İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen iki soruşturma kapsamında gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ifadesi ortaya çıktı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ifade veren İmamoğlu'na gizli tanıkların ifadeleri de soruldu.
Gizli tanıkların 'düşünüyorum', 'duydum', 'duymuştum', 'bilir' gibi kalıpları kullandıkları, bolca başkalarına atıf yaptıkları ve söylemlere dayalı suçlamaları Ekrem İmamoğlu'na soruldu.
"DUYDUM, BİLDİĞİM KADARIYLA, DÜŞÜNÜYORUM"
Gizli tanık Doğan'ın ifadesi şöyle:
"...Bunların haricinde duyduğum ve bildiğim kadarıyla Sedat Gündüz isimli şahıs Imagine Şirketinin yetkilisidir. Bu şirketin ortaklarından biri de Ekrem İmamoğlu'nun oğlunun sınıf arkadaşıdır. Bu şirketin yetkilileri araştırıldığında yaş küçüklüğünden dolayı bu şahıs tespit edilebilir. Bu şirketle Emrah Bağdatlı’nın da resmi olarak olmasa da bizzat sahibi olduğunu düşünüyorum. Emrah Bağdatlı ise Murat Ongun'un sınıf arkadaşıdır. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklerle ilgili birçok işin bu bahsettiğim Imagine Şirketi üzerinden yürüdüğünü duydum. Yukarıda bahsettiğim Alper Aydın isimli şahsın resmi olarak yetkilisi olduğu herhangi bir şirket bildiğim kadarıyla bulunmamaktadır. Faaliyetlerini kardeşi Alihan Aydın adına olan Sev Medya ve Platinium Medya isimli şirketler üzerinden yürütmektedir. Genelde Alper Aydın, Murat Kapki ve şirketleri, Subaşı ailesine ait şirketler ile gereğinden fazla yüksek bedelli faturalar düzenlenmek suretiyle haksız kazanç elde ettiklerini duydum. Neva Organizasyon Şirketinin sahibi olan Ahmet Çiçek isimli şahsın ise belediye şirketlerine, birçok şirketle beraber yoğun bir şekilde Murat Kapki’nin şirketlerine sahte fatura kestiğini duydum…"
Gizli tanık Doğan yine duyduklarını ve bildiklerini şöyle anlatıyor:
"‘…Bunların haricinde duyduğum ve bildiğim kadarıyla Sedat Gündüz isimli şahıs Imagine Şirketinin yetkilisidir. Bu şirketin ortaklarından biri de Ekrem İmamoğlu'nun oğlunun sınıf arkadaşıdır. Bu şirketin yetkilileri araştırıldığında yaş küçüklüğünden dolayı bu şahıs tespit edilebilir. Bu şirketle Emrah Bağdatlı’nın da resmi olarak olmasa da bizzat sahibi olduğunu düşünüyorum. Emrah Bağdatlı ise Murat Ongun'un sınıf arkadaşıdır. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklerle ilgili birçok işin bu bahsettiğim Imagine Şirketi üzerinden yürüdüğünü duydum. Yukarıda bahsettiğim Alper Aydın isimli şahsın resmi olarak yetkilisi olduğu herhangi bir şirket bildiğim kadarıyla bulunmamaktadır. Faaliyetlerini kardeşi Alihan Aydın adına olan Sev Medya ve Platinium Medya isimli şirketler üzerinden yürütmektedir. Genelde Alper Aydın, Murat Kapki ve şirketleri, Subaşı ailesine ait şirketler ile gereğinden fazla yüksek bedelli faturalar düzenlenmek suretiyle haksız kazanç elde ettiklerini duydum. Neva Organizasyon Şirketinin sahibi olan Ahmet Çiçek isimli şahsın ise belediye şirketlerine, birçok şirketle beraber yoğun bir şekilde Murat Kapki’nin şirketlerine sahte fatura kestiğini duydum…
"... BİLİR"
Gizli tanık Meşe ise şöyle diyor:
"...Birine para verilecek ise bu Murat’ın kontrol ve talimatları ile verilir. Muratta bu talimatları en yakını olan Emrah BAĞDATLI ‘ya iletir. Emrah gerek medyanın organize edilmesinde gerekse de herhangi bir iş için birine para verilmesinde para sevkiyatını yapar. Murat’ın en yakınında asistanlığını yapan Göksu BAYRAKTAOĞLU vardır. Emrah ve Murat ONGUN’ un kirli ilişkilerinin tamamına vakıftır. Murat ve Emrah’ın kurdukları firmaları bilir..."
İmamoğlu ise gizli tanıkların iddiaları ile ilgili tüm sorulara, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim" şeklinde yanıt verdi.
İMAMOĞLU'NUN AVUKATLARININ BEYANI: GİZLİ TANIK ÜRETİLDİ
"Somut soruşturma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan kişinin davetiyeyle çağrılarak ifadesinin alınması gerekli ve mümkün iken gözaltıyla başlatılması başta CMK 90 ve 145. maddesine açıkça aykırıdır. Yapılmak istenen önce gözaltıyla soruşturulan kişinin itibarını toplum nezdinde sarsılmasını sağlamak ve ardından CMK 58. Maddede yer alan kimliği gizlenen tanık düzenlemesinin tamamen suistimal edilerek sırf suç delili yaratmaya yönelik 'Gizli Tanık' üretilmesi üstelik bu tanıkların ifadeleri bir bütün halinde okunmak yerine, parça parça ve bir kurgu altında seçilip sunularak buralardan soru üretilmeye çalışılması keza nasıl, nerede kaydedildiği belli olmayan ses kayıtları, son derece karmaşık olarak sunulan HTS kayıtları, kimler tarafından gerçekleştirildiği belli olmayan ve bütünden ve bağlamdan koparılmış telefon konuşmaları açıkça bu soruşturmanın ne denli hukuka aykırı olduğunu ve hukuki olmaktan çok politik kaygıları yansıttığını kesin ve açık olarak ortaya koymaktadır. Özellikle savunma bakımından dosyaya kısıtlılık getirilmiş olmasına rağmen soruşturma konusu neredeyse tüm olayların iktidara yakın medya tarafına servis edilmesi ve hatta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma içeriği bir basın bülteniyle üstelik isnat olunan suçlar sayılarak kamuoyuna duyurulmasının hukukla tevil edilebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır. Çok açık olarak yapılmak istenenin olmayanı varmış gibi göstermek soruşturmayı ilgili, ilgisiz sözde evraklarla kapsamlı gibi göstermeye çalışmak, 2022, 2023 ve 2024 yıllarında Sayıştay tarafından denetlenen ve çok büyük ölçüde mevzuata uygun bulunan, bir kısım hususlarda ise Danıştay’ın soruşturma izni vermeyerek sonuçlandırılmış ve böylece tüm faaliyetlerinde yasalara uygun davrandığı kanıtlanmış İstanbul Büyükşehir Belediyesi faaliyetlerinin bir suç örgütü faaliyeti olarak sunulmak istenmesi keza KYOK kararı verilmiş bir takım kişisel soruşturmaların dahi bu isnatlara temel teşkil edilmeye çalışılması asla kabul edilemez. Soruşturma evrakından anlaşıldığı üzere bir kısım tanık anlatımları ise tıpkı gizli tanık anlatımlarında olduğu gibi bütünlüğü ve bağlamından koparılıp seçilip sunulmasının yanı sıra tanık isimlerinin dahi yer almaması başka bir ağır hukuk ihlalidir. Bütün bunlar açıkça yasak sorgu usulleridir.
İSMİ BELİRTİLMEYEN TANIKLAR, YASAL OLMAYAN GÖZALTI, SES KAYITLARI...
Belirtmemiz gerekir ki bu yöntemler 2016 Temmuz’undan önceki yargı pratiğinin bire bir örneğini teşkil etmektedir. Sonuç olarak; yasal olmayan gözaltı, sözde kanıtlar, gizli tanıklar, normal tanık olmasına rağmen ismi belirtilmeyen tanıklar, yasal olarak elde edilmeyen ses kayıtları gibi soyut iddialara dayanan bu soruşturmanın hiçbir mantıki, hukuki ve ikna edici bir yanı bulunmamaktadır. Kısacası bu soruşturma adil yargılanma hakkının başından itibaren ihlali ve bu ihlalle hukukun ve adaletin Anayasaya, temel hak ve özgürlüklere aykırı olarak yargıya erişimin yargı eliyle önlenmesi ve hukukun ortadan kaldırılmasıdır. Müvekkilimizin derhal serbest bırakılması zorunludur."