Kanal İstanbul güzergâhındaki Arnavutköy’de, çiftçilere ahırlarını tahliye etmeleri söylendi. ZMO açıklamasında “Çiftçilerin sürgün edilmesi, hayvancılıktan vazgeçmeleri anlamını taşır” denildi.

İstanbul Arnavutköy İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi’nin Ekim 2020’de çıkardığı 58 numaralı kararda, bölgede hayvancılık ve çiftçilik yapanların en geç Nisan 2021’e kadar tahliye işlemlerini başlatmaları istendi. İlçeye bağlı mahallelere yönelik alınan kararda, tüm hayvan ahırlarının ivedi bir şekilde tahliye edilmesine, tahliye işlemi için ise belli mahallelere Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına kadar süre verileceği belirtildi. Bu süre zarfları içinde hayvanların ahırların dışına çıkarılmaması ve tahliyeden sonra da mevcut yapıların kullanılmasına devam edilmesi halinde belediye ekipleri tarafından yıkım işlemlerinin başlatılması ve yasal işlem yapılması kararı alındı. İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası konuyla ilgili yayınladığı basın açıklamasında, kararın eşitlik ve bilimsellikten uzak olduğunu savunarak Arnavutköy tarım alanlarının “inşaat rantına” teslim edileceğine dikkat çekti. Karara tepki gösteren Ziraat Mühendisleri Odası’nın yayınladığı basın bildirisinde, Arnavutköy ilçesinde tarımsal üretimle uğraşan yaklaşık 500 çiftçi ailesi olduğu belirtilerek 72 bin dekar tarım alanında ağırlıklı olarak hububat, ayçiçeği, kanola, fiğ ve silajlık mısır ekimi yapıldığı ifade edildi. Alınan kararın mega projelere rant alanı açmayı amaçladığı belirtilen ZMO açıklamasında “Bern Sözleşmesi’ne göre bulunduğu yerde koruma altına alınması taahhüt edilen nadir ve endemik bir bitki olan Centaurea Hermannii (Çatalca Peygamber Çiçeği) adlı bitkinin korunması için Arnavutköy-Şamlar kara yolunun inşası esnasında güzergâh değişikliği yapılmıştır. Kanal İstanbul Projesi bu kumul ekosistemini tahrip etme tehlikesi barındırmaktadır” denildi. Arnavutköy’de ailelerin hayvancılık ve çiftçilikten başka geçim kaynağı olmadığı belirtilen açıklamada, “Çiftçilere ait 9 bin büyükbaş, 13 bin küçükbaş, 1000 manda bulunmakta olup, mevcut 4 bin dekar kaba yem ihtiyacını karşılamakta kullanılan mera alanına sahiptir. Arnavutköy’ün bugüne kalan meraları, mevcut hayvan varlığını besleyemeyecek oranda azalmıştır” bilgisi verildi. Arnavutköy’ün ekolojik, kültürel ve sosyolojik yapısının 3 koldan kırıma uğradığı kaydedilen açıklamada ilçenin, “mega proje”lerin kesişme noktası haline getirildiği “3. Köprü Yolu Kuzey Marmara Otoyolu için Arnavutköy’de Deliklikaya, Hadımköy, Ömerli, Sazlıbosna ve Yeşilbayır mahallelerinde acele kamulaştırma kapsamında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırmalar yapılmıştır. 45 kilometre uzunluğunda planlanan Kanal İstanbul’un 28,6 kilometresi Arnavutköy sınırlarından geçmektedir” ifadeleriyle anlatıldı. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI SESSİZ Açıklamada “Bu karar; İlçe belediyesinin inşaat ruhsat pazarını büyütmek, imar uygulamalarına alan açmak, yeni yerleşmeyi ve göçü teşvik etmek için İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planını onaylayan Çevre Şehircilik Bakanlığı desteğinde ilgili mahallelerde hayvansal üretim faaliyetlerinin engellenmesi ve hayvancılıktan başka geçim kaynağı olmayan çiftçilerin sürgün edilmesi veya hayvancılıktan vazgeçmeleri anlamını taşımaktadır. Bu kararın bir hükümet kararı olduğu, çiftçilerin bağlı bulunduğu bakanlık olan Tarım ve Orman Bakanlığının sessizliğinden anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verdi. Kararın eşitlik ilkesine de aykırı olduğuna dikkat çekilen açıklamada şu hususa da dikkat çekildi: “Alınan kararda sadece kent yerleşim alanı içerisinde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşmayan halkın sağlık gerekçeleri gözetilmiş, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan çiftçi aileleri ile hayvanlarının barınma, beslenme ve yaşam alanlarının korunması açısından hiçbir tedbir ve destek oluşturulmadan sürgün edilmelerinin fermanı yazılmıştır. Toplumu besleyen tarım kesimi yok sayılmış, inşaat rantı, bitkisel ve hayvansal tarıma tercih edilmiştir. Köylere yerleşen tarımsal üretim faaliyeti yapmayan yuttaşların, tarımın doğasından kaynaklanan bazı çevresel etkileri şikâyet etmeleri karşısında yerel idarelerin tarımsal üretim aleyhine kararlar almaları kamu çıkarlarına aykırıdır. Çiftçiler arazilerini, varlıklarını ve haklarını koruyabilmek için dünyada olduğu gibi dayanışma içinde olmak ve örgütlenmek zorundadır.”
Muhabir: Barış Önal