Aydınlık, zifiri karanlıktan doğar!

Yayın tarihi: 11 Haziran 2021 Cuma 7:15 pm - Güncelleme: 14 Haziran 2021 Pazartesi 4:59 pm

Berk Yüksel sekizinci kitabı olan bu son romanında zamanın döngüsüne, zaman ve mekânın hegemonyasına, karanlığın ve cehaletin asırlar boyu süren baskısına kahramanlar aracılığı ile yeni bir pencere açıyor! “Seni Seçen Hayale Cesaretin Var mı?” diye soruyor yazar…

Görebilenler için yaşam, en büyük inisiyasyondur! Birbirini tamamlayan üç dönem öyküsü ile kadim Sümer’de başlayan gizemli yolculuk, Esseniler döneminde Hz. İsa ve Hz. Yahya ile Kudüs’te sürecek ve Tapınak Şövalyeleri ile Paris’te son bulacak… Bilgelik, güç ve güzellikten oluşan üç sütunun biraradalığı bu gölge gerçeklik için önemliyken… Zamansızlıkta ve mekânsızlıkta kahramanın dördüncü sütunu doğurabilme ümidi ise her daim yaşayacak…

 

Berk Yüksel’in son yazısı…

Aydınlık, zifiri karanlıktan doğar!

“Dünyada iki çeşit insan yaşar:
1. Anne karnından doğanlar.
2. Anne karnından doğmakla yetinmeyip
defalarca kendisinden doğanlar…”

Herkesin iyi-kötü, yarım-yamalak bir şeyleri öğrenmek istediği; ancak eşzamanlı olarak asla “öğretilmek” istemediği bir dünyada, yapılacak en doğru şey sadece ama sadece kendi yolunu paylaşmaktır.

İnsanlara onlar sormadan anlatırsanız ve bir de üstüne üstlük problemleri varsa “dikte ediyor, didaktik” derler. Yok, bilgiye aç değillerse tavana dalıp rüyalar âlemine giderler. Yok, yolları onları farklı ihtiyaçlara sürükledi ise “bu adam da ne işlerle uğraşıyor” derler,

Olmadı, dayanamadın dar pencereye üç beş kelam ettin, kelimeler penceren geri seker ve “deli mi ne” derler,
Geniş kitlelere en değerli fikirlerini, düşüncelerini, yaşamdan çıkarımlarını paylaşırsın, lütfedip dinlemezler…
Yolda olduğunu zannettiğin insanlara değer verirsin, yönünü şaşırır, seni bir kenara itip sırtından hançerlerler…

Bu sebepten bilmek, bulmak; soran ve arayan dışındakilere susmak gerek; kulakların çınlasın üç kere yüce “Hermes “…
Hayat ağacından uzak, en önemlisi kendisinden uzak; kâinata yabancı insan olamayan insan. Bağlılıklarını bağımlılık yaparak kutsuyor…
Durumun kısa özeti…
Dostoyevski’nin de dediği gibi: “Hiç kimse benim gibi değildi ve ben de hiç kimse gibi değildim. Ben tek başımaydım, onlarsa herkes…”

Acınası halinden mutlu, alevler onu közlerken,
“Daha da, daha da” diyor “bakar görmez” insanımsı cehaletin verdiği acıdan zevk alırken,
“Odunlar bedava” diye ateşi kendi odunları ile beslerken,
Aynadaki aksinde işlenmeden giden hammaddeyi göremiyor ve kendi cehenneminde, büyük bir mutlulukla yanıyor “Herkes”; bir damla, sadece bir damla bile bilgelik suyu istemeden…

Bir kâbus gibi çökün “Herkes gibi” olmayanlara, teklere, kendi olabilenlere!
Aydınlık, işte bu karanlıktan doğacaktır!

“O güzel karanlığa nazikçe gitme,
Günün sonunda yaşlılık yanmalı ve kudurmalı,
Işığın ölümüne karşı öfke, öfke…” ”
(Şair Dylan Thomas tarafından ölmek üzere olan babası için yazdığı “O Güzel Karanlığa Nazikçe Gitme” şiirinin ilk 3 mısrası)