Haber

Demirtaş'tan mahkeme heyetine: Cübbelerinizi çıkarın AKP-MHP rozetlerini göreceğiz

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobani Davası'nda mahkeme heyetine "Cübbelerinizi çıkarın AKP-MHP rozetlerini göreceğiz" dedi. Demirtaş, MHP lideri Bahçeli ile ilgili de konuştu.

7 yıldan uzun zamandır cezaevinde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobani Davası'ndaki savunmalarına devam ediyor. Demirtaş bugünkü duruşmada mahkeme heyetine "Cübbelerinizi çıkarın AKP-MHP rozetlerini göreceğiz" seslendi. Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'ın haberine göre Demirtaş savunmasında şunları söyledi:

'HESAP KİTAP BU DAVA ÜSTÜNDEN YAPILIYOR'

Bu kadar pasif bir davada ne yapabiliriz, kafa karışsın ve kamuoyunu anlamayacak hale getirelim' dediler. Avukatlar yıllarca binlerce sayfa hazırlasın. Böylece dava devam etsin. Tayyip Erdoğan davayı iki cümle ile anlatır. ‘Yasin Börü’nün katilleri’. Kobanê Davası'nın gerçeği budur. Spotu böyle. Avukatlarımız da yıllardır hazırladıkları savunmaları delilleri ile ortaya döktüler. Savunma yapmaya devam ediyorlar. İki cümlelik kumpas. Niye böyle yaptılar? Hepsini anlattım. Kobanê kumpas davası bu nedenle iki cümledir. Bu dava Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını aşan bir davadır ve etkisi devam edecektir. Şu saatte bile siyasette etki yaratıyor. Hesap kitap bu dava üzerinden yapılıyor.

'DEVLET BAHÇELİ BU DAVAYA DOĞRUDAN MÜDAHALE EDİYOR'

Erdoğan’ın yıllardır söylediklerini okuyorum. Ama Bahçeli’nin tweetlerini okumadım. Çünkü bu davaya doğrudan müdahale ediyorlar. Bahçeli benim üzerimden Kürtleri terörist ilan ediyor. Sorosçu Kavala, terörist Demirtaş. Atadedeler örgütüne üye hakim doğrudan Devlet Bahçeli tarafından atandı bu davaya. Devlet şu an MHP’dir. Artık devleti MHP yönetiyor. Sadece Yargıtay’a bakarak bunu görebiliriz. Bir daireyi tutup bütün herkese ayar veriyorlar. Birçok adliyede MHP’li mafyalar terör estiriyor.

'BUNLAR MÜSLÜMAN GÖRÜNMEK İÇİN ALTI REKAT NAMAZ KILARLAR'

Davamla doğrudan ilgisi olduğu için güncel bir gelişmeye değinerek savunmama devam edeceğim. Adalet Bakanı yardımcısı, torpil yaparken yakalandı. Meslekte yükselme sınavında torpil yapıyor. 'Burası İslam ülkesidir' diye tweet atıyor. Kul hakkı yerken bunlar zırnık Müslüman değiller. Onlara göre yukarda Allah yoktur. Ama Müslüman görünmek için günde beş değil altı rekat namaz kılıyorlar. Heyet de siyasal İslamcılardan oluşuyor. Heyet de torpilden yükseliyor. Düzen böyle işliyor. Siyasal İslamcılık budur. İşte bunları yapıyorlar.

'SAVCILAR KÜRDÜN K'SİNİ KÜÇÜK YAZIYOR'

Nihal Atsız Kürtleri aşağılamak için Kürtler yazarken, ‘k’ harfini küçük yazardı. Diğer milletlerin isimlerini büyük yazardı. Bizim davalarımızda iddianameleri hazırlayan savcılar da böyle yapıyor. Kürtler yazarken ‘K’ harfini küçük yazarlar. Diğer milletleri yazarken baş harflerini büyük yazarlar.

'MHP'Lİ HUKUKÇULARIN DA GÜNÜ DE GELECEK'

Ayhan Kaplan yakalandığında, bir polise ‘sırtıma basma’ diyor. Polis de, ‘ben daha nerelerine basacağım’ diyor. Bu, yıllardır hiçbir şey yapamamanın öfkesidir. Soylu döneminde yapılmasına izin verilmeyen şeylerin öfkesidir. Kim bilir yıllarca o polis amirine neler yaptılar. Hangi suçları işlediler ve o adama dokunmasına isim vermediler. İşte o öfke bu öfkeydi. MHP’li hukukçular hangi davaya nasıl müdahaleler ediyor hepsi biliniyor. Onların günü de gelecek.

'YENİ BİR HAT ÇİZİLİYOR'

Kobani ve Gezi davası çok kritik. İkinci cumhuriyet bu dava vesilesiyle kuruluyor. Bu dava ile Kürtlere, Gezi ile Türklere bir hat çiziliyor. Türksen övün, değilsen itaat et. Bu dava o davadır. Kurulmak istenen devlet budur. Bu bir siyasi mücadeledir. O duruma getirirler mi, göreceğiz. Erdoğan neden razıdır? Çünkü Erdoğan 15 Temmuz’da gideceğini anladı. İstihbarat ve raporlar onu gösteriyor. Erdoğan’ın tek kurtuluşu vardı ve o teklif ona gidiyor. O dönem en sert muhalefet yapan Bahçeli’ydi. Darbe ile ortaya çıkan fırsatı gördü Bahçeli. Devlet Fethullahçılara bir tuzak kurmuştur. Darbeden haberi yok görüntüsü vermiştir. Ama önceden her şey hazırdır. Bu Fettullahçılar da hep birlikte darbe yapacaklar. Zannettiler ki Türkiye’nin her yerinde ordu tanklarla çıkacak. Bir baktılar kendileri tek çıkmış. Boğaz köprüsünün bir tarafını kapatmışlar, diğer tarafı kapatacaklar gelmemiş. CNN Türk’e bir grup gitmiş, diğer kanallara gidecek olanlar gitmemiş. Tuzağa düşürdüler. 1940’larda başlayan ırkçı hareket 2016’da muradına erer ve devleti yönetir. Gezi davası ile Türklere Kobani davası ile Kürtlere sokağa çıkmayın mesajı vermiştir. Sokak olmayınca faşizmin önünde engel kalmamıştır. Muhalefet aciz. Her fırsatı kaçırmıştır. Seçim zaferini altın tepsi ile sunmuştur.

'BARIŞ DİYİNCE KARŞI TARAFIN TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLUYOR'

Vatanın temeli Kürde Kürt diyememektir. Aleviye Alevi diyememektir. Sosyaliste sosyalist diyememektir. Öyle görünüyor ki bir tek özeleştiri veren biz olduk. İçerdekiler olarak özeleştiri verdik ama dışarıda bunu görmedik. Koltuk değişiminden başka bir şey görmedik. Bugün yaşadığımız şey bundandır. Bu dava da bundan çıkmıştır. Bu davada suçun oluşmadığını herkes bilir. Bu devlet Kürdün evini başına yıkıp çoluğunu çocuğunu katlederek varolmuş. Biz barış istiyoruz dediğimizde karşı tarafın tüyleri diken diken oluyor. ‘Barış ne demek ya, savaşan millet ayakta kalır’ diyorlar.

'KÜRTLER BİLİYOR, TÜRKLER NEDEN BURADA OLDUĞUMUZU BİLMİYOR'

Bizim kim tarafından rehin alındığımızı Kürtler biliyor. Dersim’den, Maraş’tan, duvarlara yazılan imzalardan biliyor. Türklere anlatılmalı. Sabırla anlatılmalı. Israrla anlatılmalı. Türkler bilmiyor neden burada olduğumuzu. Bizim savunmaların temel amacı budur. Bu yüzden kumpas davasıdır diyoruz. Gerçeklik hiçbir zaman göründüğü gibi değildir. İlk andakinden farklıdır. Doğru hafızayla bakmayı bilmektir. Bizim gördüğümüz bir kırmızı ile bir ırkçının gördüğü kırmızı bir değildir. Biz bu davayla hayatın anlamını kıymetini gelecek kitlelere anlatmaya gayret ediyoruz. Biz haklıyız. Haklılar elbette kazanır.

'HEYET KUMPASIN FARKINDADIR'

Gerek rehine arkadaşlarımız gerekse avukat arkadaşlarımız kumpasın değişik boyutlarını o kadar ortaya koydu ki, savcı önümüzde tek bir delil koyamadı. Hukuk literatüründe hiç bir değeri yok mu metnin. Türkiye’de bağımsız yargı olsaydı zaten bu kumpas davası olmazdı. Heyetiniz zaten başından beri ne olduğunu biliyor. Mahkeme heyeti kumpasın farkındadır. Yıllardır delil toplamaya çalışıyorsunuz ama bulamıyorsunuz. Tanıkları dinlediniz, onlar da birbirleriyle çelişkili ifade verdi. Bu iki cümlelik davaya kafa karışıklığı ve kaos yaratacak delil bulmaya çalıştılar. Baktılar bu tweet tek başına bir kanıt değil, Mehmet Metiner, ‘Demirtaş’a Kandil talimat verdi’ dedi. Bunun üzerinden örgüt talimatıyla 6-7 Ekim olayları oldu denildi.

'ERDOĞAN ÇILDIRDI'

Savcı A. A. ile tanıklar yan yana oturdu. Günlerce kelime kelime çalıştılar. Sonra tanıklardan iki tanesi çekildi. Şüpheli, şaibeli ve hukuka aykırı yöntemlerle ifadeler alındı. Bu kişiler serbest kaldı mı, kalmadı? Ödül aldılar mı? Gizli tanığı gizli celsede dinlediniz. Bunu da bu şekilde dosyaya koydunuz. Geri kalanı müşteki polis, asker beyanları. 6-7 Ekim’de hangi çağrımla sokağa çıktıklarını yazın. Yazamıyorsunuz, çünkü yok. Benim çağrılarımı bulamadığı için Erdoğan çıldırdı. Yasın Börü ile bu dosya birleştirilmedi. Taş atan, cam kıran ile bizim dosyamız neden birleşmedi? Ama azmettirmeden yargılanıyoruz. Bunu yapmanız için asli fail bulmanız gerekiyor. Artık gerekçeli kararınızı yazacaksınız. Biz size çok yardımcı olduk. Ama cezasını nasıl yazacaksınız? Yazamazsınız. ‘Dosyayı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Ucum’a havalesine’ deyin. ‘Gerekçeli karar yazdınız bari cezasını da yazın’ deyin ona.

'TÜRK AYDININ TRAJEDİSİ...'

Türkiye’de ortalama bir demokratın Kürtlerle ileri seviye teması, ‘Benim de Kürt arkadaşım var. Bizim bakkal Kürttür’ şeklindedir. Hakimler Kürtlerin tarihini bilmiyor. Hala Kürdistan sürgün yerdir. 'Seni Hakkari’ye sürerim' diyor. Bodrum'a sürerim diyeni duydun mu? Ama Kürdistan ötekidir. Sürgün yeridir. Türkiye aydının en büyük trajedisi budur. Türkiye’de Kürtleri yargılayanlar bunları bilmezler. O yüzden bunları anlatıyoruz. O yüzden bizi yargılama hakkınız yok. Tarihsel olarak da yok.

'HÜKÜMET SIRRI SÜREYYA ÖNDER’DEN YARDIM İSTEDİ'

HDP 6 Ekim 20.14’te tweet attı. Bu tweetten günler öncesinde yüzlerce çağrı yapıldı. On binlerce insan sokaktaydı. Kobani de yaralanan YPG’liler Suruç Devlet Hastanesi'nde tedavi ediliyordu. Salih Müslim Türkiye’deydi. PYD Eş Başkanı Asya Abdullah jandarma eşliğinde Suruç’a geldi. Diyarbakır’da konuşma yaptı. Yerel haberler sürekli haberler yapıyordu. Sokakta protesto yürüyüşleri vardı. Bu haberler bize geliyordu. Biz de ara verdik. Halk sokakta zaten. Bu şekilde tweet attık. Tweet atmayalım da ne yapalım? Bizim tweetimizle olaylar başlamadı. O zaman seçmenlerimizin yüzde 90’ı Twitter kullanmıyordu. Twitter'a kalsaydık, kapatalım o zaman. Son yıllarda Twitter da arttı. Hakan Boksur, Erdoğan’ın konuşmasından hemen önce öldürüldü polis kurşunuyla. HDP’lidir. Biz o kadar çağrılar yaptık. Başbakan ile konuşuyordum. Çözüm süreci bitmemesi için mücadele ettik. YPG yardımıyla Süleyman Şah türbesi taşındı. Biz de PYD ile işbirliğinin önemine vurgu yaptık. O zaman kimse bize dava açmadı. Hükümet Sırrı Süreyya Önder’den yardım istedi. Önder organize etti. Şimdi bu kumpas davasında yargılamayı yaparsanız, gelinen sonuç bu olur. Savcı ANF’de konuşmalarımızı almış. Kırpmış ve bir algı yaratmış. ANF mahkeme kararıyla erişime kapalı. Savcının korsan şeklinde ANF’den aldığı ve cımbızlanmayan konuşmalarımı sunuyorum. Okumak isterseniz. Suçsuzluğumu değil, haklılığımı anlatıyorum." Kobani Davası'nın bugünkü duruşması sona erdi. Dava yarın (5 Ocak Cuma) saat 10:00'da tutukluk incelemesiyle devam edecek. https://tele1.com.tr/demirtas-halkima-ve-babama-borcumu-odemek-icin-savunmama-devam-edecegim-981989/