Ayhan Bilgen sessizliğini TELE1’e bozdu: Yeni oluşum sinyali!

Yayın tarihi: 28 Haziran 2021 Pazartesi 2:33 pm - Güncelleme: 24 Ekim 2021 Pazar 10:01 pm

Dilan Erdemir-TELE1

2014’teki Kobani eylemleri nedeniyle tutuklanarak yerine kayyum atanan Kars’ın seçilmiş belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, tahliye edilmesinin ardından TELE1’e konuştu. Bilgen, partisine yönelttiği eleştiriler sonrası ‘yeni bir oluşum’ için kendisiyle aynı arayışta olan arkadaşlarıyla görüşmeye başladıklarını söyledi.

Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, 6-8 Ekim 2014’teki Kobani eylemleri nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınarak, belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırılmıştı. Bilgen’in gözaltındayken partisine yönelik bir takım eleştirilerde bulunması ‘yeni parti’ iddialarını gündeme getirdi.

İLGİLİ HABER| HDP’den Ayhan Bilgen’e ‘yeni parti’ yanıtı

Söz konusu iddialarla ilgili Tele1’e konuşan Bilgen, “Benzer düşünen arkadaşlarımla, bu arayışta olanlarla bir araya gelmeyi bu tartışmayı toplumsal zeminlerde sürdürmeyi önemsiyorum. Bu tartışmanın sonucunda bu ihtiyacı karşılayacak mekanizmanın nasıl olması gerektiği kararı birlikte alınması gereken bir karardır” dedi.

Türkiye’de siyasetin tıkandığını, herkes açısından ciddi bir siyasetsizlik sorunu yaşandığını söyleyen HDP’li Bilgen, ‘Yeni bir oluşum içinde olacak mısınız? sorusunu şöyle yanıtladı:

‘RADİKAL DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAYAMAZSSAK, YENİ PARTİ KURMAK DA ENERJİ KAYBINDAN ÖTEYE GEÇEMEZ’

“Türkiye’de siyasetin tıkandığı herkes açısından ciddi bir siyasetsizlik sorunu yaşandığı düşüncesindeyim. Bu kilitlenmeyi aşabilecek bir siyaset arzı ve dilenine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.

Seçmenin tepkisini oy kullanma tercihin ötesinde siyasete yönelik güvenini artıracak yeni bir umut doğuracak alternatif inşasına ihtiyaç var

Bu mevcut partiler içerisinde bir yaklaşım yenilenmesi biçiminde bir arayış olarak çok daha anlamlı sonuçlar verebilir ancak koşulları oluşmadığı takdirde yeni arayışlar kaçınılmaz hale gelir öncelikle sivil bir siyasal inisiyatif çok daha yapıcı katkı sağlayabilir.

Türkiye’de 110 civarında parti var kişi merkezli yapılanmalar mevcudu tekrar öteye geçemiyor Bunu aşacak bir empati ve ortaklaşmaya ihtiyaç var. Siyasette radikal dönüşümü sağlayamazsak yeni partiler kurmak da enerji kaybından öteye geçmez.

‘TARTIŞAMNIN SONUCUNA GÖRE YOL HARİTASI BELİRLENECEK’

Benzer düşünen arkadaşlarımla, bu arayışta olanlarla bir araya gelmeyi bu tartışmayı toplumsal zeminlerde sürdürmeyi önemsiyorum. Bu tartışmanın sonucunda bu ihtiyacı karşılayacak mekanizmanın nasıl olması gerektiği kararı birlikte alınması gereken bir karardır. Kişi kurtarıcılığına dönük, lider merkezli partiler geleceği yönetemeyeceği gibi gerçekte yeni bir siyaset tarzını da geliştiremeyecektir. Dolayısıyla yerellerden başlayan bir tartışma olmalı bu tartışmanın sonucuna göre bir yol haritası belirlenebilir.

Bilgen, kişisel ziyaretlerine başladığını açıklayarak, “Daha sistematik toplantılar, söyleşiler, kamuoyuna deklere edilmiş tartışma başlıkları olacaktır”

‘GENİŞLEME STRATEJİSİNİ HAYATA GEÇİRMEK HER PARTİ İÇİN ZORUNLUDUR’

HDP Türkiye siyasetinde son derece değerli ve önemli bir boşluğu doldurmak üzere kurumuştur. Bunun gereğini ne kadar yapabildiği hususunda da şüphesiz sadece HDP’den kaynaklanmayan nedenler de var bunun da farkındayız. Ama siyasette çözüm üretmek, açılım yapmak, kendi olağan rutin genişleme stratejisini hayat geçirmek her parti için zorunludur.

HDP’YE KAPATMA DAVASI: FIRSATA EVRİLMESİ GEREKİYOR

Bilgen, HDP’ye açılan kapatma davasının demokrasi açısından bir fırsata evrilmesi gerektiğini ifade ederek, “Türkiye’de siyasi parti kapatma mekanizmasının tam da siyasetin merkezine partileri koyan siyasetçiyi koyan bir anlayışın sonucu olduğunu düşünüyorum. Oysa ben siyasetin öznesinin toplum olması kanaatindeyim. toplumun bu süreci nasıl okuyacağı, nasıl tepki vereceği, kişilerin siyasi haklarından ya da partilerin merkezi bütçeden aldığı mali kaynaktan çok daha önemli olduğu düşüncesindeyim. HDP’ye yönelik kapatma süreci siyasetin tarihsel gerçeklikle yargı arasındaki sıkışmışlığının sonucudur. Bu sürecin bir içe kapanma ve savunma refleksinden çok yenilenme, yüzleşme ve genişleme stratejisine dönüşmesiyle demokrasi açısından bir fırsata evrilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.