Kasım 2002 seçimlerinden sonra 9 Mart 2003’de başbakan ve Haziran 2014’de cumhurbaşkanı olan Erdoğan her fırsatta CHP’ye, liderlerine ve onlara oy veren seçmenlere söylemediğini bırakmamış ama CHP lideri Özgür Özel ile buluşmakta sakınca görmemiştir. AKP Genel Merkezindeki ilk buluşmada boş bir koltukla Özel’i karşılayan Erdoğan 18 yıl aradan sonra ilk kez CHP Genel Merkezi’ne giderek Özel ile bir araya geldi.
20 Temmuz 2006’de CHP Genel Merkezi’ne giderek Deniz Baykal
ile bir araya gelen dönemin Başbakanı Erdoğan büyük olasılıkla kendisine başbakanlık yolunu açan Baykal’a teşekkür etmiştir.
Salı görüşmesinden yaklaşık bir saat sonra AKP adına açıklama yapan Ömer Çelik Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak Özgür Özel’e söylemesi gerekenleri söylediğini anlattı. İki saat gecikmeyle CHP adına konuşan Deniz Yücel ise buluşmanın içeriği ile ilgili önemli hiç bir şey söylemedi. Bu durumda ‘Durduk yerde Erdoğan neden ve kimin telkin ve tavsiyesiyle Özel ile buluştu’ diye sormak gerek!
Yerel seçimlerde birinci parti olan CHP’nin lideri Özgür Özel psikolojik üstünlük kendisinde olmasına rağmen neden Erdoğan’a yanaşır gibi göründü. Özel bunu demokrasi, uzlaşı ve milli irade adına yaptıysa geçen hafta yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yenilgiye uğradığı için meclisi feshederek erken seçim kararı alan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u hatırlatarak ‘Erken seçim çağrısı’ yapabilirdi.
Elbette yapılan açıklamaların dışında içeride nelerin konuşulduğunu bilmiyoruz ama benim edindiğim izlenim Erdoğan değişmeyecek ve Özel ile buluşmasının stratejik değil taktiksel bir davranış biçimi olduğunu düşünüyorum. Örneğin Ömer Çelik ve Deniz Yücel’in açıklamalarında dış politika ile ilgili tek bir sözcük yoktu. Oysa Özel’in yanında Namık Tan vardı ama her nedense Erdoğan’ın yanında Hakan Fidan ya da dış politikayla ilgili bir yetkili yoktu.
Bu durumda Özel’in Erdoğan’a dış politika ile ilgili hiç bir soru sormamış olması düşünülemez. Sonuçta ekonomik çöküş dahil ülkede yaşanan tüm sorunların nedeni dış politikadaki çelişki ve başarısızlıklardır. Örneğin Suriye, mülteciler, NATO ve AB ile ilişkiler, Ankara’nın Rusya ile ilişkisi ve bunlara bağlı olarak bir çok konu. Bu konular konuşulmuş olabilir ama Erdoğan için çok daha önemli olanı yeni anayasa ve bir kez daha seçilmenin formülünü bulmaktır.
Demirtaş ve Kavala başta olmak üzere Gezi, Kobani ve benzeri tüm davaların tutuklularıyla ilgili nelerin nasıl konuşulduğunu ya da Özel’in Erdoğan’a Nass’ı hatırlatıp hatırlatmadığını bilmiyoruz ama Erdoğan’ın Özel’i rahmetli Ecevit-Erbakan birlikteliğiyle 50 yıl önce kazanılan KKTC’ye davet ettiği açıklandı.
Erdoğan-Özel ‘müsamerelerine’ sevinmesi beklenen Batılı dostların ve onlara da akıl veren ‘Üst Akıl’ın bu KKTC işine ne der bilinmez ama dün sabah CNN-Türk’e konuşan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Flake’in ‘Türkiye’nin Ukrayna politikasından memnunuz’ demesi çok ilginçti. Çünkü ABD ve NATO içindeki müttefikleri olası büyük savaşta Türkiye’ye gereksinim duyacakları kesindir. Aynı Batılı ülkeler Türkiye’de kendilerinden yana bir iktidar olmasını ister.
Onlar için AKP ya da CHP farketmez.
Önemli olan kimin, ne kadar, nasıl ve ne kadar süreyle onların projelerinde daha etkin rol oynamasıdır.
Tek tek ya da birlikte!
Meral Akşener’in ani Erdoğan ziyareti ve Devlet Bahçeli ile ilgili tartışmalar bu işin ‘teferruatı’ ve psikolojinin ilgi alanına girer!