Amiral Cem Gürdeniz, NATO'nun FETÖ'cülere destek verdiğini belirterek birlikten nasıl çıkılabileceğini tartıştı. Gürdeniz, Rusya ile NATO'nun savaş durumuna geçmesi durumunda İncirlik ve Kürecik'i bekleyen tehlikeyi anlattı.
TELE1'den Okay Deprem'e konuşan emekli Amiral Cem Gürdeniz, Türkiye-NATO ilişkilerinin tarihini ele aldı. Gürdeniz, Türkiye'nin neden NATO'dan çıkması gerektiğini jeopolitik ve sosyolojik gerekçelerle anlattı Deprem'e konuşan Gürdeniz'in röportajının son kısmında Türkiye'de bulunan ABD'nin askeri üssü İncirlik ve NATO'nun idaresindeki Kürecik Radar Üssü'nün olası NATO-Rusya savaşında 'ilk hedef' haline geleceğini söyledi. Gürdeniz, Türkiye'nin NATO'dan nasıl bir yöntemle ile çıkabileceğini de teorik olarak tartıştı. Gürdeniz'in röportajının son kısmı şöyle: -Sizce Türkiye Finlandiya’nın üyeliğine her şeye rağmen neden onay verdi? Size kalırsa nedir buradaki esas etmen, faktör ve dinamik? Ve de İsveç konusu ne olacak sizin kanaatinize göre? Cem Gürdeniz: Türkiye’de Atlantik bağımlılığı ve Amerika korkusundan ötürüdür. Çünkü ABD gerek FETÖ kumpas davaları, gerekse de 15 Temmuz 2016’ta şunu ispat etti: “Benim çıkarlarıma aykırı hareket edersen, bütün siyasetçi ve devlet adamlarının dosyalarını teker teker açıklarım, Dosyası yoksa Ergenekon ev Balyoz’da olduğu gibi kumpas kurdururum, hayatınızı mahvederim”. O yüzden büyük bir korku var. Çünkü Türkiye’de açığı olmayan siyaset adamı oranı herhalde yüzde bir veya ikidir. Çoğunun dosyası var. Amerika korkusundan ve de seçim dönemine girildiği için hiç kimse de ABD’yi karşısına almak istemiyor. NATO üyeliğinin, ABD ile aynı yatağa girmenin ödülü budur. ABD çok güzel kumpas kurar. Bunu bütün dünyadan örnekleriyle görüyoruz. O yüzden bundan korkuyorlar çünkü dediğim gibi çoğunun zaafı var; yolsuzluklar, usulsüzlükler ve ahlaksızlıklar var ortada. Hem iktidarda hem de muhalefette. Yani Türkiye’de ABD’nin en büyük başarısı bana göre Türkiye’de 1946’dan sonra siyaseti zenginleşme aracına dönüştürmeye, kirlenmeye, niteliksizleştirmeye ve namuslu insanları siyasetten uzaklaştırmaya büyük katkı sağlamış olmasıdır. -Yani anladığım kadarıyla bu gidişle İsveç’in de üyeliğine onay verecek mi Türkiye? Cem Gürdeniz: Benim tahminime göre yüzde 100 verecek. -Dediklerinize bakılırsa Türkiye’nin NATO üyeliğinin en ufak bir artısı, avantajı ortada kalmamış durumda… Cem Gürdeniz: Hayır, hiçbir şekilde yok. Aksine Türkiye İncirlik’teki uçaktan atılan taktik nükleer silahlar nedeniyle son derece tehlikeli bir konumda. Nükleer stratejideki “counter-force”, yani “karşıt-kuvvet” stratejisinin bir hedefi haline gelmiştir. Çünkü nükleer stratejide, eğer nükleer silahlar varsa, ilk vurulması gereken yerlerdir buralar. Yani Rusya’daki savunma planlamacılara göre, eğer nükleer bir savaş aşamasına gelirlerse Adana bölgesindeki İncirlik üssü nükleer silah ile “First – Strike”da, yani ilk darbede vurulacak bir numaralı alandır. O nedenle Türkiye’yi nükleer hedef listesinde başa taşımıştır. Bu son derece tehlikelidir. Türkiye’den derhal bunların uzaklaştırılması gerekir. Diğer bir “counter-force”da Kürecik’teki radardır. Bu da aynı şekildedir. Yani yarın öbür gün diyelim ki Ukrayna NATO üyesi oldu. NATO – Rusya savaşı başladı ve taktik nükleer aşamaya geldi, Rusya’daki nükleer planlamacıların hedefinde Türkiye’de iki yer olur: Biri “İncirlik”, diğeri ise “Kürecik”tir. Bunu çok net olarak söylüyorum. https://tele1.com.tr/amiral-cem-gurdeniz-finlandiyanin-nato-uyeligi-onaylandi-ama-kktc-icin-tek-adim-atmadilar-833154/"SAVAŞ, KAOS VE KUMPAS YARATMA GÜCÜ"
-Anlattıklarınızdan çıkan sonuç şu ki, Türkiye’nin NATO üyeliğinde gelinen noktada tek bir sorun olmasından ziyade birden çok, sayısız sorunun olduğu adeta problemler yumağı gibi bir durum söz konusu. Yani ortada pek çok ciddi ve kronik sorun var. Cem Gürdeniz: Son 70 yıldır her alanda hem dikine hem enine büyüyen bir krizden bahsediyoruz. Bir sorunlar yumağı. Ve bu sürekli büyüyor ve karmaşıklaşıyor. Ama gerçek olan o ki, NATO’nun kurulma nedeni Sovyetleri durdurmaktı. Sovyetler çöktü. “Sovyetler çöktükten sonra bir inch bile doğuya doğru büyümeyeceğiz” dediler ancak sürekli genişleyerek Rusya’yı sıkıştırdılar ve Ukrayna Savaşı’nı başlattılar. ABD kriz olmadan, savaş olmadan yaşayamaz. Büyük hegemonların savaşlara, krizlere ihtiyaçları vardır. Şu anda o fırsat bulunmuştur, gönüllü bir ulus bulunmuştur: O da Ukrayna’dır. ABD şimdi Tayvan’da “gönüllü bir ulus” arıyor. Geçenlerde bir Amerikalı generalin konuşmasını dinledim. Adam, Ukrayna yerine Tayvan diyor. Polonya yerine Japonya diyor. Romanya yerine de Güney Kore diyor. Bu kadar da utanmazca, fütursuzca yorum yapabilecek seviyeye geldiler. Halbuki bunu idame edecek güçleri yok. Bütün konuşma ve makalelerimde söylüyorum: ABD deniz gücü, Amerikan gücünün asıl unsurudur. Soğuk Savaş bittiğinde 600 gemileri vardı. Şimdi ise 280 gemileri var. Hiçbir yere yetişemiyorlar. Şu an Çin ile bir savaş çıksa Amerikan donanması Pasifik’te çok ciddi zorlanır ve kaybeder. Ama hala, dünyada 70 yıldır ektikleri tohumlarla, o gücü kullanmaya çalışıyorlar. Amerika’nın bana göre bugün tek bir gücü kalmıştır. O da: Sonuç alamayacağı savaş, kaos ve kumpas yaratma gücüdür. Bunun dışında bir gücü yoktur. Başladığı bir şeyi de hiçbir şekilde bitiremez. Sadece Avrupa Birliği’nde kendi uzak akrabalarını vassal durumda tutmaktan başka… Onu başarıyla yaptıklarını da söyleyelim. https://tele1.com.tr/amiral-cem-gurdeniz-turkiye-natodan-cikmalidir-833997/"TEK BİR KİŞİ ÇIKIP 'İNCİRLİK'İ KAPATALIM' DEMİYOR"
-Türkiye’nin NATO’dan çıkma ihtimali var mı size göre? Var ise ne oranda var? Bu gerçekçi mi size göre? Siz her şeye rağmen bu olasılığı gözetiyor musunuz? Bir de bu gerçekleşirse şayet; Türkiye tek başına ne yapar ne yapabilir açıkçası? Ve de bunun sonuçları ne olur Türkiye açısından? Söz gelimi Rusya ve Çin ile bir askeri ittifaka mı gider, gitmeli midir size kalırsa? Yoksa savunmasını tamamen kendisi mi üstlenmelidir? Cem Gürdeniz: Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü’nde “Diyalog Ortağı”; BRICS’e üye olmak için müracaat etmiş bir ülke. NATO ülkeleri arasında bunu bizden başka yapan hiç kimse yok. NATO 15 Temmuz’a müdahale olmuş bir güç. 15 Temmuz 2016’tan sonra, NATO’nun tanker uçaklarının hava kuvvetlerine darbe girişimi için yardım ettiği ortaya çıktı. Ortada halka ateş açan ve 400 kişiyi öldürmüş bir terör örgütü var. Kumpas kurmuşlar zamanında. Deniz kuvvetlerinin ve TSK’nın en iyi subay ve amiral, generallerini tasfiye etmişler. 15 Temmuz’da durmamışlar, ateş gücü kullanmışlar. Sen kalkıyorsun (NATO), bunlara koruma sağlıyorsun. Türkiye’nin NATO üyeliği bana kalsa 16 Temmuz 2016 günü biterdi. Ama bitmedi. Dediğim gibi, bu işte imparatorluk korkusu, Amerika korkusu var. Bu korkuyu da doğal karşılıyorum. Çünkü siyaset adamlarının çoğunun tarih bilgisi yok, jeopolitik bilgisi yok, gelişmeleri göremiyorlar. Dolayısıyla aynen Demokrat Parti zamanında yapılan hatalar (1950 – 1960) gibi, örneğin Kore’ye meclis onayı olmaksızın asker gönderilmesinde yaşandığı; NATO’ya üyelik için adeta yalvarılması gibi. Peki Türkiye bu aşamaya nasıl gelir, bu nasıl olur?.. Benim tahminim: ABD’nin Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması içim baskısı olabilir. Ama Washington Anlaşması’nda “NATO’dan Çıkma” diye bir madde yok. Yani NATO’dan ülke ancak kendi isteğiyle çıkabilir. De Gaulle’ün Fransa’sı 1966’da, Yunanistan ise 1974’te NATO’nun askeri kanadından çıkmışlardı. Ardından geri geldiler. Diğer yandan şu an Türkiye’ye bir saldırı olursa NATO Türkiye’yi savunmaz. Türkiye’nin güney doğusunda 50 – 60 bine yakın şehidimiz var bizim. 1984’ten beri sürekli cenaze kaldırdı Türkiye. Peki PKK’ya en büyük destek kimden geliyordu? Ki hala da geliyor: Amerika Birleşik Devletleri’nden. PKK,YPG – PYD için Amerikalı general “bizim müttefik kara gücümüzdür” diyor. ABD ondan sonra da “Türkiye bizim stratejik ortağımızdır” diyebiliyor. O bakımdan Türkiye şu gerçeği bilmeli: ABD kendi çıkarları söz konusu olduğu sürece Türkiye’ye her yolu deneyerek müdahale eder. Bugün Türkiye eğer “Ben NATO’dan çıktım” derse, ABD son derece rahatsız olur. Zira “Kenar Kuşak” çöker. Rusya’nın ihracat ve ithalatının yüzde 60’ının geçtiği çok kritik bir su yolu olan Türk Boğazlarının dolaylı kontrolünü kaybeder. Dünyada deniz ulaştırmasını kontrol ettiğiniz sürece hegemonyanız devam eder. En önemli ulaştırma düğüm noktasının kontrolünü kaybediyorsunuz. O yüzden ABD, “Dedeağaç” ve “Girit”e bu kadar çok yatırım yapıyor. “Türkler NATO’dan çıkarsa” diye… Hem Türkiye üzerine de baskı uygulamış oluyor. Şimdi dolayısıyla Türkiye’nin NATO’dan çıkması ihtimali kamuoyunda, “Ruslar bize saldırmayacak kanaatinin” yaygın olmasıyla ilintili olacaktır. Ben Rusya’nın bize saldırma ihtimalinin olmadığını söyledim. Niye saldırsın?!.. Bu kadar iyi ilişkiler içinde olan bir ülke, nükleer santralini kurmuş, S-400’leri vermiş, bu kadar turist yolluyor, tarım ürünlerinizi alıyor. Doğal gaz borcunuzu silmiş. “Doğalgazda merkez yapalım sizi” diyor. İki tane boru hattınız var. Saymakla bitmiyor. Sizin komşunuz. Coğrafyayı değiştiremeyeceğinize göre sonsuza kadar beraber yaşayacağınız bir ülke. Kendini Amerika’da yaşar gibi hisseden küçük bir azınlık “benim için Amerikan çıkarları çok önemli, her şey onlara feda olsun, gerekirse Anadolu’nun Mehmetçiği de Amerikan çıkarları için kanını döksün!” demeye devam ediyor. Şu an geldiğimiz durum budur. Karşımızda ciddi bir tehdit var. ABD’nin Türkiye’ye karşı PKK’ya yaptığı yardımlarla, NATO müttefiklerimizin Türkiye’nin jeopolitik çıkarlarının olduğu her alanda karşımıza çıkması. Kıbrıs’ta da karşımıza çıkıyor. Ege’de de karşımıza çıkıyor. Montrö’de de karşımıza çıkıyor. Bu nasıl bir ittifak sistemi öyleyse?!.. Benim tahminime göre süreç şöyle olur: Gelecekte Türkiye’de gerek kamuoyu, gerekse siyaset belirli bir olgunluğa eriştiklerinde NATO üyeliği tartışılır. Fransa savaştan 20 yıl NATO kurulduktan 17 yıl sonra kurucu üye olduğu halde NATO’dan ayrıldıysa, Türkiye de bu konuyu tartışabilir. ABD, Türkiye ile normal, eşit bir devlet gibi ilişki kurmayı öğrenmeli. Türkiye’yi bir vassalı gibi görmemeli. Ama şu an öyle görüyor, Bon Pour L’orient olarak görüyor. Finlandiya’nın üyeliğinde bunu gördük. İsveç’te de göreceğiz. Türkiye’ye Amerikan senatörlerinden, şundan bundan çok ağır mektuplar geliyor. Türkiye’nin onuru ile oynanan durumlar oluyor. Türkiye’den ise tık yok. Ecevit ve Demirel bile ABD’ye üs kapama veya demarşta bulunma konusunda çok daha cesurdurlar. Türkiye’ye ağır hakaretler, yaptırımlar uygulanırken tek bir kişi çıkıp da “Kürecik’i, İncirlik’i kapatalım’’ diyemiyor. O bakımdan bugünkü konjonktürde Türkiye’de hiçbir kesimden ‘’NATO’dan çıkalım” gibi bir çıkış beklemiyorum. NATO’dan ne zaman çıkılır? NATO size öyle bir emri-vaki yapar ki, hiçbir çıkarınız olmadığı halde askeriniz şehit düşmeye başlar. Ve tüm bunların sizin çıkarınıza olmadığını halk görür, o zaman Türkiye’de halk uyanır. “Biz ne yapıyoruz?!..” der. İşte o zaman Türkiye kendi özüne döner."TÜRKİYE'Yİ İŞGAL EDEBİLECEK HİÇBİR GÜÇ YOKTUR"
-Peki o durumda Türkiye’nin Rusya ile, Rusya başta olmak üzere Kuzey Avrasya paktı ile; ekonomik açıdan başta olmak üzere hem de az çok jeostratejik ve jeopolitik belki de askeri bir ittifakı söz konusu olabilir mi? Cem Gürdeniz: Ben mevcut iktidarın sabit bir devlet politikası olduğunu sanmıyorum. Mevcut iktidar duruma göre kendisini oryente ediyor. Yani güç oyunlarına göre. Amerika’dan bir saldırı görürlerle Rusya’ya yaklaşıyorlar. Amerika iyi bir niyet gösterirse, Rusya’dan taviz koparmaya çalışıyor veya Rusya’ya karşı tutum alıyorlar. Veyahut da farklı farklı denge oyunları. Suriye ile başından beri bunu yaşadık. Bizler yazdığımız yazılarda, yaptığımız deklarasyonlarda “Aman Suriye ile kötü olmayalım, Esad Rejimi ile iyi geçinin” deyip durduk. Ne oldu: Şimdi bizim dediğimize geliyorlar. Aynı şekilde Mısır ile ilişkilerde “Bu İhvan siyaseti çok yanlış. Süveyş Kanalı’nı tutan bir ülkeyle kötü olmayın dedik. Türkiye’nin dış ticaretinin en az yüzde ellisi Süveyş’e bağımlı. Bu ülke ile iyi ilişkiler kurun” dedik, durduk. Neler yazdık ve söyledik. Ne oldu: Şimdi onlarla da ilişkiler başladı. Yani hata üstüne hata yapıldı. Deneme yanılma usulü ile dış politika olmaz. Sonra hataları düzeltmek için, maalesef hepimizi küçük düşüren manevralar yapıyorlar. Yaptıkları doğru, tabii ki Mısır ve Suriye ile ilişkilerin düzelmesi gerekir. Özetle Türkiye’nin şu anda NATO ile olan ilişkilerinde en çok dikkate alması gereken konu “milli çıkar” olmalı. NATO artık benim milli çıkarlarıma hizmet etmiyor. NATO şu anda Türkiye’nin aleyhindeki pek çok kurgunun Türkiye’deki bir nevi yumuşak güç uygulama aracına dönüştü. Sert güç zaten uygulayamaz. Bir de “Türkiye NATO’dan çıkarsa, NATO güçlerinin Türkiye’ye saldıracağı” gibi bir teori var. Yani Yunanistan’ı saldırtırlar, Sonra da Yunanistan’ın yanında gelirler biçiminde. Hiçbir NATO gücü, hiçbir Avrupalı veya Amerikalı Yunanistan için gelip Anadolu’da savaşmaz. Bu kadarını söyleyeyim. Türkiye’ye zarar verecek birkaç günlük bir hava veya deniz operasyonu olabilir en fazla. Belki buna katılabilirler. Ama hiçbiri de Türkiye’de rejimi, iktidarı değiştirebilecek bir işgali başlatamaz. Türkiye’yi işgal edebilecek hiçbir güç yoktur. 85 milyonluk bir ülke, 1984’ten beri savaşan bir ordu. Mevcut iktidara ve de FETÖ’nün yaptıklarına rağmen halen milli birlik ve beraberliğini askeri alanda, savunma alanında koruyabilecek potansiyeli çok ama çok ama çok yüksek bir ordudan bahsediyoruz. Onların bu ancak hayalinde olur kısacası… Gürdeniz ile röportajın birinci ve ikinci kısımlarını okumak için tıklayın.
Muhabir: Aziz Turgut Altun