YEP tahminleri 1 ayda çöpe gitti

Yayın tarihi: 31 Ekim 2020 Cumartesi 11:02 am - Güncelleme: 31 Ekim 2020 Cumartesi 11:04 am

Ekonomik tahminleri tutmayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Paketi (YEP) 1 ayda çöktü. İktisatçı Mahfi Eğilmez, TL’nin dış değerinin mevcut hızla düşmesinin yol açacağı sonuçları yazdı.

İktisatçı Mahfi Eğilmez, durdurulamayan tırmanışıyla hemen her gün yeni bir rekora imza atan döviz kurunun ekonomiye etkilerine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

Eğilmez, kendi internet sitesinde yayınladığı “Dolar Kuru 8,34” başlıklı yazısında, bir ay önce yayınlanan Yeni Ekonomi Programı verileri baz alınarak yapılacak hesaplamaya göre 2020 yılsonu zımni dolar kurunun 7,86 olarak göründüğünü belirtirken bugün ise 8.34 olduğunu hatırlatıp “Demek ki programın açıklanmasından bir ay sonra ve yılın bitimine 2 ay kala kur tahmini yüzde 6’nın üzerinde bir negatif sapma gösteriyor. Önümüzde daha iki ay olduğuna göre sapmanın çok daha yukarılara gideceği söylenebilir.” dedi.

AKP’nin yeni ekonomi paketi Meclis’e sunuldu

 

Programlar yapılırken kur tahmininin en önemli tahminlerden biri olduğuna dikkat çeken Eğilmez, “Enflasyon, büyüme gibi göstergelerin tahmini kur tahminiyle şekillenir. Dolayısıyla kur tahmini tutmazsa gerisi zaten tutmaz. 2020 yılı tutmazsa 2021 – 2023 dönemini kapsayan tahminlerin hiçbiri tutmaz. Çünkü sonraki yılların tahminleri içinde bulunulan yılın tahminleri üzerine inşa edilir.” dedi.

“ŞİRKETLERİN YAŞAMA ŞANSI YOK OLUYOR”
Yazısına kurdaki artışın Türkiye’nin toplam dış borcuna etkisine işaret ederek devam eden Eğilmez, “2020 yılı başında Türkiye’nin toplam dış borç tutarı 438 milyar dolardı. Bunun o günkü kurla karşılığı (438 x 5,95=) 2,6 trilyon TL idi. Bugün dış borçların toplamı 421 milyar dolar. Bunun bugünkü kurla karşılığı 3,5 trilyon TL. Bir başka deyişle dış borçlarımız 17 milyar dolar azaldığı halde 900 milyar TL artmış.” diye yazdı.

Durumun özel sektördeki borçluluğa etkisini örnekle anlatan Eğilmez, tabloyu “Yıl başında 1 milyon dolar borcu olan bir şirket düşünün. O gün borcunu ödemek için 5.950 bin liraya ihtiyacı vardı. Bugün aynı borcu ödemek için 8.340 bin liraya ihtiyacı var. TL cinsinden borcu yüzde 40 artmış bulunuyor. Eğer bu dönemde kazancını en az bu kadar artıramamışsa (ki bu birkaç istisna dışında mümkün değil) bu şirketin yaşama şansı giderek yok oluyor demektir.” ifadeleriyle anlattı.

ARTIŞIN SONUÇLARI
Türkiye’nin bugünkü sorununun faizin artırılıp artırılmaması değil, TL’nin sürekli dış değer kaybı yaşaması olduğunu vurgulayan Eğilmez, TL’nin dış değerinin bu hızla düşmesinin bazı sonuçları olacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“(1) Üretimde kullanılan ithal girdiler nedeniyle enflasyon hızla artacak. (2) Dış borçlarımız için bulmamız gereken TL karşılıkları hızla yükselecek. (3) Risklerle birlikte CDS primi yükselecek. Bu da Türkiye’ye dış kaynak girişini kısıtlayacak ve maliyetini yükseltecek.

Davutoğlu’ndan, Erdoğan ve Berat Albayrak’ı kızdıracak sözler

Bu aşamada iki seçenek görünüyor: (1) Mevcut uygulamaya devam edilir. Yani bir yandan Merkez Bankası ya da kamu bankaları rezervleri kullanılarak döviz satışı yoluyla kur artışı denetlenmeye çalışılır, denetlenemeyince de değer kaybı ‘rekabetçi kur’ adı altında meşrulaştırmaya çalışılır. Bir yandan da faiz arttırılmamış gibi gösterilerek arttırılmaya devam edilir. Bu seçeneğin bir çözüm getirmediği bugüne kadarki uygulamadan açıkça görüldü. Bu dolaylı yollarla yapılan uygulamalarla kuru tutmak mümkün olmadığı gibi Merkez Bankası işe yaramayacak şekilde faizi yükselttiğiyle kaldı. (2) Merkez Bankası faizi dolaylı olarak değil açıkça artırmak yoluna gider. Faiz artışının bir sonuç sağlayabilmesi için politika faizini (halen yüzde 10,25) en az yüzde 15 düzeyinde çıkarmak gerekir. Bu bile soruna ancak geçici çözüm getirebilir. (3) Çözümü geçici olmaktan kalıcı olmaya taşımak istiyorsak o zaman uzun ve acılı bir yol olan yapısal reformlara girmekten başka çaremiz bulunmadığını kabul etmemiz gerekiyor. “