Devlet Bahçeli: 6 rakamına dikkat ediniz, bu rakamı ters çevirince 9 çıkar

Yayın tarihi: 22 Şubat 2022 Salı 11:17 am - Güncelleme: 22 Şubat 2022 Salı 12:49 pm

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak “ürk milletinin oyuyla seçilen bir belediye başkanının yabancı ülkelerde milletin irade, tercih ve takdirinden şikayet etmesi fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir.” dedi.

Devlet Bahçeli 6 rakamıyla ilgili gündeme oturan açıklamasında da “Tarkan bir şarkı sözü yazıp seslendirdi. Akbabalar leşe nasıl üşüşürse bu şarkıya musallat olanlar çıkmıştır. Tarkan ‘Geçecek’ diyor. Zillet geçecek, terör geçecek, salgın geçecek, felaketler geçecek, sorunlar bitecek buna da az kaldığı görülecek. 6 rakamına dikkat buyurunuz. Bu rakamı terse çevirdiğinizde 9 rakamı ortaya çıkar. Mesele bakmak değil, görmek. Bizim 6’ya baktığımızda gördüğümüz altı oktur, tertiptir, tezgahtır, kumpastır. 9’a bakınca gördüğümüz huzurdur, 9 tuğdur, 9 ışıktır, sorunların geçeceğinin müjdesidir. Nitekim çoğu gitmiş, azı kalmıştır. Tarkan şarkı sözleriyle Covid-19 dönemini kast ettiğini söylüyor. Hayır diyorlar. Niyet okuyucuları fitne yayıyorlar.

Bu saptırmanın, kandırmacanın kime ne faydası var. İktidar şarkıyla kurulmadı, hükümet şarkıyla oluşmadı. Bir şarkıyla yıkılmaz, yıkılamaz. Bu tekerlek bu tümsekte kalamaz. Buradan Zillet İttifakı’na ekmek çıkmaz. Tarkan’dan zilletin tarzanı çıkarılmaz. Bir şarkı sözünden yeni kutuplaşma sayfası açmanın kimseye sağlayacak bir şeyi yoktur. Tarkan’dan muhalif figür elde etmek isteyenler Kıl Oldum Abi, Başkası Olma Kendin Ol şarkılarına kulak versinler.” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Sıla isimli kızımız vahşet dolu bir saldırıyla katledilmiştir. Beyaz gelinliğiyle evden çıkması gereken bir kız çocuğu kefene sarılarak bu dünyadan göçmüştür. Şiddetin muhakkak önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza kasteden, kurşun sıkan alçakları en ağır şekilde cezalandırmak adalet ve hukukun temel görevi, hepimizin takibini yapması gereken başlıca konudur. Şiddete tolerans gösterilemez, iyi niyet hali uygulanamaz, pişmanlık hükümleri tatbik edilemez.

Bahçeli’nin tuhaf ‘Pergelli MHP’ tarifi

Kadın cinayetlerinin önüne geçmek için, 26. dönemde TBMM’ye sunmuş olduğumuz ruh sağlığı yasa teklifinin bir an önce görüşülüp yasalaşmasını, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse idam cezasının bile tartışmaya açılmasını, medyada kadın cinayetlerinin teker teker gösterilmesine son verilmesini, şiddeti özendirecek her türlü haberden kaçınılmasını, şiddet dilinin gösterilmediği dizi ve filmlerin hazırlanmasını, üniversitelerin sosyoloji, psikoloji gibi bölümlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritasının çıkarılmasını gündeme getirmiştim.

En başta 16 yaşındaki Sıla kızımız olmak üzere cinayete maruz kalan bütün kadınlarımıza, kızlarımıza, insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Şiddeti lanetliyorum.

Bahçeli’nin tuhaf ‘Pergelli MHP’ tarifi

MHP, pergelin çivili ucunu Başkent Ankara’ya koyup, hareketli ucuyla da dünyayı 360 derece açıyla tarayan Türklüğün zafer nişanesidir.

30 yıl evvel Hocalı Kasabası’nda soydaşlarımızın kanı dökülmüş, canımızdan can gitmiştir. Hocalı hâlâ için için kanayan, kabuk bağlamamış tedavi edilmemiş yaradır.

PUTİN’İN BÖLGELERİ TANIMASI

Rusya ile Ukrayna ile arasında süregelen gerilim günbegün boyut değiştirmektedir. Başını ABD’nin çektiği bazı ülkelerle bir kısım Batı medyası savaşın her an çıkabileceğini iddia etmektedir. Boris Johnson, Rusya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük savaşa hazırlandığına yönelik ellerinde istihbarat olduğunu açıklamıştır. Kiev’in kuşatılarak işgale hazırlık yapıldığını da iddia etmiştir. ABD Başkanı ise Birleşik Krallık Başkanı ile eşzamanlı şekilde Putin’in doğrudan Kiev’i hedef alacağını öne sürmüştür. Buna rağmen tehlikeli iddialar Rusya tarafından yalanlanmıştır. Ne var ki aynı Rusya 19 Şubat 2022 tarihinde balistik füzeleriyle tatbikat yapmıştır.

İkili arasında sıcak gerginliği tırmandıran söz ve eylemlerin gittikiçe yoğunluk kazandığı gözlemlenmektedir. Ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerin ayrı birer bağımsız cumhuriyet olarak tanınmasını içeren tasarının Putin’e sunulması ve Putin’in “olur” vermesi yangına körükle gitmekten başka bir anlam taşımamıştır.

Putin geçen hafta Ukrayna sınırından askerlerinin çekileceğini söylese de ABD Dışişleri Bakanı asker çekilmediğini, bilakis kritik askeri unsurların sınıra doğru sevk edildiğini açıklamıştır. NATO da çekilme için yeterli kanıt olmadığını vurgulamıştır. Hem ABD hem de Rusya şu andaki statüko çerçevesinde söylersek barış ve istikrara hizmetten ne yazık ki uzaklara savrulmuşlardır. Rusya’yla güvenlik konularında müzakereye açığız diyen Biden, bir yönüyle Ukrayna’nın egemenlik haklarını zedelemiştir.

Kılıçdaroğlu, Bahçeli’nin talimatıyla kendisine gönderilen kandilleri paylaştı

MHP olarak Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı kesinlikle doğru bulmuyor, bu cinayet teşebbüsüne hiç kimsenin ortak olmamasını temenni ediyoruz. Barış, huzur ve istikrarın kökleşmesi için diyaloğun tek çıkar yol olduğuna inanıyoruz. Savaş yanlıştır, insanlığın kaybetmesidir. Savaş çığırtkanlığı yapan ülkelerin asla iyi niyetli olmadığı kanaatindeyiz.

Rusya ile Ukrayna arasında kıvılcımı tutuşturan bir çatışma ve savaş halinin bölgesel ve küresel sarsıntılara yol açacağını görmek lazımdır. ABD ile Rusya’nın bu savaş ihtimali üzerinde nüfuz alanlarını genişletme arayışları, birbirlerinin gücünü tartma stratejileri, tehdit altındaki ülkelere daha da yerleşme siyasetleri hakkaniyet ölçüleriyle bütünüyle terstir.

İMAMOĞLU’NU HEDEF ALDI

İBB Başkanı hiç utanmadan sıkılmadan Türkiye’yi kötülemiştir. Bu köksüzlüktür, kimliksizliktir. Skandal bir rezalettir. Türk milletinin oyuyla seçilen bir belediye başkanının yabancı ülkelerde milletin irade, tercih ve takdirinden şikayet etmesi fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir. PKK ve HDP sevdasını her fırsatta dile getiren Cem Özdemir isimli şarlatanla fotoğraf çektirip kucaklaşması soysuzluğun ete kemiğe bürünmüş halidir.

İstanbul demokrasiye aç olsaydı, sen ekmeğe muhtaç olurdun. İstanbul demokrasiye aç olsaydı, Münih’in yolunu zor bulurdun.

Türkiye’de demokrasi sakat olsaydı, belediye başkanlığı koltuğuna oturmayı ancak rüyanda görürdün. Gittiği yabancı bir ülkede, Türkiye aleyhine tezviratlar yapan bir işbirlikçiye aziz milletimizin ne yapacağını, nasıl bir demokrasi diyetini müstahak göreceğini, kabaran siyasi hesabı hangi vasıtalarla soracağını eninde sonunda herkes görecek ve şahit olacaktır. Bizim gözümüzde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mefluçtur.
Dahası yediği ekmeğe, içtiği suya, soluduğu havaya, bastığı toprağa, aldığı maaşa, kullandığı devlet imkanlarına haksızlık yapmış, karşı duruş sergilemiştir.
Ümit ediyorum ki, bu haksızlığın, bu vefasızlığın, bu kadir kıymet bilmezliğin cevapsız ve cezasız bırakılmayacağı da mutlaka görülecektir.

MİLLET İTTİFAKI’NI HEDEF ALDI

Demokrasimizin eksiği olabilir, ama sakat olduğunu iddia etmek akıl tutulmasıdır. Bizim siyaset anlayışımız gereğince, ülkemizi hiçbir uluslararası toplantı, kuruluş, konferans veya devlet ve hükümet yetkilisi önünde yaralayıcı, yargılayıcı, yıpratıcı ve sorgulayıcı konuşmamak esastır, bu kapsamda tavizsiz tutum siyasi ilkemizdir.
Milli duruş adamlık ister, mertlik ister, tutarlılık ister, ahlak ister, vicdan ister, mensubiyet şuuruna bağlılık gerektirir.

Ne var ki, adına Millet İttifakı denilen, aslında zilletin ta kendisi olan siyasi oluşum bu tablonun tam tersi istikamete yelken açmıştır. Bu karanlık ittifakın siyasi rant ve ikbal uğruna çarpıtmayacağı değer, tahrip etmeyeceği milli emanet yoktur.

Zillet ittifakının 6+1 formatında planlayıp yuvarlak bir masa etrafında dizilerek gerçekleştirdiği 12 Şubat toplantısı geçtiğimiz hafta boyunca devamlı tartışılmış, bilahare bizim bu toplantıya yönelik isabetli tespitlerimiz haksız ve mesnetsiz eleştirilere uğramıştır.
Yuvarlak masanın can suyu olduğunu söyleyenden tutun da, o masa umudun masası, o masanın genişliği 780 bin kilometrekare diyene kadar pek çok saçma sapan değerlendirme yapılmış ve son tahlilde bu minvaldeki açıklamalar gürültü kirliliğine yol açmıştır.

Kılıçdaroğlu ile Bahçeli arasında yer jesti! Arkada kalınca öne gelmesini istedi

Mizahi karakteri üst düzeyde olan şu iddiaya bakar mısınız, yuvarlak masa heyecan yaratmış, orada bulunan zillet failleri vatan sevgisiyle bir araya gelmişler.
Madem vatan sevgisine sahipsiniz, o zaman ne arıyorsunuz vatan düşmanlarıyla? Ne yapıyorsunuz vatanı bölmek için mekik dokuyan alçaklarla?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yuvarlak masanın altında yuvarlanan bölücülük odağı HDP’yi daha fazla saklayamamış, en sonunda HDP’nin yok sayılamayacağını, demokrasi konusunda özel bir vurgusu olduğunu söylemek durumunda kalmıştır.

MUHALEFET PARTİLERİNİN TOPLANTISINI DA HEDEF ALDI

İşte bu suçüstü halidir.

İşte bu itirafname CHP-PKK-HDP ve diğer zillet partileri arasındaki onursuz ilişkiyi tekraren gözler önüne sermiştir.
Zira HDP’lilerin periyodik olarak dile getirdikleri tehditvari beyanları zilletin diğer ortaklarını fazlasıyla uyarmış, dahası uykularını kaçırmış ve masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır.

12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı beklendiği ve tahmin edildiği gibi altılı ganyanın favorisi Kobanili Serok Ahmet yapmıştır.
Serokun akıl sağlığıyla ilgili ciddi endişeler taşıdığımı, bu şahsın derhal tıbbi bir müdahaleyle karantina altına alınması gerektiğini düşünüyor, bunu da acil bir ihtiyaç olarak değerlendiriyorum.
Yazık olacak seroka, bu gidişle sefil düşecek, mağdur hale gelecek, Allah muhafaza tedavilere cevap vermeyen acıklı hallere sürüklenecek.
Serok demiş ki, “Türkmen diyarı burası, gelenektir yuvarlak masa.”
Doğrudur, burası Türk ve Türkmen diyarıdır.

Ancak serok Ahmet’in bu diyarla bağı kopalı çok olmuştur, yuvarlak masanın gelenek olduğuna dair iddiası da kuyruklu yalanlarına bir yenisini ekleyen bayağı bir uydurma olarak hafızalara kazınmıştır.

“SEROK DİKKAT ETSİN”

Onların sofrası Halil İbrahim Sofrası, bizim soframız da kurtlar sofrasıymış.
Halil İbrahim sofrası mı yoksa hüsran ve zillet masası mı olduğunu elbette milletimiz biliyor, görüyor, lazım gelen değerlendirmeyi de yapıyor.
Bizim soframızın kurtlar sofrası olduğuna gelince, kurdun masası kurt sofrası olur, kurtların olduğu yerde kurtlar sofrası kurulur, serok dikkat etsin, kurdun gözünü kan bürüdü mü Kobani’ye kaçmakla bile kurtulamaz.
Serok Ahmet ayrıca şu hayret ve ibret verici iftirayı hiç utanmadan dile getirmiş:

TARKAN’IN ŞARKISI HAKKINDA KONUŞTU

Bildiğiniz gibi Türk müziğinin meşhur yorumcusu Tarkan bir şarkı sözü yazıp bunu da seslendirdi. Akbabalar leşe nasıl üşüşürse bu şarkıya da aynen musallat olanlar çıkmıştır ve hepsi meydandadır.
Tarkan geçecek diyor, bunu da Anadolu’da yaygın bir ağız şivesiyle söylüyor.
Elbette geçecek, zor günler geçecek, zillet geçecek, terör geçecek, sıkıntılar geçecek, salgın geçecek, felaketler geçecek, sorunlar bitecek, Allah’ın izniyle de buna az kaldığı görülecek.
6 rakamına lütfen dikkat buyurunuz, bu rakamı ters çevirdiğimizde tabiatıyla 9 rakamı ortaya çıkar.

 

Mesele bakmak değil, görmek, görüleni tüm berraklığıyla göstermektir
Biz 6’ya bakınca gördüğümüz 6 oktur, yuvarlak masa çevresinde kurulan tuzaktır, tertiptir, tezgahtır, karamsarlıktır, kumpastır, Türkiye’nin sırtına bindirilmek istenen ağır külfettir.
6’yı çevirip 9 rakamına bakınca da gördüğümüz huzurdur, havaya kaldırılan 9 tuğdur, parlayan 9 Işıktır, sosyal ve ekonomik sorunların süratle geçeceğinin müjdesidir, Cumhur İttifakı’nın 2023’te açık ara öne geçeceğinin simgesidir.

Nitekim çoğu gitmiş azı kalmıştır.

Tarkan şarkı sözleriyle KOVİD-19 dönemini kast ettiğini söylüyor, hayır diyorlar, iktidarı kast ettin, onların gideceğini söyledin dayatmasında bulunuyorlar.
Niyet okuyucuları mevzi üstüne mevzie girerek fitne yayıyorlar.

“FETHİ TEVETOĞLU’NUN KARDEŞ TORUNU TARKAN’DAN BAŞKASI DEĞİLDİR.”

Ayıptır ayıp, bu saptırmanın, bu kandırmacanın, bu gafilce inadın kime ne faydası vardır?
İktidar şarkıyla kurulmadı, hükümet şarkıyla oluşmadı, velev ki iddialar doğru olsa bile bir şarkıyla yıkılmaz, yıkılamaz, bu tekerlek bu tümsekte kalamaz.

Bahçeli’nin sözünü ettiği Tarkan’ın büyük amcası Fethi Tevetoğlu kimdir?

“Çiçek açar güneş soldursun diye,
Bende Türklük için kurban doğmuşum,
Anamdan Tanrı’ya son bir hediye,
Bende Türklük için kurban doğmuşum.
Dedem değirmenci, babam kaptanmış,
Ninem tarlalarda kavrulmuş, yanmış,
Bir çift ağam yurda sunulan kanmış,
Ben de Türklük için kurban doğmuşum.”

Bir kısmını paylaştığım bu şiiri kaleme alan, davamızın iftihar burçlarından olan saygın büyüğümüz merhum Fethi Tevetoğlu’dur ve onun kardeş torunu Tarkan’dan başkası değildir.

Buradan zillet ittifakına ekmek çıkmaz.
Tarkan’dan zilletin Tarzan’ı çıkartılamaz.
Vehme gerek yoktur, kuşkuları provoke etmenin faydası yoktur, bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sayfası açmanın hiç kimseye, hiçbir kesime sağlayacağı bir şey yoktur.
Her şey geçer, kaldı ki hayat geçiyor, ömür geçiyor, hepsinden önemlisi Allah bizlere Sırat Köprüsü’nden geçmeyi nasip ve müyesser eylesin.
Geçmeyecek olan şeyler de vardır:
İhanetin sızısı geçmez, kötü sözün yarası geçmez, şehitlerimizin acısı geçmez, mücadelenin sıcaklığı geçmez, davaya bağlılığımız geçmez, Türk ve Türkiye sevdamız asla geçmez, geçemez, geçmeyecektir.
Özellikle bu haftaki konuşmamın geçtiğimiz günlerde provasını yapanlar, Tarkan’ın şarkı sözlerini beka meselesine bağlayacağımı söyleyenler, şimdi dağılabilirler, aynanın karşısına geçip kendi hallerine katıla katıla gülebilirler.
Konuşmalarıma bu kadar merak saranlar fazla çırpınmasınlar, kendilerini çok zorlamasınlar, kişiliği olmayanların başkasını taklitle zaman geçireceklerini de akıldan çıkarmasınlar.

“TARKAN’DAN MUHALİF BİR FİGÜR ELDE ETME PEŞİNE DÜŞENLER”

Bilsinler ki, karga bülbülü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırırmış.

Tarkan’dan muhalif bir figür üretme peşine düşenler, tavsiyem, önce onun “kıl oldum abi” şarkısını dinlesinler, ya da “başkası olma kendin ol” şarkısına tereddütsüz kulak versinler.

Türkiye’nin geleceğini davranışları taklit, düşünceleri satılık, değerleri savruk, siyasetleri kavruk olan asalaklar tayin edemeyecek, Cumhur İttifakı’nın muazzam iradesine pranga vurmaya hiç kimsenin nefesi yetişmeyecektir.
Merhum Hocamız Prof.Dr. Erol Güngör demişti ki: “Medeniyetleri politikacılar yaratmaz, medeniyet âlimlerin, sanatkârların ve sanatçıların işidir.”
Sanatçı sanatını icra etmeli, alim ilmiyle konuşmayı bilmeli, siyasetçi de siyasetini ahlaki ve milli sınırlar içinde yapmaya çalışmalıdır, yani herkes kendi işine bakmalı, kendi alanıyla sınırlı kalmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle muhterem heyetinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyor, bu hafta sonu idrak edeceğimiz Miraç Gece’mizin aziz milletimize, Türk-İslam alemine ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma esenlik, selamet ve daimi huzur getirmesini niyaz ediyor, şimdiden mübarek Miraç Kandilimizi dualarımla birlikte tebrik ediyorum.