Akşener depremi ve Şen

Yayın tarihi: 6 Mart 2023 Pazartesi 10:03 am - Güncelleme: 6 Mart 2023 Pazartesi 10:04 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

Bu saatten sonra herkesin bildiği hikayeleri tekrarlamanın anlamı yok artık.

Örneğin Meral Akşener’in politik geçmişi.

Örneğin Ekim 2017’de  kurduğu İYİ Parti’nin CHP desteğiyle seçilme katılmasını.

Örneğin kişisel olarak Kılıçdaroğlu ile kurup geliştirdiği dostluk ilişkileri sayesinde toplumun sol kesimlerinde  kabul görmesi, saygınlık kazanması ve partisinin oy oranını artırmasını.

Umarım öyle değildir ama sanki her şey plan proje.

Örneğin Meral Akşener’in Masa’dan ayrılma gerekçesi.

Başından beri ‘Ben başbakan olacağım’ algısını yerleştirmeye çalışarak  seçmen desteğini artıran Akşener

yine başından beri ‘ Kılıçdaroğlu seçilemez’ propagandasını yaygınlaştırmaya çalışıyordu.

Kemal’e Bey’e karşı uzun süredir yürütülen bu kampanyanın geri planında bu gerçek var.

Ne yazık ki bir çok CHP görünümlü, muhalif geçinen ve kendi kişisel karanlık hesapları peşinde olanlar bu kampanyada yer aldı ve öyle devam ediyor.

‘İmamoğlu ve Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’dan çok daha şanslı’ ya da ‘Millet İttifakı’nın en zayif adayı Kılıçdaroğlu’dur’ gibi söylemlerini dillendirenler, İttifak’a destek veren seçmenlerin moralini bozmanın ve sonuçta Erdoğan’a hizmet etmenin dışında başka bir amaçları yoktu ve olamaz.

Oysa son zamanlarda yapılan tüm kamuoyu yoklamaları Millet İttifakı’nın adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı yeneceğini gösteriyordu.

Tek koşulla : İttifak partilerinin Kılıçdaroğlu’a samimi, inandırıcı  ve etkin bir şekilde sahip çıkması ve onu desteklemesi.

Akşener’in son çıkışı bunun böyle olmadığının ilk kanıtı oldu.

Akşener’in İmamoğlu ve Yavaş’ı Kılıçdaroğlu’a karşı ‘isyan etmeye’ davet etmesi çok daha ilginç.

CHP’nin etkin mücadelesi  ve toplum kesimlerinin desteği olmazsaydı bugün İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin ve Adana gibi önemli kentlerin belediyeleri kazanılmazdı.

Bu gerçeği kabullenmeyenler kesinlikle kötü niyetli ve AKP iktidarından kurtulma söylemlerinde samimi değil ve hiç bir zaman olmamışlardır.

Herkes bir tezgah peşinde.

Olup bitenlerin başka hiç bir açıklaması olamaz.

Meral Akşener’in son çıkışı depremlerden dolayı zor durumda olan iktidarın işine yaramıştır.

Ersan Şen’in ‘aday olurum’ açıklaması, bu açıklama ile yaratılan tartışma ve Şen-Akşener diyaloğunu bu çerçevede görmek gerek.

Hatırlanırsa Şen; uzun süredir çıktığı yandaş televizyonlarda

hamasi Atatürkçü söylemlerle kendi kişisel propagandasını yaptıktan sonra lafı Kılıçdaroğlu’na getirerek kazanamayacağını söyleyip duruyordu. Adını vermeyerek bir çok programda Şen’in bu tavrına dikkat çekmeye çalıştım ama yandaş medyanın desteğiyle hep gündemde kalmayı başardı.

Ersan Şen mi Meral Akşener’i Meral Akşener mi Ersan Şen’i etkiledi bilinmez ama Şen’in iki ay önce Fatih Altaylı’nın programında aday olma niyetini dile getirdiğini hatırlatmakta yarar var. Çok uzun süredir televizyonlara çıkıp her konuda ‘uzman’ olduğunu kanıtlamaya çalışan ve zaman zaman  halktan yana tavır alır gibi görünen Ersan Şen iktidara da göz kırpmayı ihmal etmiyordu. Ama her şeyden daha ilginç olanı Ersan Şen’in Metin Feyzioğlu ve Teğmen Mehmet Ali gibi ‘Atatürkçüleri etkileme becerisi ya da “ Atatürkçülerin bu tür söylemlerden etkilenme zaaflarıdır’.

Peki Prof.Dr.Ersan Şen kimdir?

İnternette  beş dakikalık bir araştırmayla Ersan Şen’in bir ceza hukuku avukatı olarak kimleri kaç milyon dolarla savunduğu ile ilgili çok sayıda habere ulaşılabilir.

Meğer Ersan Şen; Sedat Peker, Azerbaycanlı bir iş insanı olan ve Bodrum Yalıkavak marina gibi karanlık ilişkileriyle bilinen Mübariz Mansimov, nam-ı değer Deniz Feneri, Metro Turizm’in Şahin’i Galip Öztürk, ayakkabı kutularında dolarları saklamasıyla ünlenen Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, İnterpol tarafından aranan ve İstanbul’da yakalanan uluslararası uyuşturucu mafya lideri Zeljko Bojanic, kara para ve ve yasadışı bahislerin kilit ismi Tolga Alpaslan’ın avukatlığını yapmış.

Biraz daha araştırıldığında ya da sosyal medya hesaplarının iddialarına bakılırsa çok daha ilginç isimler ve hikayeler görülür.

“Adam Ceza Hukuku profesörü bir avukat ve  işini yapıyor’ diyenler çıkabilir ama keşke bunu çıktığı televizyon programlarında ‘Atatürkçü söylem ve davranışları’ ön plana çıkarmadan yapsaydı.

Özetle karmaşık bir siyasal, sosyal ve bireysel bir hikaye.

Yani kimin kime, neden, nasıl, ne amaçla ve neyin karşılığında hizmet ettiğidir.

Dolaylı dolaysız ama çoğu zaman insanları kandırarak.

Bu ülkede göklere çıkarılan sonra da insanları hayal kırıklığına uğratan bir çok kişinin yaptığı gibi.