Yeni Çıkanlar | 9 Kasım 2020

Yayın tarihi: 8 Kasım 2020 Pazar 12:00 am - Güncelleme: 9 Kasım 2020 Pazartesi 9:54 am

Tele1 Kitap editörleri, bu hafta da sizler için “Yeni Çıkanlar/Editörün Seçtikleri/Haftanın Kitabı” listelerini oluşturdular. Editörlerimizin seçkisinde edebiyattan tarihe, inceleme-araştırma kitaplarından politik eserlere ve hatıra kitaplarına kadar pek çok türde okunmaya değer kitaplar ve yayınevlerinin okurlarla buluşturdukları yeni eserler yer alıyor.

YENİ ÇIKANLAR

İsmail Saymaz

TOSUN BANK

İletişim Yayınları

1980’lerden beri Türkiye’de kurulan saadet zincirlerinin son halkası, “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın’ın kurduğu Çiftlikbank oldu. İsmail Saymaz, ”Tosun Bank“ diye adlandırdığı bu saadet zincirinin yükselişini ve Aydın’ın binlerce kişinin parasını çarparak yurtdışına kaçışını anlatıyor. Gelir dağılımının bozulmasıyla birlikte, emek harcamadan servet edinme hevesiyle başı dönmüş insanların bazen ilahiler, bazen milli marşlar eşliğinde dolandırılmasının kırk yıldır süren öyküsü bu.

“Nasıl ki Banker Yalçın, 12 Eylül’ün gardırop Atatürkçülüğünü, Titan Kenan 28 Şubat iklimini, Jet Fadıl’sa İslâmcı kıpırdanışı sermayeye çevirdiyse, imam hatip lisesinden terk olan Tosuncuk Mehmet de bu dönemin milliyetçi ve muhafazakâr kimliğine büründü. Çiftlik Bank’ı 15 Temmuz’a karşı verilen direnişle özdeşleştirmekten tutun da, Osmanlı’yı anlatan bir dizinin oyuncusunu reklam yüzü yapmaya, tesis açılışlarında Kudüs’e selam göndermekten, Aydın’ı Fatih Sultan Mehmed’e benzetmeye kadar her türden hamasete başvuruldu.

Banka yönetim kurulu üyesinin güreşçilerden seçildiği liyakatsiz bir bürokrasinin, kamu ihaleleriyle semirtilmiş işadamlarının ve partizanlaşmış memurların elinde kalan Türkiye’nin Tosuncuk Mehmetler üretmesi kaçınılmazdır. Gelir adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk var oldukça bir Tosuncuk gidecek, bir başka umut taciri gelecektir.

143 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/tosun-bank/

 

Cormas McCarty

TANRI’NIN BİR KULU

Çeviren: Sıla Okur

İthaki Yayınları

 

Modern Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan, sıklıkla Herman Melville ve William Faulkner gibi ustalarla kıyaslanan Cormac McCarthy kariyeri boyunca Güney gotiği, Western ve postapokaliptik türlerde verdiği birbirinden başarılı eserlerle Pulitzer, Ulusal Kitap, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü ve MacArthur Dâhi Bursu gibi ödüllerin sahibi oldu. Üçüncü romanı Tanrı’nın Bir Kulu 1973’te yayımlandığında “birçok sahnesinin halüsinasyona benzer bir gücü var, akla kazınıyorlar” diye yorumlandı.

Mazisi ırkçılıkla harmanlanmış topraklar. Doğu Tennessee. Lester Ballard ailesinden kalan toprakları kaybeder önce. Toplumdan koptukça dağlara, mağaralara döner yüzünü. Münzevidir, seri katildir artık. Seksin, ölümün heyulası. İnsanın, tabiatın ve Tanrı’nın adaletinden kaçıp medeniyetten intikam alan bir yeraltı canlısı.

Ülkenin, tarihin, insanlığın doğurduğu bir canavarın anlatıldığı Tanrı’nın Bir Kulu gözleri karanlıkta kırmızı mücevherlere benzeyen şahinler kadar ürkütücü bir yaşamın romanı.

“McCarthy’nin romanları, şiddet yoluyla yenilenme, Güney pastorali, kutsal avcı figürü ve uçsuz bucaksız Batı toprağını fethetmeye çıkan sınır kâşifleri gibi Amerika’nın temel mitleriyle derinden ilintilidir.” –James Wood

“Cormac McCarthy fazlasıyla hayran olduğum yazarlardan.” –David Foster Wallace

152 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/tanrinin-bir-kulu/

 

Aditya Adhikari

SİLAH VE SEÇİM SANDIĞI

Nepal’deki Maoist Devrimin Öyküsü

Çeviren: Cemre Şenesen

Yordam Kitap

Hindistan ile Çin’den başka sınır komşusu bulunmayan kara ülkesi Nepal, 1996 ile 2006 yılları arasında, Maoistlerin önderlik ettiği bir silahlı mücadeleye sahne olmuştu. Başarıya ulaşarak krallık rejiminin son bulmasını sağlayan bu mücadelenin ardından, aynı Maoistler, seçimler yoluyla ülke yönetiminde söz sahibi olmaya başlamıştı.

“Kırlardan şehirleri kuşatma” stratejisiyle yürütülen “halk savaşı” hangi aşamalardan geçmişti? Maoistler, ülkedeki farklı güçler arasındaki çelişkilerden nasıl yararlanmıştı? Halk Kurtuluş Ordusu’na kimler hangi nedenlerle katılmış, bu orduyu kimler hangi nedenlerle desteklemişti? Başlangıçtaki hedefleri devlet üzerinde mutlak denetim kurmak olan Maoistler, krallık rejiminin son bulmasının ardından çok partili rejimin bir bileşeni olmayı neden kabul etmişti? Maoist parti tarafından kurulan hükümetler, bu partinin toplumsal dönüşüm programını ne ölçüde hayata geçirebilmiş ve ne tür engellerle karşılaşmıştı?

Aditya Adhikari, bu kitabında, öncelikli olarak, Marksistlerin “öznel etmen” dedikleri şeyle ilgileniyor: “İsyana katılan Maoistlerin kişisel yolculukları, inançları ve hedefleri, ormanlardaki, köylerdeki, hapishane hücrelerindeki deneyimleri, birbirleriyle ve yerel topluluklarla ilişkileri, tek tek Maoist önderler arasındaki gerginlikler, bu önderlerin çelişen hedefleri ve stratejileri…”
Kitabın kaynakları arasında, ideolojik ve stratejik belgelerin, demeçlerin, önderlerin yayımladığı genelgelerin, Maoist komutanların çizdiği savaş planlarının ve savaşa katılanların iç dünyalarını ortaya koyan anı kitaplarının, romanların, günlüklerin ve mektupların yanı sıra, parti hiyerarşisinin farklı düzeylerindeki militanlarla yapılan görüşmeler ve Maoist hareketin farklı yanlarını inceleyen geniş akademik yazın ve gazetecilik yazını da yer alıyor.

 

368 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/silah-ve-secim-sandigi/

 

Marcel Proust

KISKANÇLIK

Çeviren: Ebru Erbaş

Can Yayınları

Kıskançlık, Fransız yazar Marcel Proust’un edebiyat tarihine damgasını vuran Kayıp Zamanın İzinde adlı yedi ciltten oluşan nehir romanının beşinci cildi Mahpus’tan seçtiğimiz çok çarpıcı bir bölüm.

Fonunda, aristokrasinin çöküşü ve orta sınıfın yükselişi dönemine denk gelen Üçüncü Cumhuriyet yönetimi altında gerçekleşen büyük toplumsal değişimlerin yer aldığı romanın bu bölümü, kıskançlık duygusunun en karanlık yanlarını ve yıkıcı etkilerini ustalıkla ele aldığı satırlarıyla bütünden farklılaşıyor.

Yazar olmak isteyen Marcel âşık olduğu Albertine’in kendisinin Paris’teki burjuva evine taşınmasını sağlamış ancak kendisi de arzunun ve kıskançlığın pençesine düşmüştür. Neden sürekli birbirimizi sınama ve sahiplenme eğiliminde oluruz, kıskançlık ölümden bile güçlü müdür gibi sorulara yanıt arayan Kıskançlık, Proust’un derin psikolojik gözlemlerine, zengin betimlemelerine aşina olanlar için bir hatırlatma, yeni başlayacak olanlar içinse tadımlık.

72 s.

İstanbul 2020

 

https://tele1kitap.com/urun/kiskanclik-3/

 

Eric Morris

MUTLAK BİLİNÇLE OYNAMAK

Aktörün İç Kaynaklarının Dinamik Bir Keşfi

Çeviren:

Alfa Yayınları

 

Eric Morris, önceki çalışmaları Rol Yapmayın Lütfen ve Fütursuz Oyunculuk’la tiyatro dünyasının önde gelen yenilikçilerinden biri haline gelmiştir. Mutlak Bilinçle Oynamak’ta ise Stanislavsky’nin metodunu temel alan ve geliştiren Morris, bilincin keşfi ve aktörün enstrümantal ihtiyaçlarıyla başlayarak aktörün yeteneğinin tamamını kullanabilmesini sağlayan pratik teknikleri ele almaktadır. “Karakterizasyon” ve “Prova ile Uyum” üzerine eksiksiz bölümleriyle bu kitabı –kariyerinin hangi aşamasında olursa olsun– tüm tiyatro ve sinema oyuncuları okumalı, özümsemeli ve uygulamalıdır.

 

351 s.

https://tele1kitap.com/urun/mutlak-bilincle-oynamak/

 

Lynne Segal

RADİKAL MUTLULUK

Çeviren: Beyza Sumer Aydaş

Sel Yayıncılık

 

Mevcut yönetim aygıtları tarafından ölçülebilir ve tanımlanabilir hale getirilerek içi boşaltılıp fetişleştirilmiş bir mutluluk mefhumu, yoğunlaştıkça karmaşıklaşan duygular, çevremizi hızla saran anksiyete ve depresyon bulutu, ücretli emeğin doğasının değişmesiyle bir ihtimal dahi olmaktan çıkmış kamusal mutluluk…

Lynne Segal Radikal Mutluluk’ta mucizenin anahtarını sunmayı, mutluluğa ulaşmanın yollarını göstermeyi ya da popüler kültürün başat hak olarak lanse ettiği tüketime dayalı haz ve esenliğe kavuşmanın müfsit biçimlerini öğütlemeyi hedeflemiyor. Bilakis, bireyciliğin tırmandığı günümüz toplumundaki umutsuzluk ve tecrit çemberini kıracak olan müşterek neşenin yeniden keşfedilmesi gerektiğini, neşenin yüzyıllar boyu tecelli etme biçimlerinden hareketle, yaşamdan keyif alma olasılıklarını yitirmemize sebep olan düzenin reddini savunuyor. Ticari değerlerin ve çıkarların her yere nüfuz ederek genişlemesi hem özel hem de kamusal yaşamı derinden etkilerken, mutlu olup olmadığımıza saplanıp kalmanın feminist mücadele içerisinde yarattığı yılgınlığa da vurgu yapıyor.

Yaratıcılığımızı, kolektivizmi, dayanışmayı olduğu gibi kahkahamızı da yeniden kazanmaya yönelik tutkulu bir çağrı…

 

302 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/radikal-mutluluk/

 

Halil Yörükoğlu

KAÇIŞ RAMPASI

Çeviren: İrfan Sancı

Sel Yayıncılık

 

Başkalarının fotoğraflarında kendi öyküsünü arayan yaşlı adam, yıllarca eliyle tuttuğu balıkların âhına uğrayan balıkçı, yaşarken ölüm ilanını veren yaslı baba. Garsonlar, berberler, taksi şoförleri, plazalarda ya da derme çatma batakhanelerde ömür tüketenler… Halil Yörükoğlu farklı dünyalardan seçtiği karakterleri bir tüy hafifliğinde ağırlıyor öykülerinde. Günlük yaşamın görünmez parmaklıkları arasına sıkışmış olan insanı, sesini hiç yükseltmeden, bir o kadar da incelikli ve dokunaklı resmediyor. Çünkü yazarın dediği gibi, ecel çayı akıp giderken zaman geçiyor ve kâinat boşluk kaldırmıyor.

 

79 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/kacis-rampasi-3/

 

Gültekin Karakuş

DEVİR SAATİ

Varlık ve Oluş

H2o Kitap

 

Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsü.
Kuşlar kadar özgürdü, açlığa mahkûmdu.
Her şey için vakti vardı, hiçbir şeyin sırası değildi.
Adı G idi, tam olarak bir adı yoktu.
Eşi ve kızı vardı, hiç kimsesi yoktu.
Meslek sahibiydi, şimdi vasıfsızdı.
Arkadaşı yoktu, “ve sahneye K girer.”

Toplumların en eşitlikçi olanıydı, toplumların en adaletsizi.
Ütopyaların vatanıydı, gerçeklerin ülkesi.
Var oluşun anlamıydı, yok oluşun mekânı.
Grero’nun devletiydi, Vozdi’nin nefreti.
Değişimin planıydı, dönüşümün unutulmuşluğu.
Adı reformdu, sanı devrim.
Denetmenler cumhuriyetiydi, bir gizli örgütün karşı devrim düşüydü.

İnsan, türlerin en iyisiydi; toplum, türlerin en kötüsüydü.
Hayatın en güzel günüydü, hayatın en kötü günüydü.
Her şey devir saatinde hiçbir şeye dönüşürdü.
Belki de Varlık ile Oluş arasındaki fark sadece bir Devir Saati meselesiydi.

Algı Kalesi’nin yazarından…

 

216 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/devir-saati/

 

Beliğ Okkalıoğlu

ORADA NELER OLUYOR?

Kokpitten Yaşam Manzaraları

H2o kitap

Uçağa adımımızı atar atmaz soldaki kapalı, dar kapıya istemsiz bir göz atışımız vardır. Orada uçağı uçuracak olanlar olduğunu biliriz. Sonra çoğu kez ne dediklerini anlamakta zorlandığımız hitaplarını işittiğimizde varlıklarından emin oluruz kaptan pilot ve yardımcısının.

O pilot ki ayda ortalama 3, yılda 35, mesleki ömrü boyunca 1200’den fazla sınava girmiş olacaktır bizlerin uçuş güvenliği ve huzuru için. O pilot ki 3 milyon parçadan oluşan o devasa mekanik ve elektronik yığınını bir kuş estetiğinde uçurup yere konduracaktır.

İşte o pilotlardan biri şimdi bizlere bir kaptan pilotun havaalanına geldiği andan metal kuşun havalanıp seyahatini tamamlayacağı ana kadar geçen süreci anlatıyor. Nasıl hazırlanıyor? Yapılan teknik hazırlıklar nelerdir? Pilot ve ekibi arasında işbölümü nasıl işler? Havadaki yollar nasıl bulunuyor, hava trafiği nasıl işliyor? Yolcu hastalanırsa, sigara içerse neler yapılıyor? Uçuş güvenliği nedir, pilotluk nasıl yapılır? Kısacası kokpitte neler olduğuna dair aklımıza gelebilecek tüm soruları yanıtlıyor.

Türbülanstan neden korkmamamız gerektiği, “pas geçmenin” ne olduğunu ve neden güvenli olduğu gibi pek çok havacılık deyimi ve olgusu öykü tadında anlatılıyor.

Elbette pek çok askeri ve sivil havacılık anılarına da yer veriliyor, kokpitten yaşam manzaralarına…

 

160 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/orada-neler-oluyor/

 

Emile Zola

TAZI PAYI

Çeviren: Hamdi Varoğlu

Yordam Yayınları

Tazı Payı, Emile Zola’nın Fransa’da ikinci imparatorluk dönemini her yönüyle anlatmak için kurguladığı yirmi kitaplık roman dizisinin ikinci kitabıdır. Zola, yayımlandığı sırada kitaba yazdığı önsözde, Tazı Payı romanını “altının ve etin hikâyesi” olarak nitelemiştir.

Romanda bir darbeyle cumhuriyeti yıkarak kurulan imparatorluğun palazlandırdığı yeni zenginlerin ihtişamlı konakları, giyim kuşamları, ziyafet sofraları, danslı eğlenceleri en ince ayrıntılarına kadar anlatılır. Bu debdebenin gerisindeki açgözlülüğü keskin kalemiyle çırılçıplak gözler önüne serer Zola. Paris’i delik deşik ederek yutan arsa vurgunları, devlet adamlarının himayesinde girişilen mali dalavereler ve bir ensest öyküsü bir araya gelerek, “altına ve ete” doymak bilmeyen çürümüş bir toplumun kuruluşunu gösterir bize.

Roger Vadim’in 1966 yılında aynı adla sinemaya uyarladığı bu etkileyici romanı, ülkemizin en yetkin Zola çevirmeni Hamdi Varoğlu’nun Türkçesiyle okurlarımıza sunuyoruz.

 

336 s.

İstanbul 2020

https://tele1kitap.com/urun/tazi-payi/