Haber

Yenidoğan Çetesi davasında 'Suriyeli hasta yoksa Türk hasta da yok' itirafı

SGK'dan günde 8 bin lira kazanabilmek için 10 bebeği öldüren Yenidoğan Çetesi'nin yargılandığı davanın ilk duruşması beşinci gününde de devam etti. Duruşmaya 22 Kasım Cumartesi günü saat 10.00 itibarıyla devam edilecek. Yenidoğan Çetesi'nin elebaşı Fırat Sarı sorgulanacak.

İstanbul ve Tekirdağ'da SGK'dan günde 8 bin lira para kazanmak için 112 acil servisi manipüle ederek hastaları anlaşmalı hastanelere götüren ve 10 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi davası beşinci günde de devam etti. 22’si tutuklu 47 sanık 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor.

Pazartesi günü itibarıyla, 21 tutuklu sanık dinlendi. 23 Kasım Cumartesi sabah 10.00 itibarıyla Fırat Sarı sorgulanacak.

19 HASTANE SORUMLU

Bin 400 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.

582 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

Yenidoğan Çetesi'nden itiraflar! Devleti nasıl soyduklarını anlattılar Yenidoğan Çetesi'nden itiraflar! Devleti nasıl soyduklarını anlattılar

DURUŞMADA BEŞİNCİ GÜN

Duruşmanın beşinci gününde ilk olarak bebekleri 112 ambulansıyla adı geçen hastanelere götüren ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir' savunma yaptı.

Gıyasettin Mert Özdemir savunmasında şunları söyledi: 

“Sayın Başkan, suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ancak, hasta yönlendirmesi yaptığımdan dolayı maddi bir kazanç elde ettiğimi kabul ediyorum.  

112 Acil Çağrı Merkezi ve nakil yerlerinin iki farklı birim olduğunu vurgulamak istiyorum. İddianamede, hastayı 112’ye bildirmeyen tıp merkezlerinden bahsediliyor.  

Tıp merkezlerindeki sevk algoritmasından söz etmek istiyorum. Tıp merkezleri isteseler de 112’ye doğrudan bildirim yapamazlar. Bu, telefonla acil çağrı olarak bildiriliyor. İstanbul Avrupa yakasında sevkleri idare eden 4 küvetli ekip olduğunu ve bu ekiplerin bir hastayı alıp diğer bir hastaneye götürmelerinin 2-3 saat sürdüğünü belirtmek istiyorum.”

"AVRUPA YAKASINDA YALNIZCA 4 KÜVEZLİ AMBULAN VAR"

"Diğer bir sevk algoritması ise yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerle ilgilidir. Bu hastaneler, tıp merkezi ruhsatlarından farklıdır. Yoğun bakım ihtiyacı olduğunda, 112 nakil birimine bilgi verilmesi gerekir. Ancak sadece hasta bilgilerinin 112 nakil birimine iletilmesi yaklaşık 30 dakika sürer”

“Tüm kamu hastaneleri arandıktan sonra, yer bulunamazsa özel hastaneler aranır. Burada 'çeteleme listesi' devreye girer. Listedeki hastane hangisiyse sıra ondadır, ancak bu süreç, o hastanenin kabul etmesi durumunda gerçekleşir”

“İstanbul Avrupa yakasında sadece 4 küvezli ambulans bulunduğunu belirtmek istiyorum. Bu yoğun bakım ünitesi olmayan hastaneler, çevresindeki hastane doktorlarıyla ya da benim gibi kişilerle iletişime geçmektedir. Hasta kabulü, iki doktorun iletişimiyle başlamaktadır."

Yenidoğan Çetesi'nde doktorların bebek başına para pazarlığı Yenidoğan Çetesi'nde doktorların bebek başına para pazarlığı

Mahkeme başkanı: Bu 4 sayısı kamudaki sayı mı?

 Gıyasettin Mert Özdemir: Evet

Gıyasettin Mert Özdemir: Savcı Yavuz Engin tarafından bilerek art niyetli olarak 112 ambulans şoförü olmam nedeniyle alo yapıldığını düşünüyorum. İddianamenin 1400 sayfa olmasına rağmen, İstanbul dışında çalışan 112 nakil birimindeki personelin ifadelerinin alınmadığını görüyorum. Bu durum, benim açımdan bir art niyet barındırıyor. Tüm 112 çalışanlarının da zan algında bırakıldığını düşünüyorum.

112 ambulans şoförüyüm ve bir örgüt yöneticisi olarak buradayım ama ben tüm branşlarda hasta yönlendirmesi yaptığımı kabul ediyorum. O kadar tape kaydı varken sadece yenidoğan tape kayıtlarının baz alınmasını art niyetli buluyorum. Ben yetişkin sevki de yapıyorum ve bu konunun Fırat Sarı ile ilgisi yok. 

Medyanın çok sık ağzına aldığı, eşimi de sigortalı gösterdiğimi iddia ediyorlar. Eşimin hiçbir özel hastanede SGK kaydı bulunmamaktadır. Eşimin çalıştığı güzellik merkezinin sahibi Fırat Sarı’nın eşidir, orada sigortalıdır. Bu kendisine sorulabilir.

Beni örgüt yöneticisi olarak gösterdikleri için 10 bebeğin ölümüyle beni sorumlu tutuyorlar. Bunun tekrar Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli yapıldığını belirtmek isterim. Kaya Bebek bir bebek sevki değil, bir gebe sevkidir. Sadece Kaya Bebek ile ilgili adım geçmektedir.

(Kaya) Bebek ölümüyle ilgili beni yazmış. Bir doktor kabul etmiş ve bu nakil, Özel Güney Hastanesi ambulansı ile yapılmıştır. Konu buradan sonra benden çıkmasına rağmen, bunun Savcı Yavuz Engin tarafından bilerek ve isteyerek yapıldığını düşünüyorum."

"MADDİ KAZANÇ ELDE ETTİĞİMİ SÖYLEDİM"
 

Mahkeme Başkanı: Senin eşin ile Fırat Sarı arasında para transferi var.  

Gıyasettin Mert Özdemir: Maddi kazanç elde ettiğimi söyledim. Hasta yönlendirmesi yaptığım için Bağcılar Şafak Hastanesi, Birinci Hastanesi ve Medisense Şirketi'nden ödeme aldım. Esenler Güney Hastanesi'nden almadım.  

Mahkeme Başkanı: Birinci Hastanesi’nde kimle muhatap oluyordun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Ali Aksu.  

Mahkeme Başkanı: Medisense Şirketi’nde kimle görüşüyordun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Dr. Fırat Sarı.  

Mahkeme Başkanı: Ne kadar ödeme aldın?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hasta başına şöyle bir ücret gibi bir şey yok. Genel olarak aylık 5 hasta yönlendirdiğimde hastaneler değerlendirir ve ödeme yapar.  

Mahkeme Başkanı: Bağcılar Şafak Hastanesi mi demiştin?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Evet.  

Mahkeme Başkanı: Kimle görüştün?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Mustafa Kazan ile görüştüm. Dr. Sebiha Hanımın bu konuda bilgisi yoktur.

Mahkeme Başkanı: O hastaları sen nasıl buluyordun? 112’de çalıştığın için hasta bilgilerinden mi buluyordun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Çevrem olduğu için buluyordum. Sanki 112 verilerini yaymışım gibi bir suçlama yapılmış ama bu, 112’ye bildirilemeyen durumlardan ötürü yaşanıyordu. Nasıl başvuru yazılmadan veriyi yayabilirim?  

Mahkeme Başkanı: Öyle bir anlatıyorsun ki sanki millet mağdur olmuş, 112’ye başvuramamış da sen yardımcı olmuşsun.  

Mahkeme Başkanı, Özdemir'in bir konuşmasında hastanın 112’ye bildirilmesine engel olunmuş olunduğu yönündeki ifadeleri sordu.

Gıyasettin Mert Özdemir: "Bildirmeyeceğim" derken kendimin bildirmeme gibi bir durumum yok.

"SURİYELİ HASTA KABUL ETMEZSE TÜRK HASTA NAKİL EDİLMİYOR"

Mahkeme Başkanı: İlker Gönen, Suriyeli bir bebekten bahsetmiş. "Türk’ü bekliyorum" demişsin, doğru mu?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hatırlamıyorum ama yine de savunma yapayım. Suriyeli-Türk mevzusu ile ilgili şunu söyleyebilirim: 112 nakil birimi, Suriyeli hasta kabul etmezse Türk hasta nakil edemiyor. Bu konudan bahsediyorum.

Gıyasettin Mert Özdemir: Tutuklanmadan önce Sultangazi Medigold Hastanesi’nde çalışıyordum.

Mahkeme başkanı, Fırat Sarı ile Gıyasettin Mert Özdemir arasındaki tapeleri okudu. 

Gıyasettin Mert Özdemir: Taburcu sevkleri ile ilgili işgüzarca konuşmalarımı kabul ediyorum.  

Mahkeme Başkanı: Sen konuşmanın başında sadece Fırat Sarı değil, başka yerlere de yönlendirme yaptığını söyledin. Oradaki taburcu sayılarını kontrol ediyor muydun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Evet.  

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı, "Sana ne benim taburcu sayımdan" demiyor muydu?  

Mahkeme Başkanı: Sen hastaların taburcu olmamasını niye istemiyorsun? Seni neden ilgilendiriyor?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hastanelerde boşluk var mı yok mu diye bunaldığım oluyordu.  

Mahkeme Başkanı: Murat Mantuş ile Fırat Sarı arasında bir konuşma geçiyor. "Hasta sayısında azalma var" diyor, "Mert ile konuştum, sayıyı artırır" diyor. Neden?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hasta yönlendirmesi yaptığım için böyle bir görüşme.  

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile görüşüyor muydun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hep görüşüyordum, yoğun bakım ünitesi çalıştırdığı için.

Mahkeme Başkanı: “Ölmüş, bana para vermeyecekler,” deyip sana 1.000 lira gönderecekler, demişsin.
Sanık: Bu konuşma, bir erişkin yoğun bakım hastası ve bir bebek sevki sonrası bana para gönderilmesiyle ilgiliydi. Dediğim gibi, yalnızca Fırat Sarı ile bir anlaşmam yoktu.

"TORPİL KULLAN"

Mahkeme Başkanı: Fırat sana "Süpersin Mert, torpilini kullan" diyor. Ne diyorsun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hasta sevkleri ile ilgili bir konuşma ama torpil kısmını anlamadım.  

Mahkeme Başkanı: Serdarov bebekle ilgili ne biliyorsun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: İleriki tape kayıtlarında garip olaylar olduğu görülüyor. Kolluk fezlekesindeki değerlendirmelerde de bu belli.  

Mahkeme Başkanı: Bu ödemeler ile ilgili bilgin var mı?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Duydum ama kim aldı, nasıl gerçekleşti bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı, Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’e soruyor: 

Mahkeme Başkanı: Mustafa Kazan’dan ne kadar aldın? (Bağcılar Şafak Hastanesi)  

Gıyasettin Mert Özdemir: 1 kere 67 bin, bir keresinde de 45-50 bin TL aldım. Hasta sevki için.

"20 BİN ARTI EŞİNE SİGORTA"

Mahkeme Başkanı: Çağla Durmuş ile konuşuyorsunuz, "Herkes nerede çalıştığımızı biliyor, çok ortalığız" diyorsun. Ne demek bu?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Çünkü benim resmi görevim 112 ambulans şoförlüğü. Ama hasta sevki yaptığım için bunun bilinmesini istemiyordum.  

Mahkeme Başkanı: Kendin için mi endişe ediyorsun sadece?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Evet, kendim için.

Mahkeme Başkanı: Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında bir görüşme var. Mehmet Gürül, Fırat’a "Mert’e kaç para verdin?" diye soruyor. Fırat da "20 bin artı eşine sigorta" diyor. Az önce eşinin sigortasının Fırat Sarı tarafından yapılmadığını söylemiştin.  

Gıyasettin Mert Özdemir: Başta anlattım, diğer kişilere böyle söylenmesi gerektiğini söyledim.

Mahkeme Başkanı: 112’de çalışıp da ne kadar çok işle uğraşıyorsun? TAG yapıyorsun, hasta yönlendiriyorsun.  

(Martı TAG’dan bahsediliyor) 

Gıyasettin Mert Özdemir: Efendim, 12 saat nöbet tutup 36 saat izin yapıyorum.  

Mahkeme Başkanı: Demek bu kadar boş kalmamanız lazımmış. Biz de nöbet tutuyoruz, mesai yapıyoruz.

MAHKEME BAŞKANINDAN 'SAVCI' SÖZLERİNE İTİRAZ

Mahkeme Başkanı, 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘Art niyetli savcı’ söylemlerini tekrar etmesi üzerine tepki gösterdi.

Mahkeme Başkanı: Savcı neden art niyetli oluyor? Görevini yapmışsa bu art niyet mi? Görevini yapmak senin nazarında art niyet mi olmuş? Savcı bu işin üzerine gitmezse art niyet olur

Savcı K.K., 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’e Savcı Yavuz Engin’in adını verdiği için tepki gösterdi:

"Soruşturma savcısının adını vererek ithamda bulunuyorsun. İddianame hazırlanmış. Konuyu buralara çekme. Varsa bir ithamın, avukatın var, gidip şikayetçi olursun."

"ÇAM SAKURA'DA DOĞUMLARIN AZALDIĞINI NEREDEN BİLİYORSUN"

Mahkeme Başkanı: Çam Sakura’da doğumlar azalmış diyorsun. Nereden biliyorsun?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Belki tanıdığım kadın doğum doktoru vardır, oradan biliyorumdur.

Üye Hakim: Bahsettiğiniz aracı şahıslar kim?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Gaziosmanpaşa ve Florya Medikalpark, Emrah Dulkaya, Asya Hastanesi’nden Şahin Bayraktar.  

Üye Hakim: Başka?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Aklıma bu kadar geldi.  

Üye Hakim: Dosyadan bir isim?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Serdar Yüksel de var.  

Üye Hakim: Ne iş yapıyor?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Okan Üniversitesi’nde çalışıyor.  

Üye Hakim: Peki, Renas Kılıç aracı şahıs mı?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Hayır, kendisini tanımıyorum.

Kaya Bebeğin avukatı, 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in, Fehmi Alperen ile Kaya bebek hakkındaki konuşmaları salonda okudu. 

Kaya bebeğin avukatı: Sanki bebek ölümleri çok rutin gibi konuşuyorsunuz. Ne diyeceksiniz?

Fehmi Alperen’in avukatı soruya itiraz etti.

Güney hastanesi avukatı da soruya itiraz etti. Soruların yönlendirilmeli olduğunu belirtti.

Mahkeme Başkanı: Bu sorunun sorulmasına karar verildi. Cevap ver.

Gıyasettin Mert Özdemir: Böyle bir durum sözkonusu değildir.

Avukat Burak Mengü (Volkan Karataş ve Murat Muntaş’ın avukatı): 

“Sayın savcı, ‘Kararı ben veririm’ dedi. Savcılık bir iddia makamıdır. Bu şekilde kendisini de töhmet altında bırakır”

Savcı: “Mütalaa vereceğim sonuçta, bir ekip olarak”

Avukat Burak Mengü: “Siz kendinizi töhmet altında bırakırsınız bu söylemle.”

Savcı: “Yok, tabi böyle bir şey söz konusu değil”

"ŞİKAYETİ VARSA YERİ VAR"

Fırat Sarı’nın Avukatından Mahkeme Başkanına: Soruşturma Savcısı Yavuz Engin’e ithamda bulunulmamasını söylediniz

Mahkeme Başkanı: Varsa bir şikayeti, bunun resmi yeri var, onu söyledik

Fırat Sarı’nın Avukatı: Bu insanlar ilk kez hakim karşısına çıkıyor. Baskı kuruyorsunuz. Soruşturma savcısının hazırladığı iddianame üzerinden buradalar, tabii ki bu konuda konuşabilirler

Mahkeme Başkanı: “Savcıya ‘art niyetli’ dedi, bu yüzden uyardım” 

Savcı K.K.:  Bu usule itirazımız var, sorgu devam ediyor

İlker Gönen’in avukatı, 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’e sordu:  

Avukat: Sektör içerisinde başka işletmeci tanır mısınız?  

Gıyasettin Mert Özdemir: Her hastanenin tüm birimlerinde işletme olduğunu biliyorum.

Gıyasettin Mert Özdemir: Örgüt olduğunu ve örgüt yöneticisi olarak yargılandığımı televizyonlardan öğrendim.

Gıyasettin Mert Özdemir’in savunmasını üstlenen avukat konuştu: 

“Müvekkilim, 10 yıldan fazla İstanbul’da sağlık sektöründe çalışması nedeniyle geniş bir çevre edinmiştir. İstanbul’da hemen her mahallede özel hastaneler bulunmaktadır. Kaya Bebek konusunda, duruşmanın ilk gününden itibaren yapılan yargılama devam ediyor. Müvekkilim, Kaya Bebeğin katili olarak anılıyor. Ailesi de bu durumdan mağdur olmuştur, ancak irtibatı net bir şekilde ortaya çıkmıştır”

5 bebeğin ölümünden sorumlu olduğu iddia edilen Dr. Dursun Eryılmaz'ın 657'ye tabi Devlet Memuru statüsünde olduğu için yargılanması adına Sağlık Bakanlığı'ndan izin alınmadığı avukatı tarafından belirtildi. 

Mahkeme Başkanı, savunmaya geçilmesine karar verdi.

Dursun Eryılmaz, savunmasında bebeklerle ilgili konuşuyor:  

"Birinci bebek 29.11.2023 tarihinde eks (hayatını kaybetti) olmuştur. Gerekli müdahaleyi yaptım.

Karakoç bebek, Yalova'da doğuyor, bağırsaklarında çürüme oluyor, yenidoğana sevki yapılıyor. Çocuk cerrahisi, ameliyata karar veriyor. Beslenmeye başlıyor ama kilo kaybediyor çünkü bağırsakları erimiş, bu doğuştan bir durum. Bu bebeğin başında da ben vardım, gerekli müdahalelerde bulundum. Ancak aile, polisin gelmesinden tedirgin oldu. Basında bizi linç ettiler ama otopsi sonucu ölüm nedeninin farklı olduğu ortaya çıktı.

 Karaduman bebek, 27.11.2023’te kan şekeri düşüklüğü nedeniyle sevk edildi, tedavisine başlandı. Akraba evliliği tespit edildi. 28.11.2023’te eks oldu. 45 dakika boyunca canlandırma işlemi yapıldı, ancak bana haber verilmedi. Gittiğimde İlker Bey hastanedeydi ve olayı anlattı. Uzman raporunda ölüm sonrası alındığı söylenen tahliller öncesinde alınmıştı.

Kadan bebekten bahsederken Avukatı araya girdi. “bu bebekle ilgili iddianamede sorumlu değiliz"

Dr. Dursun Eryılmaz şöyle devam etti:

- Süleymanoğlu Bebeği hatırlamıyorum, dosya elime gelirse daha net bilgi verebilirim. Bebek solunum sıkıntısı ile gelmiştir. Kalp hastası olduğu ortaya çıkmış, baştan bilinse kimse almazdı. 112’ye bildirildi."

"EPİKRİZ AYLIK VE HAFTALIK DA YAZILABİLİR"

Mahkeme Başkanı: Siz nerede çalışıyordunuz?  

Dursun Eryılmaz: Bağcılar Medilife Hastanesi’nde.

Mahkeme Başkanı: Karakoç bebekle kim ilgilendi?  

Dursun Eryılmaz: Ben ilgilendim.  

Mahkeme Başkanı: İlker Gönen?  

Dursun Eryılmaz: Her vaka İlker Bey’e danışılırdı. 

Mahkeme Başkanı: Bizde günlük epikriz yazacağız diye bir kural yok diyorsunuz. Böyle bir kural sağlıkta yok mu, aylık ya da haftalık da mı girilebilir?  

Dursun Eryılmaz: Evet, böyle oluyor.  

Mahkeme Başkanı: Peki, bu süreçte notlar falan kaybolmuyor mu?  

Dursun Eryılmaz: Hayır, dolabımda oluyor.

Mahkeme Başkanı: İlker ve Çağla’nın bir konuşması var. "Dursun abiyle ağzınız bir olsun" diyor. Ne diyorsun?  

Dursun Eryılmaz: Ondan haberim yok. İlker Bey’i severiz.  

Mahkeme Başkanı: Niye "ağzınız bir olsun" diyor?  

Dursun Eryılmaz: Polis gelmiş, tedirgin olmuş. Yanlış bir şey demesin diye söylemiştir.


Mahkeme Başkanı: İlker ile Çağla arasında bir konuşma var. "Eks oluyorsa, Dursun çıkmadan eks olsun. Söyleyin, Dursun Bey gelsin, Galatasaray maçı var akşam" diyor. Ne diyorsun?  

Dursun Eryılmaz: O tapelerin ilerleyen kısmında "Dursun abi bebeğe ultrason yapsın" deniyor. Ancak ben çıkmadan bebek eks oldu. 14.05'te eks oldu.


Mahkeme Başkanı: Dosyada uzman görüşü var. "Bebek Ayaz Karaduman ile ilgili, hastanın resüsitasyonunda bulunmaman nedeniyle Dr. Dursun Eryılmaz sorumludur" diyor. Ne diyorsunuz?  

Dursun Eryılmaz: 05.25’te ben hastanede değildim. İlker Bey hastanedeydi, kendisine sordum, bana böyle anlattı.  

Mahkeme Başkanı: Entübasyon görevini hemşirelere bırakmanız nedeniyle ihmalle suçlanıyorsunuz.  

Dursun Eryılmaz: Ben başındaydım. Uzman raporu çok yetersiz, Adli Tıp bulguları ile ilgisi yok.

"FIRAT SARI ÇOCUK DOKTORU"

Mahkeme Başkanı: Bebek Süleymanoğlu ile ilgili uzman görüşü şöyle diyor. Enfeksiyon ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle hekimin ihmali vardır demiyor.  

Dursun Eryılmaz: Bebek solunum sıkıntısıyla geliyor, 1 gün sonra kalp rahatsızlığı çıkıyor. Bu doğumsal bir durum, yaşam oranı yüzde 15’i geçmiyor. Hemen 112’ye mail attık, bağlantı kurduk.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı tanır mısın?  

Dursun Eryılmaz: Çocuk doktoru olarak tanırım.  

Mahkeme Başkanı: İşletmeye mi bağlıydın?  

Dursun Eryılmaz: Hayır, hastaneye bağlıydım.  

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı çocuk doktorudur, 1-2 yıldır tanıyorum, kendisinin yanında çalıştım demişsin.  

Dursun Eryılmaz: Hayır, benim çalıştığım yerlerin işletmesini Fırat Sarı almış dedim. Yanlış yazılmış.

"BİR BUÇUK YILDA 900 BİN TL ALMIŞIM"

Dursun Eryılmaz: Hesabımı çıkardım, 1 buçuk yılda 900 bin TL almışım. Aylık 50 bin TL almışım.

Üye Hakim: Fırat Sarı ve İlker Gönen arasındaki konuşmada diplomanızın kullanıldığına dair bir ifade geçmiş. Bu doğru mu?  

Dursun Eryılmaz: Bana öyle bir teklif gelmedi. Onlara da sorun.  

Üye Hakim: Karakoç Bebeğin ölümüyle ilgili İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen konuşmada, Çağla saat 14.00’te İlker’i arayıp "Bebek eks oldu" diyor. Siz ise 16.00 dediniz.  

Dursun Eryılmaz: 14.00’te kalbini alamadım, tekrar dinlediğimde kalbini duydum. 16.00’da eks oldu.  

Üye Hakim: Bu süreç 2 saat mi sürdü?  

Dursun Eryılmaz: Evet, 2 saat sürdü.  

Üye Hakim: "Epikriz notları benim dolabımda" dediniz. Çağla, İlker’e "Ölüm saatini kaç yazalım?" diyor. Epikrizleri yazması gereken sizsiniz. Çağla neden size sormuyor?  

Dursun Eryılmaz: Onlara sorun. Epikirizi yazan benim, onaylayan da benim. O, Çağla’nın konuşması. Sisteme girip herhangi bir programdan yazılacak bir şey değil, özel bir sistem.  

Üye Hakim: İlker neden Çağla’ya "Dursun abiyle ağzınız bir olsun" diyor?  

Dursun Eryılmaz: Polisler geldi diye. Zaten ağzımız birdi, farklı bir şey yok.

"BU SORU SAĞLIK BAKANLIĞINA SORULMALI"

Üye Hakim: Hasan Basri Gök’ü nereden tanıyorsun?  

Dursun Eryılmaz: Fırat Bey işe gelmişti, sonra yurt dışına gitmişti. Ben de onun yerine Çorlu Reyap Hastanesi’ne gittim. Hasan Basri ile birlikte gittim.  

Üye Hakim: Karşılığında ne menfaat aldın?  

Dursun Eryılmaz: Samimiyetin olmayan bir kişiye… Arkadaşımdır ama canlı kanlı değil.

Doktor Dursun Eryılmaz’ın avukatı araya girerek üye hakime aynı sorular nedeniyle tepki gösterdi. 

Müvekkilinin sorulara net cevap verdiğini ifade etti.  

Dursun Eryılmaz cevaplamaya devam ediyor: 

Dursun Eryılmaz: "Hasan Basri Gök’ten hiçbir zaman epikriz yazmasını istemedim. Hasan Basri Gök Çorlu Reyap’ta çalışıyor, ben ise Bağcılar’da."

Savcı soruyor: 

Savcı: Şirketten haberim var dedin. Niye bu şekilde bir yerde çalışmayı tercih ettin?  

Dursun Eryılmaz’ın Avukatı: Bu soru müvekkilime değil, Sağlık Bakanlığı’na sorulmalı.  

Mahkeme Başkanı: Sorunun sorulmasına karar verildi. 

Dursun Eryılmaz: Anlaşmayı yapan ile hastane arasında geçen bir durum. Her hastanenin tüm bölümleri kiraya verilmiştir, sadece yenidoğan değil.

Savcı,HTS kayıtlarını sordu.

(Ölen bebeğin saatinde hastanede olup olmadığı ile ilgili) 

Dr. Dursun Eryılmaz: Benim telefonum mesela bir Bahçelievler’de bir Bağcılar’da gösteriyor. Sordum, hat atlaması dediler.

Ayaz bebeğin avukatı Beritan Bilgin: Bebeğin ölüm haberini aileye kim verdi?  

Dursun Eryılmaz: İlker Gönen haber vermiştir, tam hatırlamıyorum.  

İlker Gönen’in Avukatı: Bu durum bizimle ilgili değil.  

Ayaz Bebeğin Avukatı Beritan Bilgin: Bebeğin ölüm raporunda sizin imzanız var.


Fırat Sarı’nın Avukatı: Kadan Bebek hakkında Fırat Bey’e danıştınız mı?  

Dr. Dursun Eryılmaz: Neden danışayım? Ben daha kıdemliyim, danışacağım bir konu yok.

"BEBEĞİN ÖLÜM RAPORUNDA İMZANIZ VAR"

Ayaz bebeğin avukatı Beritan Bilgin: Bebeğin ölüm haberini aileye kim verdi?  

Dursun Eryılmaz: İlker Gönen haber vermiştir, tam hatırlamıyorum.  

İlker Gönen’in Avukatı: Bu durum bizimle ilgili değil.  

Ayaz Bebeğin Avukatı Beritan Bilgin: Bebeğin ölüm raporunda sizin imzanız var.

Fırat Sarı’nın Avukatı: Kadan Bebek hakkında Fırat Bey’e danıştınız mı?  

Dr. Dursun Eryılmaz: Neden danışayım? Ben daha kıdemliyim, danışacağım bir konu yok.

Bebek ölümlerinde ihmali olduğu iddia edilen Dr. Dursun Eryılmaz’ın Avukatı: 

“İddianame kabul edildi, basın yoluyla tebliğ aldık. Müvekkillerimize bile tebligat yapılmadan Türkiye’nin dört bir yanına, Kayseri ve Afyon gibi cezaevlerine gönderildiler. Huzurdaki sanıklardan özür diliyorum.

Tüm raporlar televizyonlarda yayınlandı. İsmini de vereceğim, "Teke Tek" isimli programda yayınlandı. Tüm spikerler adeta ceza hakimi oldu. Tüm Türkiye bu insanları bebek katili ilan etti.  

Sayın Hakim, artık sizin hükmünüzün bir anlamı kalmadı. Bu zedelenen itibarlar nasıl yerine getirilecek? Müvekkillerimizin lekelenmeme hakkı açıkça ihlal edilmiştir”

Bebek ölümlerinde ihmali olduğu iddia edilen Dr. Dursun Eryılmaz’ın Avukatı: 

“Soruşturma Savcısı Yavuz Engin hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum. (Bir savcı ismi daha verdi) Bu telefon tapeleri nasıl sızdırıldı? Tüm Türkiye’nin dedikodu yaptığı bir hale dönüştü. Bebeklerini kaybeden aileler gelip bu duruşmayı izlesinler, hekimlerin hangi şartlar altında çalıştığını görsünler. 

Cumhuriyetimizin savcısı, resmi ve kesin delili görmedi ya da görmezden geldi." (Adli Tıp raporuna atıfta bulunuyor.) "Bu dosyada aleyhe delillerin toplandığını söylemekle yanlış yapmayacağız. Dosya, CİMER şikayeti ile başlamış."  

Mahkeme Başkanı: Toparlayın lütfen.  

Avukat: Haklarımı kullanıyorum. Yargıtay der ki, sadece tapelerle yola çıkarak başka delillerle desteklenmeyen suçlamalar geçersizdir.

ÇETE LİDERİ OLDUĞU BELİRTİLEN İLKER GÖNEN İFADE VERDİ

Duruşmada çete lideri olarak yargılanan İlker Gönen savunma yapıyor. Gönen, 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

İlker Gönen: 2017 yılında Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışırken, hocam Melih Çetlinjaya beni odasına çağırdı. Odasına gittiğimde Fırat Sarı da oradaydı. Esenyurt Devlet Hastanesi’nde Fırat Sarı ile çalıştığını söyledi. O gün tanıştık, ancak daha sonra kendisiyle bir görüşmem olmadı.  

2022 yılının Temmuz ayında Fırat Sarı beni aradı. Medisense isimli bir firma kurduğunu, danışmana ihtiyacı olduğunu söyledi. Özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde doktor ve hemşire çalıştırmakta zorlandıklarını, hasta bulmak için aracılık ettiklerini anlattı. Daha önce hiç duymadığım için araştıracağımı söyledim ve telefonu kapattım.  

Daha sonra kamu hastanelerine baktım, çeşitli bölümlere ve özel hastanelere göz attım. Aklınıza gelebilecek neredeyse tüm hastanelerin dış firmalardan hizmet aldığını gördüm.

İlker Gönen: Daha sonra Medisense’de danışman hekim olarak çalışmaya başladım. 2023 Kasım ayının sonunda ayrıldım ve devlet hastanesinde çalışmaya başladım.  

Gıyasettin Mert ile de Fırat Sarı aracılığıyla tanıştım. 112 personeli olduğunu sonradan öğrendim.

Tapelerde bir doktorun beni aradığı konuşma var. Çam Sakura Şehir Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde nöbetçi olarak çalışıyordu, sonra İngiltere’ye yerleşti. Beni arayıp çok kötü bir hasta olduğunu, 112’ye bildirdiğini ama yer bulunmadığını söyledi. 'Başka hasta var mı?' diye sordum. Doğumhane bebek dolu, sevk bekleyenler var dedi.

İddianamenin başında 112 bir görüş belirtmiş. Ben 2010’dan beri yenidoğan ve çocuk hastalara bakıyorum. İddianamede gördüğüm bir tespit, belgeye, bilgiye veya otopsiye dayanıyorsa doğrudur. Ama duyuma bağlıysa, ben bir gerçek göremedim.  

Utanç verici şekilde suçlandığım 5 hasta ile ilgili konuşmak istiyorum

-Birincisi Bebek Karakoç... Medyada, YouTube'da, Twitter'da ve sabah kadın programlarında (afedersiniz böyle dediğim için), en kolay iş tapeleri alıp yorum yapmakmış. Ciğerine mama kaçmış dediler, uzman raporunda. Allahtan reva mıdır? Bebek Karakoç ile ilgili neden suçlandığımı açıklayayım. Hasta, Çınarcık Devlet Hastanesi’ne gidiyor. Hastanın bağırsaklarında bir problem olduğu ve acilen ameliyat olması gerektiği söyleniyor. Çınarcık Devlet Hastanesi, Yalova 112’ye bildiriyor. Aynı anda boş yatak bulunamıyor.  

Dışarıdan hasta gelince hemen alamazsınız. Bebek bu sırada 18 saat sevk bekliyor. Sevkin ardından 64 saat hastanede yatıyor ve sonra vefat ediyor.  

Hemşireler beni hep görüntülü arardı, ancak bu görüntüler maalesef tapelerde yok. Hadi beni suçladınız, resmi danışman nerede? Dosyada yok! Hiçbirinin adı geçmiyor.  

Bebek Karakoç vefat ettikten sonra Allah’tan polis geliyor, epikrizlere el koyuyor ve bebek Adli Tıp’a gönderiliyor. Bebek üzerinde otopsi yapılıyor. Temmuz ayında 9 uzman hekimin oy birliği ile bir karar veriliyor. Bu bebeğin ölümünün erken doğuma bağlı akciğer ve beyin hasarı nedeniyle gerçekleştiği belirleniyor.

İlker Gönen: Medyada, YouTube kanallarında, daha benim avukatım dosyayı bana getirmeden, 'Bakın, bebeğe ötenazi yapmışlar' deniyor. Hastaneler taşlanıyor, sağlıkta şiddet artıyor. Benim yüzümden 47 kişi bebek katili olarak lanse ediliyor. Bunun hesabını kim verecek?

İlker Gönen: Suçum olabilir ama hiçbir zaman bebek katilliğini bana yakıştıramazlar. Alnıma yapıştırdılar ve bunu çıkartacaklar.

İlker Gönen: Bu kadar iftira, bu kadar yalan tapelerden yazmak kolay mı? Benim bu iftiraya maruz kalma sebebim ne? Bu uzman görüşünü hazırlayanları tanımıyorum. Medyaya bu kadar bilgi vermelerinin amacı ne? Kimi zor durumda bırakmak istiyorsunuz? Medyada 'Bebeğe vitamin vermediler, ötenazi yaptılar' dediler. Kimse bu uzman görüşünün nasıl hazırlandığını sorgulamadı.

“TÜRK TABİBLER BİRLİĞİ, İSTANBUL TABİP ODASI…”

İlker Gönen: Türk Tabipleri Birliği veya İstanbul Tabip Odası’ndan bir kişi bile çıkıp, 'Siz bu insanları bebek katilliği ile suçluyorsunuz, ne oluyor?' diyemedi. Medyada öyle bir baskı oldu ki herkes bizi bebek katilliğiyle suçlayıp ölmemizi istedi.

İlker Gönen: İki aydır ne cezaevinde kalabiliyorum ne başka bir yerde. Sabahtan akşama kadar, habercilik adı altında tapeler her yerde geziyor. Şimdi Adli Tıp Kurumu raporunu söyleyecekler mi? Kim itibarınızı geri getirecek?

“İDAM SEHPAMIZI..”

İlker Gönen: Huzurunuzda, 2 aydır bu belgeyi size açıklamak için dakikalarımı saydım. Doktor olsun, polis olsun, medyada ya da YouTube’da herkes bir şey söyledi. Alnımıza bebek katili yazdılar ve gönderdiler. Bizim idam sehpamızı uzman görüşü kurdu, tekmeyi de medya attı.

İlker Gönen: O haberci kişiler, bu söylediklerimi yazsa ne değişir? Hiçbir şey, çünkü biz bu yaftayı bir kez yedik. Bizi buraya bebek katili diye getirdiler.

Mahkeme Başkanı: Alanınız ne?

İlker Gönen: Neonatoloji.

Mahkeme Başkanı: Bu alanda uzmanlık mı yaptınız?

İlker Gönen anlatmaya devam ediyordu, ancak avukatı araya girip uyardı.

Mahkeme Başkanı: Avukat bey, araya girmeyin. Soru sormakta mı suç?

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile nasıl anlaştınız bu süreçte?

İlker Gönen: Maaş usulü.

Mahkeme Başkanı: Sabit bir maaş mı yoksa kârdan pay var mı?

İlker Gönen: Ben sabit maaş alıyordum. Kendisi çalışmamı görünce kâr ortaklığı teklif etti. Zaten devlete geçeceğim için böyle bir şey oldu.

Mahkeme Başkanı: Kolluk ifadenin 84. sayfasında "Serdar ile konuştum" diyorsun. Bu ne anlama geliyor?

İlker Gönen: Serdar Bey beni aradı. Örnek veriyorum, Bolu’dan. Bolu 112’den bir hasta olduğunu ve yer olmadığını söylerdi. Hastanın durumunu öğrenirdim, 112 de bana "Hocam, yer bulamadık" derdi. Ki zaten aile yakın olmadığı için İstanbul’u kabul etmezdi.

Mahkeme Başkanı: Serdar Yüksel sizden mi para alıyordu?

İlker Gönen: Ne gözümle gördüm ne elimle para verdim. Ama bir kere Sümeyye Nur Arslan IBAN’ını istedi. IBAN’ı alıp Sümeyye’ye verdim.

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert’i tanıyor musun?

İlker Gönen: Fırat Sarı aracılığıyla tanıdım. Çevresinin geniş olduğunu biliyorum. Hasta yönlendirmesi yaptığını biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile Mehmet Gürül arasında bir konuşma var. (İlaç satışı hakkında.)

İlker Gönen: Sonradan öğrendim. Fırat abiyle, (sonra düzeltti ) Fırat Bey ile bu konuyu daha sonra konuştuk. O sırada haberim yoktu.

İlker Gönen: 2023 Kasım sonunda ayrılıp devlet hastanesine geçtim. Hakkımda 10 aylık bir polis takibi var ama bu sürecin 5 ayında ben yokum. Fırat Sarı şirketi, benim başlamamdan 4 yıl önce kurmuş. Örgüt yöneticisi diye bir şema çizilmiş. Bir hemşire hiyerarşiden bahsetmiş. Ben hiyerarşiyi çok iyi bilirim. Tabip Üsteğmen olarak görev yaptım ancak FETÖ tarafından yapılan baskıdan dolayı bırakmak zorunda kaldım. Neyi gördük? Astsubay, yüzbaşına emir verir.

Mahkeme Başkanı: "Ağzınız bir olsun’ ifadesi çok geçiyor. Neden?

İlker Gönen: Ağzımız bir olsun mantığı tamamen özenli ve doğru bilgi vermek için.

İlker Gönen: Fırat Sarı’yı çok hastanenin aradığını biliyorum. ‘Doktor da hemşire de bulamıyoruz’ derlerdi. Fırat Sarı’nın çevresi geniş olduğu için, 'Bu hastane hemşire arıyor, şu hastane doktor arıyor, git görüş istersen' derdi.

Üye Hakim: Çağla Durmuş ile aranızda geçen diyalogda "Kötüleşip entübe olmuş gibi göstereyim" dediği geçiyor. Bu ne anlama geliyor?

İlker Gönen: Tapeden okuyunca gizli gibi duruyor. Ama olan, bir önceki gün normal olduğu, son gün kötüleşerek entübe edildiği durumu.

Üye Hakim: Hasta sayısına göre aldığınız ücrette bir değişiklik oluyor muydu?

İlker Gönen: Emniyette de söyledim, emniyet hesapladı, her ay aldığım para belli.

Savcı: Benim aylarca uğraşıp kurduğum sistem" gibi bir cümle geçiyor. Ne diyorsunuz?

İlker Gönen: Benim kurduğum değil de emek verdiğim. Çünkü ben çalışıyorum hastalar için, gece gidiyorum.

Savcı: Çağla’ya bir ses kaydı atıyorsun, sonra hemen "Sil" diyorsun. Bu nedir?

İlker Gönen: Hatırlamıyorum.

Savcı: Siz telefonla konuşurken bir anda "WhatsApp’a geçelim" diyorsunuz. Bunun nedeni nedir?

İlker Gönen: Telefon çekmiyor.

İlker Gönen’in Avukatı: Bu soru yönlendirme içeriyor. İtiraz ediyorum.

Mahkeme Başkanı: Soru sorulmasına karar verildi.

İlker Gönen soruya cevap verdi: Hatırlamıyorum.

Heyetin sorusu bitti. Avukatlara geçildi. Müşteki avukatı soru soruyor, İlker Gönen’e.

Sorusuna başlamadan önce, “Kamuoyuna mal olmuş bu davada sadece 3 tane müşteki avukatı var. Sanık müdafileri baskı kurmaktadırlar” dedi.

Daha sonra ölen bebeklerle ilgili yeni ihmal detayları hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Sanık avukatları da kendilerine tepki göstererek, heyetin adil davranmadığını belirtti.

Başka bir sanık avukatı, duruşmada tekrar tekrar aynı soruların sorulduğunu, ve saatlerce herkesin salonda kaldığını belirterek, duruşmanın daha hızlı ilerletilmesi gerektiğini ifade etti.

Sanık avukatı: Bebek ölümleri ile ilgili raporları görünce ne düşündünüz?

İlker Gönen: Uzman görüşünü elime aldığımda inanamadım. Raporda kullanılan kelimeler, insanların sinir uçlarına dokunacak şekilde seçilmişti.

İlker Gönen’in avukatı konuşuyor:

-Hayatımda tanıdığım en namuslu, vicdanlı insanı savunuyorum. Bu şerefi bana verdiği için çok teşekkür ediyorum. Hekimlerimiz, hiçbir tıbbi belge olmadan linç ediliyor.

-İstanbul Barosu’na ve İstanbul Tabip Odası’na bizi yalnız bıraktıkları için teşekkür ediyoruz. Duruşmaya 15 gün kala, müvekkillerimiz İstanbul’dayken bir sabah Türkiye’nin farklı şehirlerine dağıtıldılar. Bunun tek nedeni var: Basın.

-Kimsenin yemediği kumanyalarla burada bekliyorlar. Bir reçel ve kimsenin yemediği bir halk ekmeğiyle. Bunun adı işkencedir. (Tutuklular ile ilgili söylüyor)

-Adli Tıp’a yazı yazılmasını istiyorum. Dosyada otopsi yok. Bu, tarihsel bir yargılama. Bu insanları bu suçlamalarla yargılayan ‘kahraman savcı’ diyeceğim ama bir bebek ölümüne inanan savcı neden otopsi almamış? Sadece bir tane almış. Bazı basın mensuplarına da bunu dağıttım.

-(Uzman raporunu göstererek) Sağlık Bakanlığı Müfettiş Ofisi’nde yazılmış bir raporu okuyorlar, bu saçma sapan 26 sayfalık rapor. Bu raporu yazan 3 kişi bağımsız şekilde rapor yazamaz. Hiyerarşi budur. Eminim, bu raporu yazdıkları çok tedirginlerdir.

-10 bebek ölümü ile suçlanan bir dosyada otopsi yok. Burada başhekimler var, hepsini bebek katili ilan ettiler. Karakoç Bebek için 'açlıktan öldürmüşler' diyorlar. Açlıktan bebek öldürecek birini görmediğinize de eminim. Basının getirdiği hal yüzünden her getirdiğimiz doktor bu raporu sinirleri bozularak okuyor.

İlker Gönen’in savunmasını üstlenen avukat konuşmasına devam ediyordu. Bu sırada müşteki avukatı itiraz etti, “duruşmayı uzatmaya çalışıyor” dedi. Salon gerildi.

İlker Gönen’in avukatı devam ediyor:

-Savcılık, bu telefonları dinlerken bebek öldürülüyorsa neden gidip müdahale etmedi? Bir aklıselim insan bunu sormadı. Son birkaç gündür sorulmaya başlandı.

-Karşınızda 47 sanık var. 22’si tutuklu. Kimisi gencecik hemşireler, kimisi doktorlar. Bu insanların hayatı, elimde tuttuğum ve çöp olduğuna inandığım, yemin bozanların tape okuyarak yazdığı raporla bambaşka bir yere evrildi.

-Geri dönmeyecek hayatları. Bu dosyadan bebek katili çıkmayacak. Bunlar Nazi değiller. Bu insanların çoğu yıllar sonra isimlerini değiştirmek zorunda kalacaklar. İşkence gören, adil yargılanma hakkı ellerinden alınan insanlar var. Bir şekilde bu gerçeği ortaya çıkaracağız.

-Kimi ölümlerden ya başhekim ve hastane sorumlu tutulmuş, ya sadece başhekim, ya da doktor olmayan kişiler. Merak ediyorum, burada ne baz alındı. Ayrım neye göre yapıldı?

-Türkiye tarihinde hiç bu kadar haksızlık yapılmadı. Hayatını bu dosyadan kazanmaya çalışan TikTok’çu ve YouTube’cular var. İzlenmelerine bakıyorum, pek de değil. Bu kadar rahat yalan söyleyip toplumu infiale sürükleyen başka bir dosya olmadı. Bu iftiralar biterse, namuslu doktorlar da baskıdan dolayı gelemiyorlar ama eminim ki sonunda gelecekler

DURUŞMA SONA ERDİ

Duruşma sona erdi. Pazartesi gününden itibaren, 21 tutuklu sanık dinlendi. Yarın sabah 10.00’da Fırat Sarı sorgulanacak.

ÖNCEKİ DURUŞMALARDA NELER YAŞANDI?

SGK'YI NASIL SOYDUKLARINI ANLATTI

Duruşmanın ikinci günüde savunma yapan Hasan Basri Gök, çetenin SGK'dan fazla para almayı amaçladığını itiraf etti.  Mahkeme başkanı, Gök'e Serdarova bebek için ailesinden neden para istediniz diye sordu. Gök ise bu soruya, "Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı bu yanıtın ardından 'Amaç neydi?' diye sordu. Gök ise "Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı" yanıtını verdi.

"BEBEKLERİ SÖKÜP ÖLDÜRECEĞİZ"

Yenidoğan Çetesi'nin yargılandığı duruşmanın üçüncü gününde mahkeme başkanı, sanık Çağla Durmuş'a “Bütün bebekleri söküp öldüreceğiz hocam” dediği telefon görüşmesini sordu. Durmuş bu görüşme için, "Hastane enfeksiyonu vardı. O konuşmam benim serzenişimdi. Hekimler ne söylediyse onu uyguladım" dedi.

Kaya bebek için 'Çek fişi gitsin' dediği iddia edilen Dr. Rıza Keykubat ise mahkemede, "Pratisyen hekim olarak sorumluluğum olmadığı halde yapılması gerekenleri yönlendirdim. “Kalp masajı yap” dedim. Herhangi bir yönlendirme yapmadığım iddiası doğru değil. Ben 20 yıldır hekimim, benim de evladım var. Bir hastaya “Çek fişi” denir mi?" dedi. Keykubat'a Kaya bebeğin avukatı "Sanık, 10 yaşında çocuğu olduğunu belirterek algı yaratıyor. Kaya Bebeğin babası, bebeği morgdan bisküvi kutusuyla alıp 1,5 saat boyunca taşımak zorunda kalmıştır. Ancak travmayı yaşayan Kaya Bebeğin annesi ve babasıdır" sözleriyle tepki gösterdi.

BEBEKLER ÜZERİNDEN PARA PAZARLIĞI

Duruşmanın dördüncü gününde sanık olarak savunma yapan eski Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Renas Kılıç, doktorların para pazarlığını, "Doktor bebek başı para almıyor hak ediş alıyor. Ben doktor hak edişinden memnun olmadığı zaman ayrılmak istediği zaman biz o muhabbeti yaptık" sözleriyle anlattı.