Haber

Erdoğan aday olabilecek mi?

Seçim tarihinin açıklanmasının ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olup olamayacağı hakkındaki tartışmalar yeniden gündeme geldi. Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı eğer ikinci dönem görevde ise meclisi feshederek seçim kararı verdiğinde süresi tamamlanmış oluyor. Bu nedenle bir daha aday olamıyor. Ancak Erdoğan'ın adaylığını açıklaması ve muhalefetin karşı çıkmamasının nedeni merak konusu oldu. İşte, ayrıntılar...

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi için 14 Mayıs tarihine karar verildiğini duyurdu. Altılı masadan çıkacak aday merakla beklenirken, Erdoğan'ın adaylığı hakkında tartışmalar sürüyor. Karar yazarı İbrahim Kiras, 'Şimdi Erdoğan aday olacak mı olmayacak mı' başlıklı yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığını değerlendirdi.
Kiras'ın yazısının ilgili bölümü şöyle: Anayasanın bu hususta çok açık hükmü var. Herkes söylüyor bunu. Cumhurbaşkanı eğer ikinci dönem görevde ise meclisi feshederek seçim kararı verdiğinde süresi tamamlanmış oluyor, doğal olarak da bir daha aday olamıyor. Üçüncü kez yeniden aday olabilmesi için bu kararın meclis tarafından alınması gerekiyor. Cumhurbaşkanı görev süresini tamamlamadan meclis seçim kararı alırsa o görevdeki kişinin yeniden aday olmaya hakkı doğuyor. İktidarın mecliste seçim kararı almaya yetecek sayıda sandalyesi bulunmadığından fesih yoluyla bu iş yapılmak zorunda. Bu durumda ise Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmasına anayasa izin vermiyor. Buna karşılık, iktidar kanadı 2018’in Erdoğan’ın ilk seçimi olduğunu, çünkü “yeni anayasaya göre” ilk kez o zaman seçildiğini, şimdikinin aslında ikinci adaylığı olacağını iddia ediyor. Oysa hukuken “yeni anayasa” diye bir şey yok. Anayasada yapılan yeni bir değişiklik daha var. 1982 anayasası bugüne kadar birçok defa değiştirildi, bu değişikliklerin bir kısmı da halk oylamasıyla gerçekleşti. Cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili değişikliğin geriye doğru işletilmesi, yani önceki cumhurbaşkanlarının bu görevi yapmamış sayılmaları hukuka da hukuk mantığına da aykırı bir zorlama. Anayasa hukuku tekniği böylesi istisnai durumlarda bir geçici madde ilavesiyle konuyu açıklamayı gerektiriyor. Bu yapılmamış olduğuna göre iki kere cumhurbaşkanlığı yapmış olan Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı yasal değil. Hukukçuların görüşleri bu şekilde… Ancak bir de ülkenin siyasi gerçekleri var. En başta Erdoğan’ın aday olup olamayacağına YSK karar verecek. Bu kararın değişmesi, düzeltilmesi, yok sayılması mümkün değil. Mamafih söz konusu yüksek yargı organının görüşünün hangi yönde şekilleneceği merak edilmiyor ama muhalefet partilerinin “Göz göre göre anayasanın çiğnenmesine neden karşı çıkmadıkları” merak ediliyor! CHP lideri içtenlikle açıkladı durumu. “Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu’na. O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok” diye konuştu CHP lideri… Kimilerinin içine sinmiyor bu tutum. Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vuruyorlar, Altılı Masa’ya söylenmedik laf bırakmıyorlar. “Hukukun katledilmesine ses çıkaramayan bu muhalefet yarın seçim sandığına yönelik muhtemel bir manipülasyonun önüne nasıl geçecek?” diye soruyorlar. Haksız değil bu yaklaşım. Ancak çözüm yolu yok ortada. Bir arkadaş geçen gün TV programında bu konu tartışılırken “Ben olsam” dedi, “Bir milyon kişiyi Ankara’da sarayın önüne yığarım.” Böyle bir “itiraz yöntemi”nin kimlerin işine gelebileceğini düşünemedi herhalde hissettiği haklı öfkeden dolayı. TV’de söylenene nispetle “daha makul” sayılabilecek bir diğer öneri ise muhalefet liderlerinin halkın karşısına çıkıp bu hukuksuzluğu sürekli dile getirmesi. Ne var ki bunu yaptığınızda muhataplarınız fikir değiştirip adaylarını geri çekecek olsalar makul bu öneri. Böyle bir ihtimal söz konusu olmadığına göre ise bu yolun da çıkacağı yer belli: “Sandıkta bizi yenemeyeceğini bilen muhalefet yargı darbesi girişimiyle liderimizin önünü kesmek istiyor” propagandasına kapı açmak. Demek ki üçüncü bir yol bulmak lazım. Hem hukuku hem de siyaseti gözeten bir yol. Ama bu işi de yalnızca siyasetçiden beklememek lazım.