin bozulmasına yönelik atılan her türlü adımların çok hoş karşılanmasının bizler tarafından hoş karşılanmadığını ifade edecektik.”
Ne diyecektik? “Emekli olan insanlarımızın büyüklerimizi nisan ayında bayram için biner lira ödendi. diyecektim ki o bin liralar yetmez 1000 lira da bayram öncesi ödeyin diyecektik. Çünkü çalışmayan çocuklarının çalışmayan torunlarının azıcık maaşa ortak olduğu bir dönemdeyiz. “
Ne diyecektik? “Millet İttifakı'nın belediyeleri ile bu şekilde dövüşmeyin onları hayatımızdan, hayatınızdan atmaya kalkışmayın.”
https://tele1.com.tr/is-bankasi-hisseleri-muhtemelen-yandas-muteaahhitlere-peskes-cekilmek-isteniyor-164830/
AK PARTİ YÖNETİCİLERİNE SESLENİYORUM; ERDOĞAN’IN SIRTINA YAPIŞMIŞ BU KENELERİN ATILMASINDA TUTUM ALIN
Söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmuyor. Ak Parti’ye oy veren, yönetici olarak çalışan dindar, muhafazakar insanlara o geleneği iyi bilen bir insan olarak seslenmek istiyorum bizim dinimizde kadının çocuğun tehdit edildiği bir söylem eylem olamaz, insanların birbirine düşmanlaştırılması olamaz. Sayın Ak Parti yöneticileri sizlere sesleniyorum, Erdoğan’ın sırtına yapışmış bu kenelerin atılmasında tutum alın. Küçük bir eleştiri, küçük bir önerinin karşılığı olarak insanların ismen tehdit edilmesine göz yumulmasının Türkiye’de hiç hayra alamet olmadığına inanıyorum. Bu dilin çevrilmesi için Ak Parti seçmenine, özellikle dindar muhafazakar kesimden gelen seçmen ve yöneticilere sesleniyorum, bu keneler artık kanamalı kırım Kongo kenesine dönüştüler. Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olarak hanginiz eleştirdiniz? Tamamen siyasi argümanlar eşliğinde bu adım yanlıştır şu adımı atmanız daha doğrudur denildi. 15 Temmuz öncesi bu keneler yoktu. Orada gazi olan insanlara ayıptır.
ÖNCEDEN DİYANETİ REDDERKEN ŞİMDİ DEVLET KABUL ETTİLER
Diyanet İşleri Başkanı devletin Diyanet İşleri Başkanı olmak yerine bir partinin Diyanet İşleri Başkanı olmayı tercih etti. RTÜK Başkanı’nın açıklamasını dinledim dolayısı ile aynı şekilde o katliam çağrısı komşularının listesi elinde olduğunu iddia eden hanımla ilgili olarak da darbe heveslerini sevindirmek için ceza vermenin doğru olmayacağına inandığını söyledi. RTÜK Başkanı da bir partinin başkanı olduğunu şerefle ifade edebiliyor. Çünkü Türkiye'nin geldiği nokta bu.
Ben Ankara barosunun “Çağlar ötesinden gelen bir ses” diyerek inanmış insanları rencide eden o sizin de içeriğine katılmadığınız ifadeye hiç katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Her Ramazan ayında veya benzer zamanlarda birbirini besleyen gruplar bunları yapıyor. Ama kutuplaştırıcı o yapının karşısında da Ankara Barosu’nun bu derece inanan insanları da rencide eder bir tavırla itiraz etmesini de hiç doğru bulmadığını ifade etmek isterim.
TARİHE NOT DÜŞÜYORUM: SAYIN ERDOĞAN 2023'TE CUMHURBAŞKANI SEÇİLEMEZ
Şimdi buradan seslenmek isterim sizin aracılığınızla tarihe not düşüyorum: Sayın Erdoğan 2023'te Cumhurbaşkanı seçilemez. Çünkü, bu kadar insanların maneviyatına hücum ederek, saldırarak herkesi bir darbe sevdalısı, fetöcü PKK’lı ilan ederek bu ülke yönetilemez. Benim korkum, yarın pandemi bittiğinde ekonomide yeterli adımlar atılamadığı takdirde işsizlik o kadar artacak ki, o masa kurulmuş olsaydı işsizlik konusunda şöyle olsa iyi olur dilecektik. En büyük endişen vicdansızlarla cüzdansızlar arasında çıkabilecek problemdir. Cüzdansızlar, yani işsiz, aç, açıkta kalmış insanlarla yediği önünde yemediği ardında şımarık, çirkin ve katliam çağrısı yapan, iç savaş çağrısı yapan keneler de vicdansızlardır, bunların arasındaki problemden endişeliyim.
O TWEET BİZLERE SARAY İLE BERABER PARALEL BİR EVRENİN OLUŞTUĞUNUN SOMUT ÖRNEĞİ OLMUŞTUR
Bir eski milletvekilinin tweeti evlere şenlikti. Çünkü “Ver yesin, ört uyusun” modeline geçmiş arkadaşlar yani hangi alanın, hangi grup tarafından hangi bakanlık tarafından işletildiğinin farkında bile değiller. Uzun yıllar iktidar olmak böyle bir şeydir. Müthiş bir konfor alanıdır. Hem bilgiden koparsanız hem vatandaştan koparsınız. Saray da böyle bir şeydir; gene seçmenden koparsınız, vatandaştan koparsınız. Paralel bir evren ortaya çıkar. Paralel bir bürokrat mantığı ortaya çıkar farklı hayat tarzı anlayışı ortaya çıkar. Şimdi dolayısıyla böyle bir resim ortaya çıktı ve bizim saray ile beraber zaman zaman benim arkadaşımın söylediği bu ayıbı, bir hayat tarzının ayrı paralel bir evrenin oluştuğunu ne kadar net somut bir örneği olduğunu o tweet bize gösterdi.
“SAYIN ERDOĞAN RASYONALİTESİNİ KAYBETTİ”
“İstanbul Belediyesi, Ankara Belediyesi gitti vah vah vah ben bunların nasıl yok ederim? Nasıl ben bu insanları tekrar kazanamaz hale getiririm?” mantığı ile yol yürürseniz; yol yürüyemezsiniz. Vatandaş bunu görür; milletimiz nitekim görüyor. Ben Sayın Erdoğan'ı hep gerçekçi bir politikacı olarak tanımışımdır. Rasyonalitesini kaybetti. Saray kaybettirdi sarayın içine girmemiş olsaydı o keneler sırtına yapışmazdı kendisine o kanamalı kırım kongo keneleri yapışamazdı. Bu keneler hoşgörülü bir ortam göremezlerdi. Hukuk işletilirdi. Çünkü seçmene hakarettir böyle bir pozisyonda tam tersine vatandaş bunu görüyor.
HER BİR KONUNUN SAYIN ERDOĞAN'IN KARARINA BIRAKILDIĞI BİR SİSTEM BU
Bilim Kurulu’nun ortaya koyduğu şöyle yapılmalıdır kanaatini tavsiye değil bakın kanaatini hükmünü Sağlık Bakanlığı'nın şahsına bırakılsa muhtemelen uygulardı. Ama onun bunu uygulamaya da bu konuda karar verme Partili Cumhurbaşkanlığı sebebiyle hakkı yok. Böyle bir imkanı yok, bir yetkisi yok ve sonuç olarak her bir konunun Sayın Erdoğan'ın kararına bırakıldığı bir sistem bu. Şimdi Sayın Erdoğan tıp hakkında karar verdi. Ekonomi hakkında karar verdi. Hukuk hakkında karar veriyor yani Sayın Erdoğan her şeyi bilmek mecburiyetinde olan bir insan haline döndü. Dolayısıyla bunun Türkiye'yi çöküşe götürdüğüne inanıyoruz. O nedenle İyileştirilmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisini yapan Genel Başkan benim. Sayın Kılıçdaroğlu bu fikrime destek verdi; diğer siyasi partilerin Genel Başkanları da parlamenter sisteme dönüşle ilgili bulundular. Bizim kırmızı çizgimiz herhangi bir yapı ile yan yana gelmenin yolu bu ucube sistemden yani Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçmek üzerinedir. Onun için tavrı sözü davranışı eylemi en net siyasi parti biziz.
https://tele1.com.tr/akp-guclenince-aslina-rucu-etti-asli-neydi-cumhuriyet-ve-ataturk-ile-olan-kavga-164834/
S-400’LERİN AKTİVE EDİLMEYECEĞİNİ SÖYLEDİM
S-400’ler konusunda zaman zaman eleştiri aldım ve bunların aktive edilmeyeceğini söyledim. Genel olarak kanaatimde, Saray’ın korunmasına yönelik bir adım olarak değerlendirdim. FED’e gidildi ve FED başkanı, merkez bankalarının iktidarları finanse etmeyeceğini söyledi. Londra’da bir görüşme oldu ve daha sonra Londra’dan bize saldırı olduğu söylendi. Doğrudur, ekonomimiz kırılgan bir şekilde yakalandı. Gıda güvenliği ve gıdaya erişim konusu birinci önceliğimiz olacak. Dış politikada da tamamen Amerika’ya yönelik bir rota değişikliği olacak gibi gözüküyor. Çünkü dostum Putin ve Trump nasıl konumlanacak göreceğiz.
19 MAYISLARDA KENDİMİZİ O GEMİNİN İÇERİSİNDE HİSSEDERİZ
19 Mayıs bizler açısından çok önemli. Atatürk’ün bir gemi ve yanında arkadaşları ile Samsun’a gidişi. Oraya gönderilme nedeni, filizlenen milli mücadele ruhunu öldürmek için görevlendirilmiş.19 Mayıslarda hep kendimizi o geminin içerisinde hissederiz. Bizler, bu milletin her evladı o geminin içerisindedir. Şimdi 19 Mayıs’ın bir hikayesi vardır. Atatürk Havza’ya gidiyor ve otomobilin lastiği patlıyor. Bir köylü de çift sürüyor. Atatürk arabadan iniyor ve çiftçinin yanına gidiyor. Beyim çift sürüyorum diyor. İzmir’e Yunan girmiş ve Hasan Tahsin’den bahsediyor, sen burada çiftini sürüyorsun. Adam diyor ki, oğlum şehit, kardeşim şehit. Ben ve eşim, şu öküzün sırtındakine bakıyoruz. Ne zaman Yunan şu tarlanın sınırına gelir, o zaman bakarız. O çift süren köylünün Sakarya’da olduğunu söylüyor daha sonra. Yani o gemi, bir grup subayın ve vatanseverin bir araya gelip savaş başlatması da değil. Tam 2 yıl Atatürk Anadolu insanı ile konuşarak milletini ikna etmiştir.
BEN BU ÜLKENİN GENÇLERİNE GÜVENİYORUM
Anadolu'nun feraseti, Anadolu'nun İrfan'ı bu çirkinliklere bu hoyratlıklara bu zorbalıklara geçit vermeyecektir göreceksiniz. Geçit vermeyecektir. Çünkü 23 Nisan'ı Atatürk çocuklarımıza ama 19 Mayıs'ı gençlerimize emanet etmiştir ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Ben bu ülkenin ferasetine irfanına güveniyorum. AK Parti'ye oy veren dindar muhafazakâr insanların; bu kenelerin tavırlarını hoş karşılamayacaklarına inanıyorum ve gerekeni yapacaklarına inanıyorum. Dolayısı ile ortak bir cümle kurayım iyi ve güzel günler gelecek gerçekten.
EKONOMİNİN DAHA FAZLA DERİNLEŞMEMESİ İÇİN BİR SEÇİM KARARI ALABİLİRLER
Seçime dair bir öngörüm yok çünkü seçimin kararını ya Sayın Erdoğan kendisi verecek ya da ortağı ile beraber mecliste verecekler. Dolayısıyla buna yönelik bir öngörüm yok yapıladabilinir ama benim öngörüm yok seçimle ilgili olarak. Ama bu kutuplaştırmanın ekonominin çok kırılgan ve sıkıntılı bir döneminde yaşadıklarımız, Damat Bakan’ın gerçekten bu konuyu bilmemesi yani bildiğim kadarıyla 9 ya da 10 paket açıkladı içinde hiçbir şey yok. Hiçbir başarı yok. Dolayısıyla belki ekonominin daha fazla derinleşmesi için bir seçim kararı alabilirler. Bu mantıklı ama benim olacak veya olmayacak diye bir öngörüm an itibariyle yok olduğu zaman söylerim.
https://tele1.com.tr/aksener-bilim-kurulunun-kanaatleri-saglik-bakanina-birakilsa-uygulanirdi-164841/