CHP AB Temsilcisi Sevinç: İktidar, ülkenin İnsan Hakları Eylem Planı’nı hazırlamayı bile AB’ye finanse ettiriyor

Yayın tarihi: 7 Mart 2021 Pazar 9:48 am - Güncelleme: 7 Mart 2021 Pazar 9:48 am

CHP AB Temsilcisi Kader Sevinç, İnsan Hakları Eylem Planı’nın yüzde 85’ini AB, yüzde 15’inin ise Avrupa Konseyi tarafından finanse edildiğini belirterek, “AB ve tüm Avrupa kurumlarına sabah akşam kötü söz söyleyen iktidar, aynı anda ülkenin İnsan Hakları Eylem Planı’nı hazırlamayı bile AB’ye finanse ettiriyor, üstüne bunu gizliyor.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Avrupa Birliği (AB) Temsilcisi Kader Sevinç, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin konuştu.

Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’ye konuşan Sevinç, İnsan Hakları Eylem Planı’nın yüzde 85’inin AB, yüzde 15’inin ise Avrupa Konseyi tarafından finanse edildiğine dikka çekti.

“İKTİDAR, İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI’NI HAZIRLAMAYI BİLE AB’YE FİNANSE ETTİRİYOR”

Sevinç, İnsan Hakları Eylem Planı’na ilişkin şunları söyledi:

“İnsan Hakları Eylem Planı, iktidarın yıllar boyu uyguladığı şapkadan tavşan çıkarma hilesiyle dikkatleri dağıtma girişimlerinden biri. Yüzde 85’i AB, yüzde 15’i Avrupa Konseyi tarafından finanse edilen bir eylem planı ve projenin bitiş tarihi ise 1 Mart 2021. Yani AB ve tüm Avrupa kurumlarına sabah akşam kötü söz söyleyen iktidar, aynı anda ülkenin İnsan Hakları Eylem Planı’nı hazırlamayı bile AB’ye finanse ettiriyor, üstüne bunu gizliyor. Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür! Keza yıllardır iktidar Brüksel’de kapalı kapılar ardında başka, Ankara’da mikrofonların, kameraların önünde başka konuşuyor. İçerik de bir politika belgesi olmanın ötesine geçmekten uzak. Ne yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, ne herkesi terörist ilan etmekte kullanılan terör tanımının netleştirilmesi, ne AİHM kararlarında yer alan tutuklamalar, ne de düşünce ve ifade özgürlüğü alanlarında hak ihlallerini ortadan kaldıracak reform konularını ve somut adımlar görebiliyoruz. Üstelik AİHM kararlarını tanımayan bir iktidar söz konusuyken… Sadece yargının hızlandırılması, çocuk hakları, kadına karşı şiddete ilişkin bazı sözler içeren bu kadar zayıf bir içeriği bile 2 yıllık bir uygulama dönemi öngörüyor.”

“DÜNYA DA ERDOĞAN YORGUNU”

“Türkiye’deki halkımız gibi dünya da Erdoğan yorgunu” diyen Sevinç, konuşmasının devamında Türkiye’nin Avrupa’daki yansımalarına ilişkin olarak ise şunları söyledi:

“Boğaziçi protestoları Avrupa’da büyük yankı topladı. Uluslararası kurumlar ve AB’den de tepki açıklamaları geldi. Dünyanın gözü Türkiye’de ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan iktidarın üzerinde. Üstelik “hedefimiz AB üyeliğidir, reformları yapmaya hazırız” açıklamalarını yapıp, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın Brüksel’e kadar gelip muhataplarına güvence vermesinin hemen ardından geldi bu görüntüler. Brüksel’de ve AB başkentlerinde iktidarın bu içi boş, kendi kendini yalanlayan sözlerinden yorgunluk var. Türkiye’deki halkımız gibi dünya da Erdoğan yorgunu. Türkiye’de demokrasi talebi bazlı bir göç var. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları fikirlerini ifade edebilecekleri, rahat nefes alacakları, hukuk devleti olan bir Türkiye’de yaşamayı özlüyor. “

“AVRUPA TÜRKİYE’DEN UMUDUNU KESMEDİ”

“Avrupa Türkiye’den hala umudu kesmedi” diyen Sevinç, şöyle devam etti:

“AB içinde Türkiye’nin mevcut iktidarından ibaret olmadığının bilincinde olan önemli bir kesim var. Mart ayındaki karar, ayın ikinci yarısına doğru sıklaşacak siyaset ve diplomasi trafiği ile daha netleşir. Türkiye’nin AB üyelik süreci kopmuyor ise, sebebi halkından kopmuş, savrulan bu iktidar değildir, ona karşı direnen, demokrasi, ilerleme ve daha iyi yaşam koşulları talep eden milyonlar nedeniyledir. Avrupa hâlâ Türkiye’den umudunu kesmedi. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da başında bulunduğum CHP Avrupa Birliği Temsilciliği kanalıyla AB’deki sosyal demokrat liderlere bu minvalde bir mektup gönderdi. Genel Başkanımızın bu mektubu tarihi önemi olan bir çağrıdır.

AB üyeliği tartışmalarında şunu da gözden kaçırmamalı, son dönemde ülke içinde ticari çıkarları ve iktidarı incitmek korkusu ile hareket eden kesimler ve bunların yönlendirdiği kişiler kamuoyunu Türkiye’yi AB tam üyelik hedefinden saptıran ilişki modellerine doğru yönlendirme çabasında. Bu gruplar, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi etrafında yeni bir ilişki modeli savunuyorlar. Esasen bu, AB üyelik müzakerelerinin getirdiği demokratikleşme baskısını istemeyen, AB ile ilişkileri ticaret vb. alanlarda transaksiyonel bir al ver ilişkisine dönüştürmek isteyen AKP iktidarının gündemidir. Bu konuda dikkatli olmak şart. Türkiye’yi AB’nin siyasi karar alma masasından tamamen dışlayarak, alınan kararlardan etkilenen bir ülke konumuna sürükler. Bu içeride ve dışarıda kimilerinin aklındaki 21. YY stili sömürgecilik modelinden başka bir şey değildir. “