TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşüldü. Konuşmaların tamamlanmasının ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'le cezaevinde görüşme talebine Bakanlık tarafından verilen yanıt ve kendisinin konu hakkındaki açıklamaları hakkında konuştu.
“İZİN VERMEK ZORUNDA DEĞİL ADALET BAKANI”
Tunç, Özel'in kendisi hakkındaki sözlerini şöyle eleştirdi:
"Benim yanlış anlaşılan cümlelerim sabahtan beri burada sürekli konuşuldu. CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in Esenyurt Belediye Başkanını cezaevinde ziyaret talebiyle ilgili olarak bir izin talebi söz konusu oldu. Hükümlü ya da tutukluların cezaevinde ziyaretçileriyle nasıl görüşecekleri bizim mevzuatımıza tabii. Yönetmeliğin 40. maddesinde milletvekilleri cezaevi idaresine bildirerek hükümlü ve tutukluyla görüşebilir. Bunun istisnası terör suçluları. O bakımdan Adalet Bakanı'nın iznine tabii. İzin başvurusunda bulunduktan sonra Adalet Bakanı'nın izin vermek zorunda olduğuna ilişkin bir mevzuatımız yok. CHP Genel Başkanına ret cevabı vermedik. En son yaptığı konuşmada bu ülkenin Adalet Bakanı'na, 'Sen nasıl izin vermezsin, izin vermeyen Adalet Bakanı'nın alnını karışlarım' sözlerini söyledi. 'İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Adalet Bakanı'nın imamı' şeklinde yakışıksız sözler söyledi. 'Alnını karışlarım' dedikten sonra izinle ilgili mevzuatı hatırlattım, gazeteciler sordu; 'Bugünkü konuşmasında bir Adalet Bakanı'ndan bu şekilde yakışıksız ifadelerle izin istenir mi' dedim ve 'Adam gibi izin istenir' dedim. Benim üslubumu biliyorsunuz. İzin vermek zorunda değil Adalet Bakanı. Meclis'te grubu bulunan partilerin genel başkanı müracaat ettiğinde mutlaka izin verilmek zorundadır' diye bir mevzuat hükmü var mı, yok. Bu takdir yetkisi değil mi? Siz, takdir yetkisi olan bir konuda bu şekilde konuşursanız o zaman benim hiç üslubum olmayan bir şekilde cevap da alırsınız."
KILIÇDAROĞLU AÇIKLAMASI: BASINI SUÇLADI
Önceki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanına hakaretten yargılandığı davaya ilişkin de açıklamalarda bulunan Tunç, sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. Tunç, davaya ilişkin siyaseten konuştuğunu belirtirken, Kılıçdaroğlu'nun hakaret olarak nitelediği sözleri hakkında şunları söyledi:
"Eski CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden bir dava var. Orada sözün yarısını alıyorsunuz, diğer yarısını almıyorsunuz. Orada gazeteciler, 'CHP eski Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Ankara Adliyesi'nde ifade verecek, nedir durum' dediler. Geçmişte Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaret iddiası içeren sözlerle ilgili dosyalar var, 9 kovuşturma, 5 soruşturma şeklinde. Burada temiz bir dille siyaset yapmanın gerekliliğinden bahsettim. Biz siyasetçi olarak bundan bahsedemez miyiz? Hakaret siyasetiyle bir yere varılamaz, varılamayacağının örneği de CHP eski Genel Başkanıdır. Bugünkü siyasetçiler de aynı yolu izlerlerse aynı şekilde millet tarafından tasvip görmezler. Halk TV'de, Sözcü TV'de, TELE1'de sadece bu kısmı var. Son kısmında da şunu söylüyorum: 'Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği bu sözlerin suç teşkil edip etmediğine yargı karar verecektir' diyorum. O kısmını niye almıyorsunuz? Siyaseten 17-25 Aralık sürecinde o ifadelerin tekrar edilmesi ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretleri kabul etmemiz mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Cumhurbaşkanımızın yargı bağımsızlığı çerçevesinde bu hükümetin adalet politikalarını gerçekleştirmekle görevliyiz. Siz, devletin başına yönelik o ifadeleri söyleyenlere karşı benden bir cevap beklemiyorsanız o zaman siyaset yapılmasının bir anlamı yok."
İMAMOĞLU’NA AHMAK DAVASI
Tunç, 'Ahmak davası'na ilişkin de şunları söyledi:
'Ahmak davasına bakan hakimi Samsun'a sürdünüz' diyorsunuz. Böyle bir şey yok. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ne bu Sürüldüğünü iddia ettiğiniz hakimin 'tarafsızlığından şüphe ediyoruz, hakimin reddi talebinde bulunuyoruz' diyen zaten Ekrem İmamoğlu. Ret talebinde bulunduğunuz bir hakimin, tarafsızlığından şüphe ettiğiniz bir hakimin HSK kararıyla başka bir mahkemeye atanmasını nasıl böyle bir değerlendirebilirsiniz? Demişsiniz ki, 'Bu hakimin tarafsızlığından şüphe ediyoruz.'
Cezasızlık algısı tartışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Tunç, Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu gibi kanunlarda yeniden bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Toplumda bazı suçlar bakımından toplumsal huzuru bozan birçok suçta Türk Ceza ve Kabahatler kanunlarımızda yeniden bir değerlendirme yapmamız lazım. Bu tabii Meclis'imizin takdirinde. Bu konuda bir çalışmamız söz konusu. Özellikle cezaların alt sınırı bakımından bir cezasızlık algısına yol açtığını görüyoruz. Buradaki caydırıcılığı sağlayacak bir hassas çalışmamız var, bunu milletvekillerimizin takdirini arz edeceğiz. Suç işlendiği andan itibaren bir infial durumu söz konusu oluyor. Ceza Muhakemesi Kanunumuzda tutuklama sebepleri var. Bu katalog suçlara yeni bir ilave yapmadan iki yılın altındaki suçlarda tutuklama yasağını koruyarak AİHM kriterlerini karşılayarak; suçun işleniş şekli, kişinin suç işleme eğilimi ve kamu düzenini bozma gibi kriterler getirilebilir. İki yılın altındaki cezalarda da denetimli serbestlik tedbirinin bir yıllık maktu süreden yararlanabilmesi için Meclis'imizin takdir edeceği bir süre cezaevinde kalma durumu halinde cezasızlık algısıyla ilgili birtakım sorunları ortadan kaldırabiliriz."