Yeni Çıkanlar | 23 Kasım 2020
Yayın tarihi: 21 Kasım 2020 Cumartesi 4:46 pm - Güncelleme: 21 Kasım 2020 Cumartesi 5:24 pmTele1 Kitap editörleri, bu hafta da sizler için “Yeni Çıkanlar/Editörün Seçtikleri/Haftanın Kitabı” listelerini oluşturdular. Editörlerimizin seçkisinde edebiyattan tarihe, inceleme-araştırma kitaplarından politik eserlere ve hatıra kitaplarına kadar pek çok türde okunmaya değer kitaplar ve yayınevlerinin okurlarla buluşturdukları yeni eserler yer alıyor.
YENİ ÇIKANLAR
Haydar Ergülen NİŞANLILAR İÇİN ŞARKILI ALFABE Kırmızı Kedi YayıneviHaydar Ergülen’in uzun zamandır farklı mecralarda yayınlanan, deneme türüne yeni soluk kattığı “alfabe”ler nihayet bir araya geliyorlar…Üstelik bu daha başlangıç!Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe’de Ergülen; A’dan Z’ye, Aşk’tan Devrim’e, Cumartesi Anneleri’nden Neşet’e, Nar’dan Üzüm’e ve Zeytin’e, Eskişehir’den Napoli’ye, Üç Fidan’dan Gezi’ye, Karantina’dan Göçmen’lere… otuz iki kısım tekmili birden bildiğimiz(i sandığımız) bütün kavram ve kelimelere Haydar Ergülen’ce karşılıklar veriyor.Şiirden yola çıkan, hatıralarda duraklayan, günceli kuşatan yepyeni bir “lügatçe”.“Nişanlılık kadar güzel ne var?” 224 s. İstanbul 2020 |
|
Özdemir İnce MEVSİMSİZ YAZILAR Eksik ParçaMevsimsiz Yazılar, edebiyatımızın kanonik yapısını ortaya çıkaran eleştirel denemelerden oluşuyor. Özdemir İnce bir döneme, dönemin yazınsal iklimine yaratılan edebi ürünlerin ekseninden bakarken, düşünsel arka planını da sorgular. Onun soran/sorgulayan bakışında ufuk açıcı birikiminin yansılarını gözleriz. Edebiyat düşüncesini var eden ortamın ne olduğuna dair her dem dönülüp okunabilecek metinleri bir araya getiriyor Mevsimsiz Yazılar. “İnsan çıkmazda olduğu için şiirin de (bu bütün sanatları içine alacak biçimde genişletilebilir) çıkmazda olması, toplumsal gelişme ile sanatsal gelişme arasında “mutlak” bir koşutluk, bağımlılık olduğu anlamına gelmez mi? Oysa sanat ile toplum arasındaki ilişki “mutlak” değil “görece”dir. Tıpkı Marx’ın dediği gibi: “Bildiğimiz gibi sanatın en yüksek gelişmesinin belirli dönemleriyle ne genel toplum gelişmesinin, ne de toplum örgütünün maddi temeliyle iskelet yapısının doğrudan doğruya bir bağlantısı yoktur.” Marx’ın bu cümlesi elbette bir ayet değildir, ancak tersi kanıtlanıncaya kadar da başvurulacak bir doğru olarak kabul edilmesi gerekir.” Özdemir İnce 320 s. İstanbul 2020 |
|
Haydar Ergülen ÇERÇÖP Öteberi Denemeleri Kara Karga Yayınları“Hem ‘çerçöp’ün hem de ‘çer’in çeşitli anlamları var sözlüklerde. Hem o anlamlara uygun bir kitap bu hem de ‘çer’e benim yakıştırdığım ya da öyle sandığım ‘yol’a. Öyleyse çerçi de yolcu oluyor. Ama eli boş gitmeyen yolcu.” – Haydar ErgülenHaydar Ergülen “Tuhafiye: Hayalhâne Denemeleri”nden sonra “Çerçöp: Öteberi Denemeleri”yle karşımızda.Haydar Ergülen, Çerçöp’te okuru bir daktilonun, kâğıdın ya da artık bir çocukluk anısı olarak zihinlerimizde yer etmiş duvar halılarının dünyasına bir yolculuğa çıkarıyor. Mahalleye gelen ilk telefon, ilk Avrupa yolculuğu, ikinci olmaya ve uykuya övgü… Eskişehir’de geçen çocukluğuna, kimi zaman 80’lerdeki ODTÜ yıllarına ve günümüzün karantina deneyimlerine kadar tüm yazılar Ergülen’in şair diliyle birleşince bir oturuşta okumak isteyeceğiniz bir kitap çıkıyor ortaya. 144 s. İstanbul 2020 |
|
Ineborg Bachmann FRANKFURT DERSLERİ Çeviren: İlknur Özdemir Yapı Kredi YayınlarıFrankfurt Dersleri, savaş sonrası Alman dili edebiyatında bir mit haline gelmiş, Avusturyalı yazar ve şair Ingeborg Bachmann’ın Kasım 1959 ile Şubat 1960 tarihleri arasında Frankfurt Üniversitesi’nde misafir doçent sıfatıyla “Çağdaş Yazının Sorunları” üst başlığı altında verdiği beş dersin metinlerini kapsıyor.Yazarın rolü ve sorumluluğu, edebiyatın toplumsal işlevi, “Ben” sorunsalı ve isimlerle ilişki, Dil’in doğası ve sınırlamaları, ütopya olarak edebiyat bu beş dersin tematik içeriğini oluşturuyor. Günümüz yazarının ve şairinin “yeni bir hakikatteki payı nerede başlar?” sorunsalını odağa alan Frankfurt Dersleri, Bachmann’ın savaş ve faşizm deneyimiyle ilişkilenen düşüncelerini sergilemesinin yanı sıra dil etiğini ve estetik meselelere dair temel görüşlerini temsil eden can alıcı sorular ve saptamalarla, her daim hakiki bir duyarlığa ve sağlam bir entelektüel birikime sahip olması gereken çağdaş edebiyata derinlikli bir bakış açısı sunuyor.“Yeni bir dilin yeni bir üslubu olmalıdır, ve dil o üsluba ancak içinde yeni bir ruh barındırıyorsa sahip olabilir.”Bu yüzyılda ülkemizin [Avusturya’nın] ürettiği en zeki ve en önemli kadın yazar. -Thomas BernhardParlak bir entelektüel. -Heinrich Böll 104 s. İstanbul 2020 |
|
Eyüphan Erkul CAHİDE Artemis Yayınları“Sinemamızın ilk büyük yıldızı Cahide Sonku çocukken hayal meyal hatırladığım bir ibret hikâyesinin baş kişisiydi benim için. Onun hakkında yazılan, çekilen, çizilen hemen her şeyi aramaya, okumaya, izlemeye başladım.Cahide Sonku’nun hayatına ne kadar hâkim olsam da Eyüphan Erkul’un yazdıklarını sanki ilk kez öğreniyormuşum gibi büyük bir ilgiyle okudum. Sonra kızım da dahil 2000 sonrası doğanların, hatta geçen yüzyılın son on yılında dünyaya gelenlerin hiç bilmediği o görkemli yılları, tanımadıkları o şahane isimleri onlara tanıtmak, unutmamak, unutturmamak gerek diye düşündüm.” İclal Aydınİclal Aydın Kitap Kulübü’nün sunduğu, deneyimli yazar Eyüphan Erkul’un kaleme aldığı Cahide: Melekler Yeryüzünde Yaşayamaz, Türk sinemasının en büyük yıldızlarından Cahide Sonku’nun hayat öyküsüne dayanan etkileyici ve dramatik bir biyografik roman. Cahide’nin zirveden yokluğa uzanan hayatı hiç bu kadar ayrıntılı işlenmemişti. Seneler süren bir çalışmanın eseri olan roman, bir kuşağın anılarını tazelerken genç nesle ülkenin gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerinden birini tanıtmayı hedefliyor.Türk sinemasının en parlak yıldızıydı Cahide.Filmlere bile sığmayacak bir ömür yaşayan, kayan bir yıldız…Ne ondan önce ne de ondan sonra kimse onun mertebesine ulaşamadı. Hiç kimse onun kadar tanınmadı, onun kadar sevilmedi, onun kadar arzulanmadı. Ama onca sevgi selinin ortasında hep köksüz yaşadı Cahide… Ön adı Serap’tı, hayal gibiydi biraz. Belki de bu yüzden hiç yaşamamış gibi davrandı ömrünün son deminde. Bir rüya gibi geldi geçti sinema tarihimizden. Sanki bir an esti ve etkisi sürmeye devam ediyor hâlâ. Kimsenin çıkamayacağı kadar zirveye çıktı, kimsenin göremeyeceği diplerde gezindi. Yine de her seferinde ayağa kalktı. Sinemadaki ilk “starımız” oydu. Hayat denen uğultunun içinden hızla geçip gitti ve rüzgârı hâlâ dinmedi. Dinmeyecek… 704 sy. İstanbul 2020 |
|
Tove Jahnsson DÜRÜST YALANCI Çeviren: Yonva Mete Soy Siren YayınlarıKuzey’in en parlak yıldızı Tove Jansson’dan kendimize ve diğerlerine söylediğimiz yalanlara dair bir roman: Dürüst Yalancı. Milyonlarca okura ulaşan çocuk kitaplarıyla tüm dünyada tanınan Jansson, yetişkinler için yazdığı bu romanda iki kadının kurduğu çıkar ilişkisini ele alıyor. Kuzey’de bir sahil köyünde tarifsiz bir ayaz kol gezerken Katri Kling adlı bir kadın, feraha çıkma umuduyla bir plan yapıyor ve ormanın gerisinde bir başına oturan çocuk kitabı yazarı Anna Aemelin’in yaşamına buzda yürürcesine adım atıyor. İki kişilik bir oyun bu ve kar hiç durmadan yağarken avla avcı, kurtla tavşan birbirine karışıyor. Jansson, doğaya ve havaya neredeyse roman kahramanları kadar etkin bir rol biçiyor ve fırtınalarla dolu insan ruhunu olduğu gibi, belirsizlikleri ve tutarsızlıklarıyla resmediyor. Ağırlığı bir türlü silinmeyen geçmişin, ilişkilerin ezici doğasının ve sanatın sunduğu tesellinin hikâyesi bu anlatılan ve içinde bir yerlerde vahşi bir hayvan, belki bir kurt geziyor. Dürüst Yalancı Tove Jansson’un dehasını yansıtan, minimalizmin ihtişamıyla duru, naif ve sarsıcı bir roman. “Tove Jansson’un en iyi romanlarından biri… Sürükleyici, özgün, tuhaf.” —Sheila Heti, The New Yorker “Hakikate, yalana ve hakikat ile kandırmaya dair mükemmelen kurgulanmış bir kitap, 2011’de En İyi Çeviri Kitap Ödülü’nü (Best Translated Book Award) almış olması şaşırtıcı değil.”—Publishers Weekly “Bu yıl (2010) okuduğum en güzel ve en doyurucu roman.” —Ursula K. Le Guin, The Guardian 152 s. İstanbul 2020 |
|
Arkadi Stıgatsi, Boris Stusgari YOKUŞTAKİ SALYANGOZ Çeviren: Hazal Yalın İthaki Yayınları“Yokuştaki Salyangoz, Strugatskilerin tuhaf ve kuvvetli ilaçları arasında en etkili olanı.” –Jonathan LethemBirilerinin İcat Ettiği, Uydurduğu Ama Bana Ve Belki Kendisine De Açıklamak Zahmetine Katlanmadığı Bir Dünyada Yaşıyorum.Arkadi ve Boris Strugatski, entelektüel açıdan kışkırtıcı, inanılmaz eğlenceli, cesur ve eleştirel kitaplarıyla “Sovyetler döneminin en büyük bilimkurgu yazarları” sıfatını hak eden yegâne ikili. Yokuştaki Salyangoz ise, Strugatski kardeşlerin az bilinen başyapıtlarından fakat onlara göre eserlerinin “en kusursuzu ve yazdıkları arasında en önemlisi.”Biber, günlerini aşağıdaki ormanın yönetimini sağlayan İdare’nin bürokratik koridorlarında geçirmektedir. Bir dilbilimci olan Biber’in dileği ormana girmektir fakat İdare tarafından bu talebi sürekli reddedilmektedir. Öte yandan, her gün “yarın” geleceği söylenen araba gelip onu almadığı için İdare binasında sıkışıp kalmıştır. Biber’in de tek yapabildiği, yamacın tepesindeki İdare’de oturup ormanı seyretmektir.Candide ise yıllar önce bir helikopter kazasından canlı kurtulan bir İdare memurudur. Orman’ın yerlileri tarafından sahiplenilen Candide, yerliler arasında basit hayat sürmektedir. Ancak Candide’in tek istediği İdare’ye geri dönebilmektir. Yerliler ormanın tehlikeleri hakkında onu uyarsalar da Candide her gece yatarken “yarın” tepedeki İdare’ye doğru yola çıkma planları yapmaktadır.İnsan, çevresini ne kadar tanıyabilir? Daha da önemlisi, insan doğaya hükmedebilir mi? Yokuştaki Salyangoz, şimdiyle geleceğin arasındaki tehlikeli yolculuk. 264 s. İstanbul 2020 |
|
Barr L. Beyerstein
John Ruscio
Scott O. Lilienfend
Steven Jay Lynn
POPÜLER PSİKOLOJİDE 50 BÜYÜK MİT İnsan Davranışı Hakkındaki Yerleşik Yanılgıları Yıkmak Çeviren: Zehra Cunilera Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi Sürekli psikolojiyle meşgulüz. Yaşımız, ruh halimiz, bilinçdışımız, duygularımız, akıl sağlığımız sürekli gündemimizde. Haberler, televizyon programları, filmler ve internet psikolojiye dair iddialarla dolup taşıyor. Beynin işleyişi, medyumlar, beden-dışı deneyimler, hafıza kaybı, yalan makinesi, duygusal ilişkiler, ebeveynlik, tacize uğrayan çocuklar, ruhsal bozukluklar, suç hikâyeleri, psikoterapi ilgi çeken konuların başında geliyor. 349 s. İstanbul 2020 https://tele1kitap.com/urun/populer-psikolojide-50-buyuk-mit/ |
|
Kolektif FEMİNİZM MODERN TÜRKİYE’DE SİYASİ DÜŞÜNCE CİLT 10 İletişim YayıneviOn yıllarca küçümseme sözü olarak kullanılan feminizm, 21. yüzyılda Türkiye’de son derece canlı bir akım olarak kendini gösterdi. Elinizdeki cilt, feminizmin yüz yılı aşan tarihsel seyri içindeki değişimlerin, belli başlı tartışmaların, öncülerin, sözcülerin, yazarların bir envanterini sunuyor.Geç Osmanlı döneminin Müslüman ve gayrimüslim öncüleri… Kemalizmin kadın hakları söylemi… Solun feminizmle uzun imtihanı… Liberal bakışlar… Muhafazakâr ideolojide kadın görüşü… Magazin dergilerinde “popüler feminizm”… İslâmî feminizm tartışmaları… Kürt kadın hareketi…Feminist düşünce ve harekete eşik atlatan dergiler ve tartışmalar: Ataerkillik, emek ve iktisat, beden ve cinsellik, şiddet, aile… Siyasete katılım mücadelesi… Edebiyatta, akademide, yayıncılıkta feminizmin etkileri…Feminist düşüncenin farklı kollarının karmaşık bir etkileşim içinde birbirinden beslendiğini de gösteren, geniş bir deltanın haritası .880 s. İstanbul 2020 https://tele1kitap.com/urun/feminizm-modern-turkiyede-siyasi-dusunce-cilt-10-ciltli/ |
|
Lynne Segal RADİKAL MUTLULUK Çeviren: Beyza Sumer Aydaş Sel YayıncılıkMevcut yönetim aygıtları tarafından ölçülebilir ve tanımlanabilir hale getirilerek içi boşaltılıp fetişleştirilmiş bir mutluluk mefhumu, yoğunlaştıkça karmaşıklaşan duygular, çevremizi hızla saran anksiyete ve depresyon bulutu, ücretli emeğin doğasının değişmesiyle bir ihtimal dahi olmaktan çıkmış kamusal mutluluk…Lynne Segal Radikal Mutluluk’ta mucizenin anahtarını sunmayı, mutluluğa ulaşmanın yollarını göstermeyi ya da popüler kültürün başat hak olarak lanse ettiği tüketime dayalı haz ve esenliğe kavuşmanın müfsit biçimlerini öğütlemeyi hedeflemiyor. Bilakis, bireyciliğin tırmandığı günümüz toplumundaki umutsuzluk ve tecrit çemberini kıracak olan müşterek neşenin yeniden keşfedilmesi gerektiğini, neşenin yüzyıllar boyu tecelli etme biçimlerinden hareketle, yaşamdan keyif alma olasılıklarını yitirmemize sebep olan düzenin reddini savunuyor. Ticari değerlerin ve çıkarların her yere nüfuz ederek genişlemesi hem özel hem de kamusal yaşamı derinden etkilerken, mutlu olup olmadığımıza saplanıp kalmanın feminist mücadele içerisinde yarattığı yılgınlığa da vurgu yapıyor.Yaratıcılığımızı, kolektivizmi, dayanışmayı olduğu gibi kahkahamızı da yeniden kazanmaya yönelik tutkulu bir çağrı… 302 s. İstanbul 2020 |