Adnan Oktar davasının 57. duruşması etkinlik pişmanlık hükmünden yararlanan tutuksuz sanıkların savunmalarıyla devam etti. Etkin pişmanlıktan yararlanan Ayça Pars, ''Biz eskiden 'hocam' diyorduk, sonra 'Adnan' dememizi istedi. En son da 'aşkım' demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı'' dedi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonlarında görülen davaya etkin pişmanlık hükmünden yararlanan 9 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı. Örgütün kapatılan televizyon kanalı A9 TV’nin reji sorumlusu sanık Ayça Pars örgütün yapısını anlattı.

'Bana itaat eden Allah'a itaat eder' diyordu'

Örgütten ayrılmak isteyenlere karşı yapılan faaliyetleri anlatan Pars, "Oktar dağılmaya karşı iki kavram sundu. Birincisi Kuran’dandı ‘Biz hak cemaatiz, bu yüzden bana itaat etmek zorundasınız. Bana itaat eden Allah’a, Peygamber’e itaat eder. Bana ihanet eden Allah’a peygambere ihanet eder’ dedi. Bu şekilde örgütlenmeye başladılar. Biz de inandık. İkinci kavram ise münafık kavramıdır. Kuran’daki münafık kavramını göstererek ayrılan herkese münafık damgası vurdu. ‘Örgütten ayrılan herkes münafıktır’ dedi. Bugüne kadar örgütün bu halde olması ve hala böyle devam etmesinin en önemli sebebi bu iki kavramdır” dedi.

'Bacılar ve kardeşler grubunu kurdu'

Oktar’ın hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu ifade eden Pars, “5. ve 6. gruptakiler örgüte karşı gelenlerdi. Birinci grup tebliğ grubuydu. 2000 yılı sonrasında gruplar çok karıştı. Erkek kız ayrımı diye gruplar oluştu, ‘Bacılar’ ve ‘Kardeşler’ grubunu oluşturdu. Bizim kardeşler grubuyla görüşmemizi yasakladı. İzinli birkaç kişi zaruri işlerde telefonla görüşebiliyordu. Bunlar Oktar’ın emriyle oluyordu. Oktar’ın emri olmadan hiçbir şey yapılmıyordu. İmam bacılar, Oktar’a rapor veriyordu” şeklinde konuştu.

'Oktar'dan habersiz saçıma toka bile alamam'

Pars, savunmasında cemaatin fonu olduğunu ve fonun başında Alev Babuna olduğunu ifade etti. Bacılar isimli kadınlardan oluşan grup üyelerinin tek başına dışarı çıkamayacağını dile getiren Pars, Adnan Oktar’ın emriyle örgüt üyelerinin sadece zorunlu işlerini yapmak için dışarı çıkabildiklerini öne sürdü. Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, örgüt üyelerine ait evleri sorunca Pars, “Adnan Oktar’dan habersiz ben saçıma toka bile alamam. Böyle bir ağ vardır. Gayrimenkul almak vesaire böyle bir şey mümkün değil. Tek kişi üzerine ev alınmaz zaten. Adnan Oktar ‘Şunların üzerine ev yapın der’ onun üzerine ev yapılır. Bizim üzerimize bir araba yapabilirler fakat evi birkaç kişi üzerine yaparlar” cevabını verdi.

'Maaş kartlarımız Alev Babuna'daydı'

Pars, Boğaziçi Üniversitesi’nde Matematik Bölümü okuduğunu belirterek, “4. sınıfta Adnan Oktar’ın emriyle okulu bıraktım. Bizim toplumla bağımızı koparmaya çalışıyorlardı. Okulu bıraktığımı aileme söyleyemedim, ömürleri boyunca beni okutmuşlardı. Aslında çok parlak bir öğrenciydim. Örgütsel faaliyetlere girdim. Sadece tercümeler ve araştırmalar yaptım. Maddi gelir sağlamak için çeşitli işe girdim, maaş kartım Alev Babuna’daydı. Maaşımı Alev Babuna alıyordu. Herkesin kartı Babuna’daydı. Son zamanlarda kartları Pelin Akçalı almaya başladı” dedi.

'Önce 'Adnan' sonra 'aşkım' dememizi istedi

Örgüte 1989 yılında girdiğini belirten Pars, "Bizim eskiden kıyafetlerimizin renkleri bile sayılıydı. Çekici olmayalım, hatlarımız belli olmasın diye erkek gömlekleri giyerdik. Oktar’ın talimatıyla kadınlar bu hale geldi. Adnan Oktar’a yönelik yapılan danslar vesaire çıplaklıktan öte müstehcendi. Sebebi Oktar’ın ilgi odağı olarak gösterilmek istenmesiydi. Biz eskiden 'hocam' diyorduk, sonra 'Adnan' dememizi istedi. En son da 'aşkım' demeyen dayak yiyordu. Zoraki bir şekilde herkesi alıştırdı. O pozların yanında ayet paylaşıp da 'İslam’da kadın böyle olur' demelerini ben kabul edemedim” dedi.
Muhabir: Alp Yanardağ