Zaman, hızlı bir şekilde hatta çoğu zaman hızına şaşıracağımız kadar hızlı bir şekilde akıp gidiyor. Zaman akarken biriktirdiğimiz güzel anılar, heyecanlar, tanıştığımız yeni insanlar bizimle kalırken akan zamanın getirisi olarak yüzümüz, cildimiz değişmeye başlıyor.

Çoğu zaman değişim iyidir dense de söz konusu yaş almaya bağlı olarak ortaya çıkan değişimler olunca maalesef her zaman “iyidir” diyemiyoruz. Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren ciltte kollajen üretiminin azalmasıyla cildimiz elastikiyetini yitirmeye ve pek çok deformasyona açık hale gelmeye başlıyor. Cildimizin böylesine savunmasız kalmaya başlamasına bir de cilt altı dokuların deformasyonu eklenince cilt, yaş almaya yenik düşüyor ve giderek çok daha yaşlı ve çökmüş bir görünümle baş başa kalıyoruz.

Yüzümüz cildimizin yanı sıra kas ve yağ dokularından oluşur. Yaş almaya bağlı olarak cilt altı dokular zamanla erimeye başlar. Bu erime hali, yaş ilerledikçe şiddetlenerek devam eder ve günün sonunda boşalmaya başlayan cilt altı nedeniyle cildimizde dışarıdan bakıldığında belli olacak ve yaşlı gösterecek çöküntüler meydana gelmeye başlar.

Cilt altı dokuların erimesini durdurmak mümkün mü?

Doğru bakımlar ve birkaç ameliyatsız estetik uygulamalarla bu erimenin yavaşlatılması mümkün ancak günün sonunda cilt altı dokular mutlaka eriyecek ve ciltte çöküklükler meydana gelecektir. Peki bu çöküklüklerin önüne nasıl geçebiliriz veya geçebilir miyiz?

Doğru hasta seçimi, kişiye özel tedavi protokolleri ve doğru uygulamalarla ciltteki çöküntüleri gidermek ve kişiye daha dinlenmiş, dinamik ve genç bir görünüm kazandırmak mümkündür.
Üstelik konforlu ve pratik tedavi protokolleri, tekil olarak uygulanabileceği gibi kombine olarak da yapılabilmektedir. Böylelikle bütünsel bir yaklaşımla kişiye özel çözümler üreterek kişileri arzuladıkları genç görünüme kavuşturabilmekteyiz.

Eriyen ve kişinin olduğundan çok daha yaşlı görünmesine neden olan cilt altı doku kayıplarını yerini koymanın etkili yolu, yüze dolgu uygulamalarıdır.

Yüze dolgu uygulamaları teknikleri

Yüze dolgu uygulamaları iki farklı şekilde yapılabilmektedir. Bu tekniklerden biri yağ enjeksiyonlarıdır. Kişinin kendi vücudundan alınan yağlarla yapılan yüze dolgu işlemlerinde nazolabial, temporal bölge dediğimiz şakak bölgesi, yanak, elmacık kemiği, çene, çene hattı olarak da bilinen jawline, çene ucu ve dudak dolguları yapılabilmektedir. Yine bu teknikle üst göz kapağı dolgu uygulamaları ve göz altlarında daha aydınlık bir görünüm kazanmamızı sağlayan göz altı ışık dolgusu yapılabilmektedir. Yağ enjeksiyonu ile yapılan dolgu uygulamaları ameliyathane ortamında yapılmakla birlikte işlemden sonra hastalar aynı gün hastaneden taburcu olabilmektedirler.

Söz konusu yüze dolgu uygulamaları olduğunda kullanılan bir diğer yöntem ise hyaluronik asit bazlı dermal dolgularla yapılan işlemlerdir. Gerek çok daha pratik olması gerekse klinik ortamda rahatça yapılabilmesi nedeniyle yağ enjeksiyonu ile yapılan uygulamalara göre daha sık tercih edilirler. Uygulamaların hemen akabinde kişinin sosyal hayatına dönebilmesi ve günlük rutinlerine devam edebilmesi hyaluronik asit bazlı dermal dolguların bir diğer avantajıdır.

Yüze dolgu uygulamalarında bütünsel yaklaşımın önemi

Yüze dolgu uygulamaları estetikte bütünsel yaklaşım ve kişiye özel çözümler kapsamında değerlendirilmesi ve bu kapsamda uygulanması gereken işlemlerdir. Her kişinin yüz anatomisi, yüzünün ihtiyaçları veya yaş almanın getirdiği deformasyonların ortaya durumlar aynı olmayabilir. Dolayısıyla kullanılacak dolgu miktarı, işlem yapılacak bölge sayısı kişiden kişiye değişebilmektedir. Örneğin bir hastada üst göz kapağına yapılacak bir dolgu işlemi akabinde elmacık kemiği ve nazolabial dolguları o hastanın daha genç bir görünüme kavuşmasını sağlayabilirken bir başka hasta için temporal bölge dediğimiz şakak dolgusu ya da yaş almaya bağlı olarak volümünü kaybeden dudakları belirginleştirmek için yapılan dudak dolgusu da bir ihtiyaç olabilmektedir.

Yüze dolgu uygulamaları ağrılı işlemler midir?

Yüze dolgu uygulamaları güvenilir ve konforlu uygulamalardır. İşlemden hemen önce uygulama alanına sürülen anestetikler sayesinde işlem, hastalar için maksimum konforda gerçekleşmektedir. İşlem süresi ve kullanılacak dolgu miktarı, uygulama yapılacak alanın sayısına göre değişiklik gösterir.

Yüze dolgu uygulamalarının kalıcılık süresi nedir?

Söz konusu hyaluronik asit bazlı dermal dolgularla yapılan yüze dolgu uygulamaları olduğunda bilinmesi gereken bir diğer durum da bu dolguların ömürlük olmadığıdır. Hyaluronik asit bazlı dermal dolgular ortalama 18 ila 24 aylık kalıcılığa sahip uygulamalardır. Bu süre sonrasında, eğer etkinin devam etmesi isteniyorsa dolgu işlemlerinin mutlaka yenilenmesi gerekir. Bununla birlikte düzenli aralıklarla yapılan dolgu uygulamalarında kalıcılığın bir miktar daha arttığı bilinmektedir.

Kişiye özel planlanan tedavi protokolleri ve estetikte bütünsel yaklaşım felsefesi gereği yapılan değerlendirmeler sonrasında yüz bölgesine uygulanacak dolgu uygulamaları ile her kadın ve erkek olduğundan daha genç görünebilir, daha dinamik bir yüz görünümüne sahip olabilir.

Yaşınızın en iyisi görünmek için ihtiyaç duyduğunuz dolgu uygulamalarını saptayabilmek ve yüzünüzü değerlendirerek size özel çözümler sunabilmek için Suadiye’de bulunan kliniğimizi ziyaret edebilir, klinik iletişim numaralarımızdan Şenel Plastik Cerrahi ’ye ulaşabilirsiniz.

Meme Büyütme Ameliyatı tedavimizi de inceleyebilirsiniz.