İmamoğlu’ndan bir tespit bir vaat: CHP değişecek Türkiye değişecek

Yayın tarihi: 9 Eylül 2023 Cumartesi 9:52 am - Güncelleme: 9 Eylül 2023 Cumartesi 9:55 am

CHP’deki değişim tartışmalarıyla ilgili bir köşe yazısı yazan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Tespitim şu: CHP değişirse, Türkiye değişir. Vaadim de şu olsun: CHP değişecek, Türkiye değişecek” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’deki değişim tartışmalarını ele alan bir köşe yazısı yazdı. Cumhuriyet gazetesinde ‘Geçmişin İlhamıyla Geleceğin Vizyonuna’ başlığıyla yayınlanan yazıda İmamoğlu “Tespitim şu: CHP değişirse, Türkiye değişir. Vaadim de şu olsun: CHP değişecek, Türkiye değişecek” ifadelerini kullandı.

Yazısına CHP tarihi anlatarak başlayan İmamoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:

‘CHP KENDİSİNİ ADETA MUHALEFETE HAPSETTİ’

CHP geride bıraktığımız 100 senenin en önemli aktörlerinden biri oldu olmasına ama malum çok uzun zamandır iktidarda değil ve Türkiye’ye hizmeti ve katkısı yerel yönetimlerde ortaya koyduğu çok değerli performansı bir yana bırakırsak, ülkenin ana muhalefet partisi olmakla sınırlı. 1950’den beri neredeyse gerçek anlamda hiç iktidar olmamış CHP, uzun yıllardır sanki ülkeyi yönetiyormuş ve tüm olumsuzluklardan sorumluymuş gibi bir algının öznesi yapılıyor.

CHP’nin bu durumu üzerine düşünmemiz, hep beraber bu durumu değiştirmenin yollarını bulmamız gerekiyor. CHP son 43 yıldır zihni ve fiili bir değişememe sorunu yaşıyor. 1980’den bugüne dünya ve Türkiye muazzam biçimde değişirken, bu değişime ayak uyduramayan CHP kendisini adeta ebedi ve ezeli muhalefet partisi konumuna hapsetti. Halbuki, 600 yıllık bir imparatorluk çökerken, 1923 şartlarında dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yaratarak doğrusunu yapanların partisi olarak kurulan CHP, 1960’larda ve 1970’lerde dünyanın ve Türkiye’nin değişimine ayak uydurarak da doğruyu yapmıştı. Ne var ki, 1980’den sonra aynı kabiliyeti gösteremedi. Dünya ve Türkiye değişirken CHP atalete düştü.

İmamoğlu’ndan 39 ilçe için ‘tam yetki’ talebi

‘TÜRKİYE’Yİ OTORİTER BİR İKTİDARA TESLİM ETTİK, BİZİM DE KUSURUMUZ VAR’

Ne yazık ki atalete düşmemizin maliyeti büyük oldu. Türkiye’nin yönetilmesinde etkin olamadığımız gibi Türkiye’yi adım adım otoriter bir iktidara teslim ettik. Birbiri peşi sıra iş basına gelen sağ iktidarlar, gelir dağılımını bozdu, Cumhuriyetin en önemli gücü ve dayanağı olan yetenekli ve girişimci orta direği eritti. Bugün toplumun %10’u ulusal zenginliğin yüzde yetmişine sahip olacak bir noktaya geldiyse, bizim de kusurumuz var. Emeğin asli temsilci olarak CHP’nin iktidar olamayışının bedeli bu denli ağır oldu maalesef.

Değişmeyi başaramadığımız için kuruluşunda bu kadar büyük bir rol oynadığımız Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, liyakatsiz bir bürokrasiyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla giriyoruz.

Vatandaşlarımızı yerli ve milli olanlar ve olmayanlar diye ayrıştıran, muhalefete tahammülsüz, hukuku paramparça etmiş, eğitimi çökertmiş, borç batağına batırdığı ülkemize eşi daha önce görülmemiş bir hayat pahalılığı yaşatan bu iktidarla giriyoruz.

‘BU HALİ KABULLENEMEYİZ’

Ancak Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, aynı zamanda, iktidarın değişebileceğine inancın azaldığı bir toplumsal ruh haliyle de giriyoruz. Bu hali kabullenemeyiz. CHP’nin bu duruma katkısıyla yüzleşmek zorundayız. Bu güzel ülkeye karşı tarih huzurunda sorumluyuz ve ben partimin bundan daha iyisini yapabileceğine tüm kalbimle inanıyorum. CHP’nin de Türkiye’nin de değişeceğine inanıyorum. Çünkü CHP değişirse Türkiye değişir.

Değişimin yeni vizyonu CHP’yi, dünya ölçeğinde kriz yaşayan sosyal demokrasiye ilham veren, küresel seviyede saygın ve güçlü bir parti haline getirmek olmalıdır. Değişimin yeni vizyonu, bu ülkeye bir sıçrama daha yaşatarak, gelir dağılımını kökten düzelterek, yetenekli ve girişimci insanlara adil fırsatlar sunacak mekanizmalar kurmak olmalıdır.

1923’lerin CHP’si dünyanın tüm mazlum milletleri için ilham kaynağı olmuştu. Bunu bir kez daha tekrar etmeliyiz. Etmeliyiz çünkü dünyamızda ağır yaralar açan vahşi kapitalizmi, yalnızca kamu aklını ve bilimi yeniden insani kalkınmanın motor gücü ilan eden bir siyasetle dönüştürebiliriz.

Türkiye 70 yıldır borçla büyüyor, krizle sarsılıyor ve dünyanın hızlı ilerleyişi karşısında her gün biraz daha geride kalıyor. CHP’nin yeni misyonu bu tekerrüre son vermektir. CHP bu berbat tekerrürü kırmak ve buna bir son vermek için değişmek zorundadır. Değişimin temeli; Türkiye’yi sıçrayarak kalkındıracak planı ortaya koymaktır. Bunun için CHP’yi, kamu aklını Türkiye’nin ve dünyanın dehasıyla bir araya getiren daha kapsayıcı, icraatçı ve reformcu bir parti kılacak şekilde değiştirmeliyiz.

Özgür Özel’i işaret eden Bülent Tezcan net konuştu: Kurultaydan değişim çıkar

‘İLK YAPMAMIZ GEREKEN ŞEY…’

İlk yapmamız gereken şey vatandaşlarımızı dikkat ve empatiyle dinlemektir. Onlara kulak verdiğimizde duyduğumuz insanlarımızın zengin, güçlü, itibarlı bir ülkede özgürlük ve refah içinde yaşamak istedikleridir. Kutuplara bölündüğünü, kimlik ve aidiyetlerine sıkıştığını zannettiğimiz toplum aslında yeni bir hikaye duymamanın ve muhalefete bir türlü güvenememenin bezginliğine sıkışmış durumdadır. Herkes milletimizin ferasetine güvenmelidir. Şundan eminiz ki bu aziz millet Türkiye’yi zengin, güçlü ve adil kılacağına inandığı bir muhalefeti desteklemeye hazırdır.

Gerçekten bir değişim istiyorsak; bunu nasıl yapacağımıza dair modelimizi güven verici bir biçimde topluma izah etmek durumundayız. Bu modelde Türkiye’nin ihtiyacı olan büyük sıçramanın motor gücü kamunun kaynakları ile ülkenin ve dünyanın dehasının birleşmiş gücü olmalıdır.

Burada vurguyu devlete değil kamu aklına yaptığımızın altını çizmek isteriz. Zira biz milleti devletin üstünde, onun sahibi olarak görüyor ve kamu aklını devleti de içine alan milletin bütünün ortak aklı olarak anlıyoruz. Öte yandan bu noktada bir olmazsa olmazın altını çizmek zorundayım.

Zengin olmayanın gücü olmaz evet ama adaleti olmayanın gücü zulüme çıkar. Bu sebeple zengin, demokratik, güçlü ve adil bir ülkenin vazgeçilmezi eşit yurttaşlıktır.

Değişim bahsinde diğer önemli bir mesele CHP’nin politika üretme yöntemine dairdir. İnsanlarımızın beklentilerini ve taleplerini sorgulamayan, kulağını millete vermeyen, kendi doğrusunu millete dayatan politika yapma alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız. Partinin yapısı ve alışkanlıkları, halkın siyasete olan güvensizliği ve yaratılan korku siyasete katılım kapısını kapatıyor. Oysaki bugün toplumsal muhalefetin büyük katkısına ve yepyeni bir insan kaynağına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. İhtiyacımız olan insan kaynağı yalnızca politikaya katılmak konusunda en cesur olanlar değiller. Aynı zamanda en bilgili ve en yaratıcı olanlarımıza da ihtiyacımız var. Partinin kapısının bu insanlara açılması onların katılımının teşvik edilmesi şarttır. CHP, Türkiye’nin en yaratıcı zihinlerinin tüm yenilikçi projelerinin ilk adresi olmalıdır. Bunu başaramayan bir CHP’nin iktidar şansı olamaz.

Bütün bunlar kadar önemli tüm kötülüklerin anası olan bir meselemiz daha var. Türkiye fakirlikle boğuşuyor. İki asır evvel kişi başına düşen milli gelir açısından eşit olduğumuz Almanya ile aramızdaki fark neredeyse 6 katına, ABD ile 7 katına çıkmış durumda.

Son 21 yıldır, iktidar açısından bakıldığında istikrar koşulları altında yönetiliyoruz. İktidarsa iktidar, yetkiyse yetki, güçse güç. Sonuç ortada. Biz gerilemeye devam ediyoruz, “bizi fena halde kıskananlar” ise farkı açmaya devam ediyor.

Gelecek ağır bir beka sorununa işaret ediyor. Batıyla aramızdaki fark git gide bir uçuruma dönüşüyor. Bizim ıskaladığımız baş döndüren bilimsel gelişmelerin sonuçları şunu gösteriyor: Eğer hemen harekete geçmezsek, milli gelir açısından batıyla aramızdaki fark bugünkünün iki katına çıkabilir. Aramızda böyle bir farkın oluşmasına izin verirsek, Türkiye küresel seviyede kendine yeten onurlu devletler ligine tutunmakta büyük zorluk içine düşer. Kendilerinin dışındakileri gayrı milli ilan etmeye çok meraklı olan ve ağızlarından beka sorununu düşürmeyen arkadaşlarımızın dikkatini çekmek isterim ki, asıl beka sorunu budur.

Ya yeniden sıçrayıp en kısa sürede onlara yetişeceğiz ya da gelecekte bekamızı korumakta büyük zorluk çekeceğiz. Ya değişerek yeni bir ilerlemenin asli motoru olacağız ya da aynı ataletle yerimizde sayacağız.

Ekrem İmamoğlu kararını açıkladı!

‘ORTAK VATAN DUYGUSU HASAR GÖRÜYOR’

Türkiye’nin sıçrayarak kalkınması bahsinde ileride daha detaylı şeyler söyleyeceğiz. Şimdilik şununla yetinelim. Türkiye’nin gelişimi konusunda kaçırdığımız ve hala binmemekte ısrar ettiğimiz en büyük tren temel bilimler trenidir. Bu treni kaçıran gelişim trenini de kaçırır. Bizi engelleyen ikinci sebepse toplumsal ve kültürel çeşitliliğimizi eşit yurttaşlığa dayalı çoğulcu bir demokrasiye kavuşturamayışımızdır. Meselelerimizi çoğulculuk, eşitlik ve dayanışma içinde çözemediğimizde adalet duygusu zedeleniyor, toplumun çeşitli kesimleri kendilerini karar mekanizmasının dışında hissediyor ve ortak vatan duygusu hasar görüyor.

Şimdi bu iki sorunla da olgunlukla yüzleşmek ve yeni çözümler geliştirmek zorundayız. Zenginleşmek için sıçrayarak kalkınmaya, zenginliğimizi adil paylaşmak için demokratik, güçlü ve sosyal bir devlete ihtiyacımız var.

Dünya siyaseti ve ekonomisinin altüst olup, yeniden şekillendiği zamanlarda yeni risk ve fırsatlar ortaya çıkar. Küresel ekonominin büyük ülkeleri haline gelmiş olanlar fırsatları en iyi değerlendirmiş ve içselleştirmiş ülkelerdir. Geçtiğimiz yüzyılda birçok ülke çok gerilerden gelerek büyük dönüşümlere sahne olmuş ve bugün dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmiş durumda.

‘BİZİM DE BÖYLE BÜYÜK BİR SIÇRAMAYA İHTİYACIMIZ VAR’

Savaştan yıkılarak çıkan Almanya bugün bizim ekonomimizin 5 katından daha büyük bir ülke haline geldi. Yine savaştan nükleer bir yıkımla çıkan Japonya bizden 7 kat daha büyük bir ekonomiye sahip. 1960 yılında bizim ekonomimizin dörtte biri büyüklüğünde bir ekonomiye sahip olan Güney Kore bugün bizim 2 katımızdan büyük bir ekonomi haline gelmiş durumda.

Savaşlardan çıkarak büyüyen bu üç ülkenin ortak bir özelliği var: Teknoloji üretiyor ve satıyorlar. Dünya ekonomisinin belkemiği durumundalar.

Bugün bizim de böyle büyük bir sıçramaya ihtiyacımız var.

Bugün CHP ve onun liderliğindeki muhalefete iktidar vizesi vermeyen millet, Türkiye’yi sıçratarak zenginleştirecek, güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edecek bir muhalefeti gördüğünde, tereddüt etmeden iktidara taşıyacaktır. İşte milletin CHP’yi değişime zorlamasının nedeni budur. Bizim en önemli, en acil görevimiz hep beraber bu muhalefeti yaratmaktır. Bunu yaratmanın yolu ülkenin tüm vatanseverlerini birleştiren yeni, kapsayıcı ve güçlü bir vizyonun hikâyesini yazmaktır.

Türkiye’nin çoğulcu demokrasiye ve sıçrayarak kalkınmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin ikinci yüzyılına girerken değişmeye, bunun için yeni bir hikayeye ihtiyacı var.

Biz de bu milletle bu hikayeyi yeniden yazacağız.

Bir tespit bir de vaatle bitireyim.

Tespitim şu: CHP değişirse, Türkiye değişir.

Vaadim de şu olsun: CHP değişecek, Türkiye değişecek.”

YAZININ TAMAMI