Erkan Baş seçmene mektupla seslendi: Güçlü sigortaların oluşturulacağı bir kuruluş evresine ihtiyacımız var

Yayın tarihi: 1 Mayıs 2023 Pazartesi 6:45 pm - Güncelleme: 1 Mayıs 2023 Pazartesi 6:46 pm

TİP Genel Başkanı Erkan Baş seçmene yazdığı mektupta, “Güçlü sigortaların oluşturulacağı bir kuruluş evresine ihtiyacımız var” dedi.

Türkiye İşçi Partisi(TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, seçmene bir mektup yazarak seslendi. Aposto’ya yazdığı mektupta Erkan Baş, Türkiye’nin yeni bir kuruluş evresine geldiğini belirterek bu kuruluş evresinde güçlü sigortaların oluşturulması için TİP’e ihtiyaç olduğunu söyledi.

Baş, “Özetlersem, şunu demeye çalışıyorum: Türkiye, 21 yılın sonunda kurtuluş evresine gelmiş durumda.Evet, şu anda en ivedi görevimiz ülkemizin bu 21 yıllık Saray iktidarından kurtuluşunu sağlamaktır. Tam da bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday ihtiyacını ilk dile getiren ve öneren parti Türkiye İşçi Partisi oldu. Şimdi de Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekledik, oylarımızı Kılıçdaroğlu’na vereceğimizi ilan ettik.

Ancak bu, yani Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tutumumuz sadece yukarıda sözünü ettiğim kurtuluş evresine dair bir tutum. Çünkü bizim bir de kuruluş hedefimiz var. Yani, kurtuluş evresinden sonra, 21 yılda tüm alanlarda yaşadığımız yıkımın telafi edileceği ve bir daha tekrarlanmaması için güçlü sigortaların oluşturulacağı bir kuruluş evresine ihtiyacımız var.

Türkiye İşçi Partisi’ne, işte tam da bunun için ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK BİR FIRSATIN EŞİĞİNE GELMİŞ DURUMDAYIZ”

Erkan Baş’ın mektubu şu şekilde:

“Değerli dostum,

Açıklıkla söylemeliyim ki, şimdiye kadar siyasal iletişimin ve seslenmenin her türünü denediğimi sanıyorum. Ancak yurttaşlara, seçmenlere mektupla hitap etmek tecrübeli olduğum bir konu değil. Yine de samimiyetin ve muhabbetin korunması gereken değerlerin başında geldiğini düşündüğümden, olabildiğince açık ve perdesiz bir biçimde yazmaya çalışacağım satırlarımı.

Türkiye, hepimizin gayet iyi bildiği ve yakından deneyimlediği gibi, 21 yıldır korkunç bir karanlığın içerisinde yaşıyor. Bu süre zarfında ölümler de yıkımlar da gördük, hırsızlıklara da arsızlıklara tanık olduk, utanç içinde de kaldık acı içinde de. Tek tek ve uzun uzun anlatmama gerek yok.

Şimdi ise, bu karanlıktan kurtulmamız için büyük bir fırsatın eşiğine gelmiş durumdayız. Ülkemizde 21 yıldır süren karanlığa karşı yeşeren direncin tek bir sahibi olduğunu söylemek imkansız. Bu direnç kimi zaman el birliğiyle kimi zaman tek tek, kimi zaman da dayanışma içinde büyüdü, korundu ve bizi bugün geldiğimiz eşiğe ulaştırdı: Gençler, kadınlar, işçiler, Cumhuriyetçiler, Kürtler, Aleviler, LGBTİ+’lar, çevreciler, aydınlar, sanatçılar ve listeyi uzatmamak için anmadığım başkaları…

Bu söylediğim sadece bir gerçeği resmetmek için değil, esas olarak önümüzdeki sürecin yol haritasını çıkarırken başvurmamız gereken bir referans olarak değerli. Bizim bu referanstan çıkardığımız sonuç yalın: Türkiye’de 21 yıldır kimler direndiyse, bundan sonraki yıllarda da onların sesi ve sözü geçerli olmalı. Yeni Türkiye’yi onlar; yani gençler, kadınlar, işçiler, cumhuriyetçiler, Kürtler, Aleviler, LGBTİ+’lar, çevreciler, aydınlar, sanatçılar kurmalı. Yine el birliğiyle, yine dayanışma içinde.

“KURULUŞ HEDEFİMİZ VAR”

Özetlersem, şunu demeye çalışıyorum: Türkiye, 21 yılın sonunda kurtuluş evresine gelmiş durumda. Evet, şu anda en ivedi görevimiz ülkemizin bu 21 yıllık Saray iktidarından kurtuluşunu sağlamaktır. Tam da bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday ihtiyacını ilk dile getiren ve öneren parti Türkiye İşçi Partisi oldu. Şimdi de Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekledik, oylarımızı Kılıçdaroğlu’na vereceğimizi ilan ettik.

Ancak bu, yani Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tutumumuz sadece yukarıda sözünü ettiğim kurtuluş evresine dair bir tutum. Çünkü bizim bir de kuruluş hedefimiz var. Yani, kurtuluş evresinden sonra, 21 yılda tüm alanlarda yaşadığımız yıkımın telafi edileceği ve bir daha tekrarlanmaması için güçlü sigortaların oluşturulacağı bir kuruluş evresine ihtiyacımız var.

Türkiye İşçi Partisi’ne, işte tam da bunun için ihtiyaç var.

“KİM HALK ADINA KIRMIZI ÇİZGİLERİ ÇEKECEK?”

Türkiye, 14 Mayıs’tan sonra yeni bir evreye girecek. Küçük bir ihtimal de olsa, Cumhur İttifakı’nın kazanması durumunda da Millet İttifakı’nın kazanması durumunda da halkın ve emekçilerin siyaset alanındaki temsili konusunda büyük bir boşluğun söz konusu olacağını daha şimdiden görebiliyoruz. Evet, yeni bir Türkiye kurulacak, yeni meclis yeni dönemin koordinatlarını ve çerçevesini oluşturacak; peki bütün bunlar olurken Türkiye’nin emekçilerini, alın teriyle yaşayan yurttaşlarımızı, kısacası halkımızı kim ve kimler temsil edecek? Halkın çıkarlarını ve haklarını kimler savunacak, haykıracak? Birileri rejimin, birileri devletin sigortası olmaya talipken, kim halkın sigortası olacak, halk adına kırmızı çizgiler çekecek?

Bizim kendimize biçtiğimiz misyon ve üstlendiğimiz görev bu: Kurtuluş evresini takip edecek kuruluş evresinde halkın siyaset alanındaki temsilini sağlamak, halkın sigortası olmak.

Bunu şimdiye kadar 4 vekille ve binlerce parti üyemizle yerine getirmeye gayret ettik; ne kadar başarılı olduğumuz sorgulanabilir elbette, ancak biliyoruz ve görüyoruz ki, en azından elimizden geleni yaptığımız konusunda tüm sevdiklerimizi ikna edebildik. Şimdi, 4 vekille yapmaya gayret ettiğimiz şeyi daha fazla vekille yapmaya, binlerce üyeyle sırtlandığımız sorumluluğu on binlerce üyeyle sırtlanmaya geçiyoruz.

“BUNU BÜYÜTMEK SENİN ELİNDE”

Sevgili dostum, eğer TİP’in 5 yıllık meclis çalışmasından memnunsan, bir kez bile olsa “iyi yaptılar” dediysen, TİP’li vekillerin sözleriyle ve eylemleriyle bir kez bile olsa gurur duyduysan, bunu büyütmek senin elinde. Meclise 4 değil, 14 ya da 24 vekil göndermek senin elinde. Yapman gereken tek şey, cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu’na, milletvekilliği seçimlerinde ise Türkiye İşçi Partisi’ne oy vermek.

Bu seçimde bir oyun bile ne kadar değerli olduğunun farkındayım elbette. Sizlerin de o biricik oyunuza ne kadar değer verdiğinizi, oyunuzun gerçekten işe yaraması için ne kadar titizlendiğinizi biliyorum. Bu sadece haklı değil, aynı zamanda olması gereken şeydir; demokrasi, yurttaşın seçme hakkının korunmasıyla ve iradesinin yönetime yansımasıyla başlar.

Bu yüzden senden rahatlıkla oy isteyebiliyorum: Çünkü TİP’in baraj sorunu yok ve verdiğin oy asla boşa gitmeyecek. Bildiğiniz gibi, TİP, seçimlere Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında giriyor. İttifakımız birçok anket şirketinin verilerine göre daha şimdiden yüzde 15’ler seviyesine geldi bile. Yani bizler, EHP’li, EMEP’li, HDP’li, SMF’li, TÖP’lü, Yeşil Sol Partili dostlarımızla birlikte, 12 Eylül cuntacılarının halka, sola, Kürtlere karşı diktiği barajı zaten yıkmış durumdayız. Haliyle, TİP’e verilen oyların barajın altında kalması, böylelikle boşa gitmesi ihtimali bile yok.

Zaman zaman dile getirilen bir başka endişe hakkında da konuşmak isterim: Acaba TİP, aldığı oylarla hem kendisi milletvekili çıkaramayacak hem de diğer muhalif partilere vekil kaybettirecek olabilir mi? Bunun olmaması için çok titiz ve il il ölçeklendirilmiş çalışmalar yaptığımızı bilmenizi isterim. TİP, ufak bir ihtimal de olsa başta Yeşil Sol Parti ve CHP’ye vekil kaybettirme riski olan hiçbir bölgede seçime girmedi. Örneğin, Ankara 1. bölge, Aydın, Bursa 2. bölge, İzmir 1. bölge, Kocaeli, Manisa gibi illerde Yeşil Sol Parti lehine; Bartın, Burdur, Kastamonu gibi illerde de CHP lehine seçimden çekildik. Seçime girdiğimiz bölgelerde de dostlarımızla görüşerek karşılıklı uzlaşma yoluna gittik. Haliyle, TİP’in, çıkarabildiği ya da çıkaramadığı vekillerle muhalefetin vekil sayısını düşürmesi ihtimali de bulunmuyor.

“MATEMATİK BASİT”

Baraj sorunu ortadan kalktığına göre matematik basit: TİP, seçime girdiği bölgelerde milletvekili seçilmek için gerekli oyu aldığı her yerde Meclis’e bir vekil gönderebilecek. Bu gerekli oy bazı illerde 60 binler, bazılarında 80 binler, bazılarında da 100 binler civarında. Ve şimdiye kadar hem yaptırdığımız araştırmalarda hem de sahadan derlediğimiz verilerde TİP’in seçime girdiği bölgelerde bu oy sayılarına ulaştığı, ulaşmak üzere olduğu görülüyor.

Sona gelirken, senden ricam, Türkiye’de sosyalistlerin kendi parti listeleri ve adaylarıyla meclise girebilmesinin, mecliste güçlü bir sosyalist grup kurabilmesinin, böylece sosyalizm fikrinin ülkede daha geniş bir meşruiyet ve siyaset alanına kavuşmasının tarihsel önemini bir kez daha düşünmen. Çünkü inanıyorum ki, böyle düşündüğümüzde TİP’in 5 yılda yarattığı ve şimdi seçimler vesilesiyle kalıcılaştırmaya çalıştığı mevzinin desteklenmesi, büyütülmesi ve korunması gerektiği görülecektir. Tüm samimiyetimle, bu mevzinin sadece TİP’e değil ülkemizin tüm sol/sosyalist güçlerine fayda sağlayacağına, emekten ve adaletten yana yurttaşlarımıza güç ve huzur vereceğine, ülkemizi kendi iktidar hırslarının kurbanı etmeye yeltenenleri de aşılmaz kırmızı çizgiler çekerek durduracağına inanıyorum.

Mücadelemiz uzun soluklu, zorlu bir mücadele; birçok farklı görevden ve aşamadan oluşan, tek bir hamlede değil planlı ve bazen de zikzaklı bir haritayla ilerlenen bir yolda yürüyoruz. Bu yolda şimdilik görevimiz önce kurtuluşumuza en güçlü desteği sağlamak; sonra da yeni Türkiye’de halkın sigortası olmak.

Vaktiyle söylediğim bir sözle mektubuma son vereyim: TİP, Türkiye’nin kırmızı çizgisi olmak üzere atıyor adımlarını.

Bu çizgilerin gerçek sahibi halkın ta kendisidir. TİP de o halkın, yani sizlerindir: TİP Senin, Meclis Senin.

Önce 1 Mayıs’ta Maltepe’de buluşmak, sonra da 15 Mayıs’ta ülkemizin tüm sokaklarında mutlulukla kucaklaşmak dileğiyle,

Hepinizi gönülden selamlıyorum.”

Erkan Baş yurt dışındaki seçmenlere seslendi, Kılıçdaroğlu ve TİP’e oy istedi