Farabi bizi görseydi…

Yayın tarihi: 24 Mart 2020 Salı 7:07 pm - Güncelleme: 1 Mayıs 2020 Cuma 6:52 pm

Sayıl Cengiz Gündoğdu

Bungun bir havada yazıyorum… Belki hava bungun değil. Öznel olarak bana öyle geliyor. Aslında sabah esenlikliydim… Barış Terkoğlu’nun gözaltına alındığını öğrenince esenliğim dağılıverdi.

Şimdi Farabi’yi düşünüyorum… Şöyle diyor Farabi “Zamanın başaşağı gittiğini gördüm. O zaman konuşmalarımda bir yarar olmadığını anladım. Bütün başları sıkıntı, üzüntü kaplamıştı. O zaman evime çekilmeyi, onurumu korumayı yeter buldum.”

Farabi, (870-950) güçlü bir filozoftur. İslam dünyasında Aristoteles birinci öğretmen, Farabi ikinci öğretmen sayılır…

İnsanlık… Özellikle İslam dünyası Farabi’nin çizdiği yolu benimseseydi, bugün kaçgunda yaşamazdı…

Farabi, Erdemli Toplum görüşüyle, insanlığın önünü açmak için görkemli bir öğreti oluşturmuştur.

Farabi, erdemli toplum için şöyle der “İnsanların kendileriyle hakiki anlamda mutluluğun elde edildiği şeyler için birbirlerine yardım ettikleri şehir (toplum) erdemli, mükemmel bir şehirdir.” (y. 100)

Ancak erdemli kenti kurmak kolay değildir.

Erdemli kente zıt kentler şöyledir:

  • Cahil kent
  • Bozuk kent
  • Karakteri değişmiş kent
  • Doğruluğu bulmamış kent

Cahil kent halkı: Bunlar mutluluğu bilmezler. Bunlar aydınlanmayı anlayacak durumda değildir. Cahilce uğraşlar uğruna ömür tüketirler.

Bozuk kent: Tıpkı Cahil kent halkı gibidirler.

Karakteri değişmiş kent: Bu kent halkı eskiden erdemliydi. Zamanla kent halkı değişmiş, erdemden uzaklaşmıştır.

Doğruluğu bulmamış kent halkı: Bu kent halkı yararsız-yanlış görüşlerle yaşar. Bu kent yöneticisi kendisine vahiy indiğini söyler halkı aldatır.

Farabi’ye göre “Bu şehirlerin hükümdarları, erdemli şehirlerin hükümdarlarının zıddı, onların yönetimleri erdemli yönetimlerin zıddıdır. Bu şehirlerde yaşayan bütün diğer insanlarla ilgili olarak da durum aynıdır.” (112)

Bu duruma göre Türkiye, erdemli kentten, karakteri değişmiş kente kente dönüşmüş bir devlettir.

Toplumları bilgiye göre kategorize eden Farabi, savaş için şöyle der, “Bir aynı tür içine giren varlıklara gelince, bunlarla türün kendisi, onları birbirine bağlayan bir bağdır ve onların bu türden dolayı barış içinde yaşamaları gerekir. O halde insanlar söz konusu olduğunda onlar arasındaki insanlık, bağlayıcı bağdır.(136)

Farabi, din, mezhep, cins, ırk gibi konumları aşarak, insanın tür bilincine varmasını disipline etmiştir.

Farabi’ye göre insanlar arası savaş tür bilincinden yoksunluktur.

Farabi bizi görseydi ne derdi acaba…

Farabi, İdeal Devlet, Açıklamalı çeviri Prof. Dr. Ahmet Aslan, Vadi Yayınları, Ankara, 1997.