Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1 ekranlarında iktidarın İsrail'le ticaret ilişkisini yorumladı. "Türkiye’nin takip ettiği diplomasi söylem diplomasisidir" diyen Davutoğlu, İsrail'le ticaretin hala devam ettiğini vurguladı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1 ekranlarında, Zeynel Lüle'nin sunduğu 'Liderler Özel' programının konuğu oldu. Davutoğlu, seçim sonuçlarından yeni anayasa teklifine, Akşener'in Altılı Masa'dan ayrılma sürecinden İsrail'e ticaret kısıtlamasına birçok konuda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

"31 MART TÜRK SİYASETİNDE CİDDİ BİR DÖNÜŞÜM"

Seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu AKP'nin 22 yıllık tarihinde ilk kez ikinci parti olarak çıktığını söyledi. 2015'ten bu yana AKP'nin oyunun sürekli düştüğünü ifade eden Davutoğlu şunları kaydett:

"31 Mart seçimleri Türk siyasetinde ciddi bir dönüşümün izlerini taşıyor. Geçen sene 28 Mayıs seçimleri sonrasında iktidarda olağanüstü bir özgüven vardı. Ve zannetti ki halk kayıtsız şartsız desteğiyle arkasında. Bu bir yanılsama. Özellikle güvenlik kaygıları ve maalesef milli ve dini değerlerin istismarı üzerinden yürütülen bir kampanya sonrasında genel seçimlerde halk istikrar düşüncesiyle, kaos çıkmasın düşüncesiyle bir tercihte bulunur ama yerel seçimlerde mutlaka cezalandırır. İktidarın halk nezdinde bir itibarı kalmadı. Geçen seçimler istisnai bir tablo teşkil etmişti. Aslına bakarsanız, 2015’ten bu yana Ak Parti’nin oyları sürekli düşüyor. Eksik olan oyları MHP’nin oylarıyla kapatarak iktidarını sürdürüyor. Öyle ki, bu erime, bu düşüş gözlenen bir şeydi. 31 Mart bunu açık bir şekilde ortaya koydu. 22 yıllık Ak Parti tarihinde ilk kez ikinci parti durumuna düştü. Ak Parti’nin ve sayın Erdoğan’ın ciddi bir şekilde yara alması gereken bir uyarı ve Türkiye’de de bir siyasi değişim habercisi."

YENİ ANAYASA TEKLİFİNE NE DİYECEK?

Davutoğlu yeni anayasa teklifine verecekleri cevaba ilişkin şunları söyledi:

"Yeni anayasa teklifini samimi bilmiyorum. Genellikle ekonomik krizin yoğunlaştığı dönemlerde, halkın iktidara tepkisinin arttığı dönemlerde yeni anayasa konusu gündeme getirilir ve siyaset bununla meşgul edilir. Keşke samimi bir niyetle yeni anayasayı önümüze getirseler. Ama yeni anayasa dediğinizde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dokunulmayacak dediğiniz anda geri kalan maddeler ne işe neyi ifade eder?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aksayan çok yönü var. İsteniyor ki yüzde 50+1 yerine yüzde 40+1 olsun. Bu bir anayasa reformu değil. Yüzde 40+1’de onları artık kurtarmaz. Bir müddet sonra o da yetmeyecek başka bir şey… Bu reaksiyoner bir tavırdır, konjonktürel bir tavırdır. Anayasalar konjonktürle yazılmaz. Kalıcı metinler olması lazım. Bugün sizin işinize yarayan bir husus yarın başka birinin işine yarar."

14-28 MAYIS SEÇİMLERİ VE ALTILI MASA SÜRECİ

Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin nedenlerinden birinin Akşener’in masadan kalkması olduğunu kaydeden Davutoğlu şunları söyledi:

"Seçmen şuna bakar; bu insanlar ülkeyi yönetebilecek mi? Yönetirse ben buradan bir menfaat elde edebilecek miyim? Benim hayatımın standardı yükselecek mi? Maalesef bütün çabalarımıza rağmen Altılı Masa içerisindeki bazı tartışmalar ki benim o süreçte hiçbir lider aleyhinde bir şey telaffuz etmediğim gibi içeride de sorunları çözmeye çalıştım. Fakat bazı olaylar seçmenin kafasını karıştırdı. Ayrıca terörle mücadele konusunda montaj videolara kadar istismarlar yapıldı ve dini özgürlük alanlarının daralacağı gibi kaygı yayıldı. Biz bunları nasıl aşabilirdik? Önce teklif ettim sonra 14 Mayıs’ta seçimin ilk raundu geçtiğinde de Kılıçdaroğlu’na şunu söyledim: Bu seçimin ilk raundu ve Erdoğan yüzde 50’yi geçemedi. İkinci raundda biz kazanacağız denilmeli dedim. Ama bunu derken altı liderin olduğu ortamda bakanlar kurulunu çıkıp açıklayalım dedim. Böylece halkta ‘hazırlar’ kanaati oluşsun. Eğer bakanlar kurulu açıklanabilmiş olsaydı dengeler Millet İttifakı lehine olabilirdi."

"İSRAİL'LE TİCARETİN AHLAKİ BİR YANI YOK"

İsrail'le ticaretin hala devam ettiğini söyleyen Davutoğlu, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"İsrail’le ticaretin soykırım sürerken devam ediyor olması asla Türk milletine mal edilmemelidir. Bu sorumluluk bu millete ait değildir. Bu millet böyle bir zulüm karşısında Gazze’nin yanındadır. Ama Türkiye’nin bu savaşta takip ettiği politika kara bir leke olarak anılacaktır. 195 gündür savaş devam ediyor. Bu 195 gün içerisinde de Türkiye’den giden gemiler soykırımcı askerlere gıda, askeri elbise, av silahı, jet yakıtı, çimento gönderiyor. Bunun izah edilir bir tarafı yok. Bunun ahlaki hiçbir yönü yok. Hiçbir ticari çıkar böyle bir insanlık suçunu meşru gösteremez. Bizim Türkiye olarak daha aktif bir politika takip etmek ve her şeyden önce net bir ticaret ambargosu, hava sahasının İsrail uçuşlara kapatılması dahil tedbirler alınması lazım.

2009, 2012, 2014 savaşlarında ben arabuluculuk yaptım İsrail ve Filistin arasında. Ama o zaman Filistin tarafı bizi kendi görüşlerini savunabilecek yetkinlikte görürdü, İsrail tarafı da Türkiye’nin uygulayabileceği diplomatik müeyyidelerden çekinirdi. Şimdi İsrail’in herhangi bir çekincesi yok. ‘Savaş sürerken dahi bize mal gönderdi’ diye düşündüğü Türkiye’den niye çekinsin? Türkiye’nin takip ettiği diplomasi söylem diplomasisidir. Yüksek hamaset nutukları ama gerçek anlamda etkin bir diplomasi takip edilmesi imkansız.

Kısıtlama geldikten sonra da demir-çimento satışları devam ediyor. İtiraz eden çıkmıyor. Çünkü uluslararası ulaşım ve deniz ticareti verilerinde var. Bu yolla gösterişte bir kısıtlama getirme görüntüsü veriyorlar gerçekte ise ticaret aynı hızla devam ediyor. Mayıs ayının ilk haftasında nisan ayı ticaret verileri açıklanacak. Hep beraber göreceğiz ne kadar kısıtlama olmuş."

https://tele1.com.tr/ahmet-davutoglundan-iran-israil-gerilimi-yorumu-netanyahu-gerilimi-tirmandirarak-iktidarini-korumayi-amacliyor-1045310/
Kaynak: TELE1