Yükseköğretim Kurulu, (YÖK) Anayasal hakkını kullanarak eylem yapan üniversite akademik ve idari personelleri ile öğrenciler hakkında gerekli adli ve idari işlem yapılmasını istedi. Tüm üniversitelere konuya ilişkin yazı gönderildi.
Cumhuriyet'in haberine göre, Eğitim İş İzmir 4 Nolu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale ve Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez YÖK’ün bu tutumuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
"YÖK DEMOKRATİK YAPIYI GÜÇLENDİRMELİ"
Akademisyenlerin eğitim ve öğretim faaliyetlerini engellemesinin söz konusu olmadığını söyleyen Kale, “Öğrenciler, anayasal haklarını kullanmaktadırlar. Öğrencilerin eğitim hakkını savunmak amacıyla yaptıkları eylemler, anayasal bir hak olup, bu hakların engellenmesi kabul edilemez. Aksine, öğrenciler bu eylemler nedeniyle tutuklanmakta ve eğitim öğretim faaliyetleri engellenmektedir. Bu durum, eğitim hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Ayrıca, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında kurulan YÖK aracılığıyla üniversiteler üzerinde baskı kurulmuş ve akademik özgürlükler kısıtlanmıştır. Bu baskı ortamının, günümüzde de benzeri tehditlerle ve daha şiddetli şekilde uygulanması, öğrencilerin ve akademisyenlerin özgürce eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunmalarını engellemektedir. YÖK'e bir görev yüklenecekse, bu görev yükseköğretimde üniversitelerin özgür, özerk ve demokratik yapısını güçlendirmek olmalıdır” dedi.
HUKUKİ DESTEK SAĞLANACAK
Akademik ve idari personel ile öğrencilerin uğrayacağı haksız soruşturmalara hukuk çerçevesinde yanıt verileceğini ifade eden Kale, “Hiçbir üniversite personeli yalnız değildir; Eğitim-İş her zaman onların yanındadır. YÖK'ün yayınladığı bu yazılı talimatı yerine getirmek isteyen yöneticiler hakkında görevi kötüye kullanmaları nedeniyle gerekli suç duyurusunda bulunulacaktır. Bu çerçevede, öğrencilerin anayasal haklarını kullanmalarının engellenmemesi ve eğitim öğretim faaliyetlerinin kesintiye uğramaması için gerekli tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz. Eğitim-İş olarak, üniversitelerde özgür, özerk ve demokratik bir yapının güçlendirilmesi için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Öğrencilerin ve akademisyenlerin haklarını savunmak için her türlü hukuki desteği sağlayacağımızı ve onların yanında olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz” diye konuştu.
Üniversitelerdeki öğrencilerin geleceksizlik, yoksulluk ve baskıcı yönetimlere karşı demokratik ve meşru haklarını kullandıklarını belirten Gülez ise, “Bu haklar anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altındadır. Ancak YÖK’ün üniversitelere gönderdiği yazı, öğrencilerin ve akademisyenlerin ifade özgürlüğünü, örgütlenme hakkını ve meşru eylemlerini baskı altına alma girişimidir. Gençliğin ve akademisyenlerin taleplerini ve mücadelesini “suç” gibi gösteren bu yaklaşım, YÖK’ün asli görevini unuttuğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.
"DÜŞÜNME VE SORGULAMA HAKKINA SALDIRIDIR"
YÖK’ün görevinin; ‘akademinin özerkliğini, öğrencilerin eğitim hakkını, eğitim-öğretimin sürekliliğini, niteliğini ve bilimsel özgürlüğünü korumak’ olduğunu söyleyen Gülez, “Akademisyenlerin öğrencilerle dayanışma göstermesi, bir suç değil; akademinin görevidir. Üniversiteler, farklı düşüncelerin, itirazların ve toplumsal sorumlulukların ifade edilebildiği özgür mekânlar olmak zorundadır. Öğrencilerin taleplerine destek sunan akademisyenleri hedef almak, sadece akademik özgürlüğe değil, toplumun düşünme ve sorgulama hakkına da yönelmiş bir saldırıdır. İnsanca bir yaşam, özgür bir gelecek ve demokratik bir üniversite talep eden öğrencilere ve onların yanında yer alan akademisyenlere yönelik tehdit ve baskılara karşı akademinin ve öğrencilerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.