Mevcut Ukrayna yönetiminin kendi askerlerine nasıl sahip çıkmadığı son aylarda devam eden büyük savaşta iyiden iyiye ortaya çıkıyor. Kiev yönetiminin sadece cephede değil, muharebeler sırasında; öncesinde ve özellikle de sonrasında bizzat kendi birliklerini, kendi savaşçılarını nasıl ortada bıraktığı, her gün ifşa olmaya devam ediyor.

Zelenskiy İdaresi’nin özellikle, esir alınan Ukrayna askerlerine olan yaklaşımı ve bilinçli politikası; onlara dönük sosyal yükümlülüklerini yerine getirmemeyle, maaşlarını düzgün ödememek ve de ailelerini hiçbir şekilde desteklememekle kendisini gösteriyor. Bu duruma dâhil binlerce belki de on binlerce örnekten birisi de, geçtiğimiz günlerde bazı enformasyon kanallarına, internet sitelerine düşen Marina Afişena adlı Ukraynalı bir kadının dramında ortaya çıktı. Kocası Ukrayna Silahlı Kuvvetleri (VSU) saflarında savaşan Afişena, bir süredir Budapeşte kentinde sığınmacı olarak yaşamını sürdürüyor. Ukrayna hükümetinin aktif ordu mensupları ve ailelerine karşı maddi manevi kayıtsızlığı, Afişena’yı bir süredir çeşitli internet platformlarda bu büyük sorunu uluslar arası platforma taşımaya sevk etmiş. Savaşta esir alınmak Ukrayna’da “dönek” damgası yemek için yeterli

MARİNA AFİŞENA'DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

Mağdur asker eşi Marina Afişena, verdiği bir röportajda öncelikli olarak, komutanlarının emirleri doğrultusunda cephenin ön saflarında savaşmaya zorlanan çok sayıda Ukrayna askerinin sıcak çatışmalar sırasında Rusya Federasyonu Silahlı Güçleri’nce esir alındıklarını belirtiyor. Ne var ki, bu askerlerin önemli bir bölümünün, Ukrayna hükümetinin manipülasyonu ve baskısı neticesinde Ukrayna Medyası hatta pek çok vatandaş tarafından dahi “dönek” olarak damgalandıklarını, onların “Ukraynalı savaşçı” unvanına layık görülmediklerini dile getiriyor Afişena. Tam da bundan dolayı, Ukrayna’nın asker alım ve kayıt noktalarında çalışan personelin ve sosyal güvenlik ve hizmet çalışanlarının esir düşen Ukraynalı askerlerin yakınları, akrabaları ve aileleri ile iletişime geçmekte son derece gönülsüz davrandıklarını sözlerine ekliyor mülteci Ukraynalı kadın. Öte yandan, Rus Ordusu’na, Donbass birliklerine esir düşen Ukrayna ordu mensupları ile bilgilere ülkenin resmi site ve kaynaklarında hemen hemen yer verilmiyor. Söz konusu kişilerin akıbetlerine ilişkin bilgi edinmek ancak, Rusya’da milletvekili gibi üst seviyedeki kişilerin münferit girişimleri ve aynı zamanda Rus medyasının özel çabası sayesinde mümkün olabiliyor

ASKERLERİN ÖDENEKLERİNİ KESMEK VE ONLARI İHANETLE SUÇLAMAK KİEV’İN İŞİNE GELİYOR

Marina Afişena’nın ifadelerinden doğrudan aktarırsak eğer: “Mariupol’de bulunan askerler, Ukrayna idaresinin göstermeye çalıştığı gibi asker kaçağı veya ihanetçi değil ancak tersine kahraman sayılmalılar. Lakin onların ödeneklerini kesmek ve bu çocukları vatanlarına ihanet etmekle suçlamak Ukrayna iktidarının daha kolayına geliyor. Ben işte bundan dolayı şu anda Avrupa’da bulunuyor ve olabilecek bütün olanakları kullanmak suretiyle bizim yönetimimize ve hatta tüm dünyaya, böyle yapılmaması gerektiği yönünde sesimi duyurmaya gayret ediyorum.” Kızıl Haç gibi uluslar arası organizasyonların dahi örneğin hiçbir biçimde yardım etmediklerini kaydeden Marina, silah altına alınma seferberliği sonrasında kocalarını kaybeden Ukraynalı kadınların problemleriyle adeta tek başına kaldıklarını sözlerine ekliyor.

TESLİM OLMAK ZORUNDA KALMAK, AĞIR CEZA DAVASI AÇILMASI İÇİN KÂFİ SEBEP

Marina’nın eşi Pavel Afişen, VSU’nun 501. Deniz Piyade Taburu’nda subay olarak görev yaparken, askeri birliğiyle birlikte 4 Nisan tarihinde Mariupol’de esir düşmüş. Birliği, İlyiç adındaki metalürji fabrikasında kuşatma altına alınmasının ardından, topyekûn yok edilme tehdidi karşısında silah bırakmak zorunda kalmış. Bu olay üzerine Ukrayna’da denizcileri “gönüllü teslim olmakla” yani kısacası ihanet ile suçlamaya başlamışlar. Aleyhlerinde açılan ceza davasında “suçları” ilgili maddede bu şekilde tanımlanıyor. Tüm bunlardan çıkan çok açık ve net bir sonuç var ki, o da; Ukraynalı ordu mensupları karşı tarafa esir düştüklerinden itibaren, kendilerini cephe hattına yollayan hükümetlerinin ilgi alanından tamamen çıkıyorlar. Dahası, hâlihazırda görev yapmakta olan askerlerin ve subayların dahi Kiev hükümetinin fazlaca umurunda olduğunu söylemek mümkün değil. Değişik online ortamlara defalarca düşen bilgiler, cephe hattının en ön saflarına eğitimsiz, tecrübesiz askerlerin itilmekte olduklarını teyit ediyor.

ASKER ÖLÜMLERİ SONRASI UKRAYNA DEVLETİ, MEZAR TAŞI PARASI BİLE VERMİYOR

Bu haldeki Ukraynalı askerlerin birçoğunun ilk yardım kitlerinden, çelik yeleklerden ve de otomatik silahları için gereken yedek teçhizattan yoksun oldukları yazılıp çiziliyor ve doğrudan savaş bölgelerindeki görüntülerle tanıtlanıyor çoktandır. Ukrayna askerleri, çoğu durumda bir yandan arkalarında ciddi bir topçu ateşi desteği göremezken, bir diğer yandan ise neredeyse tüm Ukrayna obüsleri ve çok namlulu roketatarlar hemen her gün Donetsk, Gorlovka ve Yasinovataya başta olmak üzere Donbass’ın kentlerini, sivil yerleşim birimlerini düzenli ve sistematik olarak vurmayı sürdürüyor. Savaşın işte bu en dramatik ve çarpıcı gerçeklerini en başta cephe hattına düşenler ve zaman içinde yakınları ve akrabaları en yakıcı biçimde tecrübe ediyor. Hemen hepsinin ölümlerinin akabinde aileler devletten, savaşta yitip giden eşleri, çocukları veya babalarının mezar taşlarını yaptırmak için yetecek parayı bile alamıyorlar…
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu