İYİ Parti Milletvekili Ümit Dikbayır, Genel Başkan Yardımcısı Sedat Aksakallı'nın parti için topladığı bağışları, Akşener'in özel kalemi Esma Bekar'a verdiğini söylediğini belirtti. "Seçim kampanyasını Akşener'in oğlu yönetti" diyen Dikbayır, Fatih Akşener'in ekibine elden 200 bin TL dağıttığını öne sürdü.
Partisinden ihracı istenen İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dibayır, TV100 canlı yayınında soruları yanıtladı, yeni iddialarda bulunarak ağır suçlamalarda bulundu.
Ümit Dikbayır'ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener' in aile bireylerinin, ayrıca özel kalem müdürü ve eşinin banka hesaplarını incelettirdiği, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinden şahsına, ailesine ve üçüncü kişilere ihale veya iş alınmasına aracılık ettiği, bir parti çalışanını taciz ettiği ve parti kasasında paranın eksik olduğu iddia ediliyordu.
Seçimden sonraki Genel İdare Kurulu toplantısında İYİ Parti'nin mali durumunun konuşulduğunu söyleyen Ümit Dikbayır, "Bazı GİK üyeleri, İstanbul'dan bazı kişiler parayla milletvekilliği satıldığını iddia ettiler. Ben bu toplantıda dedim ki, 'Dedikodu yapmaya gerek yok, söylediğiniz şahıslardan bir tanesi desin ki Ümit Dikbayır'a 100 TL verdim ya da İYİ Parti'ye bağışta bulundum, milletvekilliğinden istifa edeceğim'. Bu dedikodular orada bitti aslında. Bunlar boş tartışmalardı" diye konuştu.
https://tele1.com.tr/umit-dikbayirin-iddiasina-aksenerin-ozel-kalemi-esma-bekardan-yanit-958337/
'FATİH AKŞENER 7-8 POŞET 200'ER BİN TL DAĞITTI'
Seçim kampanyasını Akşener'in oğlu Fatih Akşener'in yönetiğini söyleyen Dikbayır "Seçim bitti Fatih Akşener bana ‘Kampanya ekibine para vermem lazım’ dedi ben de ben Genel Başkan’dan onay alırım bütün çalışanlara birer maaş verelim zaten dedim. Onlar biraz daha fazla çalıştılar onlara iki maaş veririz ama elden bir para vermenin doğru olmayacağını bunun partinin içinde diğer çalışanlarla dedikodu olacağını rahatsızlık yaratacağını söyledim ve ben bu yöntemi yapmadım. Sonra duydum ki elinde 7-8 tane İYİ Parti poşetiyle her birinin içinde 200’er bin TL var, kendi ekibine para dağıtmış" dedi.
"ANLADIM Kİ BENİMLE ÇALIŞMAK BİRAZ ZOR OLMAYA BAŞLAMIŞ"
Kadın kotasında hata yapıldığını GİK üyeliğinden istifa ettiğini belirten Dikbayır, şöyle devam etti:
"Sonra kongre süreci geldi. Genel başkana bu kadar yakın olduğunuz için de bazı şeyleri sizin yapmanız gerekir. Bazen tampon olmanız gerekir. Bazen kötü şeyleri kendinize, iyi şeyleri genel başkana mal edersiniz. Ben hep böyle yaptım. Bu kongre sürecinde şunu fark ettim. Önceki kongre sürecinde ikinci çıkmıştım. Bu kongrede neden bu kadar az oy aldım? Evet delegelerin takdiridir ama orada bir çalışma gördüm. Kongreden sonra kadın kotasında hata yapıldığını gördük. Genel başkan beni aradı, 'Birinin istifa etmesi gerekir' dedi. 'Ben ederim' dedim. Bunu ilk kongrede de yapmıştım, orada hata olmuştu GİK üyeliğinden istifa ettim. Bayramdan sonra genel başkanın evine gittim. Dedim ki, 'Ben genel merkezden uzaklaşmak istiyorum, bana müsaade edin'. O da çok ısrar etmeden 'Tamam' dedi. Anladım ki benimle çalışmak biraz zor olmaya başlamış. Bunlar problem değil, bunu en iyi genel başkan bilir. Bana kenarda dur, istifa et diyebilir."
"SEÇİLMEMEM İÇİN ÇALIŞMA YAPTIKLARINI AKŞENER'E SÖYLEDİM"
İYİ Parti kongresinde kendisinin seçilmemesi için İYİ Parti Genel Başkan Özel Kalem Müdürü Esma Bekar'ın çalışma yürüttüğünü öne süren Dikbayır, şunları söyledi:
"Siyasetin içinde, parti içinde ufak ufak rekabetler olabilir. Koray Aydın beni çizdirebilir, siyasetçi. Dursun Ataş beni çizdirebilir. Ama bu çalışmanın içinde Esma Bekar'ın çok yakını Sinan İnce diye bir arkadaş var. Bu çalışma yaptı, beni çizdirmek için. Partinin protokol müdürü. Bu küçük bir detay gibi gözükür ama öyle değil. Bunu genel başkana söyledim. Beklerdim ki, telefonu kaldırıp çalışanı siyasete nasıl bu kadar karışır, görevden almasını beklerdim. Yapmadı. Bu bende derin bir kırgınlık. Bir parti çalışanı genel başkanın en yakınını çizdiriyor. O bir sistemin içinde. Bilgisi dahilinde olmasa bile ben bunu söylemişim, gereğini yapması gerekirdi."
"MİLLETVEKİLLERİNDEN PARA İSTENDİ"
"Sonra milletvekillerinden para istendi. İşin başlama yeri burası. İsimlerinin yanına ne kadar vereceği yazılarak para istendi. Ben buna önce cevap vermedim. Sonra bizden ayrılan Nebi Hatipoğlu, bana ilk soran odur, 'Partinin parası yok mu, neden bizden para isteniyor' dedi. Dedim ki, 'Bunu bana sormanıza gerek yok. Bir şey dersem yanlış anlaşılır. Ben bundan 3 ay önce yaklaşık 130 milyon lirayla partiyi devrettim ve delegeler bunu ibra etti'. Seçim kazanılsın kazanılmasın, bir parayı bütçenize ayırmak zorundasınız. Ocak'ın 10'una kadar yetecek parayı. Ben de rahat rahat yetecek parayı ayırdım. Biz 2022'yi 65 milyonla bitirdik, ben 6 ay için 130 milyon ayırdım."
"PARTİ EKSİ 16 MİLYONDA OLAMAZ DEDİM VE HAKLI ÇIKTIM"
"Orada 'Parti eksi 16 milyonda' dediler. Olamaz. Niye olamaz? Siyasi partiler kredi, kredi kartı bile kullanamaz. Bir partinin parası ya vardır ya yoktur. Bunu ilk defa doğru tespit eden Tolga Akalın, ona da teşekkür ediyorum. Aslında ben sonraki mali işler başkanı 'Yıl sonuna kadar bu para yetmez, 16 milyon açık veririz' diyor. Ama bunu doğru anlatamadığı için partinin kasasında para yok gibi anlaşıldı. Kaldı ki geçen günlerde parti bütçesini açıkladılar, 27 milyon 387 bin paramız var dediler. 50 gün sonra da parti para olacak. Ben haklı çıktım yine. Ama bunu nasıl götürdüler genel başkana, 'Ümit Dikbayır partinin parası nerede diye hesap soruyor' şeklinde götürdüler."
"BİZ ŞİRKETİMİZDE BU KADAR PARA KONUŞMUYORUZ"
(Erdoğan Aktaş'ın "İYİ Parti'de para niye bu kadar konuşuluyor. İlk kez bir parti merkezinde bu kadar para meselesi konuşulduğunu görüyorum. Buraya niye geldi İYİ Parti?" sorusu üzerine) "Aynı fikirdeyim. Biz şirketimizde bu kadar para konuşmuyoruz. Bunları ortaya atan ben değilim. 'Ümit Dikbayır partinin parası nerede hesap soruyor' demişler, genel başkan da 'Ben mi yedim?' demiş. Böyle bir şey olabilir mi? Bu para her sene Hazine'den alınır, genel başkana emanet edilir, biz de onun memurluğunu yaparız. Benden sonra 3 tane mali işler başkanı değişti. Ben 4,5 yıl yaptım. Bu işlere dikkat edeceksiniz, size emanet bir para var. Genel başkan böyle bir şey yapabilir mi, ben bu söyler miyim? Asla böyle bir şey yok ama genel başkanla benim arama fitne sokmak için bunlar söylendi. Maalesef inandırıldı. Ben, bugüne kadar yıllarca iftiralarla uğramış sayın genel başkanın iftiralar üzerinden nasıl gittiğini anlamış değilim. Burada genel başkan beni çağırıp sorsaydı doğruyu açıklardık."
"ESMA BEKAR, BELEDİYELERE TELEFON EDİP BENİ SORDU"
"Daha sonra ben genel başkanla iki kere milletvekili yemeği oldu, ona katıldım. Sonra benim olmadığım bir toplantıda genel başkan diyor ki, 'Bir milletvekili tarafından benim hesaplarım araştırılmış'. Uğur Poyraz da diyor ki, 'Bu içeriden mi dışarıdan mı', 'İçeriden' diyor. Bizim milletvekillerimizden kimseye konduramadık. Böyle saçmalık, rezillik olur mu? Kim genel başkanın, eşinin, özel kaleminin hesaplarını merak etsin? Ki bu suçtur. Bu dedikodular büyüdü. Bu süreçte Özel Kalem Müdürü Esma Bekar'ın, belediyelere telefon edip 'Ümit Dikbayır'ın sizinle akçeli işleri var mı, böyle bir talebi oldu mu' diye araştırdığını duydum. Hiç ses etmedim çünkü kendimi biliyorum. Araştırsınlar, baksınlar içleri rahat etsin dedim. Sonra belediyelerle iş yapıyor dedikodusu çıktı. Genel başkanın da bunlara itibar etmeyeceğini düşüyorum."
https://tele1.com.tr/iyi-parti-disiplin-kurulundan-umit-dikbayir-karari-957480/
"AKŞENER GRUP TOPLANTISINDA BAĞIRA ÇAĞIRA BAZI İMALARDA BULUNDU"
"Bir Twitter hesabı var, bunu ben açtırmışım, ben yönetmişim. Böyle bir şey de yok. Bu süreç geldi geldi, genel başkan bir grup toplantısında yüzümüze bağıra çağıra bir şeyler ima etti. Dedim ki, 'Ne oluyor bize mi söylüyor bunu'. Arkadaşlar da 'Evet sana söylüyor' dedi. Grup toplantısında dedi ya belediyelerle iş yapanın elini kıracağım. Arkadaşların birçoğu seni ima ediyor dedi, ben yine inanmadım. Sonra Sakarya'dan çağırdığı birilerine söylemiş. 'Aynı şeyi Tansu Hanım bana yapsa, ben ölürdüm' demiş."
"SEDAT AKSAKALLI SENİN YAPTIĞINDAN EMİNİZ DEDİ, SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMALARINI İSTEDİM"
"Ben sonra grup toplantısı çıkışında hem avukatı hem genel başkan Yardımcısı Sedat Aksakallı'ya 'Bir görüşebilir miyiz, derdimi anlatayım' dedim. Bundan önce de genel başkana Whatsapp'tan mesaj attım. 'Çocuklarımın üzerine yemin ederim ben bunları yapmadım. Bunun önünde arkasında başka bir şey var ona bakın' dedim. Mesaja dönüş olmadı, çağrılmadım. Sedat Aksakallı'ya, dedim ki, 'Hesapları araştırmadım bununla ilgili suç duyurusunda bulunun, bankaya dilekçe yazım çünkü bir hesaba saat kaçta nereden girildiği ortaya çıkar, her bankanın bilgi işlem merkezi var. Kim yaptıysa eğer varsa öyle bir şey, ki sonra olmadığı ortaya çıktı, o memura sorun bunu sana kim yaptırıyor. Ben yaptıysam her şeye razıyım'. Sürekli olarak buradan sektirmeye çalıştı Sedat Aksakallı, 'İşte şeyler seni gösteriyor'. Neyler beni gösteriyor, ben de bileyim. İşte 'Devletten bilgi geldi'. Kim size bilgi verdi, peki doğru bilgi mi verdi? Belki ters bir şey yapmaya çalışıyor, araştırdınız mı? 'Yok biz bundan eminiz' dedi. 'O zaman ismimi geçirin ben bunu yapayım' dedim. Ona da olmaz dediler. 'Belediyelerle işin varmış' dedi. Benim belediyelerle ne işim olur?"
"SEDAT AKSAKALLI PARA TOPLADIĞINI SÖYLEDİ, PARTİNİN KASASINA GELMEDİ"
"Ben Sedat Aksakallı’ya dedim ki 'Benim belediyelerle işim yok, olamaz, uğraşmam da. Varsa çıkarın ortaya ben gereğini yaparım' dedim. Yine söylüyorum benim, ailemin, sülalemin bir kuruşluk işini, ticari ilişkisini çıkarsınlar ben bugün milletvekilliğinden istifa edeceğim. Sonra dedi ki 'Ben de para topluyorum getiriyorum, iş adamlarından para alıyorum bunda bir şey yok’ dedi. Nasıl ya! Ben orada başka bir şey gördüm. Dedim ki, 'Ben bu partinin mali işler başkanıyım senden bana para gelmedi'. 'Ben Esma Hanım'a, Esma Hanım'ın kocasına verdim' dedi. Oradan partinin kasasına ya da bana para gelmedi. Sedat Aksakallı getirip bana, partinin kasasına 1 lira vermedi. Gerisini ben bilmem."
"MECLİS BAHÇESİNDE BENİ TEHDİT ETTİ"
"Sedat Aksakallı, 'Sen partiyi geriyorsun' dedi. Uğurhan Tiryaki, partinin kuruluşundan beri emekleri olan bir arkadaşımız. Aynı zamanda iş insanı. Ankara'da bir ofis açtı onu da zehir ettiler. Genel Başkan'a ofiste toplanıp kulis yapıyorlar, farklı bir yol peşindeler diye anlattılar. Ben 'Uğurhan Tiryaki'nin ofisine giderken izin mi alacağım' dedim Sedat Aksakallı zıpladı. 'Sen geriyorsun ortalığı, sen bu para meselelerini ortaya koyuyorsun. Ben seninle hesaplaşacağım, seninle uğraşacağım' dedi. Meclis bahçesinde bir milletvekilini tehdit etti, şantaj yaptı. Buyursun uğraşsın korkan adam değildir. Korkarsam onlar gibi olayım. Alnım açık, yüzüm pak."
"AKŞENER 'BEN ONA DAHA NELER YAPIŞTIRACAĞIM' DEDİ"
"Parti disiplin kurulu ve meclis grubu disiplin kuruluna dilekçe yazdım. Hakkımdaki iddiaları araştırın, doğruysa gereğini yapan, yalansa da kamuoyuna açıklayın. 15 gün cevap gelmedi. Dedim ki cevap gelmezse ben bunu savcılığa vereceğim. Asıl şey bundan sonra başladı. Madem bir devlet görevlisi söylemiş bunu, ben devleti göreve davet edeceğim. Ben bunu dedikten sonra Genel Başkan, Şile'de bir konuşma yapıyor. Demiş ki, 'Ben ona daha neler yapıştıracağım'. Bunlar yalan çıktı, şimdi işi başka yere yıkmaya çalışıyorlar.
Şimdi bunlar unutulsun, burada çok daha çirkin bir şey konuşulsun istiyorlar. Genel Başkan, Şile'de şöyle bir şey diyor, 'Ben Teoman Koman'ın öğrencisiyim'. Ben Koman'ın öğrencisi değilim. Ama ben Salih Dikbayır'ın torunuyum, Yusuf Dikbayır'ın oğluyum öyle psikolojik harp teknikleri bilmeyiz. Önce Allah'tan korkarız, sonra gerçeği söyleriz. Ben Allah'a güvenirim. Bu iddiaları ben devlete havale ettim. Sonra bu oteller söylendi, emniyet müdürleri söylendi, Adnan Baker hakkında haberler yapıldı, sonra bu haberler yalanlandı, hepsi birbirinin içine sokuldu. Adnan Baker, 'Sana bunlar yapılıyorsa, yarın da bize yapılır. Benim bu partide olanlardan midem bulanıyor' dedi. Baker'in istifa sebeplerinden biri bu. Çıkıyor Kürşat Zorlu, 'Siyasi kalpazanlar' diyor. Bu parti ortada yokken Baker'in destek verdiğini herkes biliyor."
"TACİZ İFTİRASI ATANLARLA HUKUK ÖNÜNDE TEK TEK HESAPLAŞACAĞIZ"
"Bunlar olmayınca başka bir iftira atıldı. 5 sene önce partiden atılmış bir kız, neden atıldığını biliyorum. Bu kızın, genel başkanlık katında birisiyle ilişkisi vardı. İsmini söylemeyeceğim, ikisinin de ailesi var. Bu işleri öyle ortaya atmak kolay değil. İsim söylersem bu insanların yuvası yıkılır. Bu işler öyle kolay değil. Ben o zaman bu ilişkiyi fark ettim. Bu herife dedim ki 'Bu işi bitir, bu iş genel başkana zarar verir, yoksa genel başkana söylemek zorunda kalırım' dedim. Bu çocuk, ilişkiyi bitirecek ama doğal olarak kıza da söyledi. 'Ümit Dikbayır fark etti' dedi. Derken, kendi şeyinde yakalanıyor. Sonra bu çocuk, özel kalem Esma Beker bu işi kapatıyor. Kızı işten çıkartıyorlar ama bu kız benden dolayı çıktığını zannediyor. Şimdi bir nefret var, birkaç yerde yazmış çizmiş. Ben de kendimden emin olduğum için cevap vermedim.
Şimdi bu kızdaki nefreti bildikleri için tutuyorlar 5 sene sonra, 'Biz sana yeniden iş vereceğiz' diyorlar. Muhtemelen üç beş kuruş para verdiler ya da verecekler. Kızcağız da nasıl bir çaresizlik içindeyse 'Yaparım' diyor. Partiden de iki şahit, ortada hiçbir şey yok. Ben diyorum ki yukarıda Allah var. Benim bu kızla bir resmim, videom, konuşmam, HTS kayıtlarına girsinler bu kızla telefonum 1 dakika yan yana gelmiş mi? Alnım açık, yüzüm pak. Beni sadece bundan disiplin kurulundan atamıyorlar, bu yüzden yanına birkaç şey daha ekliyorlar. Medyada partiyi yıpratıyorlar diye. Yürekleri yetiyorsa 5 dakika delikanlı olsunlar tek maddeyle beni ihraç etsinler. Taciz davasının tek maddesiyle beni ihraç etsinler. Bu işe kim alet oluyorsa kim yalancı şahitlik yapıyorsa hepsiyle tek tek hukukun önünde hesaplaşacağım."