Ekonomist Alaattin Aktaş bugünkü yazısında IMF kredisi ve dış borçlanma üzerine çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Dünya gazetesi yazarı ekonomist Alaattin Aktaş bugünkü yazısında Perşembe günü açıklanacak olan Merkez Bankası'nın faiz kararını kaleme alırken Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın da açıklama yaptığı IMF kredisi ve dış borçlanma hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Alaattin Aktaş yazısında " Eski Hazineciden can alıcı bir soru: "Madem elinizde yüzde 0.5 faizli IMF kaynaklı bir imkan var, neden bunu kullanmadınız da yüzde 6 dolayında faizle 2.25 milyar dolarlık yeni dış borçlanmaya gittiniz?" ifadelerini kullandı. https://tele1.com.tr/hazine-ve-maliye-bakanligindan-imf-aciklamasi-2-458213/ Alaattin Aktaş'ın bugünkü yazısının ilgili bölümü şu şekilde: Acaba yabancılar da faizin düşeceğine ve aldıkları kağıtları şimdiki fiyatın üstünde bir değere satmaya mı oynuyor?YARDIM İSTEYEN ESKİ HAZİNECİNİN ŞİMDİ DE BİR SORUSU VAR
Eski Hazineciden can alıcı bir soru: "Madem elinizde yüzde 0.5 faizli IMF kaynaklı bir imkan var, neden bunu kullanmadınız da yüzde 6 dolayında faizle 2.25 milyar dolarlık yeni dış borçlanmaya gittiniz?" Köşemizde 17 Eylül’de “Eski Hazinecinin yardım çağrısı” başlıklı bir yazıya yer verdik. Yazımızda, uzun yıllar Hazine’de görev yapmış bir bürokratın Hazine’nin nakit dengesi kasa değişimindeki artışın ilk sekiz ayda Hazine kayıtlarında 71 milyar, Merkez Bankası kayıtlarında 151 milyar lira olarak görünmesine dönük sorusunu gündeme getirdik. Bu yazı üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı. https://tele1.com.tr/akp-kendisinden-onceki-80-yillik-borcun-yedi-kati-borclandi-456612/ Bakanlık açıklamasında “Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan Hazine gerçekleşmeleri ve TCMB tarafından yayınlanan kamu mevduatı verilerinin derlenmesinde metodolojik farklılıklar bulunmaktadır” denilerek bu farklılıklar sıralandı. Bu konudaki detaylı haber, Dünya’da 18 Eylül’de yer aldı. Peki 80 milyar liralık bu farklılığı belirleyip gündeme getiren eski Hazine çalışanı acaba açıklamayla ilgili olarak ne düşünüyordu. Eski Hazineci hem açıklamayı değerlendirdi, hem de can alıcı bir soruyu gündeme getirdi. Kulak verelim: “Açıklamada, TCMB hesaplarının toplamı gösterdiğine değiniliyor. Diğer bir deyimle, Hazine’nin kendi hesabı ile diğer kamu kuruluşlarının hesabı arasında farklar olduğu ima ediliyor. Bu konudaki veriler şeff af olmadığı için, kamu kurumlarının paralarının çoğunluğunun kamu bankalarında tutulduğunu sadece tahmin edebiliriz. Bu vesileyle, Tek Hazine Kurumlar Hesabının ne kadarının TCMB’de, ne kadarının kamu bankalarında tutulduğu bilgisinin de kamuoyu ile paylaşılmasının, şeff afl ık ve hesap verilebilirlik açısından büyük yararı olacağı düşünülmektedir. SDR hesaplarına gelince... IMF Özel Çekme Hakkı (SDR), dış şoklardan korunmak amacıyla, TCMB rezervlerini desteklemek için tahsis edilen bir kaynaktır. Sadece dış borç ödemelerinde kullanılabilir. Türk Lirasına çevrilip bütçe finansmanı veya başka amaçlarla kullanılamaz. Kullanılmadığı sürece TCMB hesaplarında (rezervlerde) görünmesi gerekir. Kullanımına karar verildiğinde, Hazine’nin IMF’ye borcu olarak, dış borç kullanımlarında gösterilir. Vadesi gelince, Hazine tarafından IMF’ye geri ödenir. Bu bağlamda SDR’ların Hazine nakit dengesinde gösterilmemesi normaldir. Ancak, SDR’ların TCMB’deki Hazine hesaplarında ‘kullanılabilir imkan’ olarak gösterilmek suretiyle hesabın nakit girişinden daha yüksek görünmesinin sağlanması, ekonomik anlamda, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur."Ve o can alıcı soru
Dedik ya eski Hazine çalışanı şimdi de önemli bir soruyu gündeme getirdi, diye... Buyurun işte o soru: “Hazine, ağustos sonunda yıllık faizi yalnızca yüzde 0.5 olan böyle bir kullanılabilir imkana sahip olduğunu söylüyor, değil mi... Tartışmasız çok iyi bir imkan bu. Şimdi sormak gerekmez mi? ‘Elinde böyle bir imkanı olan, yüzde 0.5 faizli bir imkanı olan Hazine, 13 Eylül 2021 tarihinde neden yüzde 5.7-6.5 gibi yüksek faizle 2.25 milyar dolar yeni dış borçlanmaya gider?’ Keşke Bakanlık, böylesine yüksek faizle, böylesine yüklü tutarda yeni dış borç alma nedenini de açıklamasına ekleseydi, bu şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından çok yararlı olurdu.” YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu