Haber

Yenidoğan Çetesi hesap veriyor! Mahkemede SGK'yı nasıl soyduklarını anlatıyor

SGK'dan günde 8 bin lira kazanabilmek için 10 bebeği öldüren Yenidoğan Çetesi'nin yargılandığı davanın ilk duruşması ikinci günde devam ediyor. Sanık Hasan Basri Gök, duruşmada, SGK'dan fazla para alabilmek için hastaların uzun süre yatırıldığını itiraf etti. Gök, denetimlerle ilgili de 'Fırat Sarı'nın basamakları vardı. Denetim olunca bu basamakları düşürüyorduk" ifadelerini kullandı.

İstanbul ve Tekirdağ'da SGK'dan günde 8 bin lira para kazanmak için 112 acil servisi manipüle ederek hastaları anlaşmalı hastanelere götüren ve 10 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi davası başladı. 22’si tutuklu 47 sanık 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Davanın ilk duruşması bugün devam ediyor.

19 HASTANE SORUMLU

Bin 400 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.
İddianamede çetenin, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ettiği vurgulandı. Bebek acil hastalarını önceden anlaşılan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettikleri ve ölümlerine neden oldukları ifade edildi. Haksız kazanç sağladıklarına dikkat çekildi.

Sanıkların asıl amacının SGK'dan üst sınır ödeme almak olduğu belirtildi

582 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

İddianamede 'malen sorumlu' olarak belirtilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de istendi.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.

SANIKLAR İFADE VERİYOR

Duruşmanın ikinci gününde ilk olarak sanık hemşire Hasan Basri Gök konuşuyor.

Mahkeme Başkanı: Hakkında açılan davada, resmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olma suçlamaları var. Savunmanı yapacak mısın?  

Sanık: Savcılıkta ve emniyette anlattım, yine aynı şeyleri anlatmaya gerek yok.  

Mahkeme Başkanı: Onlar doğru mu?  

Sanık: Gözümle gördüğüm şeyler.

Mahkeme Başkanı: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?  

Sanık: Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk. Bir şablon sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı, biz de bu değerleri girerdik.  

Mahkeme Başkanı: Normal değerler mi?  

Sanık: Karşıdaki sorumlunun gönderdiği değerler.  

Mahkeme Başkanı: Kim?  

Sanık: Mesela Avcılar’da bir kişi...  (devamını duyamadım)

Mahkeme Başkanı: Sen nerede çalıştın?  

Sanık: Reyap Hastanesi’nde çalıştım.  

Mahkeme Başkanı: Ne olarak?  

Sanık: Fırat Sarı’nın hemşiresiydim.  

Mahkeme Başkanı: Bir işletme konusu var, nedir bu?  

Sanık: Fırat Sarı kendi personelini işletmeye gönderiyordu. Fırat Sarı, hastanelerle anlaşmalar yapıyordu.  

Mahkeme Başkanı: Hangi hastaneler?  

Sanık: Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak, GOP Şafak, TRG Hastanesi.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?

"SGK'DAN PARA KAZANMAK İÇİN"

Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.

Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?

Sanık: Fırat Sarı’nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.

Mahkeme Başkanı: Neden?

Sanık: Para kazanmak için.

Mahkeme Başkanı: Bebek sevklerinden para kim kazanıyordu?

Sanık: Gözümle gördüğüm bir şey yok, ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu.

Mahkeme Başkanı: 112’yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?

Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.

Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?

Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.

Mahkeme Başkanı: Mehtap ile bir konuşman var, denetime gelmişler.

Sanık: Denetimlerde Fırat Sarı’nın talimatı üzerine hareket ettik. Hasta üzerinden kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçlar vardı, onlarla ilgiliydi.

"HER ŞEYİN BİR ÜCRETİ VARDI"

Mahkeme Başkanı: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor, diyorsun.

Sanık: Denetimlerle ilgili konuşmamızda, ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim, Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.

Mahkeme Başkanı: Denetimlerde “Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar” demişsin.

Sanık: O ilaçların orada durması yasaktı, ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.

Mahkeme Başkanı: “Bu ex bebek bana neden kaldı” demişsin.

Sanık: İlk tapelerde de bana sordular. Fırat Sarı bana söyledi. Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.

Mahkeme Başkanı: “20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.”

Sanık: Hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: “Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer” demişsin.

Sanık: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.

Mahkeme Başkanı: “Basamakları boşver, önemli değil” diyorsun.

Sanık: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.

Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?

Sanık: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.

"EK ÖDEME YAPTI"

Mahkeme Başkanı: İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor.

Sanık: Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı.

Mahkeme Başkanı: Amaç neydi 

Sanık: Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı.

Mahkeme Başkanı: 146. sayfada denetimle ilgili, hasta yatışları uzun muydu?  

Sanık: Genelde uzundu.  

Mahkeme Başkanı: Normalden uzun mu yatırıyorlardı?  

Sanık: Evet, normalden uzun yatıyorlardı.  

Mahkeme Başkanı: Neden?  

Sanık: SGK’dan para almak için.

"NİYE ÇEKİNDİKLERİNİ BİLMİYORUM"

Mahkeme Başkanı: Epikrizleri sen mi yazıyordun?  

Sanık: Ben de yazıyordum, başkaları da yazıyordu.  

Mahkeme Başkanı: Sonra ne yapıyordunuz?  

Sanık: Yazıp hastaneye gönderiyorduk.  

Mahkeme Başkanı: Neye göre yazıyordunuz?  

Sanık: Karşıdan gelen bilgiye göre.  

Mahkeme Başkanı: Bununla ilgili çok soru var. Israrla "Epikrizleri biz yazmadık" diyenler var. Eğer bu normal bir şeyse neden bu kadar çekiniyorlar?  

Sanık: Niye çekindiklerini bilmiyorum. Bizim yazdığımız sistemde, bebek 10 gün yattıysa tüm detaylar yazılırdı.

"FIRAT SARI'NIN BASAMAKLARI VARDI"

Sanık: Fırat Sarı’nın belirlediği basamaklar vardı. Denetim olunca bu basamakları düşürüyorduk.  

Mahkeme Başkanı: Neden, doğru değil miydi?  

Sanık: Başta söyledim zaten, doğru değildi.  

Mahkeme Başkanı: Nasıl?  

Sanık: Epikriz doldurunca...   

Mahkeme Başkanı: O zaman epikrizleri yanlış doldurmanız gerekiyordu?  

Sanık: Evet.

“BEBEK BAŞINA MI PARA ALIYORDU?”

Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert, hastanelerden hak ediş mi alıyordu?  

Sanık: Fırat Sarı’dan alıyordu.  

Mahkeme Başkanı: Neye göre, bebek başına mı?  

Sanık: Gönderdiği bebeklerden ne kadar aldığını bilmiyorum ama alıyordu.  

Mahkeme Başkanı: Peki, Gıyasettin’in eşini tanıyor musun?  

Sanık: Tanımıyorum

"BEBEĞİ ÖLDÜR DEMİŞSİNİZ"

Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var. 

Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim. 

Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz?  

Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.  

Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap’a "Bebeği öldür" demişsiniz.  

Sanık: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.

"BİLDİĞİNİ ANLAT"

Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili bilgin var mı?  

Sanık: Sevkini biliyorum.  

Mahkeme Başkanı: Kim sevk etti?  

Sanık: Fehmi ile Mert sevk etti.  

Mahkeme Başkanı: Bebek mi sevk edildi, annesiyle mi?  

Sanık: Tahmini anlatırım.  

Mahkeme Başkanı: Tahmin değil, bildiğini anlat.

Mahkeme Başkanı: Mehtap, “Çocuğu öldür” derken ne demek istedin?
Sanık: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.

Mahkeme Başkanı: Basamakları neden düşürmek istediniz?
Sanık: Dikkat çekmemek için.

Mahkeme Başkanı: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?
Sanık: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.

Mahkeme Başkanı: Üç gün yaşayan bir bebeği altı gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. “Dikkat etsinler” demişsiniz, bu ne demek?
Sanık: Bebek üç gün yaşamış ama altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.

Mahkeme Başkanı: Hâlâ kendini doktor olarak tanıtıyor mu?
Sanık: Evet, gördüm. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.

Mahkeme Başkanı: 112 bunu fark etmiyor mu?
Sanık: Hayır, sistem üzerinden ayarlıyorlardı.

Mahkeme Başkanı: Kaya bebekle ilgili ne biliyorsunuz?
Sanık: Anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı.

Mahkeme Başkanı: Opara bebekle ilgili bilgin nedir?
Sanık: Bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan’la birlikte ben yazdım.

Mahkeme Başkanı: Opara Bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?  

Sanık: WhatsApp görüşmelerini gördüm.  

Mahkeme Başkanı: Kimle kim arasında?  

Sanık: Tuğçe ve Doğukan. Fark etmemişler.  

Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?  

Sanık: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.

Mahkeme Başkanı: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?
Sanık: Evet, Doğukan bilgi almış, “Hakkımızda büyük bir soruşturma var” dedi.

Mahkeme Başkanı: “Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşman var, hatırlıyor musunuz?
Sanık: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.

HEMŞİRELER DOKTORLUK YAPMIŞ

Mahkeme Başkanı: Hemşireler hastalara doktor gibi müdahale ediyor muydu?

Hasan Basri Gök: Doktor gelene kadar ediyorlarlardı.

Mahkeme Başkanı: Doktor gelmezse

Hasan Basri Gök: O zaman ediyorlardı

Mahkeme Başkanı: Doktor olması gerekmiyor muydu?

Hasan Basri Gök: Gerekiyordu.

Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin’i tanıyor musun?  (Batuhan videolardaki kişi)

Sanık: İsmen tanıyorum, kendisini görmedim.  

Mahkeme Başkanı: Emine Avcı?  

Sanık: 3-4 defa görüştüm.  

Mahkeme Başkanı: Denetim zamanı ne yaptı?  

Sanık: Bizimle birlikte dosya düzenlemişliği var.  

Mahkeme Başkanı: Ne yaptı?  

Sanık: Epikrizlere uyumlu olmasını sağladı.

Mahkeme Başkanı: Neden ellerin arkada? Kelepçe mi var?

Sanık Gök uyarının ardından ellerini düzeltti.

“BEBEK BAŞI KOMİSYON”

Mahkeme Başkanı: Fehmi Alperen kim?  

Sanık: Birinci Hastanesi’nde görüyordum.  

Mahkeme Başkanı: Bebek başı komisyon alıyor muydu?  

Sanık: Evet, ama canlı canlı görmedim. Kimse böyle bir şeyi açıkça yapmaz zaten.

“BORÇ ALIP VERİYORDUK”

Mahkeme Heyeti: Aylık şu kadar para vereceğim diye bir anlaşmanız olmadı mı?  

Sanık: 20-25 bin lira.  

Mahkeme Heyeti: Epikrizlerle ilgili bir anlaşmanız var mıydı?  

Sanık: Anlaşmamız yoktu.  

Mahkeme Heyeti: Hasta sevkiyle ilgili bir anlaşmanız var mıydı?  

Sanık: Benim sevk ettiğim bir hasta yok.  

Mahkeme Heyeti: Hakan Doğukan ile para alışverişiniz neden?  

Sanık: Borç alıp veriyorduk.

“ÖLÜM BAŞIMIZA KALMASIN, 'DEVLET BİZİ Sİ…' DİYORSUN”

Savcı, Sanık Hasan Basri Gök’e soruyor:

Savcı: Ölüm başımıza kalmasın, 'devlet bizi si…' diyorsun. Neden böyle diyorsun? 

Sanık: Vicdanen kendimi sorumlu hissettim.  

Savcı: Bu ölen Serdarov Bebek miydi?  

Sanık: Öyle olduğunu düşünüyorum.  

Savcı: Fırat Sarı her çalışan ile irtibat kurar mıydı?  

Sanık: Fırat Sarı ile herkes iletişim kurardı.

"FIRAT SARI'NIN TALİMATIYLA YAPIYORDUM"

Üye Hakim: Hem hemşiresin hem şoförsün, bütün hemşirelerle sen mi konuşuyorsun? Fırat Sarı mı sana söylüyor?

Sanık: Evet, Fırat Sarı’nın talimatıyla yapıyordum. Bütün hemşireler, benim söylediklerimi Fırat söylemiştir diye biliyordu.

Üye Hakim: Senin yerin var mı? Şoför olarak, kriz raporunu arabada mı yazıyorsun?

Sanık: Arabada, dışarıda, bazen de şirketin merkezinde yazıyordum.

Savcı: Sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için ilaç veriliyor mu?

Sanık: Yok efendim.

Savcı: “140 bin lira kalp hastasından para alıp âlem yapacağınızı söylüyorsunuz.” Bu doğru mu?

Sanık: Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız.

Savcı: Hiyerarşik bir yapı var mı?

Sanık: Doktorlar arasında yoktu ama biz hemşireleri arıyorduk.

Mehmet Kaya’nın Vekili (Kaya Bebek):

Avukat: Kaya bebeğin öldüğü akşam sorumlu doktor kimdi?

Sanık: Doktor yoktu.

Avukat: Sorumlu doktor kim?

Sanık: Hilda’ydı.

Karaduman Bebek Avukatı:

Avukat: Dursun Eryılmaz ile bir konuşman var. Karaduman bebeğin raporunu yazdınız mı?

Sanık: Yazmadım, hatırlamıyorum. Diploma kullanılan doktordu.

ÇAPRAZ SORGU DEVAM EDİYOR

Doktor Şeyhmuz Çelik’in avukatı,  Sanık Hasan Basri Gök’e soruyor:

Avukat: Şeyhmuz Çelik ile çalıştınız mı?  

Sanık: Hayır.  

Avukat: Hakan Doğukan Taşçı, 112’yi arayıp kendisini doktor olarak tanıttı mı?  

Sanık: Evet, Şeyhmuz hocanın haberi vardı.  

(Avukatın bir sonraki sorusuna mahkeme heyeti tepki gösterdi.)  

Mahkeme Heyeti: Bu soru itham edici bir soru. Biz böyle sorular sormuyoruz.  

Avukat: Zaten örgüt şeması oluşmuş, yasal olarak sakıncası yok.

GÖK'ÜN AVUKATI SORUYA İTİRAZ EDİYOR

Şafak Hastanelerinin avukatı, Hasan Basri Gök’e soruyor: 

Avukat: Şafak Hastanesi'nde usulsüzlüklere şahit oldunuz mu?  

Hasan Basri Gök’ün avukatı: İtiraz ediyoruz, zaten bu soruya cevap verdi.  

Mahkeme Başkanı: Bu sorunun sorulmamasına karar verildi.  

Avukat: GOP Şafak’ın da Fırat Sarı’nın işletmesi dahilinde olduğunu söylediniz...  

Hasan Basri Gök’ün avukatı tekrar araya girerek soruya itiraz etti.

"GECE DOKTOR OLSAYDI BEBEK YAŞARDI"

Sanık avukatlarından biri, Sanık Hasan Basri Gök’e soruyor:

Avukat: Kaya Bebeğin ölümünden hemşire Damla’nın sorumlu olduğunu düşündüğünüzü söylemişsiniz. O gece Damla Hemşire orada değilmiş.  Neden böyle dediniz?

Hasan Basri Gök: Gece doktor olsaydı o bebek yaşardı. Hemşire yardımcısı elinden geleni yapmış. Hemşire yardımcısı sadece çarşaf değiştirir.  

(Damla hemşirenin çıktıktan sonra hemşire bırakması gerektiği anlamında cümle kurdu)

Avukat: Damla Hemşire’nin kasten yaptığını mı söylüyorsunuz?  

Hasan Basri Gök: Doktor olsaydı, bunu doktora net şekilde söylerdim.

"BİR YIL ÖNCEKİ EVRAKLAR DÜZENLENDİ"

Avukat: Hastane sahipleriyle görüşülüyor muydu?
Sanık: Ayda bir görüşülüyordu.

Avukat: Bir dosya nasıl epikrize uygun hale getiriliyor?
Sanık: Ocak ayında SGK için evrak hazırlanacaktı. Bir yıl önceki evraklar düzenlendi.

Avukat: Bir sene sonra sistemi değiştiriyor musunuz?
Sanık: Evet, hastane sistemlerinde değişiklik yapıyoruz. Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi var.

Avukat: Ocak 2024’te SGK sizden dosya istemiş. Hastanenin -2. katında 20 kişiyle birlikte raporları değiştirmişsiniz. Doğru mu?
Sanık: 2020 yılındaki dosyaları istediler. Biz yapmadık. Fırat Sarı ve Ali Aksu, Birinci Hastanesi’nin yenidoğan ekibiyle -2. katta epikrize uygun dosya düzenlemesi yaptılar. Akciğer filmi ve kan gazı girişi yazıldı.

Avukat: Opara bebeğin ölümünden sonra bir konuşmanız var. Esmerol nedir?
Sanık: Esmerol, iddianamede var. Opara bebeğin ölümünde Doğukan’ın hatası var. Doğukan beklemek yerine düzgün bir hekim çağırsalardı.

"ŞAHSİ BİR YORUM"

Reyap Hastanesi’nin avukatı, sanık Hasan Basri Gök’e soruyor:

Avukat: Doktor Fırat Sarı’nın işletmesindeki amaç, hastaneleri dolandırmak mı yoksa bebekleri yaşatmak mı?  

Mahkeme Başkanı: Bu şahsi bir yorum.  

(Reyap Hastanesi’nin avukatı bir soru daha sordu.)  

Mahkeme Başkanı: Reyap Hastanesi vekilinin böyle bir soru sorması tuhaf oldu.

"EPİKRİZLER SONRADAN DEĞİŞİR Mİ?"

Fırat Sarı’nın avukatı: Bu epikrizlerin son halini kim belirliyor?  

Hasan Basri Gök: Nasıl kim?  

Fırat Sarı’nın avukatı: Elektronik imza mı atılıyor?  

Hasan Basri Gök: Evet.  

Fırat Sarı’nın avukatı: Sonra değiştirilmesi mümkün mü?  

Hasan Basri Gök: Hayır, bunlar ay sonunda yazılır.  

Fırat Sarı’nın avukatı: Ocak ayında işletmeden ayrıldığınızı söylediniz. Ayrıldıktan sonra Fırat Sarı sizi tehdit etti mi?  

Mahkeme Başkanı: Bunu niye soruyorsunuz?  

Fırat Sarı’nın avukatı: Örgüt diyorsunuz, herhangi bir baskı olduysa diye soruyorum.  

Hasan Basri Gök: Baskı olmadı.

İLK GÜN NELER YAŞANDI?

Duruşmaya pek çok sivil toplum kuruluşu, siyasi parti ve bazı barolar katılmak istedi. duruşmaya katılım talepleri, Mahkeme heyeti tarafından "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddetmişti.

TAŞÇI İFADE VERDİ

Taleplerin ardından Hakan Doğukan Taşçı ifade verdi. Taşçı ifadelerinden satırbaşları şöyle:

"Dava birçok eylemden oluşuyor. Öncelikle şuna değinmek istiyorum, sistemde usulsüzlükler var, özellikle yapılan işler değil. 2015 yılında ilk çalıştığım hastanede de böyleydi.  

 Yani evrak üzerinde oynamalar yapılıyor. Biz bunu her zaman görüyoruz. Şikayetler yapılıyor ama dikkate alınmıyor. Bu hastaneler yılda 10 kez denetleniyor, bu kurumlar bu denetimlerden nasıl geçiyor? Bu işin sorumluluğunu neden sadece hemşireler çekiyor? Benim 1 kuruş fazla kazandığım para yok. Bana yöneltilen suçlama resmi evrakta sahtecilik. Şu an İstanbul’da özel hastanelerde gece çocuk yoğun bakımlarda doktor durmuyor. Sistem zaten bu şekilde. Biz müdahale etmeyince, neden müdahale edilmedi diye soruluyor."

"Gece saat 03.00 civarında arandım. Batuhan Çetin, Güney Hastanesi'nden beni aradı. Ellerinde 509 gram ağırlığında bir bebek olduğunu, bebeğin durumunun kötü olduğunu söyledi. Doktorun ise "Fişi çek gitsin" şeklinde konuştuğunu belirtti."


"Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor"