CHP 24. Dönem Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla yapılan görevden almaları "Son derece vahim bir olay" ifadeleriyle değerlendirdi. Türeli, Ekonomideki gelişmelerin doları artıracağını ifade etti.

CHP Ekonomi Masası TV'de Ekonomist Evren Devrim Zelyut ile CHP 24. Dönem Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla görevden alınan isimleri, enflasyon artışı ve zamları konuştu. Bir yılda üç TÜİK başkanının değişmiş olmasını değerlendiren Türeli, değişimin sebebi olarak tek adam rejimini gördüğünü söyledi. Türeli şöyle konuştu: "Bu sistemi biliyorsunuz gelirken de en çok savunurken avantajlarında istikrar yaratmak olarak söyledi ama biz bu istifalardan bu görevden alınmalardan, ayrılmalardan, görevden affını istenmesinde hangisini derseniz hepsi aynı sonuca varıyor. Zaten normal şartlar altında aslında istifa mekanizması vardır ama burada istifa denmiyor, görevden af talebi kabul edildi gibi bir şey var. Hepsi aslında bu sistemin son derece istikrarsız olduğunu, bu kararların Cumhurbaşkanı tarafından verildiğini görüyoruz. Bu hem bürokratlar için geçerli hem de aynı zamanda bu sistemdeki bakanlar açısından da geçerli. Bakın geçmiş dönemlerde parlamenter sistemde böyle değildi. Bakanlar istisnalar, çok özel durumlar dışında milletvekilleri arasından seçilirdi. Bakanlar ve Bakanlar Kurulu kendi görev alanlarıyla ilgili parlamentoya karşı sorumlulardı hem de Bakanlar Kurulu olarak yine ayını şekilde parlamentoya karşı sorumlulardı. Şu anda böyle bir sorumluluk yok. Parlamentoya ve vatandaşa bu ülkede seçimle gelmediğimiz için inşalara karşı bir sorumluluk yok bakanların.

"SON DERECE VAHİM BİR OLAY"

Bütün sorumlulukları kendini atayan ve istediği zamanda görevden alan cumhurbaşkanına karşı. Böyle bir sitemde nasıl ortaklık yaratacaksınız? Sonuçta Cumhurbaşkanının söylediğini yapmazsanız, onun düşünceleriyle çelişirseniz ya da yaptıklarınız onun söylediklerinin dışına çıkarsa işte bugünkü sonuçlarla karşılaşıyoruz. Çok ilginçtir son bir bakayım dedim TUİK hem Merkez Bankası aynı zamanda bakanlar da var. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanlarının görevden ayrılmasına baktık. Son 2 yıl 9 ay içinde yaklaşık 3 yıl içinde dört büyük başkanı görevden ayrılmış şu anda beşincisi görevde. Son 2 buçuk yıl içinde 3 Merkez Bankası başkanı görevden ayrılmış. Şu anda dördüncü Merkez Başkanı görevde. Son on dört ayda 3 Hazine ve Maliye bakanı görevden ayrılmış şu anda dördüncü bakan görevde. Aslında son derce vahim bir olay. Ekonomideki istikrar hem kurumların itibarıyla, kurumların çalışmalarıyla, özerklikleriyle, bağımsızlıklarıyla ya da kendine verilmiş olan görevleri layıkıyla yerine getirmeleriyle ölçülü. Aynı zamanda kurum yöneticileri açısından da liyakat esas olmalı. Ama burada görevden almalar, ayrılmalar. Niye ayrıldılar niye görevden alındılar bunlar? Bunlara ilişkin açıklama da yok kamuoyunda. Ama anlaşılıyor ki en son TUİK başkanı aralık ayındaki enflasyonu yüksek çıkması olabilir. Sonuçta bunların da kamuoyunda açıklanmadığını görüyoruz. Aslında bu görevden ayrılan o görevden alınan bakanlar açısından ve bürokratlar açısından da son derece üzüntü verici bir durum bu. Neden atandınız neden görevden alındınız? Hiç kimseden yapılmış bir açıklama yok. Yani böyle bir sistem içinde baktığımız zaman aslında Türkiye’nin gerçek bir demokrasiyi kurması, kurumlarına itibarı sağlaması liyakat sistemini egemen hale getirmesi ne yazık ki mümkün değil. Baştan beri hep bu eleştirileri yapıyorduk. Bugünde yaşadıklarımız bunu gösteriyor çok açık ve net olarak." Türeli, Zelyut'un "Ekonomideki gelişmelerin kur ve enflasyon değişimine olan etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:  "Son derece sıkıntılı bir ekonomik konjonktür içindeyiz. Bunu açık ve net olarak görüyoruz. Aslında bu kriz dediğimiz 2013 yılından itibaren Türkiye ekonomisinde ciddi bir performans kaybı var. Büyüme hızlarının yavaşladığını görüyoruz. Cari işlemler açığı devam ediyor. İstihdam işsizlik oranlarında bir yükseliş var. Bu tabi ki 2018’den itibaren hız kazandı. 2018’den itibaren hızlı bir biçimde ekonomide4 büyüme hızları neredeyse 1 buçuk ikiler seviyesine geldi. Gene aynı şekilde 2019 2020 yılında istihdamda azalış var artış yok.  Cari ilkemler açığı problemli devam etti. Ekonominin aslında bütün dengeleri bozuldu. 2018’den itibaren hızlandı. 2020’de pandemi geldi. Pandemi sorunları daha da ağırlaştırdı. Ekonomide dünyanın hemen hemen bütün ülkeleri o ülkede içindeki hane halklarına, ticari kesime, esnaf kesimine, işsizlere yardım yaparken karşılıksız bütçeden destekler verilirken bizde öyle bir destek olmadı. Dünyanın en az destek veren ülkelerinden biriyiz. Verilmiş olan paralarda daha çok mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması, vergi ve SGK primlerinin ertelenmesi gibi önlemlerden oluştu. Bu krizi daha da ağır hale getirdi. Ama en son, son 5 ayda yaşadığımız kriz aslında bunların hepsinin üstüne bir anlamda tüy dikti. Eylül ayında başlayan faiz indirimleriyle birlikte bugün Türkiye içinde olduğumuz bu sıkıntılı bir çalkantılı sürece, kriz sürecine girdi. 2021 yılının Eylül ayında faiz indirimleri olmadan önce faiz Merkez Bankası’nın politika faizi %19’du. Aynı zamanda enflasyonda %19.25’ti. Sonra beş ay arka arkaya dört ay boyunca beş puanlık indirim oldu. En son Ocak’ta sabit tutuldu. Fakat böyle bir sürecin içinde politika faizi inerken enflasyon yükselmeye başladı. Yukarıya doğru çıktı. Politika faizi indi peki politika faizinin inmesinden beklenen sonuç sağlandı mı? Ekonomiyi canlandırma anlamında faiz oranları düşürme, yatırımları artıma. Ne yazık ki böyle bir şey olmadı. Politika faizi indi ama ekonomideki faizler aşağı inmedi. Mevduat faizleri hala %20’lerin %24’lerin seviyesinde. Kredi faizleri %30’ların üzerine çıktı. Hazine’nin borçlanma tahvilleri %23 %24 seviyesinde. Ekonomideki faizler düşmedi. Fakat orada ne oldu?  Döviz kurları yükseldi. Çünkü bu alınan karar sonucu enflasyonun arttığı bir ortamda indirseniz aşağı faiz oranlarını insanlar parasının değerini korumak için çünkü artık negatif reel faize geçtiniz dövize yönelirler. Dövize, altına alternatif araçlara yönelirler. Nitekim öyle oldu. Sonucunda da döviz kurları yükselmeye başladı. Eylül ayının başında faiz indirimleri olmadan 1 dolar Türk lirası karşında 8 lira 30 kuruştu. Sonra 18 lira 33 kuruşlara kadar çıktı. Şu anda 13 buçuk 14 arasında dalgalanıyor. Şu anda bir artış 8,30’dan 13 buçuk olarak alsanız yaklaşık %65’lik bir atış var. Faiz düştü uzun vadeli faizler düşmedi aynı zamanda da kur yükseldi. Diğer taraftan da enflasyon yükselmeye başladı. Aralık ayında %36 oldu. 14’ten 36’ya çıktı 4 ay içinde. Peki o 36 da biliyorsunuz kamuoyunda çok inandırılan bir rakam değil. Çünkü gerçek enflasyonun çok daha fazla olduğunu biliyorum. Çarşıya pazara çıktığı zaman vatandaşlarınız görüyorlar. Ama ona rağmen %36 bile çok yüksek bir rakam. Bu yaşanan olaylar aslında enflasyonu daha da artırmaya devam edecek. Bakın Ocak ayında enflasyonun çift hanelerde gelmesi bekleniyor. Aralık ayındaki enflasyona yansıtmadılar ama 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere doğalgaza, elektriğe, akaryakıta, tütün ürünlerine, tekel ürünlerine hepsine ciddi bir zamlar geldi. Gelmeye devam ediyor bu zamlar her gün. Böyle bir konjonktür içinde enflasyon Ocak ayında çift haneli olacak.

"128 MİLYAR DOLAR' HATIRLATMASI"

Ben bir hesap yaptım enflasyon %10 artarsa Ocak ayında ne olur diye. Ki daha yüksek artması bekleniyor. %36 olan 12 aylık enflasyon oranı %47’ye çıkıyor. Şubat Mart ayında da devam ettiği zaman %60’lar seviyesinde bir enflasyonla karşılaşacağız. Enflasyon artıyor bunun zaten bir gerekçesi kur. Yükselen kur sonuçta bir biçimde fiyatlara geçiyor. Bir kısmı kur atışını hemen geçiyor kısa bir zaman, bir iki ay içerisinde. Bir kısmı gecikmeli olarak geçiyor. Bir kur enflasyon geçişkenliği var ekonomide. Geçmeye, kurdaki %65’lik artış enflasyonu artırmaya devam edecek. Diğer taraftan ÜFE ile TÜFE arasında çok ciddi bir makas var.  TÜFE TUİK’in rakamlarına göre söylüyorum %36 iken yani üretici fiyatları üreticin maliyetleri %80 artmış. Sonuç itibariyle bu biçimde tüketici fiyatlarına yansımak zorunda. Yoksa finansal durumu bozulur. Bilançosu bozulur. Kişi en sonunda iflas eder. Diğer taraftan enflasyondaki beklentiler devam ediyor.  Bunların hepsi enflasyonu yukarıya doğru çıkartacağını gösteriyor. Bu sürecin içinde ne oldu? Hem ekonomiyi düzeltemediniz dengeleri bozdunuz. Hem de bu kur artışında sizin biraz önce söylediğiniz üzere küçük yatırımcı küçük tasarrufu olan insanlar ve şunu belirtelim özellikle spekülasyon amacıyla değil sadece parasının enflasyona karşı değerini korumak için gidip parasını dövize altına yatıran insanlar ciddi zarar gördü. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı zaten ne dedi? Buradan büyük finansörler zaten bunun sürmeyeceğini biliyordu. Küçük yatırımcı çarpıldı dedi. Şimdi böyle bir ekonomi içinde bu aslında bir servet transferidir. Tüm toplumdan insanlardan alıyorsunuz o paraları bir avuç insanın büyük tasarruf sahiplerini ki bunların bir kısmının da bu kura müdahale olacağını bildiğine ilişkin çok ciddi iddialar var toplumda. Bizde Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten mecliste araştırılmasını istedik. Bunlar önemli konular. Bu 128 Milyar doların nasıl satıldığı gibi buradaki yapılan işleminde ne olduğu, kimlerin bundan 18 liradan dolar sattığı, tekrar düştüğü zaman 11 12 liradan aldığını araştırmasına ihtiyaç var. Burada ciddi bir zarar var. Tüm toplum olarak bizler yükleniyoruz. Sanayici tabi ekonominin lokomotif sektörü sanayi sektörüdür. Sanayi sektöründe çok ciddi bir kriz oldu. Belirsizlik oldu. Sanayici önünü göremiyor. Zaten kur artışı nedeniyle ciddi anlamda çünkü Türkiye’nin üretim ve ihracat yapısı ithalata, ham madde ithalatına enerji ithalatına ve ara girdiye ithalatına muhtaç olduğu için böyle bir ekonomik model olduğu için karşımızda ciddi anlamda kur artışında maliyetleri yukarıya doğru çıktı. En sonunda da işte sizin söylediğiniz kesintiler aslında son derece vahim olaylar. Ekonomide böyle insanların geleceği göremeyeceği, ön göremeyeceği bir ortam yaratıldı. Güven ve istikrar ortamı yok oldu, ortadan kalktı. Böyle bir ekonomide işlerin iyi gitmesini beklemek mümkün değil. Kur korumalı mevduat sistemine de baktığınızda sözde neydi Türk lirasına itibar yeniden kazandırmak üzereydi ama aslında Türk ekonomisinin dolarizasyonunu artırdı. Siz sonuçta insanların parsı var bankada gidiyorsunuz yatırıyorsunuz, oradan bir getiriniz var vadeli mevduattan. Diyorsunuz ki kur artışı bunun üzerinde olursa aradaki farkı sana vereceğim. İyi ama hem sonuç itibariyle dolar sizin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bir değerini belirlediği para birimi değil. Doların değerini belirleyen, doların nasıl yönetileceğini belirleyen Amerikan Merkez Bankası FED. FED de zaten sizin söylediğiniz üzere biliyorsunuz tahvil alımlarını azalttı şimdi ciddi bir anlamda 2022 yılını içerisinde faiz artırımlarına gidecek. Bu dolar endeksini dünyadaki doların önemli paralara karşı önemini artıracak. Bütün ülkelere karşı aynı şekilde değerini artıracak. Buradan gelen bir etki var. Diğer taraftan kur artışı devam ediyor. Buralardan gelen etkiler enflasyonun tekrar yükselmesi böyle bir sistemin sürdürülebilirliği mümkün değil. Şu anda enflasyon %36. Politika faizi %14. Aradan ne kadar fark var %22’lik bir fark var 22 puanlık. Enflasyon yukarı çıktığı zaman bu fark daha da açılacak. İnsanlar zaten doları neden alıyorlardı? Çünkü enflasyona karşı eridiği için dolara gidiyorlardı insanlar. Alternatif araçlar gidiyordu. Kimse parasını Türk lirası olarak tutmak istemiyordu. Bu ortadan kalkmadı ki. Bu durum artarak devam ediyor. Bu da bu sistemin sürdürebilirliğini ortadan kaldırıyor.  Her an atak gelip yukarı doğru çıktığı zaman Türk ekonomisinin dengeleri yeniden bir artı sonuç yaşanacak. Zaten çok ciddi bir yoksulluk arttı. Gelir dağılımı bozuldu bu dönemde. Bu daha da artacak." Zelyut ile Türeli'nin değerlendirmeleri şu şekilde: Zelyut: Benim aklıma bir soru geliyor kusura bakmayın sözünüzü kestim. Sayın Nebati bu FED’i kafanıza takmayın, FED ’in etkisi olmaz. Sıcak para zaten gitti diyor. Bir de enflasyonla ilgili Merkez Bankası ile bayağı ters düştüler. Merkez Bankası raporu 50 diyor, sayın Nebati 50’nin altı diyor. Yani teğet mi geçecek bu FED etkisi ne diyorsunuz?   Türeli: FED etkisi teğet geçmeyeceğini bütün dünya biliyor. Nebati yakın zamanda da bir açıklama yaptı. Biz politika faizini önemsizleştirdik.  Nasıl önemsizleştirdiniz? Peki o zaman şu soruyu sorma hakkımız yok mu Devrim Bey bu ülkede yaşayan insanların? Neden oturup faiz oranlarını %19’da bırakmadınız da %14’ e indirdiniz?  Bütün ekonomik değerleri alt üst ettiniz. Kuru çıkardınız yukarıya. Enflasyonu artırdınız. Bunu sonucunda ben başaramazsam üzülürüm gibi birtakım konuşmalar yaptı. Devlet yönetimi böyle olmaz. Devlet yönetimi ciddiyet ister. Devlet yönetimi liyakat ister, birikim ister. Kurumların itibarlı olduğu bir yapının oluşmasına ihtiyaç var. Buraya layıkıyla bu işi yapacak insanların gelmesine ihtiyaç var. Ama bu içinde yaşadığımız kriz bize gösteriyor ki mevcut olan bu sistem zaten tek adam rejimi her şeye bir kişinin karar verdiği bütün işlerin o doğrultuda yapıldığı buna bir anlamda kılıf uydurulduğu bu yapılan hamlelere bir şey. Onun dışında da şunu da söylemek lazım bu devleti yöneten kişiler bakanlar, Merkez Bankası başkanları bunlar öyle her önüne geldiği zaman mikrofon tutulana konuşmazlar. Sonuç itibariye bu ciddiyettir. Konuştuğunuz zaman ekonomideki bütün karar alıcılar, hane halkları, şirketler, yabancı sermayenin geldiği ülkelerde sonuçta o ülkedeki kişilerin sorumluluk mevkiinde bulunanların ne dediğine bakarlar. Bunların söyledikleri ciddiye alınır. FED başkanı konuşuyor FED başkanı konuştuktan sonra bütün ekonomide o konuşmalar üzerine yorum yapılıyor. Çünkü FED başkanı konuşması sadece FED başkanının kendi düşüncesi de değil. Orada sonuçta bir araya gelip Amerikan ekonomisi için ya da Avrupa’da da yine keza benzeridir. Ne yapılması gerektiğini konuşuyorlar. Orada görev yapan Merkez Bankası başkanlarının hepsi 15 17 yıl görev yapıyor. Aynı zamanda bürokrasi içinde süreklilik de önemlidir. İşini güzel yapan insanlar bu süreç içinde devam ederler. O itibarı güven ve istikrarı sağlamaya ihtiyaç var. Bizim gibi kurumların bu kadar yıpratıldığı, Merkez Bankası’nın bağımsızlık konusu sözde bir bağımsızlık ama bağımsızlık olmadığı ortada. TUİK’in ortada durumu. Türkiye’nin temel istatistiklerini üretmekte sorumlu olan bir kuruluşun içinde bulunduğu durum ortada. Zaten atanan yönetici görevden alınan yöneticilerin durumu da bu sıkıntıları gösteriyor. Ne yazık ki bugün içinde bulunduğumuz ekonomik konjonktür aslında hiç umut verici değil.  Zelyut: O zaman bütün bu konuşmalardan anladığım şu. Hem enflasyonda hem dolarda yolun başındayız. Kuvvetle muhtemel yeni zirvelerde karşımıza çıkacak gibi. Türeli: Tabi mümkündür. Enflasyon yükseliyor. Yeniden kurda bir atak olabilir. Yeniden yukarıya doğru çıkabilir. Sistem kur korumalı mevduat sistemi sürdürülebilir değil. Enflasyonun artmaya devam ettiği bir konjonktürde nasıl sağlayacaksınız insanların orada kalmasını? Buradaki hikaye bu kur garantilere verildi. Burada ortaya çıkan zararlarda Hazine zararlı olacak. Nasıl karşılanacak? Bu ülkedeki vergi mükellefleri, bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın bizim vergilerimizle karşılanacak. Hem bugünü borçlandıran hem bugünün dengelerini bozan, bu ülkeyi borçlandıran hem de doğmamış kuşakları gelecek kuşakları borçlandıran uygulamalardır bunlar. Son derece olumsuz uygulamalardır. Sıkıntılı bir noktadadır Türkiye. https://tele1.com.tr/merkez-bankasi-yil-sonu-enflasyon-tahminini-yukseltti-553203/
Muhabir: Alp Yanardağ