On üç yıl süreyle yüz ülke tarafından desteklenen ve yüzü aşkın ülkeden gelen üç yüz bin teröriste direnen Esad yönetimi 27 Kasım’da başlayan ve 8 Aralık’da biten 14 günlük ‘tek taraflı’ bir saldırı karşısında pes etti ve ülkeyi terk etti. Terk etmeden önce de insanlar ölmesin ve ülke zarar görmesin diye devletin tüm askeri ve sivil  kurumlarına talimat vererek saldırıya karşılık verilmemesini istediği söyleniyor. En az iki ay sürdüğü söylenen hazırlıkların Suriye’de bulunan Rus askeri ve istihbarat görevlileri tarafından göz ardı edildiği ve Putin’in Esad’a kazık attığı söyleniyor. Zamanı gelince bu hikayenin detayını da anlatırım.

Şimdi olup bitenleri kısa notlarla özetlemeye çalışayım.

-Tüm dünyanın terör örgütü olarak tanımladığı NUSRA Ocak 2017’de 15 kadar radikal İslamcı başka grupla birleşerek HTŞ yani Heyet Tahrir El-Şam yani Şam’ı Kurtarma Kurulu adını aldı ve Colani’yi kendine lider seçti. Colani; IŞİD’in kurucusu Bağdadi’nin arkadaşıdır ancak ailesiyle ilgili hiç kimse hiç bir şey bilmiyor.

-Şam’da Cumhurbaşkanı gibi davranan Colani kendi adamı Muhammed El-Beşir’i başbakan olarak atadı o da bakanlar kurulu üyelerini yalnızca NUSRA örgütünden seçti.

-Ankara destekli Suriye Milli Ordusu’nun  sesini çıkarmadığı bu atamaları yapan El-Beşir’in arkasında yeni Suriye bayrağının yanında NUSRA’nın bayrağı vardı. Bu bayrak aynı zamanda Taliban bayrağıdır ve yakında Suriye’de ilan edilecek şeriat devletinin ilk işaretidir.

-Şam’da bunlar olurken İsrail karadan ve havadan  Suriye topraklarına daldı, deniz ve hava üslerini bombaladı, ülkenin askeri gücünün %80’i yok etti ve 15 kilometre derinlikte toprak parçasını işgal etti. NUSRA’nın lideri ve Suriye’nin yeni hakimi ‘en hakiki Müslüman benim’ modunda olan  Colani ve atadığı İslamcı Başbakan El-Beşir ise İsrail saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ettiler. Buna sevinen Netanyahu ise ‘Umarım yakında Şam ile dostluk ilişkilerini kurarız’ dedi.  Aynı Netanyahu 2013-2018 döneminde Suriye ordusuyla savaşırken yararlanan ve helikopterlerle İsrail hastanelerine taşınan NUSRA’nın militanlarını ziyaret edip sohbet etmişti.

-Kamışlı’da PYD/YPG liderleriyle bir araya gelen Fransız ve Amerikan heyeti Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti ve Colani ile buluşmasını örgütlemeye çalıştıkları konuşuluyor. 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bildik mektubu yazarak Erdoğan’a hakaret etmeye kalkışan Başkan Trump da ‘Otur Mazlum Abdi ile konuş’ demişti. SDG’nin Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed’in bu hafta içinde Paris’te Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la buluşacağı da konuşuluyor.

-Olaylar hızla gelişirken dünya medyası ‘Suriye’de olup bitenlerin arkasında Türkiye olduğunu’ söylerken ABD ve Rusya’nın sonra da AB’nin NUSRA’yı  yani HTŞ’yi terör listesinden çıkarmaya hazırlandıkları anlatılıyor. Türkiye ve stratejik müttefiği Katar’ın (Dünya İslamcılarının finansörü)  da Şam’daki büyükelçiliklerini açmaya hazırlandıkları konuşuluyor.

- Ilımlı ve uzlaşmacı olacakları söylenen HTŞ militanları ise Beşşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın anıt mezarını yıktı ve naaşını çıkararak yaktı.

-İran’ın dini lideri Hamaney  “Suriye’de olup bitenlerin bir İsrail-Amerikan planı olduğunu” söyledi   ve ‘Suriye’ye komşu bir ülkeyi (Türkiye’yi ima ediyor)  onlarla birlikte hareket etmekle’ suçladı.

-Tam bu sırada Ankara ile PYD’yi barıştırmaya çalışan Fransa’nın istihbarat örgütü;  NUSRA saflarında 100 kadar Fransız militanının bulunduğu açıkladı. İsrail saldırısından bu yana NUSRA’nın hiç bir şekilde destek vermediği Müslüman Kardeşler kökenli Hamas Şam’daki yeni yönetimi kutladı ve Gazze savaşını bitirmek amacıyla İsrail’le diyaloğa açık olduğunu ilan etti.

Özetle 2011’de Suriye’de başlatılan ‘Arap Baharı’ şimdi sisli bir güz dönemini yaşıyor. Herkes berbat bir kışa hazırlıklı olsun.

2015’den bu yana hep söylüyorum : 

Karanlığın da karanlığı var.