İnsancıl adlı ve aylık çıkan kültür ve sanat dergisi 33. Yılına basmış. Bu dergi 1990 Kasım’da yayınlandığında edebiyat mahfilleri tarafından dört-beş sayı sonra kapanır denmiştir. Buna rağmen dergi kapanmadı. Bir yıl geçti. Bu yıl kapanır dediler. Kapanmadı. Bunun üzerine edebiyat mahfilleri bu dergiyi kapanması için kolları sıvadılar. Şahıslarla uğraşmayalım ama bu derginin başyazarı için “Türkçe bilmez. Üç noktalı, tek kelimelik cümleler kurar.” dediler, daha sonra yazı işleri ve dergi sahibinin şair olmadığını ama şiir yazdığını söylediler. Bu konuda başarılı olamadılar. Bu sefer dergiden adam ayarttılar. O adamlara dergi çıkartılar, yine olmadı. Edebiyat mahfilleri neden böyle yaptılar. Efendim, İnsancıl’ı çıkaranlar kötü kalbli idiler. Bu yüzden kötü kalbli oldukları için edebiyat dünyasına nifak soktular. Durup dururken gerçekçi edebiyat, gerçekçi olmayan edebiyat diye bir şey icat ettiler. Edebiyatçıları, yazarları, şairleri birbirine düşürdüler. Göya karşı gerçekçi edebiyatı burjuva destekliyormuş, göya gerçekçi edebiyatın önünde engeller varmış. Bu engelleri burjuvalar koyuyormuş. Kimi masum ve mazlum okuru böylece kandırıp uyuttular. Yine bu dergi yöneticileri kötü kalbli ve kıskanç oldukları için edebiyatın ateşleyici ve itici gücü olan ödüllere karşı çıktılar. Hiçbir ödüle müracaat etmeyen kısır ve tembel olan bu İnsancıl yöneticileri ödül alanlara saldırdılar. O kadar ki edebiyatta verilen şu ödüllere karşı çıktılar.
  • Birinci
  • İkinci
  • Üçüncü
  • Mansiyon
  • Genç mansiyon
  • Özel mansiyon
  • Yeterli mansiyon
  • Kent ödülü
  • Başarı ödülü
  • Teşvik ödülü
  • Tercih ödülü
Adamlar ödül için koşturup dururken ve ödül dağıtmak için kan ter çalışırken bu İnsancıl tayfası bütün bunlarla alay ettiler. İnsancıl’la ilgili birçok kapatma davası açıldı. Ama bunlar sıyırdılar. Hatta ve hatta Türkiye’de ilk kez bir yayınevi çıkardığı kitap eleştirildi diye İnsancıl’a ceza ve tazminat davaları açtı. Edebiyat mahfilleri bu davayı umutla beklediler, fakat İnsancıl burda da sıyırdı. Yine bu İnsancıl dergisi en büyük nifakı sanatta star sistemi numarasıyla başlattı. Derginin iddiasına göre gerçekçi olmayan yazarlar starlaştırır, kitaplar çok sattırılırmış. Böylece halk uyutturulurmuş… boş laf. Sonra tuttular aydınlanma dediler. Sanki Türkiye karanlıkta. Edebiyat mahfilleri bunlardan bıktı. Dediler ki biz bu İnsancıl’ı suskunluğa mahkum edelim, hiç sözünü etmeyelim. Konuşur konuşur susarlar. Gerçekten İnsancıl’ı sessizliğe mahkum ettiler. Beri benzeri değil, 30 yıl sustular. Buna rağmen İnsancıl susmadı… bağıra çağıra devam ettiler. Ve ne yazık ki 33 yıldır konuşuyorlar.