Yılmaz Güney; Ayhan Işık, Fikret Hakan, Ediz Hun gibi “parlak yüzlü” ve “yakışıklı” değildi. Kara kuru ve esmer bir Kürt’tü. Öyle ki sinemaya girmeye başladığı yıllarda Ayhan Işık ve Memduh Ün onun için ” O, ancak olsa olsa bir arabacı hamal Kürt olur” demişlerdi.
Bu “arabacı Kürt hamal”, rastlantının güzelliği bu olsa gerek, Türkiye sinemasının Yeşilçam sistemini yerle bir edecek adımın ilkini bir arabacı hamalını canlandırdığı Umut filmiyle başlatacaktı.