Milletvekili seçilmesine ve Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara rağmen Gezi Davası'ndan aldığı ceza nedeniyle tahliye edilmeyen Can Atalay, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyona ilişkin, "Yaşadığımız olayların esası, siyasetin 'hukuk(!)' eliyle şekillendirilmesi çabalarıdır. Operasyonlarla siyasetin alanı daraltılmaya, yurttaş mevcuttan başka bir siyasi seçeneğin olamayacağına razı edilmeye çalışılmaktadır" dedi.

Atalay, X hesabından yaptığı paylaşımda, İmamoğlu'na yapılan operasyon konusunda "Mahkeme kararlarına, hukukun işleyişine saygı gösterilmelidir, sonuçları beklenmelidir" diyen iktidar yetkililerine, şu yanıtı verdi:

"Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen seçilmiş bir milletvekilinin hapiste tutulduğu, mahkemenin verdiği beraat kararıyla tahliye edilen bir yurttaş, tahliye edildiği cezaevi kapısında alıkonulup saatler sonra gelen bir tutuklama kararıyla yeniden hapse konulduğunu, bir çok AHİM Kararları’nın 'yerli ve milli yargı' denilerek uygulanmadığını, yetkili hâkimin tutukluğa itirazı inceleyerek tahliye kararı vermesiyle başına olmadık işlerin geldiğini, yurttaşın oylarıyla seçilen bir milletvekiline sahip çıkmak yerine Meclis’in fiili durumlara boyun eğerek korumakla ve uygulamakla yükümlü olduğu Anayasa’yı askıya aldığını göz ardı etmekte ve unutturmak istemektedir."

SİYASETİN HUKUK ELİYLE ŞEKİLLENDİRİLMESİ ÇABASI
Atalay, şöyle devam etti:

İBB'ye 'kent uzlaşısı' soruşturmasında bir gözaltı daha İBB'ye 'kent uzlaşısı' soruşturmasında bir gözaltı daha

"Yaşadığımız olayların esası, siyasetin 'hukuk(!)' eliyle şekillendirilmesi çabalarıdır. Operasyonlarla siyasetin alanı daraltılmaya, yurttaş mevcuttan başka bir siyasi seçeneğin olamayacağına razı edilmeye çalışılmaktadır. Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu ile arkadaşlarına reva görülenler ekonomik, toplumsal ve siyasal çoklu krizin doruğu oldu. Krizin çözümü, mesnetsiz operasyonlar, tutuklamalar, baskılar, yurttaşın taleplerine baraj kurmaya çalışmak değil, demokratik siyasetin kanallarını açmaktır. Baskılar, tutuklamalar toplumsal ve siyasal huzursuzluğu derinleştirmekten başka bir sonuç vermeyecektir.

OHAL UYGULAMALARI ÇIKAR YOL DEĞİLDİR
Hukukun, rakipleri tasfiye aracı olarak kullanılmasına karşı demokrasi talebi toplumun her kesiminden yükseliyor. Birbirinden çok farklı siyasal görüşlere sahip yurttaşlar, siyasal ve toplumsal hareketler demokratik protestolarda ortaklaşıyorlar. Yurttaşın taleplerine Olağanüstü Hal Uygulamalarıyla karşılık vermek çıkar yol değildir. Yaşanan siyasal, toplumsal, ekonomik krizin derinleşmesinden, yurttaşa eziyetten başka sonuç vermez.

"DERHAL YURTTAŞIN SİYASİ TERCİHİNİ ORTAYA KOYMASININ ÖNÜ AÇILMALIDIR"
Yurttaşların kendilerini ifade edecekleri acilen barışçıl ortam oluşturulmalıdır. Barışçıl gösterilerde ısrar eden ve demokratik itirazlarını yapan yurttaşlar yasal haklarını kullanmaktadır. İktidar, eleştiriliyor diye şiddete başvurmamalıdır. Yurttaşa ve yasalara saygıyla yükümlüdür. Demokratik siyaset ortamının yeniden oluşması için yurttaşın görüşüne başvurmak zorunluluk durumundadır. Yeni bir başlangıca, derhal seçime ihtiyaç vardır. Siyasi temsiliyetin, yurttaşın desteğine ve güvenine sahip olacak biçimde yenilenmelidir. Yurttaş, demokratik toplum, demokratik siyaset, hak, hukuk, adalet istiyor. Barışçıl biçimde itirazlarını dile getiriyor. Derhal, acilen yurttaşın siyasi tercihini ortaya koymasının önü açılmalıdır."

Kaynak: Haber Merkezi