Türkiye’de artık masumlar kodeste, ‘dışarısı’ korkunç bir hapishane…
Türkiye deyince… Uluslararası uyuşturucu ve suç çetelerinin cirit attığı ve kamuya açık yerlerde hesaplaştığı, konsolosluklarda gazetecilerin kesildiği, gündüz vakti kadınların sokak ortasında kâh kurşunlandığı kâh boğazı kesildiği kâh bıçaklandığı, çocukların oyun parkında-okulda-camide-markette taciz edildiği, büfelerin basılıp infazların gerçekleştirildiği, restoranlarda silahlı taramaların yapıldığı, durduk yere kaldırımdaki birinin yumruklandığı, trafik magandalarının her gün onlarca can aldığı, polis şefinin deprem yardımlarını kaçırdığı, kafası atanın gelişi güzel insan taradığı, suçlularla empati yapıldığı, kadın katillerine alkış tutulduğu, kadın katillerine ceza indirimi vermek için çırpınıldığı, cumartesi annelerinin gözaltına alındığı, kayıp kızların bulunmadığı, otomobille ezilen çocukların çatılardan atıldığı, kopya çekilmesine engel olan akademisyenin öğrencisi tarafından kurşunlandığı, liyakatsızların neden olduğu kazalarda yitirilen canlara adalet dağıtılmadığı, suç örgütü liderlerinin itiraf ve açıklamalarının kulak arkası edildiği, milletvekillerinin isminin karıştığı (hatta evinde gerçekleşen) kadın cinayetlerinin yeterince araştırılmadığı, mafyanın marinaya çöktüğü, derinlerin mafyaya çöktüğü, herkesin mafyasının kendine güzel olduğu, trafik kurallarının öyle hoşluk olsun diye çıkarıldığı, işini bilen memurların yüzünün kızarmadığı, altı yaşında evlendirilen çocuktan eğitim-sağlık-içişleri-aile ve çocuk bakanlıklarının habersiz kaldığı, kontrolsüz göçle birlikte artan ama sümen altı edilen asayiş olaylarının normalleştiği, çeteleşen yabancıların sokakta çatıştığı, sınırlardan ellerini kollarını sallayarak gelen ne idiği belirsiz yabancıların kadınlarımızı gerek videolar çekerek gerek bakarak gerek söz veya eylemle taciz ettiği, evsahipleriyle kiracıların şiddete bulaştığı, suçluların bir gerekçeyle veya bir afla serbest bırakıldığı, suçluların cezalarını çekmediği, suçluların hapiste değil yaşamın içinde olduğu ve korku saçtığı bir ülke geliyor akla.
Fark ettiniz mi, bu yazı koca bir tek cümle? Adaletin yok edildiği ülkenin tek cümlesi…
***
Bir Hollywood klasiğidir, suçluların bile gitmeye korktuğu vahşi hapishane öyküleri… Naif bir tutuklunun eskimiş yer bezi gibi lime lime edilmesi şaşırtıcı olmaz. Güçlülerin kendi butik cumhuriyetlerinde kendi kurallarını koyduğu o korkunç adaletsizlik…
Augustinus’un bu sözünü pek sık tekrar ederim:
“Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?”
Adalet zor tesis edilir ama bir un kurabiyesi gibi kolayca dağılabilir de…
Suçlular hapiste olmayıp sokaklarda gezdikleri için ülke sıradan, normal, alelade, namuslu, dürüst insanlar için koca bir hapishane…
Adi suçluları salıveren sistem 72 yaşındaki Mücella Yapıcı’yı hapishanede tutuyor. Çiğdem Materi… Tayfun Kahramanı… Halkın oylarıyla milletvekili seçildiği halde Can Atalay’ı… Osman
Kavala’yı… Ve Merdan Yanardağ’ı…
Türkiye’de artık masumlar kodeste, ‘dışarısı’ bizler için adımımızı atmaya korktuğumuz vahşi bir hapishane…
UNUTMA: MERDAN YANARDAĞ 34 GÜNDÜR TUTUKLU.