İktidar seçim önü enerji ‘müjde’lerine sarılırken TMMOB’nin raporu gerçeği ortaya koydu

Yayın tarihi: 7 Mayıs 2023 Pazar 10:25 am - Güncelleme: 7 Mayıs 2023 Pazar 10:26 am

TMMOB, AKP’nin iktidarda olduğu yıllar boyunca enerji politikalarının seyrini ele alan bir rapor yayımladı. Raporda, “AKP’nin piyasa yandaşlığı içinde kamu yönetimini güçsüzleştirdiği” vurgulandı.

AKP iktidarı ve AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğa 14 Mayıs seçimleri öncesinde “müjde” açıklamaları yaparken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) raporu gerçekleri ortaya çıkardı.

İktidar bir yandan Gabar’daki petrol diğer yandan Karadeniz gazıyla oy kazanmaya çalışırken ülke ise enerji yoksulu. TMMOB Enerji Çalışma Grubu, ‘AKP İktidarının Enerji Karnesi: Enerjide Son 20 Yıl’ raporunu yayımladı. Raporda 20 yıllık iktidar dönemi boyunca AKP’nin enerji politikalarının izlediği seyir ve enerji sektöründe yaşanan gelişmeler ele alındı.

Birgün’ün haberine göre, raporun girişinde yer alan tespitte “21 yıla varan iktidarı boyunca neoliberalizmin devleti yeniden yapılandıran, kamuyu geriye çeken, özel sermayeye yeni alanlar açan, piyasayı öne çıkaran politikalarına kendisinden daha önce gelen partilerin hepsinden daha fazla uymuş ve uygulamıştır” ifadelerine yer verildi.

Seçim geldi yine her yerden petrol, doğalgaz, altın fışkırdı

Rapordan öne çıkan bulgular şöyle:

1. ÖZELLEŞTİRMELER VE VARLIK FONU

Kamu kurumlarının özelleştirilmesi ve kamu hizmetlerinin özel sektörün kâr edebileceği piyasa faaliyetleri haline dönüştürülmesi AKP döneminden önce başlamakla birlikte aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere bu uygulamalar AKP iktidarı döneminde hız kazandı.

1986-2022 döneminde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılan özelleştirmelerin toplam tutarı 71,3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2004-2022 yılları arasında yapılan özelleştirmelerin tutarı ise 63,061 milyar dolar oldu. Özelleştirme tutarlarının yaklaşık yüzde 89’unun AKP dönemine karşılık geldiği anlaşılıyor. Söz konusu özelleştirmeler arasında kamuya ait enerji ve sanayi kuruluşları, kamuya ait hisse senetleri ve taşınmazlar bulunuyor.

Son yıllarda hızla düştüğü görülen özelleştirme tutarları artık satılacak kamu varlıklarının iyice azaldığının işareti olarak kabul edilebilir. Ancak, enerji sektörünün en önemli kuruluşlarından TPAO ve BOTAŞ’ın, 2016 yılında kurulan Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) devredildiği de göz önünde bulundurulmalı. Fonun kendi sitesindeki bilgilere göre portföyünde 29 şirket, 2 lisans ve çeşitli taşınmazlar bulunan Varlık Fonu’nun özelleştirme ve satışları daha da kolaylaştırabilecek bir yapılanma olduğu söylenebilir. Nitekim, Varlık Fonu bünyesinde bulunan Borsa İstanbul’un TVF’deki hisselerinin yüzde 10’u herhangi bir kanuna gerek duyulmadan Katar Yatırım Otoritesi’ne satıldı.

Son yirmi iki yıllık süre içerisinde, kamu mülkiyetinde olan elektrik üretim tesisleri çok büyük oranda, dağıtım tesisleri ise tamamen özel sektöre devredildi. İletim sisteminin de özelleştirilmesi için karar alınmış fakat daha sonra bu kararın uygulanması iki yıl ertelendi.

2. PLANSIZ VE KULLANILAMAYAN KAPASİTELER

Plansız ve yanlış yatırım tercihleri sonucunda çalıştırılmayan veya kapasitesinin altında çalıştırılan ciddi ölçüde santral kapasitesi oluştu.

Özelleştirme, piyasalaştırma özel şirketlerin yıllık üretim bakım programları vb. açılardan keyfiliğini getirdi. Sonuç olarak santrallar bu açılardan denetlenmemekte ve yönlendirilememekte. Büyük kapasite fazlalığına rağmen azami tüketime ulaşılan zamanlarda emre amade santralların azlığı nedeniyle elektrik arzının “riske” girdiği ve kesintilerin olabileceği dile getiriliyor.

Kapasitesinde çalıştırılmayan doğalgaz santralları, YEKDEM’in yarattığı “cazibe” ile düzgün yapılabilirlik çalışmaları yapılmadan kurulan HES’ler, kapasite-ihtiyaç öncelik-çevre irdelemesi yapılmadan veya yanlış öngörülerle yapılan ithal kömür santralları plansız yatırımlara örnek sayılabilir. Bir anlamda büyük bir “atıl kapasite” söz konusu.

3. ARTAN FATURALAR

Elektrik piyasasında esas olarak üretim, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerinden oluşan faaliyetlerin ayrıştırılması ve özelleştirilmesi sonunda oluşan tüm maliyetler elektrik tarifeleri üzerinden tüketici faturalarına yansıtılıyor. Önceki dönemde perakende satış fiyatı, dağıtım sistemi kullanım fiyatı, iletim sistemi kullanım fiyatı, kayıp/kaçak fiyatı, perakende satış hizmeti fiyatı ve sayaç okuma fiyatından oluşan ve faturalarda bedelleri yer alan hizmet maliyeti bileşenleri, 01 Ocak 2016 tarihinden itibaren ENERJİ ve DAĞITIM fiyatları adı altında birleştirilmiş ve gizlendi.

Artış eğilimindeki elektrik ve doğalgaz fiyatları, son üç yılda daha sert bir yükseliş gösterdi. 1 Ocak 2019-1 Nisan 2023 arasına TÜİK fiyat artışı yüzde 224 iken, değişik abone grupları için elektrik fiyatları yüzde 174,3- 516,2 oranlarında, doğalgaz fiyatları yüzde 358,5-700,6 oranında arttı.

4. MADENCİLİK VE İŞ CİNAYETLERİ

20 yılda kömür madenciliğinde yoğun iş cinayetleri yaşandı. AKP iktidarı iş kazalarını bilim ve teknikten uzak, kader anlayışı çerçevesinde değerlendirdi, sorumluların arkasında durdu, liyakatsiz kamu kurumu sorumlularının soruşturulmasına izin vermedi. 2010-2022 arasında toplam 436 maden işçisi iş cinayetinde yaşamını yitirdi.

5. NÜKLEER SEVDASI

Enerji ihtiyacını karşılanmasını değil, “nükleer lige çıkma” tutkusunun öne çıktığı, nükleer enerji ile ilgili kararlarda etkili olduğu ülkemizin; geçmişi 1956’da Atom Enerjisi Komisyonun kurulmasına giden uzun nükleer serüveninde, aradan geçen onca zamana karşın, nükleer enerji strateji belgesi, yol haritası, eylem planı yok.
NGS projeleri iktidarın çok sevdiği “Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir enerji” sloganının inkârıdır. Çünkü bir Rus şirketinin yapacağı, işleteceği ve sahibi olacağı Akkuyu NGS yerli ve milli olmadığı gibi, yenilebilir de değildir ve teknoloji, yakıt, işletme vb. her boyutta dışa bağımlı.

YOKSULLARIN ENERJİ TÜKETİMİ KARŞILANMALI

Raporun sonuç bölümünde temel ihtiyaçların karşılanması için 6 temel talebin öne çıkarılması gerektiğine vurgu yapıldı:

•Giderek çoğalan enerji yoksulluğunun yakıcı etkilerini azaltmak için enerji yoksullarına kamusal destekler artırılmalıdır.

•Tüm yoksul ailelerin aylık 240 kilovatsaate kadar elektrik tüketimlerinin tamamı karşılanmalıdır.

•Doğalgaz desteği tutarı, yıllık gaz ihtiyacı olarak ödenecek gaz bedeline eşitlenmeli ve kapsamı tüm düşük gelirli aileleri kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

•Yerel yönetimler yoksul ailelere bedelsiz veya düşük bedelle su desteği vermelidir.

•Enerji girdileri ve ürünlerindeki yüksek vergiler düşürülmeli, abonelerden zorla tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli ve dağıtım şirketlerine ilave kazançlar sağlayan tüm kalemler iptal edilmelidir.

•Yurttaşlara verilen elektrik, doğalgaz, su ve iletişim hizmetleri temel ihtiyaçlar niteliğindedir ve KDV, Özel İletişim Vergisi vb. vergilerden muaf olarak temin edilmelidir.

TMMOB Denizli: Karanlığa teslim olmayacağız, Gezi kazanacak