DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, 

Entübe edilmişti! Edip Akbayram’ın sağlık durumunda yeni gelişme Entübe edilmişti! Edip Akbayram’ın sağlık durumunda yeni gelişme

 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla Parlamento Muhabirleri Derneği'ni ziyaret ederek, gazetecileri kutladı ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

“KAYYUM UYGULAMASI MURATLARININ ÇÖZÜM OLDUĞU SONUCUNA GÖTÜRMÜYOR ”

Bir gazetecinin 1 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti Grubu’yla el sıkışmasıyla başlayan sürece ilişkin genel değerlendirmesini sormasına üzerine Koçyiğit, şöyle konuştu:

“Açıkçası gördüğümüz tablo şu, iktidarı bunun dışında tutarak söylüyorum, her ne kadar o gün ‘olumlu geçti’ gibi bir mesaj verseler de bugün kayyum atayarak kendi pratikleriyle bambaşka bir yerde durduklarını açığa çıkarmış oldular. Ama muhalefetin genelinin tutumunu çok olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Özellikle ana muhalefet partisi ve diğer bütün partilerin liderlerinin çözüme dair olumlu mesajlar vermesi bizim açımızdan çok kıymetli. Bu tartışmaları güçlendiren, bu tartışmaları aynı zamanda toplumsal rızayı da genişleten, büyüten bir yerde duruyor ama her birinin tabii ki sürece, tartışmalara dair kaygıları vardı. Bir güven sorunu olduğunu dile getirdiler. ‘Gerçek bir çözüm sürecinin yanında yer alırız’ sözü bizim açımızdan da önemli. Bugün 'hükümet bu işi ne kadar istiyor' sorusuna bizzat hükümetin kendisinin yanıt oluşturması gerekiyor. Bu bizim de sorumuz, toplumun ve genel muhalefetin de sorusu. Tüm bu tartışmalarda muhalefet kendi durduğu yeri tarif ediyor, biz kendi durduğumuz yeri tarif ediyoruz. İmralı da durduğu yeri çok net bir şekilde tarif ediyor ama hükümetin de kendi durduğu yeri ve bakış açısını tarif etmesi anlatması ve gerçek anlamda muradını açığa koyması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bugünkü kayyım uygulaması muratlarının açıkçası çözüm olduğu gibi bir sonuca götürmüyor bizi.”

“GÜVEN SORUNU OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORDUK”

Koçyiğit, Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları ve dört meclis üyesinin gözaltına alınmasının İmralı görüşmeleri sürecini nasıl etkileyeceğini sorusuna “Zaten kamuoyunda bu sürece dair bir güven sorunu olduğunu çok iyi biliyorduk. Hükümetin ve halihazırda Cumhurbaşkanının bu süreci sahiplenmemesinin, söz söylememesi üzerine de çok yorum yapılıyordu ama baktığınız zaman şunu çok net söyleyebiliriz niyeti çözüm olanın yolu kayyım olmaz” diye yanıtladı. 

Gerçek anlamda çözüm isteyen birinin yerel yönetimlere kayyum atamayacağını söyleyen Koçyiğit, “Halkın iradesine el koymaz, yerel yönetimleri ve demokrasiyi baltalamaz, demokrasiye darbe vurmaz. Gerçek bir çözüm formülünün önünde bugün en büyük takozu iktidarın kendisi bizzat kendi eliyle koymuştur. Bunu bütün kamuoyu sanırım böyle değerlendiriyor, biz de böyle değerlendiriyoruz” dedi. 

"DEM PARTİ KURUMSALLIĞI İÇERİSİNDE DEĞİLDİR YAKLAŞIMINI DOĞRU BULMUYORUZ"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun “DEM Parti, kurumsal kimliğiyle herhangi bir görüşme talebinde bulunmadı. DEM’den bir talep gelmiş olsaydı kurullarımızı toplardık, buna karar verirdik” sözlerinin hatırlatılması üzerine Koçyiğit, “Kurumsal bir temsiliyet olmaması üzerine bir açıklama yaptı. Ama bu yanılgılı bir yaklaşım. Sonuçta bizim heyetimiz Merkezi Yönetim Kurulumuzun da bilgisi dahilinde Ada'ya gidiyor. Aynı zamanda biri Meclis Başkanvekilimiz, biri milletvekilimiz hatta bir önceki dönem eş başkanlığımızı yapmış arkadaşımız. Bizi temsil ediyorlar. Bu anlamıyla 'DEM Parti kurumsallığı içerisinde değildir' yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Sonuçta siyaseten de sorumludurlar, kamuya karşı da sorumlular” şeklinde konuştu.

Koçyiğit,  “Bu dönem en fazla kırmızı çizgileri pembeleştirmek ve aşmamız gereken bir dönem. Her bir partinin kendi baktığı yerden sürece katkı vermesini çok önemsiyoruz. Baştan bütün bu tartışmaları boğmanın Türkiye halkları lehine olduğunu düşünmüyorum” dedi.

Çok temel bir sorun olduğunu ve bunun bir şekilde çözmesi gerektiğini söyleyen Koçyiğit, “Farklı yöntemler istenebilir, farklı yollar önerilebilinir, bunlarda hiçbir beis yok. Bu çok anlaşılabilir ama kendini bütün bu çözüm tartışmalarının karşısında konumlandırmak ve bu çözüm tartışmalarını baştan çok uç söylemlerle altını doldurmanın hiçbirimize faydası olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

“Bu toplumun ekmek kadar su kadar barışa ihtiyacı var” diyen Koçyiğit şunları kaydetti:

“Kürt sorunu çözülmediği için bugün atanan kayyumu konuşuyoruz, Kürt sorunu çözülmediği için bugün herhangi bir haber yaptığınızda çok hızlı bir şekilde soruşturma açılıp yargılamaya maruz kalabiliyorsunuz. Bunların gerçekliğini görmek gerekiyor. Her birimizin çözüm için emek harcaması gerekiyor. Biz Meclis zemininde İYİ Parti ile diyalog içinde olmaya, onlara da görüş ve önerilerimizi aktarmaya çalışacağız. Bu konuda yapıcı bir yaklaşımı kendilerinden de bekliyoruz. Sürece, tartışmalara katkı vermelerini bekliyoruz ama bu bir tarafı iterek olmaz ve direkt baştan itham ederek olmaz. Siyaset sorun çözme sanatıdır.”

"KADİFE ELDİVEN İÇERİSİNE DEMİR YUMRUK MESAJLARI VERİLİYOR"

Bir gazetecinin “İmralı’dan silah bırakma çağrısı ne zaman yapılacak?” sorusuna ise Koçyiğit, “Silah bırakma çağrısına dair bizde bir bilgi yok. Sayın Öcalan 23 Ekim’deki çağrısında ‘koşullar oluşursa çatışma zeminden hukuki zemine ve siyasi zemine çekilir’ dedi. Koşullar oluşursa sorusunu hep beraber sormamız lazım. Bütün Kürt sorununu bilen kişilerin sorması lazım. Koşullar oluştu mu, koşulların oluşması için hükümet hangi adımı attı?" diye cevapladı.

Koçyiğit, "Bir taraftan Dışişleri Bakanlığı sınır ötesine, Rojava’ya operasyon yapmaktan bahsediyor. Bir yandan gömeriz, kadife eldiven içinde demir yumruk mesajları veriliyor. Bu anlamıyla koşullar oluştu mu diye sormak gerekiyor. Belki de ilk olarak dilin değişmesi gerekmiyor mu mesela? Barışa, çözüme hizmet eden bir dilin tercih edilmesi gerekiyor. Daha ziyade hizaya çekmeye çalışan, terbiye etmeye çalışan bir dil var" dedi.

"BİZ CUMHURBAŞKANI'NIN DEMEDİKLERİNDEN ÇOK ŞEY ÇIKARTIYORUZ"

Koçyiğit, “Sorumluluk alma noktasında Cumhurbaşkanı'nın fotoğrafını nasıl görüyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“2013-2015 dönemine bakalım. Sayın Erdoğan şunu söylüyordu, ‘Kan kusacağız ama kızılcık şerbeti içtik diyeceğiz.' Bu kadar kararlı. ‘Kürt sorunu benim sorunum. Baldıran zehri içeceğiz gerekirse’ demişti. Bu anlamıyla çok daha net, çok daha kamuoyuna da kendi tabanına da parti teşkilatına da net mesajlar veren bir yerde duruyordu.

Bu dönemin farkı Sayın Bahçeli üzerinden tartışmalar yürüyor. Onun tartışmalara ön açtığını görüyoruz. Cumhurbaşkanı'nın daha geride durduğunu görüyoruz. Henüz tartışmaları sahiplendiğine, bu işin asıl öznesi olduğuna, hükümet olarak omuz vereceğine, çözülmesi için elinden gelen her şeyi yapacağına dair biz bir ifadesini duymadık. Bu beklentimizdir. Bütün kamuoyu da bunu bekliyor. Bu neyi sağlayacak? Örneğin şu anda tartıştığımız bütün bu güven sorunu, samimiyet sorunlarına ilk elden cevap olacaktır. Toplumsal rızanın oluşmasını, olgunlaşmasını, derinleşmesini sağlayacaktır. Toplum bu işin bir tarafı. Sadece siyaset bu işi yürütmeyecek. En nihayetinde kamuoyundaki ya da kendi tabanlarındaki yanlış, yanılgılı ya da çözüm karşıtı tartışmaların bitmesine ya da azalmasına vesile olacaktır. Hala hiç konuşmamış olmasını açıkçası biz de anlamış değiliz. Daha fazla taban siyasetini gözeten bir yerdeler. Bir şey demesi gerektiği çok açık ve net. Biz demediklerinden çok şey çıkarıyoruz.”

Kaynak: ANKA