Aslında bu tartışılan süreç, Nisan 2012'de 4+4+4 yasasının hayata geçirilmesiyle başladı. Ancak, her nedense 10 yıl diyorlar. Hangi iki yılı dışladılar? Seçmişlerdir muhakkak zira seçip ayırma konusunda oldukça mahirler. Neyse konumuz bu değil!
Unutmak mümkün değil, o günlerde de kindar-dindar nesil çağrıları, yeni bir Türkiye, yeni bir rejim inşa ediyoruz söylemlerini çok tartıştık. Hem eğitimcileri hem sendikaları televizyonlar günlerce gündemde tuttu. "Eğitim sistemi bunun üzerinden şekillendirilecek " açıklamaları yapıldı ısrarla.
Ardından 2017'de mevcut bakan müsteşarken, yani süreçte aktif görevliyken Türkiye'de 1'inci, 5. ve 9. sınıflarda verilen eğitim programında gerçekleştirilen köklü değişiklikler, tartışma yarattı. Darwin'in türlerin kökenini inceleyen Evrim Teorisi, 2017-2018 eğitim dönemi ile birlikte müfredattan çıkarıldı. Yetmedi tüm okullara mescid ve abdesthane yapılması zorunluluğu getirildi. İlkokuldan liseye 51 programda değişiklik yapıldı. Bu değişiklikler içerisinde Atatürk'e ilişkin bazı bölümlerin çıkarılmasının önerilmesi ve çocuklara 7. sınıftan itibaren "cihat" kavramının anlatılmasına ilişkin değişiklikler, gelen tepkiler nedeniyle geri çekildi.
O zamanda yine bugün dediği gibi "eğitimcilerle hazırladık, öğretmenlerimizin görüşü için açık platform kurduk" diyordu Milli Eğitim Bakanlığı. Ama eğitimciler ile zıt düşüyordu. Evrim Teorisi'ni öğrenmeyen bir öğrencinin biyoloji ve fen derslerinde pek çok konuyu anlamasının mümkün olmadığını savunurken öğretmenler, bakanlık ise "lise öğrencisi evrimi kavrayamaz" diye diretiyordu adeta.
Yıl 2024. Biz yine eğitimde müfredat tartışıyoruz!
2012'den 2024'e kaç Milli Eğitim Bakanı eskittik acaba bilen var mı? Şimdi bildiğiniz gibi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini açıkladı. Türkçe'nin Arapça istilasına uğradığı başlıktan da anlaşılıyor. Model, tarih ile ilgili de ciddi eleştiriler aldı. Yeni müfredat taslağının eğitim sistemini ideolojik bir bakış açısıyla şekillendirme tehdidi taşıdığı, bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşarak ezberci ve dogmatik bir eğitim anlayışını teşvik ettiğini egitimciler söylüyor.
Meraktayım; eğitimin gerçek bileşenleri sürece dahil edildi mi ? Geçmişin değerlendirmesi ile ihtiyaç analizi yapıldı mı? Bilimsel tespitler ve pilot uygulamalar gerçekleştirildi mi?
Belli ki bunlardan uzak bir yerde gerçekleşmiş bu 10 yıllık çalışma.
Bunlar yapılmış olsaydı ne olurdu?
Eğitimci değilim ama kendimce fikirlerimi paylaşmak isterim. Öncelikle çocukların bilgiye ulaşmak için kitap ya da sınıfa muhtaç olmadıkları dijital dünyada yaşadığımız hesaba katılırdı. Bu kapsamda öğrencilerin teknoloji, araştırma, iletişim ve kültürel anlayış konularında da kabiliyet kazanmalarının temel amaç olması beklenirdi.
Öğrencilere en büyük katkının 21. Yüzyıl'da gerekecek alışkanlıkları kazandırma olduğunun bilincinde davranırdı emek sahipleri.
Bunlar arasında sahte haberleri ve internet üzerinden saldırıyı ayıracak eleştirel düşünmeyi, virüs karşıtı yazılım yüklemeyi ve yazıcı kullanmayı özellikle saymak gerekir. Geleceğe yüzünü dönerdi öğretilmesi istenen hususlar.
Ancak; üzülerek söylemek gerekirse bunların hiçbiri yok. 10 yıldır emeği geçen, Türkçesi bizden bağımsız olarak müfredat hazırlayan, tecrübesi bol kişilere tavsiyem lütfen "Beyaz Zambaklar Ülkesi"ni okuyun. Kalın değil gözünüz korkmasın. Ben iki saatte okudum. O kitabın özeti buraya sığmaz ama "eğitimin anayasası" olarak betimlenen müfredat hazırlama işi için öyle güzel bir kılavuz, anlatamam, okumanız lazım.
Bu arada, 18 Mayıs'ta saat 13:00'de Saraçhane'de eğitimcilerin mitingi var. Hep bir ağızdan "Türkiye Cumhuriyetinin 101. yaşında Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan müfredatın neden kabul edilemez?" olduğunu anlatacaklar.
Biz de takipteyiz. Başta Sayın Bakan olmak üzere, adı bize yabancı müfredatı hazırlayan herkesin izlemesini öneririz. Yoğun geçen 10 yıla tek gün eklemeden 2 saatte anlatacaklar ; neden eğitimin ideoloji tatmin alanı olmayacağını. Bakan beyanlarında da var: Fikir almayı seversiniz. O gün orada Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında tek yürek olabilmek dileğiyle.
Haydi esenlikle güzel günlere ...