İmamoğlu’ndan Murat Kurum ve bakanlara ’23 Haziran’ hatırlatması

Yayın tarihi: 28 Mart 2024 Perşembe 3:54 pm - Güncelleme: 28 Mart 2024 Perşembe 4:57 pm

Haber: Ceren Ural

Konuştuğu mitingde tek tek pankartları okuyan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Benim bildiğim kabine Ankara’da olur, bunlar toplanmış İstanbul’a gelmiş haberiniz var mı? Sandıkta misafir edelim onları. Hani 23 Haziran’da etmiştiniz ya, 806 bin kez. Onu kaça katlarsınız ben bilmem” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Çatalca’da konuştu. İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

-İstanbul’da çiftçiye 1 ver 10 al, 2 ver 50 al. Bereket bu bereket. Bir avuç insana bin ver 1 lira gelmez sana. Çiftçiye bir ver yüz verir sana, bir avuç insana bin ver çeker gider. O yüzden ver çiftçiye bereket gelsin İstanbul’a. Ver, üretene ver, ahlaklı insanlara, güzel insanlara, yurdum insanına ver. Vereceksin. Emekliye ver. Emekliye vereceksin. Emeklinin başı öne eğildiği zaman bu milletim başı öne eğik demektir. Bunlar saygıyı hürmeti bile ezdiler. Emekliye verilecek 1 lirayı ‘bütçeye yük’ diye tariflediler. Ama kanal İstanbul deyince gözleri fır fır dönüyor bunların. İçinde bir para işareti var onun adını söylemeyeceğim, siz anladınız. Ama bu güzel şehrin havasını, suyunu, toprağını, çiftçisini, coğrafyayı, tarihini, maneviyatını bu bir avuç insana bu kardeşiniz muhafızlık yapacak, 16 milyon İstanbullu muhafızlık yapacak onlara yedirmeyeceğiz.

“KABİNE ANKARA’DA OLUR, BUNLAR TOPLANMIŞ İSTANBUL’A GELMİŞ”

-Benim bildiğim kabine Ankara’da olur, bunlar toplanmış İstanbul’a gelmiş haberiniz var mı? Misafir edecek miyiz onları. Sandıkta misafir edelim onları. Hani 23 Haziran’da etmiştiniz ya, 806 bin kez. Onu kaça katlarsınız ben bilmem. Benim bildiğim İstanbullu ne hak yer ne de hakkını yedirir.

-Çatalca’da o parti var diye buraya 10-15 yıl uğramayan büyükşehir belediyesini ben biliyorum. Biz öyle yapmadık. Biz partizanlık yapmadık, yapmayız. Ben memleketimin hiçbir insanını birbirinden ayırmadım ki belediye başkanını ayırayım. Bunlar öyle yapmaz. Bunlar, parti devleti kurmak istiyorlar ama 100 seneyi aşmış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş. Bir çift mavi göz gelmiş milletimizin atasıyla, dedesiyle cumhuriyeti kurmuş, bize emanet etmiş ve bize görev vermiş; bu ülkeyi koruyun, insanlarına saygı gösterin. Cumhuriyet ‘her insan eşit’ diyor. Yok birbirimizden farkımız. Hiç kimsenin birbirinden farkı yok. Birbirinden üstünlüğü yok.

Cumhuriyet bir şey daha söyler;  yönetici nasıl gülerek bakar. Yönetici vatandaşına şefkatle bakar. Yönetici vatandaşına, sert bakamaz, talimat veremez, had bildiremez. Yönetici vatandaşına bakarken haddini bilecek, haddini. Öyle oy verenmiş, oy vermeyenmiş yok. O devir bitti. Öyle mülk sahibi falan yok. Mülk sahibi 86 milyon.

-Sadece İstanbul’un sorunlarını konuşmak için sayın cumhurbaşkanından defalarca randevu istedim. Verdi mi? Ayrımcılığa uğradık. Bir kere bile randevu vermedi. Sadece ilk seçildiğimizde fazla ısrarcı olunca 30 tane büyükşehir belediye başkanını davet etti hatırlar mısınız? Ne tesadüfse 30 kişinin her birinin önünde ismi yazıyor, bana kırık sandalye denk geldi. Bak, bak, bak… Az kalsın düşüyorduk. Allahtan sporcuyum da yerden ayağa kalktık hemen yani.

“BEN HAYATIMDA HİÇ YILMADIM AMA YILDIRIRIM”

Sonra da bana demez mi ‘bak israf ediyorsun, sandalyeyi kırdın’ dedim ki ‘birincide değil ama ikinci de daha sağlam oturuyorum da ondan’ dedim. Şimdi bu esprisi ama gerçek 16 milyon insanın belediye başkanına randevu vermemek nasıl bir kibir? Zannettiler ki; İmamoğlu’nu yok sayarsak, işlerini engellersek İmamoğlu da böyle yerine sinecek, bir daha ki seçimi de kolayca alırız zannettiler. Pışık. Ben hayatımda bir şeyi asla yapmadım, yılmadım. Ama yıldırırım söyleyeyim. Ne kadar kötülük yaparlarsa yapsınlar biz daha çok çalıştık. Engel çıkardılar daha çok koştuk.

-16 milyon İstanbullu yanlışa evet demez. En büyük meselemiz hayat pahalılığı değil mi? Yüksek enflasyon değil mi? Mayıs seçimlerinde vaatler verdiler mi? Her şey güzel olacak dediler mi? Hayat pahalılığı iki kat arttı. Yıllardır akla, bilime, ekonomi kurallarına aykırı işler yaptılar. Biz de ceremesini çekiyoruz. Çiftçi, emekli, öğrenci, evde anne ceremesini çekiyor. İftarı huzurlu bir şekilde hazırlayamayan bir ailenin sıkıntısını düşünsenize. Bu politikalar niye oldu? Bir kişi çıktı, ‘ekonomiyi ben birilim’ dedi yandık. ‘Ben ekonomistim’ dedi mi? O gün yandık işte, ekonomi yüzümüze bir daha gülmedi. Bir bakan ‘gözümüzdeki parıltıya bakın’ dedi. Ne parıltı kaldı, ne bakan. Şimdi ne diyor? ‘İyi ücret veriyoruz ama bir iki ayda eriyor’ diyor. Yakında enflasyonu suçlarsa şaşırmayın. Biri bana bu aklı anlatsın. Enflasyonu siz yarattınız. Hani faiz düşmandı? Faiz aldı başına gidiyor. Milyonlarca dolar bozdular sadece bu seçim için. Tutabiliyorlar mı doları? Enflasyon düşmez, istediğin kadar suçla. Suçlu sizsiniz. Siz ekonomiyi yönetemediniz.

“DAHA YAPACAKLARI KÖTÜLÜKLER VAR”

Kanal İstanbul için parayı vermeyi göze alıyorsunuz ama ekliye fazla görüyorsunuz. Kanal felaketine para verirken güzel emekliye verilecek parayı bütçeye yük görüyorsunuz. Dertleri başka. Onların derdi millet değil. Millet olsa emeklinin yanında olurlar. Dertleri millet olsa mülakatı kaldırırlardı. Ama kaldırmazlar. Çünkü işlerine gelmez. Çünkü daha yapacakları kötülükler var.

Ekrem İmamoğlu’ndan ‘torpil’ çıkışı: Akrabam yönetici olduğum yerde kapıdan giremez

 

 

Kaynak: TELE1