Irkçı terör dizginlenemiyor

Yayın tarihi: 28 Şubat 2020 Cuma 1:20 pm - Güncelleme: 28 Şubat 2020 Cuma 3:26 pm

Zeynel Lüle

Almanya’da ırkçı terörist Thobias Rathjen Frankfurt yakınlarındaki Hanau kentinde iki kafeye düzenlediği terör saldırısında 4’ü Türk 9 kişiyi katletti. Ardından evine giderek 72 yaşındaki annesini silahla vurdu daha sonra da intihar etti. Almanya, hatta Avrupa yasa büründü. Irkçı saldırıya karşı tek vücut oldu. Törenler düzenlendi olay yeri çiçeklerle donatıldı.

Ölenlerden dördünün Türk vatandaşı olmasına rağmen bu törenlere Türkiye’den ne bir bakan, ne bir milletvekili katıldı. Siyasetçi adım atmadı. Çünkü seçim dönemi değildi, çünkü Almanya’da yaşayan vatandaşların oylarının şu aşamada hiç önemi yoktu.

Türkiye ilgisiz

Oysa hatırlayacaksınız. 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanı seçimleri için başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın hemen hemen tüm ülkelerini karış karış dolaştı Türk siyasetçiler. Hatta istenmedikleri yerlere bile gittiler. Sınırlarda durduruldular, her türlü diplomatik olumsuzlukları göze aldılar ve oy istediler. Alman ırkçının katliamının hiç mi önemi yoktu? Öldürülen 4 Türk vatandaşının anısı ve aileleriyle dayanışma için orada bulunmak gerekmiyor muydu? Öncelikler farklı olunca her şey değişiyor.

Avrupa’nın kanayan yarası

Almanya ve Avrupa’da yaşayan Türkler, kıtada ‘kanayan yara’ haline gelen ırkçıların saldırılarına hedef oluyor. 1990-2020 yıllarında kundaklama, terörist eylem, adam öldürme ve yaralama gibi çok sayıda eylem gerçekleşti ve ırkçılar bu süre içerisinde 200’ün üstünde kişiyi katletti. İki Almanya’nın 1990’da birleşmesinin ardından mültecilere ve yabancılara yönelik ırkçı ve yabancı düşmanı saldırılarda artış yaşandı. Mölln ve Solingen faciaları hala akıllarda.

Mölln şehrinde 1992’de kundaklanan evde, üç Türk yaşamını yitirmişti. Anısı hala taze… Mölln faciası, Almanya’da Neonaziler tarafından yapılan ilk ırkçı kundaklama olarak tarihe geçti. 1993’te de Solingen kentinde Genç ailesinin evleri aşırı sağcılar tarafından kundaklanmış ve beş Türk hayatını kaybetmişti.

Aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün varlığı Kasım 2011’de tesadüf sonucu Thüringen eyaletinde gün yüzüne çıktı, ardından Federal Başsavcılık soruşturma başlattı. Almanya’nın çeşitli kentlerinde 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek ve banka soymak suçlamalarıyla 2013’te görülmeye başlanan NSU terör örgütü davasında baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırılmış, örgüte yardım ve yataklık eden 4 sanık da 2,5 ile 10 yıl arasında hapis cezası almıştı.

Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da ırkçı terör dizginlenemiyor. Kasım 2019’da yayımlanan Küresel Terör Endeksi, özellikle Batı Avrupa olmak üzere “Batı’da” ırkçı terörün son 5 yılda yüzde 320 arttığını gösteriyor. Avrupa’da yükselişte olan ırkçı partiler de benzer bir ideolojiden besleniyor.

Yakın dönemde kıtada terör estiren ırkçı ideolojinin önünün alınamaması, Avrupa’nın temel değerlerini sarsıyor.