Gara operasyonundan tarih ve siyaset dersleri

Yayın tarihi: 21 Şubat 2021 Pazar 12:52 pm - Güncelleme: 21 Şubat 2021 Pazar 3:05 pm

Erdoğan-AKP iktidarı tarafından siyasal hesaplarla planlandığı ve yapıldığı anlaşılan Gara harekatının kaçınılmaz şekilde siyasal sonuçları da olacaktır. Dahası, tam anlamıyla başarısızlıkla sonuçlanan bu askeri-politik operasyon zaten siyasal bakımdan büyük bir sıkışma yaşayan iktidar açısından bir bozguna dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Ancak, İslamcı-faşizan iktidarın yaşadığı siyasal sıkışmayı bir siyasal bozguna çevirecek olan şey, muhalefet güçlerinin tutumu olacaktır.

Bu anlamda, Kuzey Irak topraklarına yapılan ve PKK’nın elindeki rehineleri/esirleri kurtarmaya yönelik olduğu belirtilen Gara harekatından Türkiye’nin bu tarihsel dönemecinde çıkarılabilecek siyaset derslerini maddeler halinde -daha anlaşılır olması için basitleştirme ve şematize etme riskini alarak- sıralamak istiyorum.

1- Cumhuriyeti tasfiye ederek rejimi değiştirmeyi ve düşük yoğunluklu da olsa İslami bir düzen (şeriat rejimi) kurmayı amaçlayan AKP iktidarı –bu tezi artık ‘niyet okumak’ diye niteleyecek ahmak liberal kalmamıştır umarım- uzun bir süredir ucuz ve kestirmeden elde edilecek bir zafer ya da başarı peşinde koşuyor. Çünkü, 1923 Cumhuriyeti’nin arkasına aldığı hikaye o kadar güçlü ki, onu yıkmak için sadece yalana, tarihsel gerçeklerin çarpıtılmasına, sahte bir tarih yazımına vb. dayanarak yol almanın mümkün olmadığını görüyorlar.

2- Cumhuriyet devriminin mücadele tarihi ve kültürel (siyasal, ideolojik, felsefi) birikimi altında ezilen siyasal İslamcı iktidar, bu tarihi aşamasa bile kitlelerin gözünü boyayacak kestirmeci ve kolay bir askeri-siyasal başarıyı kovalıyor. Yeni Osmanlıcılık diye kodlanan ve çoktan kaçırılmış “alt-emperyalist” bir bölge ülkesi olma hayallerine dayanan ideolojik-siyasal iddiaların bu kadar öne çıkarılması, esas olarak böyle bir arka plana sahiptir. Uluslararası hukuk ve bölge barışı hiçe sayılarak Suriye’de girilen mezhepçi savaşın da Libya macerasının da nedeni budur. Gel gelelim, her ikisi de büyük bir yenilgiyle sonuçlandığı için, şimdi yeni bir başarı hikayesi arayışına girildiği anlaşılmaktadır.

3- Yedeğine, Türkiye’nin sivil faşist geleneğini büyük ölçüde içeren ve moda deyişle fabrika ayarlarına dönen MHP’yi –ki ülkücü hareket 12 Eylül’den sonra bir ölçüde merkeze doğru çekilerek, radikal da olsa milliyetçi bir çizgide konumlanmaya çalışmıştı- alan Erdoğan iktidarı, totaliter bir dinci-faşizan rejim kurmak için elinden geleni yapacaktır. Nitekim yapıyor da.. Artık bu amacını gizlemediği gibi, söz konusu hedefe ulaşmak için bütün gücüyle harekete geçmiş durumda. Bu anlamda AKP, liberallerin (özellikle sol liberallerin) paha biçilmez katkısıyla, uzunca süre…

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ