Demirtaş’ın avukatları bir kez daha AYM’de

Yayın tarihi: 24 Kasım 2019 Pazar 12:25 pm - Güncelleme: 24 Kasım 2019 Pazar 1:34 pm

Diyarbakır’da, hakkında açılan dava nedeniyle 4 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne Cezaivinde tutuklu bulunan HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, cezaevinden çıkması beklenirken, hakkında açılan soruşturmada verilen “ikinci tutukluluk” kararını Anayasa Mahkemesine taşıdı.

Tarafsız Haber Ajansından Ferit Aslan’ın haberine göre; Yapılan başvuruda, AİHM’in Demirtaş ile ilgili verdiği karar hatırlatılarak, “Başvurucunun önce AİHM kararına rağmen tahliye talebi ve itirazı reddedilerek cezaevinde tutulmaya devam edilmesi ve son olarak Büyük Daire duruşmasından sonra Cumhurbaşkanı açıklamalarıyla serbest bırakılmasının imkansız hale getirilmesi, AİHM Sözleşmesi’nin 5. maddesi ile bağlantılı olarak verilen 18. madde ihlali anlamına gelmektedir” denilerek, başvurunun öncelikli ele alınması ve tutuklama yasağının ihlal edildiğine dair karar verilmesi talep edildi.

Edirne Cezaevinde 3 yıldan fazla bir süredir tutuklu bulunan, önce 2018 yılı Kasım ayında AİHM’in verdiği karar, ardından tutuklu yargılandığı ana davasında tahliye edilmesine rağmen Akara Cumhuriyet Başsavcılığının ana davasında yargılandığı, “6-8 Ekim olayları” ile ilgili açtığı başka bir soruşturmadan ikinci kez tutuklanması ile cezaevinden çıkması engellenen Selahattin Demirtaş’ı avukatları AYM’ye bireysel bavuru yaptı. Tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesi üzerine avukatları Ramazan Demir, Benan Molu, Mahsuni Karaman ve Aygul Demirtaş’ın imzası ile AYM’ye yapılan bireysel başvuruda özellikle AİHM’in Demirtaş ile ilgili verdiği karar hatırlatıldı. AYM’ye yapılan başvuruda, AİHM’in, Demirtaş’ın başvurusunda Sözleşme’nin 18. maddesinin ihlal edildiğine karar verirken, Türkiye’deki genel siyasi durumu değerlendirdiği, ulusal yargı organlarının muhalefetin liderlerinden biri olan başvurucuya, diğer HDP’li vekillere, seçilmiş belediye başkanlarına ve genel olarak muhalif seslere yönelik tutumunda özellikle sert davranıldığını dikkate aloığı belirtelerek, şöyle denildi:

“SİYASİ SEBEPLERLE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN KEYFİ VE HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE ALIKONULUYOR”

“AİHM’ye göre, başvurucunun hedef olması hakkındaki kovuşturmanın salt bireysel koşullarından değil ve fakat onun siyasi muhalefetin liderlerinden biri olması nedeniyledir. Bu nedenle, AİHM’ye göre tehdit altında olan yalnızca başvurucunun bireysel hak ve özgürlükleri değil tüm demokratik sistemin kendisidir. Bu düşünceyle, AİHM başvurucu hakkındaki hak sınırlandırmalarının birincil amacının çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak olduğu sonucuna ulaşarak, Türkiye’ye karşı bir başvuruda ilk kez, Sözleşme’nin 18. maddesinin de ihlal edildiğini tespit etmiştir. Başvurucunun yeniden hali hazırda yargılanmakta olduğu olaylar ile ilgili olarak farklı suçlamalar ile aslen şüpheli olmadığı bir soruşturma kapsamında yeniden tutuklanması yargı organlarının siyasi saiklerle hareket ettikleri şüphesini meşrulaştırmaktadır. AİHM’nin Demirtaş kararını 20 Kasım 2018’de yayımlayacağı, AİHM tarafından 16 Kasım 2018’de duyurulmuştur. İstinaf mahkemesi, 19 Kasım 2018 günü olağandışı bir usulle dosyayı incelemeye başlamıştır. 20 Kasım 2018’de ihlal kararının çıkmasının ardından Cumhurbaşkanı ve üst düzey devlet görevlileri tarafından yukarıda da yer verilen açıklamalar yapılmış, 21 Kasım 2018’de Cumhurbaşkanı’nın ‘karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ açıklamasının ardından 4 Aralık 2018’de istinaf mahkemesi kararı onamıştır. Bu karar ile başvurucu, hükümlü hale gelmiş ve böylece tahliyesi imkansız hale getirilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının yargı üzerindeki etkisi devam etmektedir. Daha önce açıklandığı üzere, başvurucunun 2 Eylül 2019’da tahliye edilmesine ve Büyük Daire duruşmasından iki gün sonra 20 Eylül 2019’da mahsupla serbest bırakılmasına karar verildiği gün başvurucu apar topar, üç yıla yakın bir süredir tutuklu olduğu dava konusuyla aynı konuda fakat bu kez başka kanun maddeleriyle yeniden tutuklanmıştır. Karardan 1 gün sonra Cumhurbaşkanı’nın ‘bunları bırakamayız, bırakırsak şehitlerimiz bizden hesap sorar’ açıklaması, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde seni başkan yaptırmayacağız’ kampanyasıyla siyasi görüşleri nedeniyle AİHS’nin 14. maddesi uyarınca ayrımcılığa maruz kalan ve hedef haline gelen başvurucunun siyasi sebeplerle özgürlüğünden keyfi ve hukuksuz bir şekilde alıkonulmaya devam edildiğini ve edileceğini açıkça göstermektedir.”

“CUMHURBAŞKANI AÇIKLAMALARIYLA SEBERST BIRAKILMASI İMKAN HALE GETİRİLİYOR”

AYM’ye yapılan başvuruda, Dimartaş’ın önce AİHM kararına rağmen tahliye talebi ve itirazı reddedilerek cezaevinde tutulmaya devam edilmesi ve son olarak Büyük Daire duruşmasından sonra Cumhurbaşkanı açıklamalarıyla serbest bırakılmasının imkansız hale getirilmesinin, AİHM’nin Sözleşme’nin 5. maddesi ile bağlantılı olarak verilen 18. madde ihlali anlamına geldiği vurgulandı. Dmirtaş’ın AYM önünde en az beş adet başvurusu bulunduğu, ilk tutukluluğuna ilişkin karar dışında AYM’nin, nitelikleri itibarıyla öncelikli incelenmesi gereken başvurular olmasına karşın henüz bu başvuruları incelemediğide belirtelerek, “Başvurucunun davalarında etkili bir başvuru yolundan beklenen makul bir sürede karar verilmemektedir. Bunun en somut örneği, Sırrı Süreyya Önder kararıdır. Başvurucu, Önder ile aynı dosyada yargılanmış, aynı gün ceza almış ve aynı gün Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş, Önder’in başvurusunda ifade özgürlüğünün ihlaline karar verilmişken, başvurucunun dosyasında henüz Bakanlık görüşü bile istenmemiştir. Başvurucuya verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının yargı reformu kapsamında Yargıtay’a taşınmasının ardından başvurucunun kesinleşmiş hapis cezası kalmamıştır. İşbu başvuru konusu tutukluluk başvurucunun serbest kalmasının önündeki tek engeldir”denildi.

Başvurunun “sonuç ve talep” bölümünde ise, başvurunun öncelikli incelenmesi talep edilerek, “Anayasa’nın 26. maddesi ile AİHS’nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün; Anayasa’nın 19. maddesi ile AİHS’nin 5. maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkının (makul şüphe, gerekçeli karar ve etkili itiraz hakkı yönünden); Anayasa’nın 36. maddesi ile AİHS’ye Ek 7 Numaralı Protokol’ün 4. maddesinde düzenlenen aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ve Anayasa’nın 26. ve 19. maddeleri ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 13. maddesinde ve AİHS’nin 5. ve 10. maddeleri ile bağlantılı olarak AİHS’nin 18. maddesinde düzenlenen siyasi sebeplerle tutuklama yasağının ihlal edildiğine; karar verilmesini talep ederiz”denildi.